• "kapı açılır açılmaz içeri girdik. hepsini yere yatırdık. ne yapacağımız konusunda talimat almak için abdullah'a birini gönderdik. abdullah eter ve pamuk vermiş 'hepsini teker teker bayıltıp öldürelim' demiş. dışarı çıkıp, arabada bekleyen abdullah'la konuştum. 'evde öldürmek zor olacak. ikişer ikişer götürüp öldürelim dedim. 'olur' dedi. iki kişiyi büyük reis'in arabasına bindirip eskişehir yoluna götürdük. müsait bir yer bulup ikisini de yere yatırıp kafalarına ateş ettik. geri döndük. böyle zor olacağını anlayınca abdullah, 'tek tek boğalım bunları' dedi. bir tanesini zorla boğdum, diğer dördünü bu şekilde öldürmekte zor olacaktı. arkadaşları gönderdim. sonrada sedirin üzerinde bulunan dört kişiye yakın mesafeden ateş ederek mermilerin hepsin boşalttım. silahı da götürüp abdullah'a verdim."

    (l7 kasım 1980, haluk kırcı , ankara sıkıyönetim savcılığına verdiği ifade)
  • reis kitabında ayrıntıları ile anlatılır.
  • katliamdan bir önce istanbul'da babamların 3-4 kişi beraber kaldığı ev basılmış, kafalarına silah dayanmış. ölüyoruz bari neden öleceğimizi bilelim diye sormuşlar evi basanlara, evi hemen boşaltıyorsunuz demiş baskıncılar*. stratejik bir yerdeymiş ev beşiktaşta, neticede boşaltmışlar evi apar topar. bir gün sonra katliam haberi. ortalık çok karışıkmış
  • o donemlerde tip'in aktif uyelerinden olan gazeteci varlik ozmenek katliamin nedenini su sekilde aciklamistir:

    “gizli eller, darbeye*zemin hazirlayip kurtarici misyonunu hak etmek ve halki bezdirerek 'neredeysen cik da gel; kurtar bizi' diyecek noktasina getirmek maksadiyla catismalari korukluyorlardi. tip, tum olan biten bu siddet ortaminin bir tezgah oldugunu, darbeye zemin hazirlamak uzere tertiplendigini anlamis ve catismalardan uzak durma konusunda kongre karari almisti. iste bu kararin alindigi gunun gecesinde, 'vay demek siz bunu yapiyorusunuz ha!' demeye getirilerek 7 gencecik adam katledildiler. amac tip'li gencleri tahrikmetmek, catismalara suruklemek, ulkeyi kaos ortamina sokmak idi.”
  • klasik bir ülkücü çalışması.
  • irak'ta vahsice katledilen turk soforlerimizin olumune tepki gosteren kesimlerin, ayni katliamin daha vahsisini bu topraklarda yapanlara sevgi beslemesi, saygi duymasi ve hatta gurur duymasi sadece bu ulkeye mahsus en asil duygudur.
  • 20 mart 2004 ,oktay ekşi

    turkiye sizinle...

    gözümüz aydın... türkiye işçi partisi üyesi 7 öğrenciyi 1978'de evlerine girip kimini tabancayla, kimini boğarak öldürmekten 7 kere idam cezasına çarptırılan... sonra terörle mücadele yasası'na (anayasa'ya aykırı olarak) konan bir hüküm sayesinde 7 idam yerine cezası 70 yıl ağır hapse çevrilen malum ve meşhur bir haluk kırcı vardı ya...

    bu muhterem (!) oğlumuz serbest bırakılmış ve hapishaneden çıkarak dinlenmeye çekilmiş.

    hani abdi ipekçi'nin katli nedeniyle ‘‘faillerden biri’’ diye adı sık sık geçen... o tarihlerde yurtdışına kaçan... oralarda işlediği uyuşturucu suçu nedeniyle hapiste yatan... ve yurda döndüğü zaman ‘‘türkiye seninle gurur duyuyor!’’ nidalarıyla karşılanan bir oral çelik vardı ya...

    yakında haluk kırcı nedeniyle de ‘‘gurur duyduğumuzu’’ öğrenirsek şaşmayalım.

    şaşmayalım... çünkü türkiye, canilerin, vergi kaçakçılarının, hazine soyguncularının, hayali ihracatçıların, kara para aklayıcıların, hortumcuların serbest dolaştığı, düşünce suçlularının mahkeme mahkeme süründüğü, ‘‘bastığın gazeteyi kaymakamlığa getirip vermedin’’ diye gazetecilerin hapsedildiği bir ülke olmaya devam ettikçe, burada hayret edecek şey zaten yoktur.

    iyi de... haluk kırcı'nın adı, son çıkan ve rahşan ecevit affı diye ünlenen yasa tartışılırken de çok anılmış, hatta yasaya adeta onu hedef alıyormuş gibi şöyle bir madde konmuştu:

    ‘‘müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların çekmeleri gereken toplam cezalarından indirim, verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil, toplam ceza üzerinden bir defaya mahsus yapılır. ancak bir kişinin muhtelif suçlarından dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile, bu cezaların toplamı üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez.’’

    haluk kırcı yedi kere idam cezası almıştı ama turgut özal'ın dehasının (!) eseri olan terörle mücadele yasası'na konan (anayasa'ya açıkça aykırı) bir hükümde ‘‘her idam cezası için 10 yıl, her müebbed için 8 yıl yatılır’’ dendiği için sonuçta cezası 7 idam için toplam 70 yıla dönüşmüştü.

    diyeceksiniz ki, ‘‘tamam... demek ki son af yasasına göre 70 yıldan 10 yıl indirilip kırcı'nın 60 yıl hapiste kalması gerekiyor.’’

    hayır...

    anlaşılan 70 yıl cezayı (yasaya göre hapiste toplam 36 yıldan fazla yatılamayacağını ve bunun da müebbed hapse tekabul ettiğini dikkate alarak) ödemiş ağır ceza mahkemesi önce ‘‘müebbed hapse’’ dönüştürmüş. sonra onu da 8 yıla indirmiş. ardından da ‘‘buyur evladım... sen buraya değil, dışarıdakilere daha çok yakışıyorsun’’ dercesine serbest bırakmış.

    iyi de... kırcı adam öldürmeseydi de, af kapsamına giren çeşitli cezalarının toplamı 35 yıl olsaydı, yine tahliye edilecek miydi?

    biz diyoruz ki: ‘‘hayır... 35 yılın 10 senesi indirilecek ve daha (2004 itibarıyla konuştuğumuza göre) 20 yıl yatması gerekecekti.’’

    buyurun... ‘‘adalet işte budur’’ diyebiliyorsanız, sizin olsun.
  • arkadaşlarınızla televizyonda dizi izliyorsunuz. haftaya finaller vardır ama çalışmamışsız. solcusunuz ama öyle militarist filan değüilsiniz. siz de bilirsiniz aslında fikirlerinizin çok da gelişmediğini.

    birisi bahçelievleri kurtarılması gereken bölge olduğunu iddia etmiştir.

    arkadaşlarınızla bir yandan tv izlerken bir yandan bu akşam yemeği kim yapacak kavgasına girmişsiniz.

    beytepe otobüsleri hep geç gelir diye laf atarsınız ortalığa. biraz laf kavgası edersiniz ev arkadaşlarınızla.

    arılar pastanesine gidip bir kaç kıza bakacaksınızdır yemekten sonra.

    kapıyı yumruklar birisi...
hesabın var mı? giriş yap