• sonya ve vernon adlı iki karakteri barındıran harika oyun:
    + dans etmeyi beceremiyorsun ve bunu çok çekici buluyorum vernon.
    - ben yüzme de bilmiyorum, ayrıca at da binemem. öyliyse benim için çıldırıyor olmalısın.
  • istanbul şehir tiyatroları'nın ekim programında görünen yeni müzikal oyun.
    oyunla ilgili bilgiler henüz girilmemiş.
    umutluyum umarım bilet bulabilirim.

    ay sonu izlendikten sonra bilgiler ve yorumla birlikte güncellenecektir.

    ek bilgi; oyunda özge özder ve ali mert yavuzcan oynayacakmış
    bu detayı sana önce öğrenmiş olsaydım bilet kapmak için çalışmalara başlardım ama artık kasım ayına kaldı.
  • prömiyer tarihi 18 ekim 2017 olarak belirlenmiş olan istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatrolarının yeni müzikal oyunu. keyifli seyirler!

    https://sehirtiyatrolari.ibb.istanbul/…ty/detail/13
  • bu akşam harbiye sahnesinde seyrettim, sıcağı sıcağına yazayım dedim. oyun baştan sıkıcı başlıyor aşağı yukarı bir yarım saat kadar bu böyle gidecekse ayvaları yedik 150 dk diye düşünüyorken, güzelleşti, aralarda temponun düştüğü yerler olsa da, genel olarak ben beğendim. (bkz: ali mert yavuzcan) gayet başarılı buldum, dj'lik yapan karakterler de oldukça başarılıydı hatta arkadaki danslara çok güldüm. (bkz: özge özder) genel olarak diğer yorumlarda rol için yaşlı bulunmuş, ben açıkçası öyle bulmadım, ama belki biraz daha az dramatize edebilirdi bazı replikleri, yönetmen öyle dediyse kendisinin de yapabileceği bir şey yok tabii. son olarak uzun zamandır gördüğüm en hızlı kostüm değiştirilen oyundu, vay be dedik, kısaca gidin seyredin, genel olarak güzel.
  • 18-28 ekim tarihleri arasında ilk olarak harbiye muhsin ertuğrul sahnesi'nde oynanacak şehir tiyatrolarının yeni oyunu.
  • özge özder ve ali mert yavuzcan'nın oynadığı şehir tiyatroları müzikali. oyun genel anlamda temposunu ara ara düşürse de eğlenceliydi. sahne geçişleri bir yerden sonra biraz sıkıcı olmaya başladı ister istemez. şarkı sözlerini birebir çevrilmişti sanırım. o biraz olmamış ayrıca özge özder'in söylediği bazı yerlerde sesi yetmemişti. ama genel hatları olarak keyif verici izlenebilir bir oyundu. ali mert yavuzcan'ı ise çok beğendim. bütün oyun boyunca tempsounu hiç düşürmedi. ayrıca nedense istem dışı olarak moda sahnesinde mert fırat ve demet evgar tarafından sahnelense çok iyi olurdu diye düşünmeden edemedim.*
    bu arada 10 kasım akşamı musahipzade celal sahnesi'nde yanımızda oturan kadına da bazı laflar hazırladım. oyun başlarken fotoğraf çekmeye çalışıp yanlışlıkla flaşını açtı. ufak söylenmeler yaşayınca utanıp panik halde telefonu kapadı ama en az 3-4 kere daha instagrama story koymaya çalıştı. hevesini aldıktan sonra ise 2.perdede resmen yanındaki boş koltuğa uzandı. oyunculara ve seyircilere karşı bu kadar saygısızca davranan birini ilk defa gördüm tiyatroda ki bunları sinemada bile yapsan olmaz. sanırsam bazı insanlar tiyatro izlemekten ziyade tiyatroya gittiğini insanlara belli etmeye çalışıyor.
  • geçen hafta izleyebildiğim istanbul şehir tiyatroları oyunu.

    olumlu yönler:

    sahne tasarımı oldukça iyi, oyuncular çok başarılı. genel kanının aksine ben kadın ve erkek oyuncuların ve geri vokallerin seslerini beğendim.

    sahne değişimi sırasında, ilgiyi başka yöne çekmek adına yapılan gösteri hoş.

    olumsuz yönler:

    oyun uyarlama değil, birebir çeviri olmuş. şarkılar da öyle, doğrusu şarkıların hiçbirini beğenemedim.

    müzikal ekip arkada bir paravanın arkasındalar ve oyun sırasında neredeyse uyuyorlardı. onların bu yorgun ve bıkkın halleri seyirciye yansıyor.

    oyun gerçekten uzun. bazı kısımları çıkarmak, bütünlüğü bozmadı diye tahmin ediyorum.
  • ibb şehir tiyatroları yorumuyla iki perde ve ara dahil 2 saat 45 dakika süren neil simon oyunu. yazar bu müzikli oyunu emmy, grammy, oscar ve tony ödüllerinin hepsini kazanan tarihteki on iki kişiden biri olan besteci arkadaşı marvin frederick hamlisch ile şarkı sözü yazarı carole bayer sager’in fırtınalı ilişkisinden esinlenerek yazmış. karakter adı olarak vernon gersch adıyla geçen müzik dahisi ile çılgın söz yazarının (o da sonia walsk adıyla geçiyor) ilişkileri gerçekten bir hayli fırtınalı. her iki karakter de son derece takıntılı ve işlerine tutkuyla bağlı. bununla birlikte ölesiye zıtlar. bu yüzden “ben” olmayı bırakıp “biz” olmayı öğrenmeleri için bir hayli zorlu yollardan geçiyorlar. fakat sonia sen haksızsın ve sana laflar hazırladım. ne leon’muş arkadaş yaa. normalde bu tür oyunlarda pozitif ayrımcılık yapardım ama sonia’nın bir ilişkiyi ceset gibi sürükleyip durmasından daral geldi. buna sebep olan travmayı ne kadar anlıyorsam da bu tutumun her iki tarafa hatta nihayetinde her üç tarafa ciddi zarar verdiği gerçeğini göz ardı edemem. ayrıca yine dönüp dolaşıp alttan alan ve kendi travmalarıyla daha çok yüzleşebilen taraf vernon olunca sonia’da savunulacak bir yan bulamadım. eğer özge özder gibi seyretmekten daima keyif aldığım bir isim canlandırmasa ve o da bu kadar tatlı olmasa daha da saydırırdım ya neyse. leon, günlerin kararsın leon. sevdiğim isimden soğuttun leon. kangren leon.

    ilişkilerdeki ego sorunu ve kendimizi başkaları üzerinden iyileştirme çabamızın yanlışlığı gibi güzel vurgular içeren güzel bir metin var. fakat oyun hep aynı yerde dönüyor. ayrıca çok yoğun diyalog var. bu da hem yoruyor hem de sık sık oyunu düşürüyor. büyük bir eksi de şarkılar. müzikler canlı orkestranın marifetiyle çok güzel fakat şarkı sözleri hiç olmamış maalesef. o şarkıları ortaya çıkaran duygular ve yaşanmışlıklar hissedilemiyor.

    oyunculuklarda ali mert yavuzcan ve özge özder’in kimyaları tutmuş. izlemesi keyifli bir çiftler. hatta ali mert yavuzcan oyunu baya baya sırtlanmış. alt kişilikler de oldukça enerjik bir şekilde eşlik ediyorlar. fakat biraz daha koreografi ya da en azından senkronize olsaymış iyi olurmuş. dekor (gökhan uslanmaz), kıyafetler (onur uğurlu) ve ışık yönetimi (ali birinci) hoş. oyundan bağımsız olan ciddi bir sorun da harbiye muhsin ertuğrul sahnesi’nin olmayan ses sistemi. kim olduğunu iddia ediyorsa bunu yerinde tespit etmek için ideal bir oyun zira o patlayan sesleri dalağınızda hissediyorsunuz.
  • bugün kağıthane sadabat sahnesinde izlediğim müzikal. bu oyunun broadwayde sahnelenip ödül alması için acaip bir sahne tasarımı ve koreografisi olmalı. bizde o derece teknik ozellik ya da kalabalık kadro yok, olsa 3 saat akar giderdi ama gitmedi. o zaman her sahneyi, her şarkıyı kullanmak niye, gereksiz yerleri çıkarsalar muzikal bir şey kaybetmez aksine tempo kazanırdı. ama yine de ali mert yavuzcan ve özge ozder'i tebrik etmek gerek.
  • şehir tiyatrolarında gösterimde olan, ali mert yavuzcan ile özge özder'in başrolleri paylaştığı ve onlara alt benliklerinin eşlik ettiği çok eğlenceli olmakla beraber aşırı uzun müzikal.

    amerikan dublajıvari replikler çok komikti bence, özellikle özge özder o genizden konuşulan mı desem dişlerin arasında tıslamalı mı desem 3. sınıf amerikan filmlerine yapılmış o dublajlı konuşmaları çok başarılı yapıyordu, bayağı eğlendim ama müzikal sevmememin en önemli nedeni olan şarkı sözlerini anlamamayı bana yaşattığı için çok kızgınım zira ali mert yavuzcan'ın kısımları çok anlaşılırdı ve az daha müzikalden zevk almaya başlayacaktım.

    konusu ise yeni başlayan bir ilişkiydi işte aşklı falan. ben de bayağı aşık olduğum için iyiydi yani.

    tek önerim iş çıkışı falan gitmeyin, kafa kaldırmıyor gerçekten :(

    edit: ilk şarkı çok güzeldi ve nerede bulabileceğimi bilmiyorum, bu beni üzüyor.

    edit2: ali mert yavuzcan gerçekten çok çekiciydi ve sesi ile dansı harikulade. tebrik ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap