bakkal diyalogları
-
x - `serpil çakmaklı modeli saçlı kız
x: ya abi pantene'in bilmemne saçlar için olanı yok mu sende?
b: e abim sen elidor'un bilmemnesini kullanmıyo muydun?
x: evet de, değiştirmeye karar verdim, yok mu sende?
b: değiştirmeye mi karar verdin?
(x'e yanaşır)
b: dur o zaman son kez bi koklayim o mis saçlarını?!
x: (bkz: gachayım) . . . -
15 yaşımdayken yaşadığım diyalog;
-merhaba. bir paket pilav alabilirmiyim?
-pişmiş mi olsun?
-pilav zaten pişmiş olur * -
bir müşteri bozuk olduğunu iddia ettiği açılıp yarısı içilmiş meyve suyunu iade etmeye çalışır:
müşteri: bunun yerine bana yenisini verin bozuk bu.
bakkal son kullanma tarihine bakarak: daha bir ay önce üretilmiş, son kullanma tarihi de geçmemiş nerden anladın bozuk olduğunu.
müşteri: ben hep torunuma bunun aynısından alıyorum, her seferinde içiyor bu sefer tükürdü.
bakkal: ulan bir elindeki mala bakıyorum bi sana bakıyorum, ama sen daha malsın. -
sb: yoğurt var mı?
b : hangisinden... açık mı... kapalı mı?
s : farketmez
b : ikisi de yok abi. -
-bi kisa malboro alabilir miyim lutfen
-kari gibi konusma,lutfen falan diye. -
soğuk bir kış günü servis bekleyen minik princessserenity çareyi mahallenin bakkalına sığınmakta bulmuştur. servis gelene kadar orada beklemek istediğini belirterek dikelmekteyken stv izleyen bakkal amca ile olaylar gelişir...
- kızım ne servisi bu?
+ dershane amca
- hmm boşver de gel bak televizyonda hoca ne güzel konuşuyor, gel de dinle kızım...
+ aa şu gelen de ne? servis olmalı, ben gideyim. iyi günler amca! (vın)
- hayırlı günler evladım...
bir başka gün sigara alınmaya bakkala gidilmiştir. bakkal amcadan sigara istenir:
- sen içmiyosun di mi bakıyım bunu?
+ hö?
- kendine almıyosun di mi bu zıkkımı diyorum!
+ yoo benim
- ...
+ ...
- ...
+ ben gideyim bari... -
v: iki kelime un, 1 edat kaşığı paket lastiği verir misin, usta?
bakkal: sen cemil turan'ı bilir misin?
v: yok, ama ömer kaner yan komşumdu.
bakkal: şahane fındk turşum var, veriyim mi?
v: seni seviyorum bakkal.
bakkal: bakkallık içimize işlemiş, haka mesleği..
v: see you next morning.
bakkal: sana her zaman see you -
uzun bir sürenin ardından memlekete dönülür ve ekmek almak için apartman komşunuz da olan bakkala gidilir. öyle özlemişsiniz ki bir ekmek fazla bile almışsınız.
içeri girip o mutluluk ve mutluluğun da vermiş olduğu keyifle bolcana sırıtarak sormuşsunuzdur.
-ahmet amca nasılsınız, işler nasıl?
-1 milyon 800.
-?!!
parayı uzatırsınız ama yaşanılan o bozuntu küfür etkisi gibi bir şeydir.
-bozuk yok sakız al bi tane.
-peki.
çıkarken kapıdan, son bir umut tekrar çabalarsınız.
-kolay gelsin ahmet amca, yeşim teyzeye çok selam söyleyin.
-kapıyı iyi kapa, soğuk giriyor yanlardan.
-peki. -
yıl 1986 bursa görükle marketlerinde cin ararken:
öğrenci-cin var mı?
marketçi 1: nee?
öğrenci-sizde cin bulunur mu?
marketçi 2:nasıl cin yani?
öğrenci-cin var mı?
marketçi 3(almanyadan göçmen işçi emeklisi,sonradan belde anap başkanı oldu): cin tonik mi?
öğrenci-(heyecanla) evet var mı?
-yok, ben hep öyle duymuştum, nasıl birşey acaba? -
bir sınav sabahı kalemini evde unutan ögrencinin kalem almak için girdigi bakkal da sakallı nur yüzlü bir dedeyle yaşadıgı diyalog.
ö- iyi günler kurşun kalem var mı amca
b- sınava mı gireceksin?
ö- evet.
b- okunmuş mu okunmamış mı istersin
ö- pardon anlamadım.
b- okunmuş kalem var kesin kazanırsın 5 ytl
ö- okunmamış kaç ytl amca
b- bir ytl ama işe yaramaz
ö- olsun ben okurum onu okunmamış ver sen
b- sen bilirsin ne diyim
ö- :s
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap