• bir süredir bu eylemi düsünüyorum ben, bakmak.... her seye ne cok bakar oldugumuzu düsünüyorum, televizyon ekranina, bilgisayar ekranina, cep telefonu ekranina, okulda tahtalara- kürsülere, yolda reklam panolarina, isaretlere, yandan gecen kadina/erkege, kitap sayfalarina, gazete sayfalarina, yeni cikmis albüm kapagina, basinda zaman gecirdigimiz aynalara, kendimizi gördügümüzü sandigimiz aynalara... hep yansiyan bir seyler var, kah kendi görüntümüz kah baskalarinin görüntüleri... neredeyse yapmakta oldugum eylemlerin hepsi bakmak üzerine kurulu. düsünüyorum yine, baktigim onca sey kirletmiyor mu zihnimi? baktigim ekranlardan geriye ne kaldigini soruyorum kendime, üst üste yigilmis bir görüntü cöplügü degil mi? aslinda yük olarak tasidigim, beynimi durmaksizin yoran bir yigin fuzuli renk-isik cümbüsü degil mi? oysa baktiklarimdan verim almak biraz da durup düsünmeyi, nefes alip gördüklerimi yorumlamayi gerektirmez mi? bakmaya mecbur birakildiklarima degil de kendi sectiklerime bakmayi gerektirmez mi? baksam örnegin, gösterilmeyenlere de bakabilsem, gözlerimin nesnelligine güvenip kendim degerlendirsem... sonra dönüp kendime bakabilsem, hayatta durdugum yer neresiydi benim diye sorabilsem? "bak" terörüne uzaktan baksam... uzak da kalmadi dagil mi artik, uzak da kameralara yenildi.
  • bakmak, eskitmektir.

    kurtulmak isteyip de kurtulamadığınız biri varsa hayatınızda sık sık ona/fotoğrafına bakın derim.
    zamanla sıradanlaşıp, sizi çekmekte olan tek şeyi, farkını, kaybedecektir.
  • sana bakmak
    bütün rastlantıları reddedip
    bir mucizeyi anlamaktır ..
    *
  • pür dikkat olursa dengeyi bozar. kendine, başkasına, ona, buna, şuna farketmez; daha çok, daha yakın, daha fazla nın aşırıya meyletmesine sebep olur. çünkü fazlaca anlamak var ucunda, bununla ne yapacağını bilemeyince de doğallık bozulur, küçük hesaplar gelir. küçük hesaplar virüs gibidir, sinsice yayılır, yayılır, geriye sadece çürük yumurta kokusu ve küf bırakır. tek ilacı, görmek, hepsini anlamak lakin tereddüte düşmeden kendi yolunda gitmektir. küçücük bi sapmada yepyeni ve yabancı bir labirentin içinde kaybolmak var, sonrası iyilik güzellik değil. ne saçmaladım yine huh
  • faili olmak da özgürlüktür, mefulü olmayı istemek de.

    mr 13, ilişmeyin
  • sevgi soysal'ın acınacak hale kahkahalarla güldüren nefis türkçesiyle çeşitli dergilere, gazetelere yazdığı köşe yazılarından derlediği, 12 mart piyangosu zamanlarından bugüne ayna tutan kitabı.
  • çocukluğun belki de en güzel özgürlüğüdür. herhangi bir şey söylemek ya da açıklamak gereği olmaksızın, gözünü dikip istediği şeye ya da istediği kişiye uzun uzun bakabilmek. hele ki çocuk arabanın arka koltuğunda ise, arabayı takip eden diğer araçtakilere gözünü ayırmadan bakar, el sallar, sallamaz, hareket çeker, çekmez, o ayrı mesele. ama gözünü dikip bakabilir, ve karşısındaki, gülümsemek ya da onu eğlendirmeye çalışmak dışında genellikle çok da aşırı tepki vermez. öğreniyordur, tüm hatlarını keşfediyordur, inceliyordur, ve hakkıdır, ne de olsa çocuktur.

    ama büyüyünce kaybedilen özgürlük olsa gerek bakmak; zira insan birkaç saniyeden fazla karşısındakine baksa, bu kişi sevdicek, arkadaş ve/veya tanıdık ise kaş-gözle veya direkt sözle 'ne oldu?' sorusuna, eğer yabancı biriyse tamamen başka yanlış anlaşılmalara sebep oluyor. insan bir noktada gözlerini kaçırır oluyor, kalabalık mekanlarda 'sana bakmıyorum ki ben' ifadesi yüze geliyor yerleşiyor. bir arkadaşa, bir dosta, sevdiceğe uzun uzun bakmak karşıdakini sıkıntılara gark ediyor, 'yanlış bir şey mi var?' intibası uyandırıyor. hatların yeniden keşfi, huzurun tekrar kazanılması, ya da en basitinden, herhangi bir alt anlam içermeksizin sadece bakmak; maalesef büyüklerin dünyasında özgürlük sayılabilecekler listesinden çıkarılıyor..

    görmek'ten azade yalnızca bakmak, uzun uzun bakmak giderek daha da özlenen bir eylem halini alıyor. yılmaz erdoğan'ın şiirinden,

    'sana bakmak
    bütün rastlantıları reddedip
    bir mucizeyi anlamaktır'

    ne yazık ki çok da mümkün olmuyor..
  • sözlerle anlatılması zor olanı gözlerle anlatmanın en kolay yolu
  • ‘’tüm gözler yok olup gitse, ben hiç yaşamamış mı olacağım? hiçbir göz bana bakmasa, beni ben yapan her şey savrulup gidecek mi boşlukta?’’

    diye bir not düşelim şimdilik.
  • (bkz: #39886387)
hesabın var mı? giriş yap