• eski orta asya türklerinin, savaşçıları öldükten sonra mezarlarına diktikleri, savaşçının öldürdüğü adam sayısına tekabül eden yassı, dik taşlara verilen isim.
  • kazım mirşan ve haluk tarcan bu kelimenin "bolbol" şeklinde okunması gerektiği iddiasındadırlar.

    bu iddia yanlıştır. zira, orhun yazıtlarında kelime "blbl" tamgaları ile yazılır. eğer sözcükte /o/ sesi geçse idi, ilk hecede o/u tamgası yazılacağı için kelimenin bolbl şeklinde yazılması gerekecekti.

    bu, eski türkçe yazım kuralları arasında en çok bilinen kurallardan biridir ve tarcan ile mirşan'ın maalesef bundan habersiz olduğu anlaşılmaktadır.

    işin özeti bu. biraz daha geniş olarak okumak ve kelimenin orhun yazısındaki karşılığını görmek isteyenler için de şuradaki yazımın bağlantısını verebilirim: http://acukbitig.blogspot.com/…al-degil-bolbol.html
  • sümerlerin ölülerinin mezarlarına (dirilerin mezarları nasıl oluyosa) koydukları küçük taşlar
  • eski orta asya türklerinde, savascilarin kurgan denilen yeralti/tümsek mezarlarinin etrafina dikilmis, savascinin öldürdügü düsmanlari simgeleyen, mezar tasi olmayan, genellikle bir tas parcasinin üzerine yontulmus bir elinde kilic, diger elinde sarap kadehi tutan savasci figürlerinden olusan heykellere verilen ad.
  • kişinin öldürdüğü her düşman adına bir adet dikmesi gerekir ki öte tarafta hizmetçisi olsun.

    buna inanılır. bu bakımdan birçok çinli orta asya türkleri tarafından balbal edilmiştir.
  • her balbal bir savaşçının ruhuna tekabül eder. öteki dünyada bu savaşçı ruhun, mezarda yatan savaşçı ruha hizmet etmesi için dikilir.
    unutmadan; bu şartın gerçekleşmesi için, balbal, mezarda yatan savaşçının öldürdüğü bir ruha ait olmalıdır.

    (bkz: her inanc inananina kutsaldir)
  • (bkz: taşbaba)>

    eski türk kavimlerine ait mezar taşları... ilk olarak 19. yy da yapılan araştırmalar sonucu orta asya bozkırlarında doğu batı yönünde kilometrelerce uzanan alanlarda devasa (3-5 metre arası) taş dikitlere rastlandı...

    ilk önce ortaya atılan teori bu taşların yön bulmak için kullanılan taşlar olduğu doğrultusundaydı, ama incelemeler gösterdi ki bu teori bu taşlara uygun değildi.
    sebebine gelince taşların bittiği yerde bir sürü insan iskeleti ve savaşçı olduklarını gösteren savaş aletleri bulunmuştur.

    bu sonuç bilim adamlarını farklı bir ifade bulmalarına sevk etti.
    daha sonra işin aslını öğrenmek için araştırmalar yoğunlaştırıldı ve gerek çin gerekse bizans kaynaklarında bunların türk savaşçılara ait mezar taşları olduğu gerçeği ortaya çıktı...

    bu gerçek araştırmacıların araştırmacı yönünü ateşledi ve incelemelere hız verildi... netice de bu taşların eski türklerde savaşçıların hayattayken öldürdükleri düşmanları temsil eden taşlar olduğu sonucuna varıldı...

    taşlardan bahsedecek olursak bu taşlar herhangi bir estetik değer taşımayan kaba ama bir o kadar büyük ve manidar taşlardır...

    bilim adamlarının dediği gibi doğu batı yönünde kilometrelerce uzamaktadır çapları ortalama 2 metre civarında, boyları 3 metreden 5 metreye kadar değişmektedir..
  • dönemlere göre farklı şekillerde kullanıldığını düşündüğüm heykellerdir.

    türk tarihi ve mitolojisi üzerine sayısız araştırması olan abdülkadir inan mezar üzerine konulan heykelin, ölünün heykeli mi, yoksa balbal mı olduğunu kestirmenin güçlüğünden sıkça söz eder. w. barthold ise muhakkaktır ki şamanist oğuzlar ve kıpçaklar gök türklerin defin törenlerini olduğu gibi devam ettirmişlerdir der. hatta balbalların türkler tarafından ölülerin hatırası için konulduğu, sonradan başka maksatlarla da dikildiği, bunun sebebinin de erkek tasvir eden heykellerle yan yana kadın heykellerinin de bulunması ki bunların ölünün kendi heykeli olmasının da mümkün olduğu fikrindedir. h. tanyu, öldürülen düşmanlar için, kahramanın mezarı üzerine sembol mahiyetinde bir sıra taşlar konulduğu, ayrıca ünlü kahramanların mezarına adeta bir mezar taşı gibi heykel dikildiği görüşündedir. h. tanyu'ya göre, balbal heykel olmayıp öldürülen düşmanlar için dikilmiş taşlardır. resimli olanlar ise, mezara gömülen türkleri temsil eder. mezar üzerinde birçok taş bulunur, fakat orada olan heykel bir tanedir. heykeller ünlü kahraman kişilerin mezarı üzerine bir anıt mezartaşı gibi dikilmekte ve yüzdeki vakur ifade ve üstteki eşyalar (hançer vb.) bunu teyid etmektedir. ayrıca, bu adeti sadece bir kavme inhisar ettirme temayülünde ihtiyatlı bulunmak gerekmektedir.

    inan'a göre, balbal olması muhtemel olan heykellere şamanistlerce kurban kesmek gibi dini saygı gösterildiği bilinmektedir. orta asya'da, hunların ve göktürklerin egemenliği devirlerinde, daha iptidaî basamaklarda bulunan boylardan bazıları ölülerini tabutlara koyup ağaçlara asarlardı. bu adet yakutlarda xvııı. yy.'a kadar devam etmiştir.
  • bir behcet necatigil siiri;

    " kaç yaş yaşadı umutlar
    uçup gittiğinde
    girdiğim yas törenleri
    sahiden girdim mi?

    yüzdeye vurunca
    kaçta kaç sevinç
    acılar içinde
    sahiden sevdim mi?

    görür gözüm görmezden
    bilir usum bilmez gibi
    aldanıp al kumaşları
    sahiden giydim mi?

    mızrak batımı kar
    mutsuzluk ovalarında
    aradım, savaştım
    sahiden buldum mu?

    yere dikili gözler
    baktım bir yerde yukarı
    yukarda - -
    sahiden gördüm mü?"
  • eski türklerde, mezarın etrafına, kişinin hayattayken öldürdüğü insan sayısı kadar taşlar/heykeller dikilirdi. işte bu bengü taşlara da balbal denirdi.

    gerek kırgızların ülkelerine 'türk balbalların ülkesi' demeleri gerek arkeolojik buluntular gerekse çin kaynaklarından öğrendiğimiz bilgiler ışığında diyebiliriz ki türklerde mezar başlarına taş blok dikmek çok eski bir gelenekti. çinliler, 'cenaze merasiminin ardından mezarın üzerine taşlar konur ve bir yazı tahtası dikilir. taşların sayısı, ölenin yaşamı boyunca öldürdüğü düşmanlarının sayısı kadardır' derken, bir başka yerde 'eğer birini öldürdüyse, bir taş dikilir. öyle adamlar vardır ki, mezarının başına bu taşlardan yüz, hatta bin tanesi dikilmiştir' demişlerdir.

    peki amaç neydi?
    öncelikli amaç düşmanın galip olana öldükten sonra da hizmet etmeye devam etmesiydi, belki bir diğer neden de saadettin gömeç hocanın dediği gibi dosta güven düşmana korku salmaktı. tıpkı kül tigin'in mezar külliyesinin doğu girişinden itibaren sıralar halinde uzanan taş dizilerinde olduğu gibi...

    peki, bir tane alpın mezarına bile bazen yüz bazen bin tane balbal dikildiyse, günümüze neden bu kadar az sayıda balbal kaldı?

    bunun en önemli nedeni oğuzlardan itibaren ağaçtan yontma balballara geçilmesi. bir diğer nedeni de savaşlarda, işgallerde balbalların özellikle tahrip edilmesi. balbalı dikilen tarafın hıncı belki?

    "balballar, ölen alpın, hayatında öldürdüğü düşmanların adına mezarına konulan taşlardan ibarettir. bir kahraman alpın mezarının yanındaki sıra taşlardan birinde şu yazı okunmaktadır: 'işbara tarkan balbalı'. mezardaki kahramanın öldürdüğü düşmanlar için bu balbal denilen taşlar sembol olarak konulurdu, öldürülen şahıs önemli kişi ise balbal taşına adının da yazıldığı anlaşılmaktadır."*

    (bkz: bengü taş/@ay hatun)
hesabın var mı? giriş yap