• yenilerde (bkz: toy istanbul)'da sahnelenmeye başlayan bir tiyatro oyunu.
    yazan-yöneten: kemal hamamcıoğlu
    oynayan: metin akdülger
    oyunun özeti:
    "karanlık eski karanlık mı, yeni mi yoksa bu karanlık? karanlıktan gelen ordan buraya, burdan oraya mı sever hep? sevmek burdan oraya, ordan buraya mıdır hep?
    baldan karanlık, gözlerini gözlerine bağlayanların hikayesini anlatıyor. ah gözleri diyenlerin iç çekişlerini kayıp ormanlara sayıklıyor. ahları devirirken, kışları yaza döndürüyor gücü güçsüz kalmış dallarıyla.
    ballı ağaç... ahh ballı ağaç... geri gelecek! biliyorum...
    buramı da sever misin?"
  • bu gece toy istanbul 'da seyretme şansına nail olduğum kemal hamamcıoğlu imzalı muazzam oyun. metin akdülger enerjisiyle tüm salonu büyüledi desem yeridir. yetenekli olduğunu zaten biliyordum ama açıkçası bu kadar iyi bir performans da beklemiyordum. metin (akdülger olmayan), oyunculuk, ışık kullanımı her şey o kadar güzeldi ki. oyunun başlarında olayı tam kavrayamayan insanlar, oyun bittiğinde gözleri dolu dolu bakıyordu. sorgulayan ve en önemlisi sorgulatan bir oyun. emeği geçen herkesin eline sağlık.

    ''görmediklerim görünmez değilmiş, hiç sevilmemişler o kadar''
  • cumartesi günleri toy istanbul’da izlenebilecek bu oyun öyle bir oyundur ki, sosyal medyada karşıma çıkmasıyla konusunu öğrenmeden dahi ilgimi çekmiş, aklıma düşmüş, yolunu tutturmuştur.

    belirttiğim gibi konusunu hiç bilmeden gidince kesinlikle beni şaşırttı ama asla pişman etmedi, oyundan çıktığımda garip hislerle doluydum ve tatmin olmuştum. hatta şimdi olsa yine konusu hakkında bir fikre sahip olmadan gitmeyi seçerim çünkü o zaman çok farklı bir açıdan yakalıyor insanı ve çarpıcı yanı güçleniyor. **

    öncelikle yazan ve yöneten kemal hamamcıoğlu’nu tebrik etmek gerek, muhteşem bir bakış açısı yakalamış, her gün karşılaştığımız bir yaşam öyküsünü çok güzel bir biçimde aktarmış bizlere. bunun dışında sahnenin ve ışıkların kullanımı, dekorsuz bomboş bir alanı dopdolu bir mekana çevirmiş. tabii metin akdülger’in göz dolduran ve kalplere girmeyi başaran, insanı oyundan çıktıktan sonra da “nasıldı ama öyle ya, ne içtendi!” dedirten oyunculuğunu es geçmemek gerekir. umarım daha fazla insana ulaşıp daha büyük farkındalıklar yaratabilir.

    sözün özü, bir cumartesi akşamından bir buçuk saat ayırmaya kesinlikle değer!

    ufak bir not, oyuna giderken kedi ve köpekler için mama alıp ekibe teslim edebilirsiniz, yanlış anlamadıysam ekip bunları sokak hayvanlarına ulaştırmayı vaad ediyor.
  • metin akdülger'in rahatsızlığı nedeniyle bir süredir oynanmadığı yazılan oyundur. neyi vardıysa geçmiş olsun kendisine. birkaç aydır heyecanla bekledik gelmedi, umarız seneye yeni sezonda izleyebiliriz.
  • tiyatrosunu bilmem ama bir kitabı var aynı isimde. bu kitabı basmak için kesilen ağaçlara hiç mi acımamışlar acaba?

    o ağaçlar böyle bir kitaba dönüşeceklerini bilseler bir piknikçinin diplerine döktüğü közle yanıp kül olmayı tercih ederlerdi bence.
  • sahnelendiği sırada izlediğim, daha sonra da oyun metninin kitaplaştırıldığını öğrendiğim, bir köpeğin ağzından anlatılan, dokunaklı bir hikaye. üstelik kemal hamamcıoğlu’nun kitaptan elde ettiği gelir, ömür boyu sokak hayvanlarına bağışlanacakmış. güzel hareket. hikaye, satın alınan bir köpeğin ormana terk edilme sürecini ve sonrasını anlatıyor, her satırda sizi, insanın acımasızlığıyla yüzleştiriyor, bir köpekle empati yaptırıyor.

    “görmediklerim görünmez değilmiş, hiç sevilmemişler o, kadar”
hesabın var mı? giriş yap