• bahsedilmesinin dahi, ritsos solculuğunu ürkütmeye yettiği, en az 4-5 milyon (evet milyon) türkün yok edildiği soykırımdır.
  • ermeni soykırımını kabul etmeden çağdaş olamayacağımız savunun tiplerin "600 yıllık bu esaretten, ezilmişlikten sonra ne olmasını bekliyordunuz? ama yine türkleri anadolu'ya sürdüler" diyerek mazur gördüğüdür.

    (bkz: #21795309)

    ermeni techiri? savaş var hem içerden hem dışardan, güvenlik için, yine de öldürmediler, ermenistan'a sürdüler. anaa aynısı oldu lan?

    bu kafalarda mantık bu işte...
  • tarihin gördüğü en büyük etnik temizlik hareketidir. bulgar, yunan ve sırpların, tek amacı türkleri yok etmek olan eylemleridir.

    aynı sırplar ilk fırsatta, aynı vahşeti boşnaklara 1990'lı yıllarda uyguladı. kimin desteğiyle? yunanlı kardeşlerinin.

    ritsos solculuğu'nun suçluların telaşına düşmesi de işte bundan.
  • her ermeni soykırımı geçen yerde aklıma geliyor. bir çok devletin birleşerek uyguladıkları tarihin gördüğü en şiddetli en kapsamlı yok etme eylemi. sadece bir millete yönelik değil bir dine mensup tüm insanların yok edilmeye çalışılmasıdır. bu anlamda yahudi soykırımının gerçek esin kaynağıdır. ayrıca o dine mensup sadece insanların değil geride bıraktıkları yüzyıllara dayanan tarihsel ve kültürel miraslarının da o topraklardan sökülüp atılmasıdır. bosna savaşı, kosova, 90ların başında hala bulgaristandan zorla sürülen türkler... bıkmadan usanmadan son müslüman, ki onlara göre türktür hepsi, o topraklardan atılıncaya kadar da devam edecektir.

    edit: şu dediğimden "ermeni soykırımı var diyenler buna yok" diyor anlamını çıkarmak ancak yıllarca yurt dışında yaşamaktan dolayı türkçe anlama yetisini kaybetmekten olur.
  • daha sonrasında akdeniz adalarında yaşayan türkleri de kıymaya ön ayak olmuş katliamdır.
  • (bkz: anadolu balkan ve kıbrıs’ta yunan zulmü)

    konunun uzmanı abdli tarihçi justin mccharty şöyle diyor:

    “türkler kendilerinin güçlü günlerinde yunan ulusçuluğu türünden ulusçuluk gütmüş olsa idiler, baştan sona müslüman egemenliğindeki ülkelerden sürülenler, hıristiyanlar olacaktı. oysa osmanlılar böyle yapmayıp hıristiyanların eskiden yaşadıkları yerlerde kalmalarına katlandılar. onların varlıklarını sürdürmelerine ve dillerini, geleneklerini, dinlerini korumalarına izin verdiler. böyle yapmaları da [insanlık ve adalet açısından] doğru olmuştu; ne var ki, eğer 15. yüzyıl türkleri böyle hoşgörülü olmasa idiler, 19. yüzyıl türkleri kendi yerlerinde yurtlarında yaşamayı sürdürüyor olabilirlerdi.”

    (justin mccharty, ölüm ve sürgün,
    çeviren: bilge umar, inkılap yayınları, istanbul, 1998, sayfa: 8-12)
  • osmanlı imparatorluğu'nun anavatanı balkanlardır. anadolu balkanlardan sonra osmanlı himayesine girmiştir. fatih sultan mehmet ancak istanbul'u fethettikten sonra anadolu'ya sefer yapıp anadolu birliğini sağlamıştır.

    1878 rus harbi ve 1911 balkan savaşlarında osmanlı anayurdunu terketmek zorunda kalmıştır. bu savaşlarda ayrı ayrı 2 milyon türk öldürülmüş ve 2 milyondan fazlası da anadolu'ya kaçmak zorunda kalmıştır.

    bir avrupalı gazeteci balkanlardaki soykırımı kendi gazetesine şöyle haber vermiştir: " yapılan vahşeti görmeye insanın midesi kaldırmaz, insanlık insanlık olalı böyle vahşet görmemiştir. sadece türk oldukları için bu insanların katledilmesine ses çıkarmıyorsunuz."

    (bkz: #92414487) kavimler göçünün intikamı da diyebilirsiniz.
  • olmuştur.

    bilhassa sırplar sadece türkleri de değil, 1.dünya savaşı arifesinde ele geçirdikleri bölgelerede sırp olmayan herkese (makedonlara, arnavutlara falan da) zulüm etmişlerdir. bunların hepsi ingilizler tarafından dahi kayıt altına alınmıştır. bu yakın bir tarih. daha geçmişte kapı gibi tripoli katliamı var. (benim büyükler de 1.dünya savaşı öncesi oradan kaçıp istanbul'a geliyorlar. neden kaçtılar acaba??)

    balkanlar çalkantılı bir coğrafya. türkler, ruslar, avusturalılar, almanlar; bunların hepsi bölgede çeşitli toplulukları kontrol altına almaya çalışmışlardır (nüfus olarak bizim pek öyle bir şansımız yoktu, biz aslında edilgen durumdaydık). bu esnada balkan halkları mütemadiyen birbirilerine girmiştir. rusların etki alanı o kadar da geniş değilken elbette haçlı orduları bizimkileri de katlettiler.

    geçmişte doğru düzgün kayıtlar alınmadan veya kayıtlar yok edilmeden acaba kaç aile, kaç köy, kaç bölge yok edildi? (elbette bizim de kafataslarını üst üste dizdiğimiz senaryolar var; hiçbir ülke tüm subaylarıyla tertemiz kalamaz ama bu türklerin de katledildiği gerçeğini değiştirmez.) her halükarda, balkanlarda türkler kadar sakin ve pasif kalmış bir millet yoktur. aşırı hoşgörülü ve sakin kalmışız. dünya için güzel, o dönemin ilkelliğinde bizim için felaket...

    peki en azından kayıt altına alınanlar için neden girişimler yapamıyoruz?
    ben söyleyeyim... çünkü türkler pazarlama konusunda dünyanın en beceriksiz milletidir.

    açık ve net söylüyorum bunu, kendimizi ifade etmek konusunda sıfırız sıfır!

    bunu zeytinyağı meselesinden de anlayabilirsiniz. bu konuda bir kuzey akdeniz ülkesi olarak potansiyelimiz yüksek olmasına rağmen markalaşma konusunda bu kadar vizyonsuz, bu kadar beceriksiz bir ülke yok. yanımızdaki ülkelere göre korkunç geriyiz. inanılır gibi değil, insanın saçını başını yolası geliyor... (bu konuda bir türk zeytinyağcısı ve vizyonsuzluğu hakkında anılarım var da yeri burası değil, ana fikri almışızdır zaten; özetle kendimizi pazarlayamıyoruz.)

    küçücük ermenistan, kürtler (yahudileri saymıyorum bile); yurt dışında pireyi deve yapma konusunda çıtayı arşa çıkarmışken biz gittiğimiz hiçbir ülkede lobi yapamayız, hiçbir ülkeye karşı elimize koz alıp bir şeyler isteyemeyiz, manipüle edemeyiz, strateji yapamayız, satranç oynayamayız. çünkü kendimizi sunmayı, reklam yapmayı bilmiyoruz.

    kimse sizin yerinize kalkıp "yazık lan bunlar zulme uğraşmış, bunlar için koşturalım" demez. sen koşturacaksın. bak girişim tek başına yetmez. başvuru tek başına yetmez. bir şeyi elde etmek istiyorsan tabiri caizle kıçını yırtacaksın. kimse senin için çaba sarf etmez; kendin yapacaksın. o alnından o terler akacak, damlayacak. ama sonunda karşılığını da alacaksın.

    hayat böyledir, bu işler de böyledir. kimse senin için pazarlamanı yapmaz, reklamını yapmaz. kendin yapacaksın.

    bu da kültür işte ne yaparsın... kader, kısmet, öbür dünya... bu laflarla ömürler geçti geçiyor. bu nedenle türkiye'deki kültür değişmeden, pragmatik anlayış gelmeden bu dünyada başarılı olamayız diyorum. önce kültürel değişim, sonra başarı. bu iflas etmiş kültürle ilerlememiz mümkün değil. (bu yüzden 30'larda bu kültür değiştirilmeye çalışılmıştı ama 50'den sonra komünizm bahanesiyle formatı yedik, yine ağlak kültüre döndük.)
  • bir soykirim yontemi olan etnik temizlige kulp takanlari ibretle izlememize olanak saglamistir. he bu boyleydi de ondan boyle oldu. 2 dakika tutarli olun lam.
  • en az 5 milyon türk soykırıma uğratılarak öldürülmüştür.

    beş milyon.

    bir daha yazayım : 5 m i l y o n.

    ama o kadar çok ahainimiz var ki; bu 5 milyonu ağzına almadan katillerin kayıplarına ağlarlar.

    mutlaka ama mutlaka hesap sorulacak.
hesabın var mı? giriş yap