• hakkında yapılan katherina muhabbeti tamamen yalandır. bu yalanı atanlar neredeyse 300 senedir "hacı adam am için satmış savaşı." diyerek sağda solda gezerler ancak bu konu hakkında en ufak bir bilgileri bile yoktur. fakat olayın aslı şudur:

    osmanlı ordusu, rus ordusunu bataklığın birinde kıstırmıştır. osmanlılar sayıca üstün olmalarına rağmen teknoloji olarak ruslardan bir hayli geridedirler. misal olması açısından şunu diyebilirim. osmanlı ordusunun topları 300 metre menzilli ve yivsizken, rus topları 2 km menzilli ve yivli toplardır. yani osmanlı neredeyse 150-200 yıl önceki teknolojiye sahiptir diyebiliriz.

    birde işin asıl can alıcı noktasıda şudur: osmanlı ordusunun içinde tarihçi raşid isminde bir vakanüvis vardır. bu adamlar padişahlar sefere çıkmayı bıraktıktan sonra orduyla sefere giderler, ne görürlerse yazarlar, hatta gizli toplantılara dahi girebilirlerdi. daha sonra bu yazılanlar istanbul'da divan-ı hümayunda okunur ve eğer paşanın bir hatası varsa gereği yapılır, başarısı varsa ona göre mükafatlandırılırdı. bir nevi padişahın gözü kulağıydı vakanüvisler.

    şimdi savaşa dönelim. neyse komutanlar toplanır, ruslara saldıralım onları imha edelim derler ve saldırır osmanlı. fakat ruslar saldırıyı hiç zorlanmadan püskürtür. tarihçi raşid şöyle yazar "allahtan ikindi vakti hücum ettik, hava karanlık olduğu için ruslar tüm osmanlı ordusunu değil yalnızca ordunun bir kısmını geri püskürttüklerini sandılar. yoksa halimiz duman olurdu." bu sırada çariçe katherina rus ordusuna katılır. askerlerin ellerinde ki altın gümüş vs ne varsa vermelerini ve bunu osmanlıya vereceklerini söyler. dediği yapılır herşey eritilip baltacı mehmet paşa'nın önüne getirilir. şimdi baltacının ne düşündüğünü tahmin etmek çok kolay. adam duruma bakınca şunları görüyor:

    1- adamlar zaten senden güçlüler. birde kaçacak yerleri olmadığı için ölümüne savaşacaklar.
    2- yeniçeriler durmadan huzursuzluk çıkarıyor.
    3- adamların çariçesi ayağına altınlarla, hazinelerle gelmiş ve sunacağın her türlü şartı kabul edecek.

    baltacıda tabi ki anlaşma yoluna gidiyor. yaptığı anlaşmada rus ordusunun silahlarını bırakması maddesini koyuyor ve istanbul'a dönüyor. istanbul'a dönüldüğünde baltacı'nın ayağını kaydırmak isteyen bir kısım devlet adamları şu meşhur çadırda sikiş yalanını ortaya atıyorlar. divan-ı hümayun toplantısında tarihçi raşid'in yazdıkları okunuyor ve baltacı mehmet paşa haklı bulunuyor. tabi adamın o sırada yaşının 90'ın üzerinde olduğunu söylemek gerekir. ama tabi bizim milletin kafası hep sikişe çalıştığından nedense gerçeğe değil de 1 günde çürütülen fakat 300 yıldır tekrarlanan şerefsizce iftiraya inanmayı tercih ediyorlar.

    edit: sevgili okuyucular birşey belirtmek istiyorum. ben bu yazıyı üniversitede bir hocamız ile yaptığımız sohbetten etkilenerek yazmıştım. açıkçası üzerinden uzun zaman geçtiği için hangi bilgileri nereden aldığımı hatırlamıyorum. yazıda bazı bilgi yanlışları var. mesela baltacı mehmet paşa'nın yaşı gibi. bu yazı ekşişeyler'de yayınlanınca açıkçası büyük bir sorumluluk hissetmeye başladım. en kısa zamanda hatalı bilgileri düzelteceğim. bilgilerinize.
  • (bkz: amsalak)
  • sosyal bilimlerin belkemiği tarihtir; çünkü milletlerin neyi varsa geçmişten gelmektedir. mazi aydınlatılmalı ki milletin bütün unsurları, zaafları, meziyetleri gün ışığına çıksın.

    sosyal bilimlerin yansıdığı kültür, millet bünyesinde ciddi şahsiyetlerin yetişmesini sağlar. şahsiyetten yoksun milletlerde diğer bilimler de sıfır seviyesinde kalmaya mahkumdurlar. milletleri etkileyen konuların neresinden bakarsak bakalım, iş dönüp dolaşıp tarihe gelir; oysa biz tarihimize bir patagonyalı kadar yabancıyız.

    bir süre önce ekranlarda sıkça gördüğümüz bir profesör, "milletler arası ilişkilerde çıkar asıldır, katerina ile baltacı'nın arasında geçen olay istisnaidir." demişti. geçen gün de okuya okuya büyüdüğümüz bir köşe yazarının sütununda şu cümlelerle karşılaştık: "osmanlı ordusu rusları bataklıkta kuşatıp çembere alıyor. kurtuluş yok. çare olarak katerina, baltacı mehmet paşa'nın çadırına gidip dil döküyor, yalvarıyor ve kuşatmayı kaldırıyor." tabii hükmünü de veriyor; "savaş alanında bir kadın vücuduna tav olup görevini ihmal eden paşa yüz karası değil mi?" sonra da olayın diğer versiyonu kabul ederek putin'in anlattığı katerina'nın ve diğer bazı rus kadınlarının gönderdiği mücevherlerden söz ediyor ve şu soruyla hükmü bize bırakıyor: "uçkuru düşük bir paşa mı, yoksa rüşvet yiyen bir paşa mı?"

    prut savaşı, antlaşmaya aykırı olarak rusya'nın osmanlı sınırına kaleler yaptırması, bazı yerleri işgal edip azak denizi'nde donanma inşa etmesinden çıktı. osmanlı, rusya'nın, ingiltere'nin, avusturya'nın, felemenk'in ve daha bir sürü devletin kendisine karşı dini gayretle ittifak yapacaklarını biliyordu. seferden önce rusya hariç, bu devletlerin elçileriyle antlaşma sağlandı; osmanlı yeni fetih yapmayacak, rusya'nın antlaşmayı ihlal ettiği hususları ortadan kaldıracaktı.

    prut nehri üzerinde bulunan falçı mevkiindeki bataklıkta osmanlı ordusu, rus ordusunu kıstırdı. baltacı hücum emrini verdi; fakat yeniçerilerin isteksizliği yüzünden rus tabyalarına girilemedi. hücum çeşitli kereler tekrarlandığı gibi, yer yer isyan hareketleri de baş gösterdi. böyle bir durumda rusya'nın ani hücumu sadece yarmayı gerçekleştirmekle kalmaz, daha feci sonuçlar doğururdu. baltacı, bu durumu ustalıkla gizledi. başında rus dışişleri bakanı şafirov'un bulunduğu heyetle, türk diplomatları barış şartlarını görüştükleri sırada, henüz antlaşmanın sağlanamamış olmasından yararlanmak isteyen baltacı tekrar hücum emrini verdi. fakat yüz yirmi rus topunun ateşine dayanamayan askerimiz karışık bir şekilde geri çekildi. bereket versin ki ortalık karanlık olduğundan siperdeki ruslar durumu göremediler.

    önce şunu belirtelim ki serdar-ı ekrem olsa da 'kumandan paşa'nın kararıyla kuşatma kalkmaz; savaşta bu kararı harp divanı verir. sonra teklifi baltacı'nın kabul etmesiyle antlaşma sağlanamaz; orada mevcut diğer vezirlerin ve diplomatik heyetin de kabul etmesi gerekir. seferden önce batılı devletlerle kararlaştırıldığı üzere ruslarla antlaşma yapıldı. petro'ya güvenmedikleri için rus dışişleri bakanı şafirov'u ve rus başkomutanı şeremetov'u rehin olarak istanbul'a getirdiler. osmanlı diplomatlarının tahmini doğru çıktı; petro antlaşmayı uygulamamaya kalktı. bunun üzerine osmanlı, yeni bir savaşın hazırlığına girişti. bizde rehin bulunan şafirov'la şeremetov ingiliz ve felemenk elçiliklerine başvurup petro'ya mektup yazdırdılar. mektupta, osmanlı'nın kesin kararını ve hazırlığını, rusya'nın ise savaşa tahammülü bulunmadığını, yenilgilerinin mutlak olacağını belirttiler. devletlerini iyi tanıyan, aynı zamanda bilgilerine çok güvendiği bu iki insanın kanaatine uyarak petro azak kalesi'ni bütün mülhatıyla hemen iade etti; yaptırdığı yeni kaleleri yıktırdı; azak denizi'ndeki donanmasına son verdi, işgal ettiği yerlerden çekildi. eski şartları hayata geçiren yirmi beş yıllığına bir antlaşma imzalandı. (10 nisan 1912)

    prut savaşı sırasında iki tarafta tutulmuş ruznamelere (günlüklere), sefer hatıralarına, raporlara ve şehadetlere sahibiz. ve kesinlikle katerina'nın savaş boyunca petersburg'un dışına çıkmadığını biliyoruz. ayrıca gerek katerina'nın kadınlığına, gerekse altınlarına tamah ederek baltacı'nın kuşatmayı kaldırması akıl dışıdır. katerina'yı esir edip istanbul'a getirir, kendisiyle yaşamaya mecbur ederdi. veya ziynetleri alır kuşatmayı kaldırmazdı. çar hangi mahkemeye gidecekti? akıl ve mantık dışı olan bu senaryoyu çok sonraları bir işporta romancısı yazdı, şimdilerde de bu safsatayı halkımızı aydınlatmak için bilim adamlarımız ekranlarda söylüyor, aydınlarımız da köşelerinde yazıyorlar; ne diyebiliriz; memleketimizin hali bu!.. belki de her şeyi kadınla izah etmemiz baltacı'nın soyundan gelmemizdendir. kim bilir?..
    http://www.zaman.com.tr/…alt=&trh=20040913&hn=90270
  • baltayi tasa vurmus.

    (bkz: taş)
  • rus carinin karisi katherina yuzunden, moskovayi osmanli topraklarina katabilecekken, iki kale alip geri donen, daha istanbula varmadan kellesi koparilan ki$i.
  • baltacı katerina'yı sikti mi problematiqe'i kafamızı karıştırmaktadır. ciddiyetli ortamlarda "pezevenge bak uçkur sevdasına devletin mna koymuş" demişliğimiz, gayr-i ciddi bahislerde ise "abi nası yalamıştır di mi nataşa'yı" diye salya akıtmışlığımız, kendi çirkinliğimizle baş başa kalmışken de "koskoca kraliçe* verir mi lan götü boklu paşa'ya" şeklinde analitik düşünmüşlüğümüz vardır. son düşünceye ben kendi adıma karşı çıkıyorum. bir kez adamın lakabı erotizm kokuyor , eğer bu ikisi çadırda baş başa kalmışlarsa paşa-yı müşarü'n-ileyh büyük ihtimalle lakabından kuvvet alarak: "katerinam kapı gibi/ afyon hapı gibi/ akşamdan hazırladım baltanın sapı gibi" dizeleri eşliğinde hadiseye entry düzmüştür. bu girişin baltacı mehmet paşamızın çarşı'nın temel nüvesini oluşturması bir yana bırakılırsa (ki bu da başlı başına bir araştırma konusudur kanımca) inaılmayacak bir yanı yoktur. fransalardan gelip de ingiltere tahtına varis olan prenses isabelle'in çadırda gördüğü kara kuru william wallace'a "sarmaz beni magna carta/ mis gibi veririm breyvharta" bakışı inandırıcıysa paşamızın moskof gavuru'nun çariçesinin hormonlarını harekete geçirmiş olması da kabildir. bir kere william efendi'nin etek giydiği bariz, hele bir de koca ingiliz ordusundaki abazanlığın doruklarında yaşayan süvari ve de piyadelere karşı domalmak suretiyle kaba etlerini göstermesi olacak iş midir, yiğidi bozmaz mı? böyle adama kız verilir mi, kız kısmı verir mi? zaten adında da meymenet yoktur bu adamın, örneğin biz okuldayken "ingilizce'yi de söktük babafingoya da artık afili bi isim uydurmalı" şiarından yola çıkarak bu adamın adının kısaltması olan billy'yi münasip bulmuştuk.

    kıssadan hisse: tarihin akışı bir cima hadisesiyle rayından çıkamaz, yoksa çok tarih yazar çok tarih bozardık icabında. osmanlı hiç bir alanda kendini geliştirmezken rusya modernleşmesini tamamlamış, osmanlı'nın yıkılışındaki başat etkenlerden olmuştur. eğer baltacı efendi katerina hanımefendi'yle seviyeli bir beraberlik yaşamışsa o onun karınadır. hayırlı olsundur.
  • kuru bir iftiraya kurban giden osmanli sadrazami. kendileri prut savasi sirasinda 82 (seksen iki)yasinda olup, bedenen cinsel iliskiye giremeyecek bir durumdadir. ruslarla anlasmasinin nedeni, yenicerilerin kusatma sirasinda huzursuzluk cikarmaya baslamasi ve baltaci mehmet pasa nin yenicerilerin sefer sirasinda kazan kaldiracagini haber almasidir. bu haberden sonra baltaci mehmet pasa, zor durumda olan rus cari ile bir anlasma yaparak seferi sona erdirmis, olasi bir hezimetin onune gecmistir. yaptigi kesinlikle dogru bir hamledir ve bu hamle osmanli imparatorlugu nun ömrunu uzatmistir.
  • 82 yaşında sevişemeyecek adamın savaş meydanında yaptığı işi merak ettiren paşa.
  • en eski milli capkinimiz,

    gunumuzde yasaydi magazin basininin bir numarasi olurdu.
    - baltaci, katherina'yi nasil siktüüü ?
    az sonra...
  • kendisi tüm dünyaya osmanlının nelere kadir olduğunu göstermiştir...
hesabın var mı? giriş yap