• bu erkeklerden birkaç tane tanıdım. hepsinde gördüğüm şey aynıydı: "yara açmış bir kadın"

    beni düşündükleri için, bana üzülecekleri için söylemiyorlardı bu sözü. aksine, bodoslama atlayacaklardı üstüme, bütün ilgilerini boca ettikten sonra kaçacaklardı. şimdiden yollarını yapıyorlardı sadece. yarın öbür gün hesap sormaya kalkıştığınızda, "ben sana demiştim ama" diyebilmek istiyorlardı.

    dediler de.

    yatma kalkma muhabbeti diye gördüler; duygularını reddettiler. incindim. sonra kabuğuma çekildim. geldiler. hiç istisnası olmaz; mutlaka gelirler.

    dilenci gibi gelirler hem de. zaferle acıma duygusu karışır birbirine.

    gözünüzde büyüttüğünüz, tepelere çıkarttığınız insan, zavallıdır aslında. çünkü acısının hakkını vermemiştir zamanında. aşık olduğu kadının kalbini kırarken hiç bir bok fark etmemiş; sonra kadın çekip gittiğinde onu canavar ilan etmiştir.

    bu hikayeyi de çok dinledim. o cadı kadınlar hep kırıyorlardı bu masum melekleri. sonra kendimi düşündüm. sonra eski erkek arkadaşımın benim arkamdan kalpsiz diyişini... kıra kıra kalp bırakmamıştı ki! ama yeni sevgilisine sorsan, ben kim bilir ne fenalıklar etmiştim ona.

    kendimi haklı çıkartmaya çalışıyorum sanmayın diye söyleyeyim, bu ayrılığın ardından depresyon teşhisi koyuldu. bütün vücudumda döküntüler çıktı. aşıktım, çok aşıktım. ama başkasının hikayesinde canavardım.

    ekmeğini bol bol yemiştir heralde yaralı erkek rolünün. çünkü biz kadınlar bu konuda bazen ciddi gerizekalıyız. ben kötü cadı, neler neler etmişimdir onun bitanesine!!

    nihayet aklım başıma geliyor. o adamlar yaralı değil. geride bıraktıkları kadın yaralı. çünkü bu adamlar sorumluluktan kaçıyor, tıpkı sizinle olduğu gibi. muhtemelen o güzel kadınlara hayaller kurdurdular. evlenmeyecekleri halde evlerini düşlediler birlikte. sonra kadın hadi evlenelim diyince, işin ciddiyetine aydılar ve anında topukladılar.

    yattılar ve gittiler. sonra yine geldiler. uyudular. sohbet ettiler. yemek yediler sizinle.

    siz ne zaman ki ilişki'nin i'sini telaffuz edecek oldunuz, frene bastılar "ben seni üzerim."

    haklı. niye haklı biliyor musunuz? çünkü sizin onu üzebileceğinizi fark etti. siz gittiğinizde, eksik kaldığını fark etti. ne kadar yaklaştırırsa kendine, o kadar kopartıp götürebilirsiniz...

    buna dayanamaz. çünkü güçlü değil. sizi üzüp, gönlünüzü alacak kadar bile duygusal becerisi yok. o kaçmaya alışkın. kavga etseniz telefonu kapatır; ağlasanız susun diye sarılır. bağ kurmakla ilgili dertli adamlar bunlar. aslında gerçekten kırgınlar. yaralılar. ve muhtemelen bu yara, hayatlarındaki ilk kadından -yani anneden- miras.

    ya baskıcı ya da ilgisiz bir anne... ikisi de bağlanma konusunda travma yaratıyor. her kadın bir kara delik. ya boğulacak sizin içinizde ya da sevgisi karşılıksız kalacak.

    bakın etrafınızdaki ruh hastası erkeklere, kara deliğinize kaçıp boğulmamak için ara deliğinize saldırıyorlar.

    olay bundan ibaret.

    (yalnız betimleme ve kelime oyunu yıkılıyor! enfesim inşallah)
  • "lan madem o kadar düşüncelisin de bunu dicek noktaya kadar niye getiriyosun yavvvşak" denilmesi gereken.
  • insana "ayyy götüm" dedirttiren erkektir.
  • eğer bu lafı ediyorsa yeterince tehlikeli değildir ve kendisi aşık olmaktan daha çok korkuyordur. acımasız insan uyarmaz kırar geçer.
  • günün birinde o da evlenir..
  • bugün yalnızlıkların kendini özgürleştirdiğini sanan erkektir. tez vurun kıçına tekmeyi.
  • ya bi siktir git deyip hatta ayağın biriyle itilmesi gereken erkektir
hesabın var mı? giriş yap