• "hic kitap okumayan bir adam nicin merak eder seneye yazilacak kitaplari?
    bu dunyada bile ya$amayi beceremeyen nicin merak eder diger gezegenlerdeki hayati?
    gecmi$ ve bu gun ne zaman bitirildi de gelecek sorgulaniyor?
    i$ler hala kalle$ce hallediliyor ikili ve uluslararasi ili$kilerde...
    her ulkenin sinir kom$ulari dost ve karde$ du$man ulkeler.
    dogru duzgun top bile oynayamiyorlar kavgasiz!
    oyunlari sava$ gibi gorenler sava$i da oyun gibi goruyor elbet..
    ayni kadina sevdalananlar birbirini vuruyor, ayni $eyden nefret edenler can ciger arkada$..
    bir $eyi, bir kadini, bir erkegi ya da bir ulkeyi sevmenin cezasi olum bile olabiliyor bazi.."

    "yalnizlik, her kimlige dogu$tan yazili tek ugra$idir insanin bir ya$ama sirasinda..
    tek sermayesi, sahip oldugu tek $eydir. kiymetini bilmelidir, dedi.
    yalnizdir insan, hep kalabaliklara kari$ma tela$i bundandir.
    kalabalik yalnizliklar, yalniz kalabaliklar olu$ur $ehir $ehir, ulke ulke.
    kalabalik arttikca, artmaktadir yalnizliklar.
    insan bir olumu istemez, bir de ondan beter bir yalnizligi.
    ama ikisi de muhakkak gelir ba$ina bir yalniz ya$ama sirasinda.
    olumun degil ama yalnizligin bir tek caresi var dedi,
    tek caresi a$ktir bir yalniz ya$ama sirasinda nefes almanin.
    a$k da zaten iki yalnizin ortak bir yalnizlikta bulu$masidir dedi..
    a$ik olun, gosterin birbirinize yalnizliklarinizi!
    nasilsa ayrilik, insanin kendi tek ki$ilik yalnizligini ozlemesi..
    sade olum degil, ayrilik da ya$amin emri."

    cok ba$arili diyaloglar barindiriyor oyun. oturup mizah olarak seyrederseniz cok fazla $ey kacirirsiniz. oturun izlerken analiz edin ne izlediginizi mutlaka. duyduklarinizi iki kere sindirin.
  • 2000'lerin basindaki gundem ile takip edildiginde belki sahane bir isti.
    guclu oyunculuklar, derin ve zengin kadro, renkli bir metin, metnin insancil vurgulari, seyirci ile etkilesimler, orijnal ve vurucu sozler filan.

    ama ben butun bunlara degil, baska bir seye dikkat cekmek istiyorum.
    2002'de yilmaz erdogan'in kaleme aldigi bu satirlari, bugunki baglamda okumaya, degerlendirmeye calisiyorum.

    ordunun guclu oldugu, 28 subatin guncelligini korudugu bu surecte, erdogan'in kalemi din somuruculeri uzerine egilmis. o donem ekranlarda cok duydugumuz oykulerin benzerlerini anlatmaya koyulmus. tabii ki, birtakim sorular sorarak izleyicinin aklini karistirmaya calismis. dogrudan sistem propagandasi yapmamis, ki bu esyanin tabiatina ters olurdu. ancak satir aralarinda kotu karakterlere, yahut karakterlerin kotu ozelliklerine yuklenen yonler belli. iyi karakterlerin vurguladigi din anlayisi, donemin kudretlu pasalarinin yahut medya agalarinin dile getirdigi "la-ha-su-mu-t" din anlayisi ile ortusuyor. erdogan, karikaturize edilmis sermayeci ve kotucul karakterine de "adnan bey" adini vermekten gocunmuyor. bunun ne anlama geldigini takdir edersiniz (ki erdogan'in huzunbaz sevismeler'inden tv skeclerine kadar kulliyatinda karakter adlari onemli bir yerde durur).

    simdi can alici bir soru soralim. ayni erdogan, bugun benzer bir konuyu isleyebilir mi dersiniz? yahut bu nitelikteki bir karaktere bu adi verebilir mi? bu cesareti gosterebilir mi?
    aslinda sorunun yanitini, erdogan'in son yapimlarindan kelebegin ruyasi'ndan alabiliriz. politik iklimi, ruzgarin estigi yonu dusundugumuzde, kotu adamlarin bu kez tek parti chf'si, ordusu ve kalantorlari nezdinde karikaturize edilmesi dikkat cekici. bana bir seyhler oluyor ile kelebegin ruyasi'ni alt alta koyup izlediginizde, gecen zamani ve turkiye'deki guc degisimini ayirt etmemeniz neredeyse olanaksiz.

    gercek hikayeler sahne isiklarinin aydinlatmadigi yerlerde, kameranin cekime devam etmedigi yerlerde yaziliyor ve oynaniyor. kim bilir o koselerde, yilmaz erdogan'in, ve diger akintiyla suruklenenlerin, basina neler geliyor. ne tehditler, ne baskilar, ne zorbaliklar...
  • çok başarılı oyun. öncelikle karakterler ve espriler kesinlikle zorlama filan değil bilakis fazlasıyla üstünde düşünülerek oluşturulmuş özgün karakterler bence. senaryo daha da özgün o ayrı..bunların dışında oyunu hala atv'de gördüğümde büyük bir keyifle izlerim .kadınlık bizde kalsın'dan sonra yılmaz erdoğan'ın en çok güldüğüm çalışmalarındandır ..
    ayrıca şu yılmaz erdoğan'ın oynadığı adnan bey karakterinin mahkeme anındaki savunması var aşağıda (izleyenler hatırlayacaklardır).. oyunun en çok güldüğüm sahnelerindendir..

    --- spoiler ---
    evet sayın hakim benim efendim
    hemen şapıyım o zaman
    sayın hakim öncelikle şu hususu belirtmekte ziyadesiyle ehemmiyet şeapıyorum…bendeniiiiz yenişehir muhitinde namusuyla ticaret yapaaan..beyaz eşya konusunda uzmanlaşmııış…
    gerek elektrikli ev aletlerindeee gerekse elektriksiz tipteki ne bileyim işte böyle gırgır olur o tip

    estafurullah sayın hakim ben neden sizinle gırgır geçeyim ben yok efendim ne alakası var. gırgır yok mudur ya süpürge yok mu gırgır..gırgır gırgır..hani çöpün yarısını alıyor yarısını almıyor..

    ben ne bileyim napıyor ..dönderiyor dönderiyor halıya gömüyor..

    yok sayın hakim ben lafı uzatmak için değil de gırgıra girmekten e misal aeh başlıyo efendim tabii sesimi keserim de …çenemi de niye kapatmıyım tabi de ben yani gır
    bu adam bana niye devamlı bağırıyo behice?
    e hem anlat diyo hem kes diyo ben nası yapıyım bunu ?

    yok sayın hakimim ben de tam sadede girecektim fakat gırgıra gelince gitti… süpürmeye faydası olmadığı gibi savunmanın da içine etti afedersiniz.
    sayın hakimim benim bu yanımda duran kişiyle yani hilmi duran kişisiyle benim ilişkim tamamen ticaridir yani kendisi benim müşterimdir..aslında bunların hepsi benim müşterimdir. ee mubaşirler değilde
    efendim ?
    bunlar viyadüğün altı yani benim müşterimdir.hatta hilminin bana ödemediği taksitleri vardır onların belgelerini ben oo yaz kızıma verdim.
    yav estafurullah ben kıza neden el hareketi yapayım ben size kağıdııı!!

    ya ben boşa konuşuyorum adam bana kafayı takmış behice!
    nası efendim??

    evet efendim kendisinin bazı sohbetlerine katılışım olmuştur.yani direkman katılmamışımdır da katılışım olmuştur yani katılan kişilere katılmışımdır. işte biz buna katılışım diyoruz..
    ve gururla iftiharla söylüyorum bu katılışımların çoğunda ben uyumuşumdur efendim. hafifletici sebep olur diye ben öyle..
    ha olmuyo mu öyle ?haa!
    ama yani kendisi kusura bakmasın valla o konuşurken benim içim bayılıyo ee çünkü kendisi tanrının sözlerini bize şeyapıyoda ben daha ziyade şeytanla muhatap olan bir kişiyim efendim.

    yok yok yok allah günah yazmasın ben yani o bakımdan değil de şeytanın fikirleri daha ticari olmakla birlikte dahea eğlenceli olan ya ben öyle şeydemiyorum ki ya savunma içerisindeyim ben ya
    adam beni asacak konuşturmuyo behiceee!!

    hakkımdaki iddiaların hepsi asılsızdır tanrıyla konuşan kişi ben değildim aha buydu ağzımı açtıysam şerefsizim hem ben insanları dolandırmam ki ben onlara bişeyler satarım yani neticede ben satan kişiyim!!
    satanist değilim!! satan kişiyim..
    yaşasın adalet!!yaşasın adalet!!
    adam: yazıklar olsun sana yazıklar olsun !!
    sana yazıklar olsun şerefsiz
    kız: setenist !! setenist !!
    sus be sus setenistt!!
    --- spoiler ---
  • bu oyun cok komik repliklere de sahiptir.

    --- spoiler ---
    -anne ben cikiyorum.
    +gec kalmaaa!
    -tamam hemen cikiyorum.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    bu sekilcilik, her seyi güzel bir sekle sokma cabasi nedendir? tanri; en güzel benim, benim de bir seklim yok demis. daha ne?
    --- spoiler ---
  • baştan aşağı bir kara komedi. yılmaz erdoğan kaleminin en güzel örneklerinden biri. brecht'yen öğeleri içinde taşıyan bir politik taşlama. aynı zamanda komik, çok komik...

    filmin sonundaki duruşma sahnesinde hilmi duran'ın * tiradıysa aşağıdaki gibidir:

    --- spoiler ---

    yalnızlık her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında. tek sermayesi sahip olduğu tek şeydir kıymetini bilmelidir dedi.
    yalnızdır insan hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır. kalabalık yalnızlıklar yalnız kalabalıklar oluşur şehir şehir ülke ülke.
    kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da.

    insan bir ölümü istemez bir de ondan beter yalnızlığı ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.

    ölümünün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var dedi. tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın. aşk da zaten iki yalnızlığın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır dedi. aşık olun gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı. nasılsa ayrılık insanın kendi tek kişilik yalnızlığını özlemesi. sade ölüm değil ayrılık da yaşamın emri.

    evet söyledi ya da ben duydum. duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usülen söylenir olan sözleri. evet duydum söyledi. her duyduğum ağladım. pek çok ağlayışım sırasında duydum. kalbim tutanak tuttu duyduklarıma.

    soruldu dedi cevap alındı. yaşamak dedi tek marifetiniz biraz özen gösteriniz.

    zulüm kimse zalimlilk yapmayınca biter, mazlumlar dahil dedi.

    ama yapmayın o daha bir çocuk dedi tanrı. ya gördüm neyleyim insanlar vardı duvarın içinde. ya ben hep duvara konuştum, ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var. nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar. bilmiyorum belki de ben gerçekten delirdim onlar haklı belkide. içinde değil duvarların insanlar, sadece arasındalar.

    --- spoiler ---
  • "aslında bir insanı bir yere kapatmak suçtur. ama kapattığınız kişi bir suçluysa bu bir cezadır. yani aslında her ceza biraz da suçtur. ve her suç aynı zamanda ceza. içerdekilerin bazılarının suçlu bazılarının suçsuz olduğuna şüphe yok, ama bu dışarıdakiler için de geçerli.
    yakalanmayan suçluya suçsuz denir. yakayı ele verenin kendini mağdur hissetmesi de bundandır. yani herkes çalıyor ben niye yakalanıyorum."

    diye açılır, daha başından yakalar.
  • hilmi'nin* final söylevi (oyunu izlemeyenlerin okumamasında fayda var):

    --- spoiler ---

    yalnızlık.
    her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında
    tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir
    kıymetini bilmelidir, dedi.
    yalnızdır insan
    hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır.
    kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur, şehir şehir ülke ülke.
    kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da.
    insan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı
    ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.
    ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi.
    tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın
    aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi
    aşık olun!
    gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı
    nasılsa ayrılık insanın tek kişilik yalnızlığını özlemesi.
    sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri..

    evet söyledi
    ya da ben duydum
    duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usulen söylenir olan sözleri.
    evet duydum söyledi
    her duyduğumda ağladım
    pek çok ağlayışım sırasında duydum.
    kalbim tutanak tuttu duyduklarıma
    soruldu, dedi, cevap alındı
    yaşamak, dedi, tek marifetiniz -biraz özen gösteriniz.
    zulüm kimse zalimlik yapmayınca biter -mazlumlar dahil, dedi.
    ama yapmayın, o daha bir çocuk, dedi tanrı..

    ya gördüm neyleyim
    insanlar vardı duvarın içinde.
    ya ben hep duvara konuştum
    ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var.
    nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.
    bilmiyorum,
    belki de ben gerçekten delirdim
    onlar haklı belki de.
    içinde değil duvarların insanlar
    sadece arasındalar..

    --- spoiler ---
  • dinlerin dogmatik yapisinin oldukca ustu kapali bir sekilde elestirildigi tiyatro oyunu.
    gunluk hayattaki bazi travmalardan ve olagan disi durumlardan yola cıkarak, normal bir insanın kafayi yeme surecinde halk tarafindan nasil bir peygambere donusturulebilecegini anlatir.
    bunu anlatirken de en buyuk elestiriyi muslumanlik dini peygamberi hz. muhammede yoneltir ki bugune dek pek az insan tarafindan oyunun bu yonu elestirilmistir.

    bana kalirsa yilmaz erdogan’in burada asil soylemek istedigi sey;
    bugun ulkenin dort bir yanında ortaya cıkan sehylerin, ermislerin 1400 yil once ortaya cikan peygamber den hic bir farki yoktur.daha dogrusu tam tersi, peygamberin bu seyhlerden dervislerden hic bir farki yoktur.
    nitekim kahramanın sergiledigi odaya kapanmalar,transa gecip tanrıyla kisisel iletisimde bulunmalar, kendi kafasindan sairane laflar uretmeler ve bu urettigi laflari aslinda tanri nin ona söyledigini iddia etmesi, dupeduz;
    “aslinda bakin 1400 yil once de buna benzer bir sey oldu, bir adam iyice bunaldi, kendini bir magaraya kapadi, kapadiktan sonra da biraz biraz kafayi yemeye basladi, sonucta ortaya bir din cikti” demek degil de nedir?
    ayrica etraftan duydugum elestirilerde en cok dikkatimi ceken konu da oyun sirasinda seyh ilan edilen altan erkekli’nin agzindan cikan laflarin herkes tarafindan cok begenildigidir. insanlarin (yahu bu sozleri de nereden bulmus, ne guzel sozler) seklindeki yaklasimlari da, bu kadar guzel sozleri yazmak için ille de peygamber olunmasina gerek olmadigi, tanrinin soyledigi iddia edilen ayetlerin de aslinda insan elinden cikma oldugu yonunde bir ispat yaratmak icin oyle guzel ve ozenle yazilmistir.

    oyunun ana fikri de; hz. muhammed eger 1400 yil önce degil de bugun bir magaraya kapanıp, sonra eve gelip örtunun altına gizlenip, bir takım şairane laflarla ben peygamberim diye ortaya ciksaydi, kesin deli damgasi yerdi, dusuncesidir.
  • "iste simdi tam kuyunun dibindeyiz... körün herkesle ayni manzarayi gordugu yerdeyiz."
  • --- spoiler ---

    - anneeee, yalnız seni bi de bikinili görmek isterim dedii
    + e bizim amacımız gelinlik?

    --- spoiler ---

    o tonlama...dehşet.
hesabın var mı? giriş yap