• -hayatlarının tamamı değil bir kısmı otel odalarında geçer. örneğin 2 adet anadolu turnesinden sonra 2 adet de istanbul şube denetimi yaparlar. onları sıkan uzun süre anadolu'da ya da uzun süre istanbul'da olmaktır. ikisini de özlerler. özellikle anadolu'nun ek harcırahını, istanbul'daki evlerini ve ortamlarını..

    -odun değillerdir. robot hiç değillerdir. bankanın risk açığı olan noktalarını bilirler ve bu konuda hem sistemin hem de personelin eksiklerini raporlarlar. bunu yaparken çoğu "patron benim" tavrından kaçınmaya çalışır. saygılı davranırlar teftiş ettikleri insanlara. ancak kıl bir tavır sezerlerse kesinlikle acımasız olabilirler. özetle; isteyen bir müfettiş istediği şubeye düşük bir not verebilir. bunun çeşitli yolları vardır. özellikle ağırlığı yüksek olan maddelere yönelerek tam bir inceleme ile bunu başarabilir. tabi bunu yapmak matah birşey değildir ama sadece yapabilecekleri şeyleri özetliyorum..

    -ilk başladıklarında amirlerine üstad demekten hoşlanmazlar. ama kısa sürede alışırlar. bu üstten talep edilen ve kurulların teamüllerinde bulunan bir durumdur. kişi zamanla alışır. yoksa insanlar bana üstad desin havam olsun gibi bir tavırları yoktur müfettişlerin. zaten üstad müfettişler arasında kullanılan bir hitap biçimidir. zamanla diğer bankacılara da müfettişe üstad diye hitap etmek şeklinde sirayet etmiştir.

    -uçuk rakamlar almazlar ama harcırah ları vardır. istanbul içi daha düşük anadolu ise daha yüksek olmak üzere her gün için ek ücret alırlar. bunun haricinde öğle ve akşam yemekleri banka tarafından karşılanır. genellikle her şehrin en iyi otellerinde kalırlar (sheraton, hilton, dedeman vs..) ama hiç bir otel odası ne kadar konforlu olursa olsun 1 haftanın sonunda evdeki sıcak yatağın yerini tutmaz.

    -çok beğendikleri bir çalışana dahi karşı cins bakış açısı ile yaklaşamazlar çünkü sonradan "hahayt müfettiş bana yazdı da sallamadım" gibi laflar edenler olabilir. bazı bankalarda yeni alınan müfettiş yardımcılarına bankacılara nasıl davranacaklarına dair ders bile verilmektedir.

    -her gittikleri şehirde o sehrin turistik mekanlarını gezerler, yüzlerce insanla tanışırlar, çeşit çeşit yemekler yerler, eğlenirler. bu nedenle her zaman anlatacak ilginç hikayeleri olur hep ama onları anlatacakları çocukluk arkadasları sevgilileri/eşleri ve aileleri dısında pek birileri yoktur.

    -denetledikleri insanlarla ilişkilerinde inanılmaz dikkatli davranırlar/davranmaları gerekir. arkalarından 2 uç olan "hayvana bak günaydın bile demiyor" ile "ne biçim müfettiş bu hep sırıtıyor" sözlerini söylettirmemeleri yararlarınadır. yeri gelince sohbet etmeli yeri gelince denetlemelidirler..

    -artık yeşil kalem kullanmamaktadırlar. yeşil kalemin amacı da daha önce yazılan çizilenle karıştırmadan kendi notlarını almaktır.

    not: aklıma geldikçe yazarım daha..
  • bankaların kılıkırk yararak seçtikleri insan tayfasıdır. genellikle de kafası iyi çalışan, normalin üstünde zekaya sahip olan kişileri seçerler.
    bunun nedeni müfettişliğin zamanla insanı alıklaştırması ve aptallaştırması neticesinde, beş on yıl sonra en azından ortalama bir zeka seviyesine sahip müfettişler elde etme isteğidir.
  • müfettişlerle ilgili önyargıların büyük bir çoğunluğu eski müfettişlerden günümüze kalmış ve bizzat şube çalışanları tarafından yaşatılagelmiştir. yeni nesil müfettişlerin büyük çoğunluğu insanları ezmek, kendini büyük görmek gibi kompleksi davranışlarda bulunmayacak kadar görgü ve bilgi sahibidir. ciddi ve soğuk duruşlarının ise pek kendi tercihleri olmayıp kurum tarafından dayatılan bir kural olduğunun unutulmaması gerekir. müfettişlere tepki duyulmasının en önemli nedeninin denetlenmekten hoşlanmamak olduğunu düşünüyorum. işini düzgün yapan bir insanın müfettişle bir problemi olmayacağı gibi müfettişin de onunla bir problemi olamaz.
  • ancak bir buçuk sene yapmaya dayanabildiğim meslektir. an gelecek her banka müfettişi "başlarım böyle işe de parasına da, ömrüm yollarda, otel odalarında, misafirhanelerde, lojmanlarda yalnız mı geçecek ulan benim" deyip istifayı basmayı deli gibi isteyecektir. basanlar çok daha az maaşla bile olsa rahata ve huzura kavuşacak, mesleğin parasına, gücüne ve itibarına teslim olanlar ise orta yaşlarına kadar yukarıdaki cümleyi tekrar edeceklerdir. sonrasında artık başka çare kalmamasından kelli kaderine razı olan banka müfettişi, mesleğin ne büyük onur gurur ve bilimum yüce değerlere hasıl olmak demek olduğunu refakatlerine verilecek olan çömez müfettiş yardımcılarına özümsetmeye çalışacaktır. ama o çömezlerden biri birgün istifa dilekçesiyle karşısına çıktığında, "banka sana her imkanı sağlıyor daha ne istiyorsun, böyle muhteşem mesleği de nah bulursun" konulu konuşmasını yaparken içinden "helal olsun ulan, kaç kurtar kendini" diyecektir. anlatılanların hepsi tecrübeyle sabittir.
  • 2 yıldır yaptığım iş. mesleğim diyemiyorum çünkü meslek olmasını istemiyorum.

    müfettiş yardımcıları iyi okul mezunları, en az bir yabancı dil bilen eli yüzü düzgün, konuşmasını bilen tiplerden seçilir. gel gör ki bir kaç sene sonra hafif sıyırır bu arkadaşlar, kimis küçük dağları ben yarattım havasına girer, kimisi sosyopat olur, kimisi muavinlerine eziyet eder, kimisi de iş bağımlısı olup gece 3, 4 lere kadar çalışır.

    müfettişin mesai veya iş arkadaşı yoktur, çoğunlukla turnede olduğu için de akşam gideceği bir evi de yoktur. sevgilisi ile kahvaltı etmeyi özler, sabah otel de verilen küçük kutulardan tereyağı, reçel , bir küçük kalıp peynir yer. üniversite arkadaşları ile iki bira çakmayı özler, babası yaşındaki şube müdürleri veya kodaman müşteriler ile rakı sofralarına oturur. evde oturup televizyon izlemeyi özler, şehirler arası otobüslerde 1 sene geriden vizyonu takip eder.

    üstad lafı ağzına sakız olmuştur. askere gider komutana üstad eder, eve gelir babasına üstad der, eski bir hocasını görür üstad der, bezıları kendi kendine üstad üstad üst... diye sayıklar.

    istifa edenlere veya sabite geçenlere askerde bir üst devrenin tezkeresini alıp gittiği günkü bakışlar atılır. ulan kurtuldu denir. buna rağmen bir türlü istifa edilemez. parası iyidir. insandan götürdükleri çoktur. bu adamlar en güzel gençlik yıllarını anadolu da otel de veya istanbul da plaza da gergin ortamlarda geçirir.

    buradan müfettiş yardımcısı olmak isteyen arakadaşlara uyarımdır yapma canım, yapma kardeşim, yazık olur.
  • üstad lafını kullanmalarına ilişkin bizzat kıdemli bir müfettişten genç bir müfettişe aktarılan ve paylaşılan bir fıkra için:

    (bkz: #14393092)

    genelde parıltılı bir yaşammış gibi görünse de her meslekte olduğu gibi artıları ve eksileri bulunan iştir.

    üzerine para verseniz, bizler gibi güzel gezme olanağı yoktur.

    ama haftalar boyunca şubeden sabaha karşı 3'te çıkıp, 9'da tekrar geri dönmek gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz.

    üstadınız şeker bir insan da olabilir...

    "bize 4 kurufasulye, dört de pilav!.." diye sizin adınıza sipariş verecek kadar gestapo da...

    iyi şubede denetim kolaydır, işler akar gider.

    kötü şubede, hele eski müfettiş tarafından yönetilen bir şubede bakarsınız soruşturma patlak verir, insanların ağlamaları, sızlamaları, tehditleri ile dolu bir süreç başlar. vicdanınız ile başbaşa kalırsınız.

    samimiyetinize inanan azdır ama bir süre sonra tepenize çıkmak için fırsat bilenler çoğalır.

    kazanırsın ama can sıkıntısından da yersin bir yandan.

    uçakta da yolculuk edilir, tek kelimesini anlamadığın konuşmaların geçtiği, tavuklar ve koyunların da içeriye alındığı minibüslerde de.

    her meslek gibi, iyidir, hoştur, zordur, sıkıcıdır, kazandırıcıdır, götürücüdür. seçmeden önce iyi düşünmek lazım.
  • iş bankası'nda hala ve hala müfettiştir, teftiştir.
    zaten bankanın yarıdan fazlasının dili audit demeye dönmez...

    zamanın ötelerinden bir yerden odit: bankanın yarıdan fazlası burada galiba
  • ay sonunda,ak$am saatlerinde gelmeleri adettendir.hep beklenen ama geli$inden memnunniyet duyulmayan sevilmeyen insanlardır..çok sevimli olanları dı$ında bayku$ modeli de mevcuttur.anadolu turnesine-artiz ya bunlar- çıkmadan önce merkezi ve büyük $ubelerde bulunurlar.bu onlar için nimettir.kolonya ve laptoptan yükselen klasik müzik sesi olmazsa olmazlarındandır.ağır abi gibi takılırlar ama hepsi hikayedir.çünkü bunun için ciddi bir eğitim almı$lardır.
    çoğunun gün içinde sözlük okuduğuna bizzat $ahit olmu$luğum vardır.ve evet asla arkanızdan geçtiğini hissetmezsiniz.
  • hakkında fazlaca yanlış şey bilinen unvan/meslek'tir.

    belki birilerine yardımı dokunur diye doğru bilinen yanlışlara şöyle bir deyineyim. tabii yazacaklarım bankadan bankaya değişen şeyler. genelleme yapıp yapmamak size kalmış.

    1. asosyal insanlardır, yalnızlardır.

    yanlış. müfettiş zaten sosyal hayatında başarılı olmayan, yalnız takılmayı seven biriyse, isterse holding sahibi olsun yine yalnız olur. meslekle herhangi bir alakası yoktur bunun.

    2. ailelerinden, dostlarından hep uzak kalırlar.

    yanlış. bu iddianın asıl sebebi müfettişlerin olmazsa olmazı turnelerdir. yine bankadan bankaya değişmekle birlikte, turneye çıktığınızda her iki haftada bir, haftasonları için uçak/otobüs hakkınız vardır. bunu banka karşılar. haftaiçi çalışıp haftasonu sevdiklerinizin yanına gidebilirsiniz. bunu her haftasonu yapmak isterseniz yol parasının bir kısmını cebinizden vermek zorunda kalırsınız.

    3. yılın büyük çoğunluğunu turnede geçirirler.

    bankadan bankaya değişme olayı burada daha çok ön plana çıkıyor. buna yanlış diyemeyeceğim. bazı kamu bankalarında müfettiş olarak görev yapan insanlar hala yılın 7-8 ayını turnede geçirebiliyor. fakat günümüzde teknolojinin, merkezi denetim olgusunun daha da fazla gelişmesiyle, özel bankaların turnelere 'maliyet' gözüyle bakmasıyla turne süreleri de kısalmaya başladı. özel bankalardan birinde yıllık turne süresi 3 ay civarı mesela. yani 9 ay istanbul'dasınız.

    4. personel tarafından sevilmezler.

    bu bankadan bankaya değil de, kişiden kişiye değişir. siz gittiğiniz şubede/birimde/iştirakte insanlara normal bir şekilde davranmayıp sürekli emirler yağdırmayı seviyor, onları aşağılayıp laf sokmaya çalışıyorsanız tabii ki sevilmezsiniz. karşıdakinin de insan olduğunu, onlara bağırmadan da, normal bir şekilde konuşarak da istediklerinizi yaptırabileceğinizi biliyor olmanız lazım.

    peki yok mu bu mesleğin güzel yanları? var tabii:

    bir kere yeni mezun birinin alabileceği en iyi maaşlardan biriyle iş hayatına başlarsınız.

    bankada teftiş kurulu'nun yeri ayrıdır. saygıda kusur edilmez size. ileride sabit göreve geçtiğinizde, eskisi kadar olmasa da, teftiş kökenli olmanız size avantaj sağlar.

    turnelerde çok güzel yerlere gider, 5 yıldızlı otellerde kalır, çok lezzetli yemekler yer, istediğinizi içersiniz. günlük limitler dahilinde yemek paranızı dilediğiniz gibi harcarsınız.

    yeni insanlarla tanışırsınız, ki bence bu cidden güzel bir şey. masa başı görevde aynı insanlarla çalışmak şahsen bana çok da heyecan verici gelmiyor. gittiğiniz şubelerde/iştiraklerde yeni yeni yüzler görürsünüz. her türlü insan tanırsınız.

    çalıştığınız bankanın yurtdışında şubesi/iştiraki varsa eğer, yurtdışında denetim yapma şansına sahip olursunuz.

    ileride işinizle alakalı başka bir şirkette çalışmak istediğinizde, denetçi sıfatıyla çalışmış olmanız size iyi bir referans olur.

    bir kaç tane de olumsuz sayılabilecek yönünden bahsedeyim:

    çalışma saatleri cidden esnektir. yoğun çalışıp erken çıkmak ya da yaya yaya çalışıp geç çıkmak size kalmış bir şey.

    çalıştığınız üstatla iyi geçinmeniz gerekir. her ne kadar eski kafalı müfettişlerin sayısı azaldıysa da, hala "yanımda ceketini çıkarma, çalışanlarla fazla samimi olma" vs diyenleri mevcut. üstadınız sizinle aynı yaşta, hatta sizden küçük bile olsa, sizden önce teftiş kurulunda çalışmaya başladığından ona 'üstat' demek zorundasınız ve sen diye değil, siz diye hitap etmek zorundasınız. normal bir üstat size 'abi' diye hitap eder. "şunu hallettin mi abi", "raporu yolladım abi, halledersin bir zahmet" şeklinde konuşur. ya da isminizle hitap eder tabii.

    nadiren de olsa haftasonları çalışma ihtimaliniz de bulunmakta.

    turnelerde sevmediğiniz, pek sosyal aktivitesi, eğlenecek yeri olmayan şehirlere, ilçelere de gidersiniz. ve o şubelerde soruşturma açılır. soruşturmada en az 1 ay kalırsınız orada. bu süre 2 aya da uzayabilir. ya da tam tersi olur. izmir'in en güzel yerinde, hilton'un, swiss'in yakınındaki bir şubede soruşturma açılır. 2 ay boyunca orada kalırsınız.

    aklıma gelmeyen, yazmayı unuttuğum bir çok şey olabilir. dediğim gibi, bu yazdıklarımın bir çoğu bankadan bankaya değişir. genelleme yapmamak lazım. ama kamu bankalarında eski kafalı diye nitelendirebileceğimiz insan sayısı daha fazla. daha katılar, daha 'dediğim dedik, çaldığım düdük' modundalar vs vs.

    neyse. daha fazla uzatmayayım. zamanında müfettiş yardımcılığı sınavına girerken internette ne kadar arama yaptıysam da adam gibi bilgi bulamamıştım. müfettişler şu 'ketumiyet' olayını biraz fazla abartıyorlar herhalde.
  • müdürler bu 89-90 digumlu cocuklara önden "üstadım" arkadan "velet" derler.

    müdürlerin bu halini görmek paha bicilemez. "amına kodumun oglu böyle yaparlar adamı iste, maymun olursun" dememek icin zor tutarsınız kendinizi.
hesabın var mı? giriş yap