• orta registerdaki erkek sesi
    tok ve erkeksi bi tona sahiplerdir, tenordan daha cok begenildikleri bile olabilir..genellikle yardimci rollerde olmalarina ragmen bunlar icin yazilmis basroller de az degildir, don giovanni, il barbiere di siviglia’da figaro, billy budd, wozzeck, falstaff ve eugene gibi roller bunlardan bazilaridir..
  • türkiye'nin %98'i tarafından bastan daha pes bir ses tipi zannedilmektedir amma lakin ki öyle değildir.
  • en yaygın erkek ses aralığıdır. hatta o kadar yaygındır ki standart erkek sesi olarak tanımlanır. ancak müzik dünyasında, özellikle de eski kafalı avrupa müzik kültüründe, ne kadar tiz o kadar iyi gözüyle bakıldığından dolayı hala tenörlerin (tdk'ya göre doğrusu tenor diye yazılır ama türkçeye uygun değil, bu uzun bir konu) hatrı sayılır bir etkinliği vardır. bunun nedeni de aslında eskiden mikrofon, hoparlör falan olmamasından ve tiz seslerin kalabalıkta daha çok dikkat çekmesinden kaynaklanırdı. günümüzde ise bu algı epey bir değişti, değişmek de zorunda zaten. tiz seslere sahip olmakla kaliteli müzik yapmanın uzaktan yakından alakası yoktur. bunun günümüzde sayısız örneği de mevcut.

    uzun lafın kısası, baritonsanız, "işte benim sesim de bariton" deyip mutsuzluğa gark olmayın veya dik seslere çıkmaya çalışmakla boş yere uğraşmayın. özellikle bunu genç kişiler çok yapıyor, yazık edersiniz ses tellerinize. sahip olduğunuz aralığı iyi şekilde, diyaframla kullanmaya çalışın. bazı nağmeler, falsettolar, ses oyunları geliştirin ve kendi müziğinizi yapın, gerisi gelir. bizler 20 khz üstü ses dalgaları çıkartabilen yunus hayvanı değiliz, insanız.

    günümüzde de millet albüm kayıtlarında normalinden yavaş okuma yapıp programla hızlandırarak sesini birkaç nota ileriye alıyorlar. genelinde bu durum var ve bariz bir şekilde de anlaşılıyor. bana sorarsanız bu tarz kasıntılara gerek yok. ne varsa doğal olanda var. kayıtlarda enstrüman çalarken bile hatta "loop" kullanmaktan veya hataları düzeltip notaları kusursuzlaştırmak kaçınırız ki insani hatalarla birlikte doğal şekilde olsun diye. profesyonel müzikle uğraşanlar bunu iyi bilir. o yüzden midi kayıtlarında bile notalar kusursuz hale getirilmez, insana ait doğallıklar bırakılır ki müzik de kulağa doğal bir şekilde gelsin diye. neyse bu apayrı bir konuydu ama esas değinmek istediğim husus, sesi düzgün kullanmak ve kayıtlarda autotune ile düzeltmek veya tempo yükseltmekten kaçınmak gerekir. bunlar bana kalırsa büyük bir hatadır. amatör dinleyiciyi bile çoğu zaman rahatsız eder bunlar.
  • arada kalmış erkektir. ne yükseğe çıkabilir, ne aşağıya inebilir bu erkek. ortayolcudur, aracıdır, yazıktır, günahtır. müzisyen olarak yaşamına devam ederse, istanbul operasında pek iş bulamaz bariton kişi.
  • yunanca barus; kalın ton ses kelimelerinin birleşmesinden oluşur.
  • kadın seslerindeki karşılığı için (bkz: alto)
  • (bkz: bas bariton)
  • müzik dünyasında tenor sayısı fazla olmasına rağmen benim en beğendiğim ses aralığıdır bariton. artikülasyonu düzgün erkeklerde konuşurken bile karizmatik görünmektedir.
    (bkz: james bay)
    (bkz: david bowie)
    (bkz: eddie vedder)
    (bkz: kenny rogers)
  • daha önce yazılan girdiye yüzde yüz katılmakla birlikte, tenor tercihinin bir sebebi de farklı etkinliklerde kadın vokallerle düet yapabilecek tiz seslere çıkabilmeleri olabilir. bu sebeple kedi sesli tenorlar müzik piyasalarında rağbet görürler.
hesabın var mı? giriş yap