• insan bilimleri dersinden bana 100 aldırmış şahane adam. sınav kağıdına "ben ateistim yıllardır inanacak bir şey bulamadım. spinoza bana inanacak bir şey verdi. artık ben de doğaya inanıyorum" yazmıştım. hoca da ateistti ve 100 vermişti.
    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • hareket eden her türlü nesne belli bi' süre sonra(ki bu süre tahayyül edilen veyahut edilebilecek olan bi' süre çeşiti hiç değil) bilinç kazanacaktır spinoza için. doğayı yaratıcı güç yani tanrı makamına koyması yine bu iddiası ile alakadar. öyle ki evrimin ve dahi omne vivum ex vivo formülünün kaynağı bundan, hareket-sükunet çelişkisinden ileri gelir. spinoza'nın bu can alıcı keşfi anlama yeteneğinden ileri gelmekte. ve yine işbu anlama yeteneği amor dei intellectualis anlayışını doğurdu.

    henüz kendisi ve temsil ettiği anlayış hakkında konuşmaktan imtina ettiğim pir. o bi' yahudi, hüzünlü bakışlı ve sapsarı yüzlü.

    editos: imla.
  • spinoza veya dönemi için takıntılı bir kavram olan sonsuzluğu spinoza'nın meyer'e onikinci mektubundaki ilginç anlatışına dayanarak gueroult çözümlüyor:

    http://piratesandrevolutionaries.blogspot.com/…html
  • tumtanrici ve deterministtir, panteist,yahudi 17.yy filozofu. varlik ve tozler konusunda dusunceleri farabi ile paralellik gosterir. farabi ile paralellik gostermesinden mutevellit sokrates ile de bagini kurabilmek mumkundur zannimca.

    sokrates(m.o 469-399)'e gore de herkesin dogru bildigi bilgiler vardir. ve insan dogdugunda bunlarla beraber gelir. dogustandir. bu bilgileri normal tecrube deneyim ve deneylerle edinmek olasi degildir.(for further information; please visit (bkz: sokrates))

    farabi(870-950)'ye gore varliklarin en basinda tanri vardir. tanri zorunlu varlik olmakla birlikte varolusunu yine kendisinden almaktadir. ve tanrinin ilk olarak yarattigi sey akildir. akil bazi seyleri bilerek dunyaya gelir ve deneylerle etkilesime gecmeden aciga cikmaz. burada da spinozanin paralellestigi farabi dusunceleri sokrates'in dusunceleri ile paralellesir.(for further information; please visit (bkz: farabi))

    baruch spinoza(1632-1677)'ya gore ise tanri tek tozdur. yetkindir ve kimselere ihtiyac duymamaktadir.geriye kalan varliklar ondan cikmistir. tanrinin tum varliklari belli bir duzene gore var ettiginden, tanri ve evrenin hersey oldugundan bahseder. dolayisiyla tumtanrici olarak siniflandirabiliriz.(you are here!)
  • en sevdiğim filozoflardan biri, ona göre; dünya bizimle (insanlarla) özel olarak uğraşmaz, dolayısıyla yoğunlaşmamız gereken kısım onun bizde yarattığı duyguları kontrol etmektir. duygu ve düşüncelerimizin gizli kaynaklarını keşfetmemiz, onları tanımamızı dolayısıyla daha bir bağımsız olmamızı sağlar.
  • kimilerine gore (deleuze) filozoflarin prensi, isa'sidir ve diger buyuk filozoflar spinoza'nin havarileridirler..

    1632-1677 yillari arasinda yasamis yahudi asilli almandir.. yahudilikten cikarilmasi, goruslerinin yahudilikle bagdasmamasi dolayisiyladir.. hem yahudi olmasi hem de cemaatten kovulmus bir yahudi olmasi sanki boynuna asilmis bir zincir gibidir, uzun sure kimselere yaranamamistir..

    spinoza felsefesine gecmeden once bu felsefenin anlasilmasi icin bazi onemli terimlerin spinozaya gore ifade ettikleri anlamlara bakalim..

    idea: bir seyi temsil eden dusunme tarzidir.. mesela ucgen ideasi ucgeni temsil eden dusunme tarzidir.. idea, bir sey temsil etmesi acisindan ele alinir..

    duygu: hicbir sey temsil etmeyen dusunce tarzidir.. her dusunme tarzi, temsil edici olmadigi olcude, duygudur.. mesela daralma, hayal kurma, nefret birer duygudur... iki temel duygu vardir: uzuntu ve sevinc..

    bir sey istedigimizi dusunelim, istedigimiz sey bir temsil nesnesidir, istedigimiz sey (bir elma) bir ideada verilidir (elma ideasi) ama istemenin kendisi yani isteme olgusu bir idea degildir, temsil edici ozellikler tasimadigi icin bir duygudur..

    bu tanimlamalardan anlasilacagi uzere idea duygunun oncelidir.. ask (bkz: #24277555) duygusunu ele alalim.. asik olmak icin ne kadar uzaklarda da olsa, ne kadar arayip sormasa da, ne kadar baska birini seviyor da olsa bir ceylan ideasina sahip olmam gerekir.. once bir ceylan ideam olacaktir ki ona asik olabileyim.. kisacasi duygu, bir idea varsayar/icerir ama duygunun kendisi kati surette bir idea degildir, bu boyle biline..

    duygulanis ideasina gecebiliriz artik: yukarida da bahsettigimiz hemen hemen her entry'mize konu olan ceylanimizin benim uzerimde biraktigi iz, duygulanis ideasi olarak ifade edilir.. bir cismin, baska bir cismin eylemine maruz kaldigindaki durumudur..

    mefhum ideasi: bu idea bir cismin baska bir cisim uzerindeki etkisiyle degilde iki cismin uygunlugu yada uygunsuzluguyla ilgilenir.. bedenimizle uyumsuz olan mefhumlar bizim eylemde bulunma kudretimizi/gucumuzu azaltan mefhumlardir..

    iyi ve kotu: eylem kudretimi azaltan hersey kotudur.. mesela sigara ile akcigerimizi karsilastirdigimizda ikisinin birlesimi sonucu olusan mefhum kotudur .. eylemde bulunma kudretimi artiran, yasama sevinci veren mefhumlarsa iyidir..

    öz ideasi: fiilen oldugu seye ickin bir kudret derecesidir, bir nebze yeginliktirtir, eylem yapabilme gucumuzdur.. mefhum ideasinin otesidir.. bizi karakterize eden bagintilardir..

    bu terimlerden sonra spinoza felsefesine gecebiliriz.. spinoza felsefesi, kendimizi koruma ve gelistirme duygusunu temel alir (bu noktada hobbes ile ayni paralelde) geri kalan butun duygular bundan cikarlar.. toplumsal yasamin nedenini insanin kendini koruma ve gelistirme duygusunun tehlikeye girmesini farketmelerine baglar.. insanlar aralarinda guven ve esenligi bu korku uzerine anlasarak kurmuslardir.. devletin gorevi, bireylerin hak ve guc alanlarini birbirini tedirgin etmeyecek sekilde duzenlemektir, insanin hem bedenini hem ruhsal yetilerini gelistirebilecegi ozgur bir ortam olusturmaktir.. bu da en iyi demokraside olur (bu noktada hobbes'dan ayrilir).. devlet yada yonetim bu yuzden insanlarin tedirginligine ihtiyac duyar.. papazlarin insanlarin huzursuzluguna, uzuntulerine, gunah islemelerine ihtiyac duymalari gibi(gunah cikartma)..

    spinozanin felsefesi hayat uzerine bir meditasyondur.. onun felsefesinde olume yer yoktur.. cunku olum ''kotu'' bir karsilasmadir..

    ona gore uc bilgi duzeyi (idea) vardir: ''duygulanis'', ''mefhum'' ve ''oz''.. bu uc bilgi duzeyine ulasan insan erdemli insandir.. bu bilgiler, insanin neye muktedir olacagini/ neler yapabilecegini bilmesini saglar.. bir cisim onu olusturan bagintilarin toplamiyla tanimlanabilir.. duygulanma ve etkilenme kudreti (mefhum ideasi) baska cisimlerle karsilamayi gerektireceginden descartesin 'cogito ergo sum' ifadesi yetersizdir.. erdemli ruh, yetkin olan yani bu uc bilgi isiginda acik secik dusunebilen ruhtur.. duygulara, tutkularina kendisini kaptirmis bir ruh erdemli degildir, bulanik ve karisiktir.. yani erdemli insanin gorevi duygularini dusunce ile yenmektir.. tam yetkinlige-erdeme ulasan insan, tanriyi, bir takim hesaplarla, beklentilerle, korkularla, koru korune degil bilerek, akil ile seven insandir.. boyle bir ruha sahip insan baskalarinin iyiligini de sevgi ile benimser.. iste bu nokta, dostoyevskinin budala'da ippolit terentyev vasitasiyla sordugu iki hafta icinde olecegimi biliyorsam birine bir kotuluk yapmami ne engelleyebilir sorusunun cevabidir..

    spinozada ahlak yoktur, etik vardir..cunku ahlak bir yargi sistemidir, ya kendinizi yargilarsiniz yada yargilanirsiniz.. ahlak duygusuna sahip olanlar yargi duygusuna sahip olanlardir.. yargilamak icin her zaman yargilayacagimiz seyin uzerinde olmamiz gerekmektedir, ama spinoza felsefesinde ickinlik vardir, aşkınlık yoktur.. aşkınligin dislanmasi ahlakin dislanmasini gerektirir..ne yapmamiz gerektigi onemli degildir neye muktedir oldugumuz neye gucumuzun yettigi onemlidir.. yani etik, bir kudret sorunudur odev sorunu degil.. ne yaparsak yapalim mustehak oldugumuzdan daha farkli bir seye sahip olamayiz.. yani birisi bir sey dediginde yada hosumuza gitmeyen bir sey yaptiginda bunu hakedecek nasil bir varolusa/varlik tarzina sahip oldugumuzu dusunuruz.. bir ahlakci, insani, yapabilecegiyle degil ne olduguyla/oldugu seyle tanimlar ve bu yuzden insan akilli hayvandir.. ama spinoza insani akilli hayvan olarak tanimlamaz, neler yapabildigiyle, nelere gucunun yetecegiyle tanimlar.. artik delilikte insanin yapabilecegi bir sey haline gelir..bir deli ile akilli dogal hak bakimindan esittir, cunku ikiside kendi yapabildiklerini yaparlar.. ikisi arasinda, toplumsal duruma geciste bir fark vardir bu fark kendini ''duygu'' da gosterir.. akil, bir duygular toplamidir..

    tanri kavramina gelirsek, spinozaya gore tanri dunyadadir, dunya tanri'dadir.. bu, butun herseyin tanri olmasi demektir.. en onemli eseri olan ethica onermeler ve kanitlamalar tarzinda yazilmistir ve tanri onermesi su sekildedir: mutlak olarak sonsuz, yani butun sifatlara sahip olan tek bir töz vardir, yaratilmis denen seylerde yaratilmis degildir, bu tözun tarzlari veya var olma halidir..töz, sifatlarinda var olur.. ve bu tözler arasinda bir hiyerarsi yoktur, biri otekinden daha degerli degildir..
    iyilik ve kotuluk kavramlari spinozada kudretin artisi yada azalisi seklinde karsilik bulur..

    bu noktada spinoza benimle ayrilir, entry'nin sahibi ben olduguma gore ( ve ben bu konuda, eserlerini calmakla sucladigi leibniz (bkz: #21422358) gibi dusundugum icin) bu ayrilik ''iyi'' bir ayrilik olmayacaktir ve artik entry burda bitecektir..

    not: macit gokberk'in felsefenin evrimi ve asik olmadan once (ankara yolunda) okudugum son kitap ozelligini tasiyan deleuze'un spinoza uzerine onbir ders kitaplarindan yararlanilmistir..
  • nihayetinde, ekmek parasını kazanmak için büyüteç ve mercek yapmak zorunda olan veya bu mesleği seçmiş olan filozof (bkz: #4793156).

    dolayısıyla (böylece) istediği zaman, neyi incelemek istiyorsa ona yaklaşabildiği kadar yaklaşabiliyordu (büyüteç kullanarak), istediği zaman da ötelere ötelere gidebiliyordu (ıraksak mercekler kullanarak), belki belki ruhunu vücudunun ötesine dahi taşıyabiliyordu. bu güzel oyunların tadına varmış bir insan spinoza.

    peki umberto eco, gülün adı'nda, baskervilleli william'ı niye bir büyüteç ile teçhiz etmişti. romanın kurgusu açısından bu bir gereklilik değildi. acaba william'ın hocası roger bacon ile spinoza arasında bir bağ kurabilmek için mi.

    bacon'a göre bilgiye deney ve akılla ulaşılırdı. ama bu bilginin, insanların mutluluğuna yaraması gerekiyordu. yani bacon, rönesanstan itibaren kontrol edilemez hale gelen ilerlemeye karşı olmuş olmalıydı.

    eco, bacon'a bir halef arıyordu; o da spinoza oldu. aralarında her halde yaklaşık üç asır filan olsa gerek. böylece bacon'dan panteizme bir yol açılmış olur. önemli olan insan sevgisi - en azından felsefede - muhafaza edilmiş olur.

    eco'nun spinoza'yı ne kadar sevdiği romanda açıktır. william'ın çömezi adso, günaha girdiği köylü kızını unutmak için tabiata sığınır (sayfa 350-400 arası filan). örnekler daha çok ama ben galiba söylemek istediğimi söyledim.
  • “insanlar, bize zarar verdikleri için değil; yaptıkları haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp içimizdeki kötülüğün başkaldırmasına sebep oldukları için korkunç.” demiş filozof.
hesabın var mı? giriş yap