• bir grupta davul, bir duvarın tuğlaları gibidir...davulun çaldıklarıyla birliktelik oluşturan bas gitar tuğlaları birleştirip, bunların düzgün durmasını sağlayan sıva gibidir.duvarın boyası tabii ki gitardır...vokal de duvarın üzerinde oturan güzel kız gibidir.en çok dikkati kız çeker...duvarın rengi insanın gözünü alır...kimisi duvarın uzunluğuyla, yüksekliğiyle falan ilgilenir.ama sıvayı yalnızca bir duvar ustası merak eder.çoğu kişi şarkı dinlerken bas gitara dikkat etmez, edemez.şarkıyı dinlerken onu etkileyen seslerin neden kaynaklandığını bilmez çoğu zaman.ama gerçek olan bas gitarın duvarın ayakta kalmasını sağlayan unsur olmasıdır.
    dinlemesi ayrı bir zevk, çalması ayrı bir zevk.yokluğu davul ve gitar yalnız çaldıklarında derin şekilde anlaşılan, bir grubun olmazsa olmazlarından.
  • bir ay önce kendime bir ilk defa bir bas aldım (schecter stiletto studio-4.) onu da kendim heveslenip almadım. oğlum ben elektro çalarken, beraber bas gitar çalmak istiyordu. ben de yaşı gelince ne alsam falan diye bakınırken, bir anlık gaza geldim aldım.

    elektro gitarı iş güç bitip çocukları uyuttuktan sonra yarım saat çalıyordum. bas elimden düşmüyor. akşam yemeğinden kalkıp yatana kadar desem, çok abartmış olmam. inanılmaz bir teknik spektrumu var. mainstream müzikte bası ilk elinize aldığınız anda eşlik edebileceğiniz parçalar da var, yavaş çekimde izlerken bile o sesin o enstrumandan nasıl çıktığını anlamadığınız parçalar da. dolayısıyla ilk günden müzik yapmaya başlayıp, enstrumanın limitlerine ömür boyu gelememe durumu var.

    azıcık bile hevesiniz varsa alın bi deneyin derim. ben ne kadar içine düştüğüme şaşırdım.

    not: yaş 45. gitara başlama yaşı 39. "x yaşından sonra gitara başlamak" falan gibi başlıklara atıfla dursun.
  • gögüs hizası ve gögüs üstünde tutulması'nın nedeni mübarek alet oldugundan kellidir
  • uzun yillardir(10-15) hasir nesir oldugum, bazen her gun saatlerce elime aldigim bazen gunlerce unuttugum, enstrumanimdir kendisi. yeri geldi ekmek teknesi oldu, yeri geldi bel agrisindan kivrandirtti.

    yillar icinde biriktirdigim tecrube ve gozlemlerime gore;

    - en az bir sarkiyi minimum gereksinimle sahnede calabilecek kivama gelmesi en kolay enstrumandir.

    - ritmi ve armoniyi takip ettiginiz surece, epey ozgur olabileceginiz bir enstrumandir bu da caldiginiz sarkiyi sikici olmaktan kurtarabilir.

    - yapisi geregi agir bir enstruman, o yuzden sahnede cakili kalmaktansa dans etmeniz, saga sola adim atmaniz hem beliniz hem de sahne performansiniz icin arti puandir.

    - kendim sadece 4 telli caliyor olsam da en optimum hali 5 tellisidir. 5'in ustu de fantezidir.

    - bi kompresor, bir tuner ve iyi bir bas ile calamayacaginiz orkestra yoktur. bu acidan dusununce gitara gore ekonomik bir enstrumandir. esas ton parmaklarinizdadir. penayla calan arkadaslar konusunda bir yorumum yok.

    - ustalasmak her enstruman gibi emek isteyen, minik minik onlarca refleksin birlesmesinden olusur, baslangicinin kolay olmasina aldanilmamalidir.

    - bu aleti susturmak, sustururken konusturmak (dead notes) ustalasma yolundaki ilk kilometre tasidir.

    - armoni bilmek, yapabileceklerinizin sinirini cok genisletir, oturup kagit kalemle calisin, uzerine kaydedin, deneyin, yanilin. baska yolu yok.

    - kafaniz karistiginda ritm icin davula yaslanabilir (kick-snare takibi), armoni icin gitara dayanabilirsiniz, bas gitarla donlari doldurmak biraz zor ama imkansiz degil.

    - takimdan ayri duz kosu tadinda grubunuzun davulcusuyla sadece bas-davul seanslari yapmaniz gelisiminize epey katki saglayacaktir.

    simdilik aklima gelenler bunlar, cok guzel bir enstruman, tadini cikarin.
  • müziğe çok bir ilgisi olmayan, hatta ben bu enstrümana ilk başlarken "ses çıkmıyo bundan" diyen babam, 1 yıla yakın bir süreden sonra biberli bi yemek yerken * "yemekte biber ne ise müzikte bas gitar da odur." dedi. bu adam olmuş
  • 1 yıl olacak neredeyse uğraşmaya başlayalı.

    ufak bir tecrübe paylaşmak istiyorum.

    hadi normal çalmayı becermeye başladım, galloplarda sıçmıyorum, tempoyu kaçırmıyorum artık, inceden funk çalacağım ben, thumb/slap/pluck işlerine de gireceğim diyorsanız tek birşey diyeceğim; slap olayına adım atınca o ana kadar öğrendiğiniz hiçbir skimin faydası kalmıyor neredeyse. yeni bir müzik aleti öğrenmeye başlamak gibi. enstrüman aynı, dinamikler, tempolar apayrı ve baya baya zor.

    çok basit şeyler eyvallah ama çalarım bunu dediğiniz şeyin tabına bakıyorsunuz, slow mo oynatıyorsunuz bu adam bu kadar sürede bu kadar hareketi ne ara yaptı amk diyip deniyorsunuz...

    sonuç? mesela şu an bu entryi alçıdaki ellerimle yazdım.

    edit: en güzel örneklerden biri üst entrydeki arkadaş mesela.nabıyonuz amk siz?
  • orkestra içinde çalması çok eğlenceli enstrüman.

    bir kere kendinizi duyma, monitör problemi yok. bas frekanslar sizde olduğu için sike sike duyuyorsunuz. işin en eğlenceli kısmı ise yaratıcılığınızı kullanıp bas yürüyüşü yapmak ve gitar/klavye akorlarına tek nota ile müdahale etme, duyumu zenginleştirme şansınız.

    armoniye hakimseniz eğer bastığınız tek nota ile alt yapı enstrümanı çalan arkadaşlarınızın piç gülüşünü görüp, içlerinden geçirdikleri "you son of the bitch" sesini duyabilirsiniz. hele hele bir de ritmik çalıp, sadece kök sesler ile şarkıyı alıp götürüyorsanız gerçekten iyi basçısınızdır demektir.

    özetle eğlenceli enstrümandır.
  • bas gitarı zorlu bir maceraya çeviren şey enstrümanın kendisine ait bir evreni olması. herkesin kafasının içinde referans olarak duran tonu almanın onlarca yolu var ve biri hariç maalesef paraya bakıyor. parasız olan şey parmaklarınız. pena ile çalmadığınızı düşünürsek sağ el (sağlaklar için) tonlamayı yapan şeydir. parmaklarınızın duruş şekli, çalan elin konumu, tel susturma, yumuşak veya yumuşak/agresif çalım vs derken bas gitarı temiz bir biçimde çalmanın ne kadar zor olduğunu kavramış oluyoruz.

    diğerleri ise bence sırasıyla

    -bas gitarın kendisi
    - bas gitarın çeşidi (jazz bass, pbass, jp bass, tel sayısına göre olanlar, diğer gövde şekilleri, perdesiz olanlar vs.)
    - tel sayısı ve tel çeşidi (çalımı en doğrudan etkileyen iki şey)
    - bas gitar çeşidine bağlı veya bağımsız olarak manyetik çeşitleri, sayısı, manyetiklerin sarım çeşitleri vs. bu kısım çok teknik ve para genelde bu kısımda üç haneli dolar cinsinden.)
    - elbette amfi, kabin ve türevleri (çok deli paralar genelde buraya akıtılır bas camiasında)
    - pedal, di, modülasyonlar (ciddi bir pazarı var bunun da...)

    bu demek değil ki yukarıdaki her şeye sahip olunca kafanızdaki bas tonunu alacaksınız. dediğim gibi parmaklarınızdan veya penanızdan çıkan ton size istediğiniz şeyi bol bol, uzun çalışmalarla elde edebilirsiniz.

    dikkat ettiyseniz buraya kadar tuşedeki elimizden (genelde sol el oluyor kendisi) bahsetmedim. basta tuşe hakimiyeti bana göre gitarda daha zor. buna sebep olan şey; teller ve tuşenin uzunluğu. bas gitar çalarken tel kalınlığı, tel aralığı, basın tuşe uzunluğu hakimiyet kurmak için ilk başta karşılaşılan zorluklar. çünkü bu üç etmen sizin bası ne kadar temiz çaldığınızı belirliyor. temiz demek, çalınmayan telleri susturulması, artikülasyon, aletin tonunun çalındığı gibi amfiden çıkması vs gibi şeyler olabilir. hızlı çalmak ile ilgisi yoktur. gayet yavaş tempoda çalarken de çamur gibi ses çıkarabilirsiniz bas gitardan. bunu ben titanik film müziğinin blok flüt ile komik ve kulak tırmalayıcı biçimde çalınmasına benzetiyorum.* bu biraz abartılı bir benzetme olsa da temelde benzer şeyden bahsediyorum.

    bas gitar bildiğin kocaman bir evreni olan enstrüman. buraya yazmakla sadece fikir, deneyim paylaşabiliyoruz ama inanılmaz bir deneme yanılma yöntemiyle öğrenip çalındığında unutmak imkansız oluyor.
  • ayrica plaja goturup kari da kaldiramiyorsunuz bu ensturmanla.. plajda adam calarken siz bakiyorsunuz.. hayir bir sekilde led zeppelin in, rush in bas sololarini atabilen bir insanken "baaaslamam bitecegini bile bile bu aska baslamam" diyen adamin arkasinda eziliyorsunuz.. o sirada o saclari günesle sararmis sahane gozleri olan kiz "beeeerk yeni türkü de calsana" dediginde berk "bilmiyorum" dediginde atlayip "ben calayim" diyemiyorsunuz.. anasini satiim lan..

    yani bugun bas gitara baslayacak insanlara "once klasik gitar calmayi ogrenin sonra basa gecin" diye ogut veriyorsam bunun tek nedeni bu madara durumlardir bu firsatlari gole cevirememe durumlaridir.. gencler benim gibi olmayin once klasik gitari ogrenin "yerine sevemem" sarkisinin akorlarini falan ogrenin sonra bas gitara gecin.. lütfen..!!
  • nazlı bi calgıdır. ilk aldıgınızda karsıda guzel guzel durur. onu calmaya calıstıgınızda canınızı yakar. sizi ısırır. bi bakmıssınız butun parmaklarınız nasır tutmus, kıvranıyorsunuz. tırnaklarınız biraz olsun uzasa hemencecik kırar onları, sahibinin kendine ceki duzen vermesini ister. isaret parmagınız iki de bir su toplar.

    ama zamanla alısırsınız birbirinize. artık parmaklarınız acımıyordur. aksine onu o kadar ustaca tutuyorsunuzdur ki cıkardıgı ses hem sizi hayran bırakıyordur hem de dinleyeni. sonra gun gelir uzaklara gidersiniz, tatile. onu evde bırakırsınız kosesinde. 3 hafta sonra geldiginizde ilgisizlikten yine size sitem yapar. tekrar parmaklarınızı ısırır. ama bu kez daha hızlı iyilesir nasırlar. o da sizi ozlemistir cunku. özür dilemek amacıyla ona bir hardcase alırsınız. tekrar birbirinize küsmemek icin.

    haksız da degildir aslında bu kadar nazlı bir calgı olmakta. cunku cok sey istemez sizden. aldıgınız anda bir "processor isterim ben" diye bagırmaz. vırt zırt isyan edip tellerini patırt diye kopartmaz. telleri eskimez de kolay kolay. hatta o cafcaflı elektro gitarlar kadar kolay bozulmaz bile akortu. "insanların sizi zorla plaj gitaristi yapma" sevdasından babacan bi tavırla korur. e haksız mıdır bu kadar nazlı olmakta? madem haklı, neden insanlar onun bu kadar ağırbaşlı görünmesine şaşar ki?
hesabın var mı? giriş yap