• ludwigshafenda adeta kendi şehrini kurmuş bir kimya dünya devi. sayısal değerini aklımda tutamadım 1400 futbol sahası büyüklüğünde bir alana kurulmuş. yazıldığı gibi kendi limanı, demir yolu, sırf kendi çalışanları için günde 8 sefer yapan bir yolcu tren istasyonu bile var. sadece çalışanları içeride ulaşımlarını rahat sağlasınlar diye 15000 bisiklet her yerde. ama kask takmak zorunlu. tabi ki tesis içi otobüsle ulaşımları da var. çalışanları kalsın diye 3 odalı evlerden oluşan binalar yapılmış, çalışanları işten çıkınca eğlensin diye tesis kurmuş, ünlü müzisyenleri de programlarına dahil ediyorlarmış. belli bir saatten sonra halka da açık oluyormuş eğlenceleri. bir yemek sundular tesislerini gezmeye gelen öğrencilere tam kalitelerine yakışır şekilde.
    o kadar büyük ki otobüsle gezebilirsiniz. o kadar çok kimyasal üretiyorlar ki, gerçekten kimyayı yaratıyorlar. kendi itfaiyeleri var. yukarıda da bir arkadaşın yazdığı gibi tesis içindeki sokaklara kimyasal isimleri verilmiş, naphtastr, methylstr gibi. 1800lerin sonundan beri aktif. adının harfleri ilk ürettiği kimyasallardan ve ilk kurulduğu yerden geliyor: badische anilin und soda fabrik.
    dehşet büyük ya dehşet. otu boku üretiyorlar. öğrencilere verilen bir proje tasarlandıktan sonra esas tesisi görmeye davet ettiler. bize verilen görevdeki formik asit üretim tesisini onlar 1985 yılında kurmuşlar zaten. şu anda aynısını kursalar ekonomik olarak çok büyük zarar ederlermiş fakat o zamanlar kurabilmişler işte.
    insan hayran oluyor, yolda eve dönerken yanımızdan geçen araçlara bakıyorum vw, bmv, mercedes, audi. adamlar yapmış abi ya, ne gururdur kendi aracını kullanmak, kimyada dev olmak? alman olasım geldi lan ne büyük bi kıvanç. bazen diyorum alman vatandaşı olaydım böyle öz be öz alman hiç bir yere kıpırdamazdım almanyadan. ingilizcem de akıcı, medeni medeni yaşıyorum ekonomi desen 10 numara ulaşım özgürlüğü desen 5 yıldız. sorumluluk, ahlak, dürüstlük, devlete güven peheyy. türkiyenin koymuşum amına. bana ne orada küçük insanlar birbirinin bokunda boğuluyor. ah ulan ah. ne var ki o toprakları tatmışsın işte. toprak çekiyor lanet ede ede gidiyorsun, gidince bi posta daha küfrediyorsun.
    aman neyse.
    okulda aynı sıraları paylaştığım öğrenci profili öğrenmeye aç, bilgileri imbikten süzüp de beynine yerleştiriyor, hep mantık hep mantık. hep sorgulama, hocalar soru sorulmasından memnun, öğrenciler sorgulamaktan. takdir ettim, ediyorum, her noktada almanların farkını hissediyorsun. bizim gibi ezberci değiller. tembel halleri bile bizden üretken. tabi bu baz aldığım düşünceler hep akademi dünyası için. yoksa onların da ayyaşı, malı çok.

    o değil de işte beaesef muazzam bir alman kimya devi. adamlar çözmüş, olayı bitirmiş.
  • neden tv'de reklamı dönüyor bir türlü anlamıyorum. bilen zaten basf'yi biliyordur, ürünlerini alıyordur falan da muhteşem yüzyıl'ın izleyici kitlesi içerisinden basf reklamını görüp de bu neymiş diye ilgilenecek kaç kişi var? yani bu firmanın son kullanıcısı biz miyiz? ben mesela sade vatandaş olarak basf'yi beğensem, hangi ürününü alabilirim? adam direkt isminin reklamını yapıyor da ürünleri nedir? nerede satılır? nasıl alabilirim bunları bizim mi araştırıp bulmamızı istiyor. bu kadar kendini beğenmişlik olur mu arkadaş, ben sana adımı dedim, gerisi senin bileceğin iş tadında reklam mı olur?

    netice olarak bir basf firması olduğunu biliyorum ama ne boka derman olduğunu bilmiyorum. son kullanıcıya yönelik bir reklam değil sanki. marka bilinci oluşturmak istiyorlar desem, benim hafize ninem ne anlar "a chemical company" sloganından.

    basf boş işler peşindesin, türkiye'de senin o dediğin olmaz. bak biz bunu üretiyoruz, alın tüketin diye reklam yapacaksan ne ala, ama yok illaki ben "basf, a chemical company" diyeceğim diyorsan sen kaybedersin.
  • başta almanya olmak üzere, fransa, ispanya, ve türkiye gibi pekçok ülkede boya, ilaç ve çeşitli kimyasallar üreten alman kimya devi. yeni sloganı: basf - the chemical company.
    tekstil mühendisi bir arkadaşıma göre dünyada o senenin moda renkleri basf'in elinde kalan boyalara endeksliymiş, o derece kocaman yani.
    türkiye ayağı için (bkz: yaşar basf).
  • dünyanın en büyük kimya firması. aslen bir alman firması olmakla beraber dünyanın her yerinde faaliyet göstermektedir. en basiti basf corporation adıyla kuzey amerika'da faaliyet gösteren şirketinde 20bin'e yakın kişi çalışmaktadır.

    merkezi almanya'da, mannheim'ın karşı kıyısında yer alan ludwigshafen'dadır.

    acıbadem semtinde nasıl acıbadem hastanesi sağlık kurumlarından geçilmiyorsa, ludwigshafen'da da adından geçilmez. zaten ludwigshafen, basf orda olduğu için kurulmuş bir kasabadır. kasabadaki binaların %60'ı bir şekilde basf ile alakalıdır. ana basf tesisleri dışında, ayrıca sağa sola serpilmiş bir çok binada basf birimleri/müdürlükleri bulunur. basf çalışanlarının ekseriyette yarandığı basf kellerei adı verilen bir şarap mahzeni vardır ki, dünyanın her yerinden -evet her yerinden- inanılmaz bir şarap koleksiyonuna sahiptir. ayrıca gene basf marka şarapları da mevcuttur. ucuz fiyatlı fakat süper kaliteli şarapları sayesinde tadından yenmez.

    verbund adı verilen entegre tesislerinden en büyüğü ludwigshafen'dadır ve mavi yakalıların büyük çoğunluğu burada yaşarlar, beyaz yakalılar ise daha çok nehrin öteki yanındaki mannheim'da veya çevredeki diğer şehirlerde (worms, heidelberg vs) ikamet ederler. zaten firmanın da kökü mannheim'da dayanır, bu yüzden adındaki (*) badische kelimesi, mannheim'ın bağlı bulunduğu eyalet olan baden-wüttenberg'den gelmektedir. mannheim'lılar kendi topraklarında kimya fabrikası istemeyince, nehrin karşısındaki ludwigshafen'a taşınmıştır fabrika, ki ludwigshafen ayrı bir eyalettedir (bkz: rheinland-pfalz)

    sanılanın aksine türkiye'deki ayağı yaşar basf değildir, bir çok farklı basf şirketi türkiye'de faaliyet göstermektedir. merkez binası eskiden tophane'de, tophane-i amire binasının binasının hemen arkasındaydı, inanılmaz güzel tarihi yarımada ve boğaz manzaralı bir terası vardı. son 7-8 yılda türkiye'de ciddi anlamda büyüdükten sonra bu binadan çıkıp içerenköy'deki yeni binasına taşınmıştır (unilever'in eski binası)
    edit: 2018 sonunda ataşehir'deki nidakule'ye taşınmıştır; google benzeri bir ofisi bulunmaktadır.
    türkiye'de dört şirket (basf türk, basf yapı kimyasalları, basf coatings ve basf poliüretan) ve bunlara ait 6 fabrika şeklinde faaliyet göstermektedir.
    edit: 2014 itibarıyla hepsi tek şirket olup basf türk çatısı altında birleşmiştir. ancak yeni satın alınan chemetall işi hala ayrı bir şirket olarak devam etmektedir.

    iyi şirkettir, sağlam şirkettir, canımızdır, ciğerimizdir.
  • reklamlarını gördükçe "herhalde bir yere zehirli atık falan döktüler de, yamulan kaportayı kurtarmaya çalışıyorlar" diye düşündüğüm şirket.
  • sloganı "the chemical company"yken, bazı reklamcılık uleması, her boku bilen sözlük yazarları tarafından "a chemical company" diye nitelendirildiğine göre, firma bilinirliği için daha çok reklam yapması gereken firma.

    reklamcılığın sadece son tüketiciye malzeme satmak için yaratılmış bir mecra olduğunu düşünen cühelalar için normal tabi..

    bu kafayla p&g'nin reklamları da salakça. zira son tüketiciye farklı markalarla ürün satıyor p&g, niye arada sırada reklam çıkıyor? veya unilever, neden sizce her ürün reklamında kendi logosunu da yayınlıyor artık? vernel'i unilever mi üretmiş, p&g mi üretmiş, hafize anan çok mu anlıyor?

    reklam sadece son tüketiciye yönelik yapılmaz ağalar beyler. farkındalık arttırmak için yapılır. kamuoyunda bilinirliği arttırmak için yapılır. oracle'dan kaçınız gidip sistem satınaldı? ama bilirsiniz. kaçınız sap programı aldı marketten? ama bilirsiniz? tetra pak'tan ambalaj mı alıyorsunuz? ama bilirsiniz. stfa size mi inşaat yapar? ama bilirsiniz. tüpraş'tan propilen alıyor musunuz? ama bilirsiniz.

    ha basf'in son tüketiciye yönelik retail ürünü yok mu? var. bir yapı malzemeleri marketine giderseniz, inşaat işleriniz için derz dolgu, yapıştırıcı vb. malzemeler alabilirsiniz. bahçeniz varsa, basf ilaçlarını kullanabilirsiniz. evinize yalıtım yaptıracaksanız, basf malzemeleri alabilirsiniz.

    ama reklam yaparkenki mesele bunları satmak değil zaten. b2b iş de yapıyor olsan, kamuoyunda bilinirliği arttırmak, kimyaya, endüstriye dikkat çekmek.

    esnaf kafasıyla reklam yorumlarsan zortlamak doğal tabii..
  • gece berlin'den prag'a giderken cottbus'u gecip dresden'e varmadan sol tarafta schwarzheide* fabrikasini gormeniz mumkun. kimya muhendisi oldugum icin benim icin guzel bir andi; ludwigshafen fabrikasini gorme arzusu baslatti bende.

    en guzel yani da google map'ten bakinca, kendi yerlesim birimlerini olusturmus bu fabrikalarin sokaklarina kimyasal adlari vermis olmalari oldu; metanol sokagi, poliuretan sokagi gibi... arada unlu kimyacilari da es gecmemisler; tropsch sokagi...*
  • son tüketiciye reklam yapmasının hiç anlamı olmayan, ama yine de reklamına bayıldığım firma.

    hayır benim işinde gücünde biri olarak basf ile ne alakam olabilir ki, niye bunun reklamını bana yapıyosun ki? markette basf mi satılıyor? x marka yarabandının üstünde "basf kimyasallarıyla üretilmiştir" mi yazıyor. yok. o zaman tekrar soruyorum, niye ki?

    öte yandan, kimyayla insan hayatı ancak bu kadar güzel bir şekilde ilişkilendirilebilirdi. her izlediğimde, lisedeki "abi tamam fiziği anlarım, tüm hareketin fizik çünkü ama kimya ne lan, mol ne abi, ben hayatımda orbital mi görücem allaallah yaa!" saçmalığımdan utanıyorum.
  • "basf türkiye ile kimyayı seven çocuklar" sloganıyla yola çıkan, 81 ile 81 kimya lab.ı kurmayı hedefleyen firma. kendi işimde onlara sipariş geçmekten daha mutluyum artık. kimya candır.
  • kurulduğundan beri fabrikaları üç dört kere yerle bir olmuş, yeniden kurulmuş alman kimya firması. hem de şu an dünyanın en büyük kimya firması. tabi her kimya devi gibi insan öldürmek başlıca aktivitesi;

    (bkz: ig farben)
    (bkz: zyklon b)
hesabın var mı? giriş yap