hesabın var mı? giriş yap

  • vapurdasındır.siyah t-shirtün ve güneş gözlüklerinle kıçta tam yangın dolabının yanına oturmuşundur. kulağında walkman vardır ve muhtemelen sentenced çalmaktadır. en baba modunu takınırsın ve sert esen lodosu iplemezsin. sen misin iplemeyen! o lodosun kudretiyle yangın dolabının kapağı hızla açılır ve "zıbammmm" effectiyle birlikte suratında patlar.. sen suratına yapışan kapağı usulca yüzünden çekersin. kompozisyon korkunçtur: tek camı düşmüş ve çerçevesi yamulmuş gözlüklerin ve sol kulağından fırlayan kulaklıkla lodosa mı yoksa dolabın kapağına mı kızacağını düşünürsün..fonda vapurun beyninde yankılanan düdük sesi..vuuuuupppp... vuuuuuuuuupp!!
    iskeleye atlarken kafandan bir ses daha gelir.dönüp baktığında asırlık paşabahce vapurunun asırlık levhası çeyrek asırlık beynine çarpmıştır...

  • popüler kültürden o kadar uzağım ki başlığı görünce naci görür hoca bir basın toplantısı yaptı, diğer uzmanlar da destek oldular, akademisyenlerden beklenen istanbul depremi için son çağrı falan sandım. başlığı açtım kıvançlı berenli ağlak soslu aşk filmi çıktı.

  • tlc'ye "bir gün extreme cheapskates'i türkiye'ye uyarlarsanız elinizin altında böyle biri var" diye haberini vermek istediğim eski sevgilim, evde demlenen çayın hesabını yapardı. çok uzun bir süre -3 hafta- düşünüp taşındıktan sonra arkadaş grubuyla karaköy namlı gurme'ye kahvaltıya gitmemize karar vermişti, yerken öğürdüğü halde sırf almış olduğu için rokfor peynirini canı çıkarak yutmuştu. hesabı (bozuk 4 tl'si hariç ben ödedim) görünce kısmi felç indiği için arkadaşlarına "hadi bana gidelim otururuz" dedi, birlikte yola çıktık, tramvayda buna "gidince bir çay demleriz şimdi" dedim ama vay babovv demez olsaydım. adam gözümün önünde titredi lan titredi. zangırdaması geçince "çayı az önce kahvaltıda içtik ya" diye azarladı beni. "salçalı makarna yaparken salçayı yağı yağ yarı suyla kavuruyorum daha soft bir tadı oluyor" demişti. ailesi dubai'yle ticaret yapıyordu, kendisi mühendisti. ne sebepten ayrılırsam ayrılayım herkes cimriliği yüzünden ayrıldığımı düşünecek diye jet hızıyla ayrılmaya utanıyordum; neyse ki seviyeli birlikteliğimizin 45. gününde "ortamda senin esprilerine benimkilerden daha çok gülünüyor, bu kabul edilemez" diyerek benden ayrıldı. aro kardeşim, cennette peygamberle komşu olasın.

  • yapılacak ilk seçimde arap milliyetçilerini tokatlayacak adayı merak eden arap hareket partisi ahparti başkanının açıklaması.

  • koyuyor.
    üniversite hayatımın 3 yılını sevgili olarak aynı evde geçirdiğim, yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği kadın şimdi başkasına "kocam" diyor. bu ayrı koyuyor, onun "kız isteme", "kına gecesi" fotoğraflarını görmüş olmak ayrı koyuyor.
    ayrı kaldığımız günlerde 3 saatte bir beni arayan ve "çok arıyorum biliyorum ama napayım sesini duymazsam elim ayağım titriyor" diyen kadının şimdi bir başkasına "kocam" demesi koyuyor.
    gece uyurken birden bire beni uyandırıp "noldu aşkım" dediğimde, "sana aşığım" diyen kadının şimdi bir başkasına "kocam" demesi koyuyor.
    bir zamanlar fotoğraflarda beraber güldüğüm insanın şimdi bir başkasına "kocam" demesi koyuyor.
    sonrasında da dört duvar arasına hapsettiğiniz ruhunuz gökyüzünü görmek için çığlık atmaya başlıyor, gökyüzünüz ise hayal kırıklıklarınız yüzünden trafiğe kapatılıyor ve hayatınızda daha bir şeyler konmayacak boşluk(lar) oluyor, dolmayacak boşluk(lar).

    işte "eski" sevgilim evlendiği zaman bana böyle oldu.

  • toplu taşıma araçlarında okunması durumunda sağdan soldan okuduğunuz şeylere göz ucuyla bakmaya çalışan kişileri görmeniz pek mümkündür. hayatımızdaki figüranlarla bizi bir noktada buluşturmuştur kendi çapında. yıllardır aynı çizgiyi sürdürebilmek, "nerden buluyor bu adam bunları yaaa" cümlesini bu kadar çok haketmek ne büyük bir şans kendisi için. sağolsun varolsun hayatımıza kattığı kıkırdamalar için.

    müşteri: merhaba sevgili bakkal... al sana 350 kuruş, bana ekmek ver.
    bakkal: orda dolaptan al.
    müşteri: teşekkürler.. işte bu netliği çok seviyorum. ekmeğimi alıyorum, karşılığını ödüyorum.. hayatta her şey bu kadar net olmalı..
    bakkal: üç tane alırsan dördüncüsü bedava
    müşteri: ve işte ibnelik çanları çalmaya başlıyor...

  • nuh peygamber o iki yavşak sivri sineği takunyayla güverteye yapıştırsaydı şimdi herkes rahat rahat uyuyordu!!!