hesabın var mı? giriş yap

  • benim bebeğim yok ama bu gözler neler gördü...

    uçuklu dudağı ile 4 aylık bebeği öpmeye çalışan mı
    evden gelip ayakkabısını çıkardığı gibi bebeğe elini uzatan mı

    bebek konusu kibarlık kaldırabilecek bir durum değil... anne & baba risk alma şansına da sahip değil illa ki içeri girer girmez uyarmak durumunda ki kontrolü dışında bir şey olmasın. ben alınırım gücenirim diyorsan bebekli eve gitmeyeceksin... bir yıl geçsin sonra gider rahat rahat seversin.

  • öncelikle, spor salonuna gitmenizi ve evde yapılanın asla orada kullanabileceğiniz alternatiflerin yerini tutamayacağını söyleyeyim.

    evde vücut geliştirmek için ihtiyacınız olacak malzemeler: 2 adet dumbell, 1 adet bar, bar için plakalar + sehpa.

    yukarıda saydığım malzemeleri sipariş ettiniz, elinize geçti ve artık kullanıma hazırlar diyelim.

    bu noktadan sonra sizlere sadece hareket isimleri yazacağım, bu hareketleri google'a yazıp klasör içerisine kaydedin.

    omuz

    dumbell dumbell + sehpa ile ;

    seated dumbbell presses
    alternate front arm raises
    one-dumbbell front raises
    lateral dumbbel raises
    one-arm dubbell rows
    dumbell shrug trapez

    dumbell veya bar ile biceps-triceps hareketleri;

    concentration curls
    hammer curl
    reverse curls
    dumbbell triceps extension
    one arm triceps extension
    seated dumbbell triceps extension
    triceps dips
    triceps extension

    dumbell + sehpa ile göğüs hareketleri;

    palms ın dumbbell bench presses
    neck bench press
    flat bench dumbbell flyes
    decline dumbbell bench press

    bacak

    squat with dumbell
    reverse lunge
    stiff legged deadlift
    bar ile squat

    kanat

    one arm dumbbell rowing
    dumbbell reverse fly

    bunların hepsi evde yapabileceğiniz, çok yararlı olacak hareketlerdir. kolay gelsin.

    uyarı edit : yeterince ısınmadan bu hareketlerin hiçbirini asla yapmayın.

  • kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren tek kişi, tek hasta. hastanede yatan geri kalan herkes oraya tatile gelmiş belliki.

    okuduklarımdan anladığım kadarıyla aynı katta bulunan hastaların refakatçileri dışarı çıkartılıyor (tehlike arzettikleri için), hastaların cep telefonlarına el koyuluyor, hatta ve hatta -abartılmamışsa şayet- hastaların kapıları dışardan kitleniyor. çok normal, çünkü o insanlar oraya tedavi olmak için değil hastanenin otel hizmetinden faydalanmaya gelmişler. hastalar ibrahim tatlıses için bu kadar tehlikeli bulunurken, hastanenin içi ana baba günü gibi. bütün ünlüler bir koridora toplanmışlar sanki, durumu iyiymiş çığlığı, aman durumu kötüye gidiyormuş çığlığı.. onlar, hasta ibrahim tatlıses için duydukları endişeden ne yaptıklarını bilmiyorlar, diğerlerine saygı göstermeyi düşünecek kadar kafaları yerinde değil. zaten onlar ünlü. kimse hesap soramaz, kimse onlara lütfen burada beklemeyin, şurada bekleyin diyemez. onların telefonlarından dışarıya bilgi sızamaz, onlar tehlike arzedemez.

    aynı katta odasına kapatılmış refakatçisiz hastayla o kalabalıkta kim ilgilenebilmiş, "bu ne gürültü uyuyamıyorum" dediğinde hangi şık cevap verilmiş çok merak ediyorum.

  • leonardo'nun çift `bushido` samuray kılıcı, raphael'in çift `sai`, michelangelo'nun `nunçaku` kullandığı ortamda, donatello'nun `bo` adı verilen dandik uzun sopayı kullanması haksızlığıdır. ne zaman donatello saldırıya geçse, sopası bir kılıç tarafından doğranmakta ve un ufak parçalara ayrılmaktadır. halbuki donatello'ya yapılan bu ayrımcılık, dikkatli rönesans kaplumbağası sevenlerin gözlerinden kaçmamaktadır. yazıklar olsun. bir katana'yı çok gördünüz donatello'ya.

  • yılmaz özdil tarafından yazılıp 1881 tane basılan ve 2500 liradan bugün tamamının satılıp tükentiği mustafa kemal kitabının maliyetidir.

    yılmaz özdil 1881 isimli köşe yazısında kitapta kullanılan malzemelerin isimlerini verdi:
    --- spoiler ---
    cildinde ve kutusunda shantung-s cilt bezi kullanıldı, japonya'da sırf bu iş için üretildi.
    isveç'ten munken pure kağıt getirildi.
    almanya'dan gmund color glatt kağıt getirildi.
    sırf bu iş için özel olarak renklendirilmiş deri kullanıldı.
    tamamı elle ciltlendi.
    hat sanatıyla 1'den 1881'e kadar numaralandırıldı.
    kitap 20.5x28 ölçeklerinde.
    1.8 kilogram ağırılığında.
    özel muhafaza kutusu var.

    yazının tamamı: https://www.sozcu.com.tr/…maz-ozdil/1881-2-3214285/
    --- spoiler ---

    hesaplayan adamlardan birisi olarak "bu saydığı malzemeler kaç paraymış lan?" diye bir bakayım dedim. belirteyim, bu fiyatlar perakende fiyatları. toptan aldığınızda daha da ucuza gelecektir.

    1- shantung-s kumaş:
    kitap 500 sayfa kalınlığında. kabaca bir top a4 kağıdı yüksekliğinde diyebiliriz. bu da ortalama 4 santim yapar. 3'er santim de alt ve üst kapağa doğru katlanarak yapıştırıldı diyelim, toplam uzunluk 10 santim yapar. kitabın yüksekliği 28 santim. yani ölçümüz 10x28 cm'lik bir kumaş. bundan bize 1881 tane lazım.
    hemen kumaş kaç paraymış bakalım:
    https://www.fabricwholesaledirect.com/…ntung-fabric
    buradaki hesaba göre kumaşın boyutları 91x137 santim.(1 yard = 91,77 santimdir. 54 inç 137,16 santimdir)
    10x28 santim 0.028 metrekaredir. 91x137 santim de 1.2467 metrekaredir. bir kumaştan da 44 tane cilt bezi çıkar. bize 1881 tane lazım olduğu için de 43 tane bez alırsak ciltleme işi tamam.
    bezin tanesi 40 ve üzeri alımlarda 14,95 dolar.
    toplam cilt bezi maliyeti: 642,85 dolar. bugünkü kurla: 3407,10 lira.

    2- munken pure kağıt
    yılmaz özdil kağıdı isveç'ten getirtmiş ama ben türkiye'de satışını yapan bir yer buldum. 120 gramlık 72x102 santimlik 250'lik paketinin fiyatı 235,93 lira
    link: https://www.kordashop.com/…-pure-120-gr-072-102-cm-

    kitabın boyutu 20,5x28 santim. yani 0,0574 metrekare.
    kağıdın boyutu 72x102 santim. yani 0.918 metrekare.
    bir kağıttan 15 sayfa(aslında 15.99 ama küsuratı hep aşağı yuvarlıyorum) çıkıyor. kitap toplamda 520 sayfa. yani 260 yaprak. bir pakette 250 kağıt olduğuna göre bir paketten 7500 yaprak basabiliriz.
    bu da bize 978.120 sayfa lazım demek.
    haliyle linkteki üründen 131 tane almamız gerekiyor.
    bunun da toplam maliyeti: 30.906,83 lira
    düzeltme: 520 sayfa 260 yaprak yapar dendi, rakamlar revize edildi.

    3- gmund color glatt:
    firmanın kendi sitesinden baktığımızda en kaliteli(300 gr) 70x100'lük kağıdın paketi 160 euro. bir paketten 100 sayfa çıkıyor.
    bu malzemeyi kapakta kullandıkları için kitabın boyutlarını 1'er santim genişletip 21,5x29 santim olarak alıyorum. bu da 0.06235 metrekare yapar.
    70x100 santim 0.7 metrekaredir.
    1 kağıttan da kapak için 11 sayfa elde ederiz. bir toptan(100 adet) da 1100 sayfa elde ederiz. bize toplamda 1881x2 = 3762 sayfa lazım. kitabın köşesi için de bize lazım olacağından düz hesap 4 tane sipariş edip 4400 sayfa elimizde olsun.
    4 paket için ödememiz gereken toplam tutar: 640 euro. yani bugünkü kurla 3859,20 lira.

    bu haliyle bakarsak 1881 tane kitap için toplam maliyet: 38.173,13 lira.
    adet maliyeti: 20,29 lira.*

    özel tasarım yazı tipi vs de deniyor. hadi taş çatlasın bunun için de 3000 dolar ödesinler.
    deri kullanmışlar. bunun için de hadi 5.000 dolar ödemiş olsunlar.
    tüm bu özel tasarımlar için 8.000 dolar ödeseler(ki bu kadar bile tutacağını sanmıyorum), bugünkü kurla 42.320 lira yapar.

    fazla fazla eklediğimiz bu tutarı da toplam maliyete eklediğimizde 1881 adet için 80,493,13 liralık maliyet ortaya çıkar.
    adet maliyeti: 42,79 lira.

    adamlar kitabı bildiğin normal matbaacılık giderleri hariç saydıkları malzemelere baktığımızda 25-50 lira arası bir fiyata mal edip 2500 liradan sattılar.*
    o çok övünerek söylediği "atatürk'ün adına layık bir kalite" dediği maliyet bu işte arkadaşlar. 100 lira bile değil.

  • adama helal olsun.

    hem parasını kurtarmış hem de toplum zararlısı iki şerefsizi eşek cennetine gönderip insanlığa fayda sağlamış. eminim ikisinin de 10ar 20 ser suç kaydı vardır.

    keşke herifleri kaçarken değil de, hayatı için mücadele ederken gebertseydi. umarım az bir ceza ile yırtar.

    edit:imla

  • fentanil, uyuşturucu krizinin 'üçüncü dalgası' olarak adlandırılıyor. ilk dalga, doktorların oxycontin gibi ağrı kesicileri çok fazla yazmasıydı. ikinci dalga, bağımlı hastaların eroine dönmesiyle ortaya çıktı ve üçüncü dalga ise fentanil. fentanil yüzünden aşırı doz ölümlerinin sayısı çok büyük oranda arttı.
    fentanil, eroinden 50 kat güçlü. bu kadar fentanil, abraham lincoln'ün kafasını iyi yapabilir mi bilmiyorum ama bir fili öldürebilir. son 5 yılda fentanil ve benzerleri yaklaşık 95 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. bu, bütün afyonlu uyuşturucu ölümlerinin yaklaşık üçte ikisi. ve bu maddeyi o kadar farklı kişiler kullanıyor ki, genç, yaşlı, zengin, yoksul, ünlü... prince, tom petty ve mac miller örnekleri gibi, hayatlarını kaybettiklerinde hepsinin vücudunda fentanil vardı.
    bizler, kullananlar ya da kullanmayanlar, hemen herkes çoğu zaman uyuşturucuları aynı kefeye koyuyoruz ancak aynı değiller. fentanil, oxy veya eroinden tamamen farklı çünkü; fentanili yenmenin bir yolunu bulana kadar bu krizi atlatabilmemiz mümkün değil. peki neden hala yenilmedi bu fentanil?

    bilmemiz gereken ilk şey şu, fentanilin iki yönü var: ilaç firmalarını da kapsayan yasal yanı ve birçok farklı adı olan yasa dışı yanı. piyasa, yasa dışı olarak satılan fentaniller tek başına satılamıyor, sıklıkla eroine karıştırılıyor ve haliyle bunun da yıkıcı sonucu olabiliyor (gerçi fentalin tek başına bile bi' yıkım makinası). fentanilin en trajik yanlarından biri de şu; onu kullandığını dâhi bilmeyen çok sayıda insanı öldürüyor. bunun nedeni de şu, bir çok satıcının eroine fentanilin karıştırmış olması (unutmayalım, bir tutamı, bir fili öldürebilir, hayvan oğlu hayvanlar kafaların göre karışım yapıyorlar). peki sizce, satıcılar kendi müşterilerini öldürme riskini neden göze alıyor? çünkü onlar zarar görmüyor. fentanilli eroin, inanılmaz kârlı, normal eroinden 20 kat daha kârlı. yapılışı şöyle; (tarih veriyorum hazırol) saf eroinle başlıyorsunuz sonra da onu elinizde ne varsa onunla seyreltiyorsunuz sonra bu seyreltilmiş eroine fentanil serpiştirince, bununla milyonlarda liralık mal üretebiliyorsunuz. ancak tuhaf olan şu; fentanilin çoğu, aslında sanıldığı gibi meksika'dan gelmiyor (aaa oysa her yerde öyle söylenir). dünya'da ve özellikle amerika'da her şey gibi fentanilin de çoğu çin malı. çin'in yasa dışı fentanile karşı düzenlemeleri olsa da, hükûmet nadiren bunları hayata geçiriyor. bu kadar fazla fentanilin olmasının nedeni de bu, hayata geçirilmiyor olması ve temin etmenin de inanılmaz kolay olması. dünya, yasa dışı çin malı fentanili karanlık ağdan alıyor ve daha sonra kargo sistemiyle kendilerine yollatıyor.

    insanlar, tarih boyunca vücutlarına uyuşturucu sokmaya çalışıyor çünkü seviyorlar bunu, neden yapmasınlar ki? haşhaşlara bakalım örneğin, içinde ağrı dindirip kafa yapan ilaçlardan olan güzel bir çiçek. insanlar onu vücuduna sokmanın da her türlü yolunu buldu, haşhaş çayı oldu, afyonu sigara yapıp içtiler, morfin yaptılar, eroin yaptılar... ancak 20. yüzyılın ortasında, büyük bir olay oldu. neydi o? bilim insanları, sentetik afyon yapmanın yolunu buldu yani çiçeklere ihtiyaç olmadan ve bu her şeyi değiştirdi. sadece kullanıcılar için değil, onu satarak kâr edecek olan firmalar için de ve bu durum bizi fentanilin yasal yönüne doğru çekiyor. fentanilin, karaborsa satılmadan önce iki önemli kullanım alanı vardı: ameliyat olanlara verilirdi ve belirli bir grup insana reçete edilirdi. örneğin, diğer ağrı kesici ilaçların işe yaramadığı son evre kanser hastalarına. bu ilaçlar, gerçekten sadece son evre kanser hastalarına verilseydi kabul edilebilirdi ancak onun yerine baş ağrısı olan bir hastaya bile bu ilaç verilmeye başlandı. asıl soru şu; bu kadar insan, yazılmaması gereken böyle aşırı güçlü bir ilacı nasıl alabildi? biliyor musunuz, bu uyuşturucunun tarihiyle ilgili bir şey aslında. fentanil, 1960'da paul janssen adında bir bilim insanınca sentezlendi ilk olarak. bu, o dönem için piyasada bulunan en güçlü afyondu. daha sonra 1981'da janssen'in fentanil patentinin süresi oldu ve bu uyuşturucu, herkese açık bir ürün haline geldi ve buna bağlı olarak diğer ilaç şirketleri de kolları sıvadı. fentanil plasterleri, spreyleri ve lolipopları ürettiler. bu dönemde, çok enteresan bazı eğitici videolar da ortaya çıktı. oxy'nin aksine, fda, fentanilin ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu ve bu yüzden düzenlemeyi denediler. 2011'de, fda, tırf-rems denen bir program yaptı. doktorların fentanili sadece küçük bir grup kanser hastasına yazması için sıkı kurallar belirlediler. ancak burada da bir sorun oluştu; fda, tırf-rems programını işletmek yerine bana göre çok salakça bir şey yaptı, ilaç şirketlerinden temin etmeye karar verdi. ilaç şirketleri de bu iş için, dünyanın en büyük ilaç dağıtıcılarından birini, mckesson adında bir şirketi atadı. yani; tırf-rems programının amacı, bu ilaçların sadece kullanması gereken kişilere verilmesini sağlamak ancak mckesson, insanların bu ilaca erişmesini sağlamayı engellemekle hiç ilgilenmedi çünkü ilaç onlar piyasaya sürüyordu. çıkar çatışmasının bir örneği :)
    bunların yanında, fda'nın doktorların geçmesini şart koştuğu sınavın soruları çok kolaydı. bu programda, bu ilacı yazmak isteyen doktorlar, 11 soruluk bir testi tamamlamak zorunda ancak sınava, dokuz sayfalık bilgilendirme broşürü ile girebilir, cevaplara oradan bakabilirsiniz. gerçekten, bu kadar önemli bir şeyi, bu kadar kolay alabilmek nasıl mümkün? amerika'nın fentanil yazmasını düzenleme girişimi fena halde başarısız oldu ancak şunu da unutmamamız gerekiyor, suçun büyük kısmı da fentanil üreticilerinde çünkü yıllardır fentanili agresif bir şekilde üretiyorlar. purdue'nun oxycontin stratejisinden doğrudan aldığı bir takti bu. purdue, herkesi oxy'nin bağımlılık yapmadığına inandırdı ki bu tamamen aptallık. fentanil reçetesi suistimaliyle suçlanacak birçok şirket var dünyada ancak ben burada birkaç kilit şirkete odaklanmak istiyorum.
    ilki, internette fentanil için araştırma yaptığınızda karşınıza çıkan ilk şirket; johnson & johnson. j&j, duragesic adında bir fentanil plasteri yaptı. oklahoma savcıları da şirketin ilacı olduğundan daha zararsız bir ilaç olarak pazarladığı için soruşturma başlattı (biz de olsa ooooo). sadece, oklahoma eyaletinde 6100 kişinin afyondan ölmesine doğrudan ya da dolaylı olarak katkıda bulunmuştu çünkü bu zararsız ilaç algısı.
    ikincisi cephalon, bu da çok fena. fentanili türlü şekillerde satıyorlar, hap ve lolipop gibi vs ancak haplara yoğunlaşmış durumdalar. cephalon'un agresif satış tekniklerinden dolayı, doktorlar kanser hastası olmayan pek çok kişiye yazdı bu ilacı. 2006'da, reçeteyle yazılan fentanillerinin sadece yüzde birlik bir dilimi onkologlarca yazıldı, evet evet sadece yüzde bir, %1. cephalon, bunun yanlış olduğunu biliyordu ve bu yüzden 443.9 milyon dolarlık federal bir davayı kabul ettiler, ihtiyacı olmayan insanlara fentanil verilmesi suçunu kabul etmek zorunda kaldılar.
    üçüncüsü insys, üstelik bunlar cephalon gibi suçlarını da kabul etmiyorlar. doktorlara, kendilerinin üretimi olan fentanil spreylerini satmak için doktorlara kucak dansı teklif ettiler (evet evet kucak dansı). tüm bu rüşvet skandalı, eski ceo'su john kapoor yönetiminde gerçekleşti. hüküm giymiş bir suçlu olmasından önce, john kapoor servetine servet kattı. bu yer cücesi, rüşvet ve yozlaşmayla bağımlılık yapıcı ilaçları satarak milyarder oldu, forbes listesine girdi. insys, rüşvet planlarıyla ilgili 225 milyon dolarlık federal bir soruşturmayı kabul etti ve bu da insys'i iflas eden ilk afyon şirketi haline getirdi (şükürler olsun). insys kendi bokunda boğuldu, hak yerini buldu derken şu anda olana da bakmak gerekiyor, bunlar artık fentanil satamıyor ancak fentanilin panzehiri naloksonu satabiliyorlar. cephalon ne yapıyor sizce? artık teva tıbbi ilaç şirketine bağlı ve bundan yaklaşık 2 sene önce, teva, nalokson spreyi için fda onayı aldı, bunlar bir veba salgını yaratıyorlar sonra da panzehirini satıyorlar. teorisyenlere göre, çin'in covid'i yaydıktan sonra aşısını bulması gibi mesela...

    bu şirketler, fentanil krizini çift taraflı körükledi: yasal ve yasa dışı yollarla. ihtiyacı olmayan hastalara yasal fentanil pazarladıklarında pek çok insan haliyle bağımlısı oldu ve bu da doğal olarak yasa dışı fentanil ihtiyacını arttırdı.
    uzun lafın kısası, bu konuda şunu düşünebiliriz; güçlü, yeni bir afyon yaratılır, üreten şirketler hiç sakınmadan piyasaya sürer, insanlar bağımlısı haline gelir ve bir kez ortaya çıktı mı, geri dönüşü olmaz çünkü ok yaydan çıkmıştır bir kere.

  • okumadım.
    furkan murkan tanımam.
    kişiden bağımsız tek diyeceğim şu ki;
    bir insan gerçekten fetö düşmanı ise fetö düşmanıdır. bunu kanıtlamak için destan yazmasına gerek yoktur.
    bir insanın geçmişinde fetö sempatizanlığı varsa bunun aksini kanıtlamak için destan yazar.
    adios.