hesabın var mı? giriş yap

  • böylesine karanlık bir filmin kulağa hoş gelen ilginç ayrıntıları da mevcut. gelin onlara bir bakalım.

    robert pattinson "the batman" filmi için deneme çekimlerine gittiğinde aynı zamanda christopher nolan'ın tenet (2020) filminin de provalarında bulunuyormuş. batman rolünün deneme çekimlerine gitmeye nolan'dan izin alırken ailesiyle ilgili acil bir işinin çıktığı yalanını söylemiş. ancak nolan'ın, pattinson'ın batman için deneme çekimlerine gittiğinden haberi varmış. hatta pattinson resmi olarak batman rolüne kabul edildiğinde bunu hiç kimseye söylememesine rağmen nolan gelip batman rolünü aldığı için onu tebrik etmiş. aslında bunda şaşılacak bir şey yok; çünkü nolan warner bros. ile daha önceki filmlerinde de yakından çalışmış bir isim. onlardan bilgi almış olması pek muhtemel.

    filmde bruce wayne karakteri, ünlü müzisyen kurt cobain'den esinlenerek yaratılmış. yönetmen ve senarist matt reeves ilk sahneyi yazarken bir yandan da nirvana dinliyormuş. zaten filmin tanıtım fragmanında da nirvana'nın something in the way parçası kullanılmıştı.

    batman'in maskesinin altında gözlerinin etrafı için siyah makyaj kullandığını apaçık gösteren ilk film bu olmuş. aslında önceki batman filmlerinde de batman gözlerinin etrafını siyaha boyuyor olmasına rağmen o filmlerde batman maskesini çıkarır çıkarmaz bu makyaj kayboluyordu. normalde bir çekim hatası olmasına rağmen nolan bile bu makyajı korumayı tercih etmemişti. fakat reeves, komik duruyor olsa da gerçekçiliği bozmamak adına makyajı ilk defa bizlere açıkça göstermiş oldu.

    reeves, the riddler karakterini oluştururken zodiac lakaplı kimliği hala bilinmeyen ünlü seri katilden az da olsa esinlenmiş.

    colin farrell penguen makyajı ile tanınıp tanınmayacağını görmek için starbucks'a kahve içmeye gitmiş ve beklendiği üzere kimse onu tanımamış.

    zoe kravitz ve robert pattinson, oynadıkları rollerin önceki sahipleri olan michelle pfeiffer ve christian bale'den aynı tavsiyeyi almışlar: "giyeceğiniz kostümün tuvalete gittiğinizde çıkarılmak zorunda kalmayacağından emin olun!".

    matt reeves'in kafasında, senaryoyu yazarken batman rolü için hep robert pattinson varmış. pattinson'ın good time (2017) filmindeki performansını beğenmesinin ardından bu rol için başka herhangi bir ismi hiç düşünmemiş.

    matt reeves filmini yaratırken "batman: ego", "batman: year one" ve "batman: the long halloween" çizgi romanlarından esinlenmiş.

    pattinson deneme çekiminde ilk olarak val kilmer'ın batman forever (1995) filminde giydiği kostümünü denemiş; ancak kostümün kafası olmayınca george clooney'nin batman & robin (1997) filmindeki kostümünü giymek zorunda kalmış.

    filmde batman'in ilk olarak gözüktüğü metro istasyonu sahnesinde batman'in ağzından dökülen "i am vengeance!" sözü pattinson'a aitmiş, yani doğaçlama sonucu ortaya çıkmış.

    filmin henüz çekim aşamasındaki geçici ismi (working title) "vengeance" imiş.

    penguen rolü için jonah hill ile görüşülmüş; ancak kabul etmemiş. söylentiye göre kendisi the riddler rolünü oynamak istemiş.

    filmin yönetmeni matt reeves ile tim burton'ın bu film sonrası ilginç de bir ortak noktaları oluştu. biliyorsunuz reeves bu filmden önce planet of apes üçlemesinin ikinci ve üçüncü filmleri olan dawn of the planet of the apes (2014) ve war for the planet of the apes (2017) filmlerini yönetmişti. aynı şekilde tim burton'ın da kariyerinde hem batman (1989) ve batman returns (1992) hem de planet of the apes (2001) filmleri bulunmakta.

    bu arada filmde, karakterlerin ağzından sadece bir kez batman kelimesini duyuyoruz. riddler'ın batman'e bıraktığı kartların üzerinde batman yazıyor olmasına rağmen batman sözcüğü karakterlerin ağzından sadece bir kez çıkıyor. onu da batman'in kendisi, gordon'a "bu işin sonu geldi sanırım" dediğinde gordon "neyin" diye soruyor ve bunun üzerine batman, "batman'in" diye cevap veriyor. ancak bu konuda yanılıyorsam beni düzeltin lütfen.

    son olarak, elleri ve ayakları batman ve gordon tarafından kelepçelenen penguen'in ismine yakışır şekilde yürütülmesi de gözlerden kaçmadı hani.

  • siz meyve sularının o reklamlarda gösterdikleri tazecik, pırıl pırıl parlayan meyvelerden üretildiğini mi düşünüyorsunuz? *

  • anlatacağım olayların başlangıcı 1993 yılına dayanıyor. kızımın babasıyla evliyim o zamanlar ve evlilik kötü gidiyor ayrılmanın eşiğine gelip, evliliğe bir şans daha vermişiz ama o şansı pek de iyi kullanamıyor eşim. bir gece yattım ve bir rüya gördüm.
    rüyamda ben iki tane hintli gibi beyazlar giymiş adamın arasındayım. adamların ağzı açılmıyor ama ben söylediklerini duyuyorum. yemyeşil bir vadinin ortasındayız ama yeşilin güzelliği inanılmaz, ilerde bir grup genç insan var uçuk renkli pembeli- eflatunlu- mavili uçuşan kıyafetler var üzerlerinde. hintli gibi adamlar bana o grubun öğretmeni olduğumu söylüyorlar, şaşırıp soruyorum "ne öğreteceğim onlara?" diye. diyorlarki, " anlatsınlar dinle, fikir ver, yeterli bu kadarı" sonra o grubun içinde ve çok mutlu yürüyorum , hep birlikte gidip geliyoruz o vadide. dönerken beni getiren adamların arasında o'nu görüyorum. aman tanrım "o" gelmiş diye başlıyorum koşmaya , böyle filmlerdeki ağır çekim koşmalar gibi o da bana doğru koşuyor ve kucaklaşıyoruz. sarılıyorum büyük bir özlem ve hasret var aramızda. tenini, kokusunu, sıcaklığını hissediyorum. hiç bir tensellik yok sadece çok iyi bildiğim ve hasret kaldığım birine özlemle sarılma. kokusunu çekiyorum içime ve diyorumki;

    - "nerede kaldın, hep seni bekledim."
    o da cevap veriyor ama yine sessiz ve ben duyuyorum,

    -" görevim ancak bitti, ancak gelebildim."

    birden uyanıyorum, o kadar eminimki yanımda onun yattığından, dönüp bakıyorum yanıma, aaa başka bir adam var. hani" ah belinda diye bir film vardı müjde ar'lı filan o film gibiyim. bu adam da kim , öylesine yabancı, öylesine tanımadık bir adam. bu adam doğruysa ben yanlış yerdeyim diye panik halindeyim. bu duygu ve nerede olduğumu, gördüğümün rüya olduğunu algılamam ne kadar sürdü hatırlamıyorum şimdi, ama gerçek bir üzüntüydü yaşadığım. kendime gelemedim birkaç gün. sonraki günlerde ise hep "o" bir yerlerden çıkıp gelecek diye bekledim. yolda yürürken, otobüste giderken biri omuzuma dokunacak diye bekledim durdum. göremedim ama...
    evliliğim yürümedi ve uzatmalarda işe yaramadı, ayrıldık. sonra ben yurtışına görevli gittim 5 sene kadar, döndüm. istanbul'a yerleştim. görev gereği seyahatler yapıyorum, ankara-istanbul gidip geliyorum. ve yalnızım, yani hayatımda birisi yok. ayrılalı yedi yıl olmuş ve birgün artık birisi olmalı diye düşündüm. benim için doğru bir adam olmalı, bekar olmalı ve istanbul'da yaşıyor olmalı diye bir talepte bulundum içsel olarak. aynı hafta ankara'ya gittim yine ve bir arkadaşım beni kenara çekerek eşinin bir arkadaşından bahsetti. onların evine gelmiş o haftasonu, yalnız bir adammış, istanbul'da yaşıyormuş, bu da benden bahsetmiş adam telefonunu vermesini söyleyip, eğer istersem görüşmek istemiş. biraz düşüneyim dedim ama heyecanlandım. içimde bir sevinç oldu ve bu benim için önemli bir işarettir. iç sesim daima doğruyu söyler. neyse birkaç saat sonra tamam dedim, arasın beni. adam aradı, sesini duyunca da heyecanım arttı. tamam dedim, istanbul'a döndüğümde görüşelim. dönene kadar hergün telefonla konuşuyoruz, adam beni istanbul'da karşılamak istedi. tamam dedim ve otobüsle gelene kadar heyecandan yerimde zor oturdum. terminale geldik, ataşehir'e, saat sabahın beşi, beş altı erkek var arabalarının başında bekleyen. şöyle bir baktım ve beni karşılayacak olanı gördüm. doğruca ona doğru yürüdüm ve ben elimi uzatmışken o sarıldı ve şöyle söylediğini duydum;

    -"nerede kaldın, hep seni bekledim"
    ve ben de ona şu cevabı verdim,

    -"görevim ancak bitti, ancak gelebildim"

    kokusunu , tenini, sıcaklığını hiç unutmadığım adam tam yedi yıl sonra gelmişti karşıma.
    ve evrene verdiğim talepteki gibi istanbul'da yaşıyordu, bekardı, ve benim için doğru adamdı....

    edit: hikayenin sonu eksik kalmış, sonra ne oldu ? diye soranlar için gelsin. o adamla 11 yıldır birlikteyiz.

    edit: efendim merak edenler için yazayim, biz hala beraberiz :)

  • kezban olana hakikaten kezban derim de bence burada alenen taciz var. tacizin taciz olabilmesi icin illaki adamin "senin uzerine getirdigim karisik pizzadan dokup yalamak istiyorum" demesi gerekmiyor. sen is iliskisi icinde bulundugun bir insani, istemedigi halde, numarasini izinsizce kullanarak rahatsiz ediyorsun. bu rahatsizlik durumu tacizdir. olay bu. bak, kapida verir kiz numarasini sana, eyvallah derim. ama bu sekilde yanlis bir hareket. kezo falan diyip elemani savunmanin mantigi yok.

  • retrospektif baktığımda kariyeri film senaryosuna en uygun basketbolcu olduğunu görüyorum.

    ufak bir kasabada doğup keşfedil. lige yabancıların küçümsendiği yıllarda gir. kariyerinin başında bocala. çalış, çalış, çalış.

    allstar olarak kendini kanıtla. oynadığın en yetenekli ve en yakın arkadaşın takımdan ayrılsın. çalış, çalış, çalış.

    süperstar olarak kendini kanıtla. nba finaline çık, 2-0 önde ve 3.maçta da farklı öndeyken nba tarihinde görülmediği kadar çok serbest atış düdüğü çalınmaya başlansın. dramatik şekilde seriyi kaybet. çalış, çalış, çalış.

    mvp olarak kendini kanıtla. normal sezonu açık ara önde ve favori bitir ama ilk turda elen. çalış, çalış, çalış.

    zirve dönemin geçiyor derlerken yine kariyerinin sonuna gelip şampiyonluk kazanamamış önemli oyuncuların bir araya geldiği kadroya lider ol. takımın en skorer ikinci oyuncusu sakatlanıp sezonu kapasın. kimse şans vermezken playoff'ta son şampiyon lakers'ı süpür, geleceğin üç mvp'sini barındıran thunder'ı ez, finalde rakip daha önce finalde karşılaşıp yenildiğin bu sefer üç hall of fame oyuncuya sahip daha güçlü bir heat olsun. hasta ol, serinin büyük kısmını 39 derece ateşle oyna. geriye düş, geriden gelip şampiyonluk kazan.

    bayrak adam olarak kariyerinin başından sonuna takım değiştirme. lige girdiğinde dalga geçilen takımını saygın bir takım halinde bırak. başlattığın uzun şutör akımıyla oyunun oynanışını değiştir. en çok sayı atanlar listesine tepeden gir. hall of fame seçil. forman emekli edilsin. heykelin salonun önüne dikilsin. ismin şehirde bir caddeye verilsin. pozisyonunda tarihin en iyisi olarak anıl.

    ne hayat ama!

  • aristoteles'e göre insanda bulunması gereken bazı özellikler vardır ve bunları insani erdemler olarak nitelendirir.

    1 - cesaret
    gözü karalık ve korkaklığın dengelenmesidir.

    2 - cömertlik
    savurganlık ve cimriliğin dengelenmesidir.

    3 - heves
    tembellik ve açgözlülüğün dengelenmesidir.

    4 - tevazu
    övme ve aşağılamanın dengelenmesidir.

    5 - dürüstlük
    ketumluk ve gevezeliğin dengelenmesidir.

    6 - mizah anlayışı
    goygoyculuk ve somurtmanın dengelenmesidir.

    7 - arkadaşlık
    kavgacılık ve yağcılığın dengelenmesidir.

    8 - ölçülülük
    bencillik ve kendine karşı ilgisizliğin dengelenmesidir.

    9 - itidal
    duyarsızlık ve duyar kasmanın dengelenmesidir.

    10 - kontrol
    kararsızlık ve dürtüselliğin dengelenmesidir.

  • günün en güzel haberidir.

    --- spoiler ---

    taksilere arap turist kıyafetiyle denetim yapıldı, taksimetre açmayan şoför isyan etti: böyle tuzak kurulmaz, hakkımı helal etmiyorum
    --- kaynak ---

    652 lira ceza vermişler. miktar az ama yine de canlarını yakacaktır. bir de "bana tuzak kuruldu" diyorlar. sizin insanlara kurduğunuz tuzaklar ne olacak utanmazlar?