hesabın var mı? giriş yap

  • bu nasıl bir terbiyesizliktir. böyle şeyin mizahı dahi olmaz. bu habere seyircinin önünde özür dileyerek ceketini çıkartartan neşet ertaş'ı dinlerken denk gelmem de ayrı bir ironi. buyrun sayın cumhur başkanımız biz millete hizmetkar olmaya geldik diyordunuz, partinizin vekilleri ortaçağın arap emirleri gibi saltanat sürüyor.

  • osmanlı döneminde kastamonu’da her bahane ile halktan vergi toplayan, zalim bir bey varmış. halk ozanları da köy düğünlerinde ve diğer sazlı sohbetlerde beyin bu uygulamalarını, bu adil olmayan düzeni, türküleri ile eleştirirmiş. bu eleştiriler beyin kulağına gitmiş. bey çok kızarak, yöredeki din adamlarına da talimat verir ve kendisine yapılan eleştirilere karşı onları da uyarır. beyin bu kızgınlık ve sözlerini de camilerde imamlar konuşmalarında halka parça parça söyler olmuşlar. konuşmalarda beyi haklı kılacak söylemleri öne çıkarmışlar. ancak ne var ki ozanlar beyin de eğlencelerinin vazgeçilmezleri arasındadır.

    bir gün bey misafirlerini ağırlamak için bir şölen düzenler. ozanlar da eğlence için çağrılırlar. ancak bey şu talimatı verir: “bu çalgıcılara herkese verilen yemek, et verilmeyecek. cezalandırılacak. dillerini tutmasını bilecekler. onlara sadece et suyu ve ekmek verilsin. bir de söylemlerinde idare eleştirilmeyecek, eğlence böyle olacak. onun dışında ne yaparlarsa yapsınlar “.

    öyle de yapılır. çalgıcılara et suyu ve ekmek verilir. kastamonu’da tirit yemeği et suyuna ekmek doğranarak yapılan bir yemektir. çalgıcılar bu et suyuna ekmeği doğrarlar ve yerler.

    eğlenceye sıra gelince ozan bu türküyü yakar. kendisine yapılan bu haksızlığı bey ile dalga geçerek dile getirir. türkü hiciv örneğidir. güldürürken, eğlendirirken, düşündüren, yeren, dalga geçen, gönderme yapan ve ders veren özelliktedir.

    şimdi gelelim türkünün sözleri ile neyi anlattığına:
    “sabahleyin erken çifte giderken, aman aman
    öküzüm torbadan düşmüş, gördün mü?”

    öküz kastamonu’da köylünün en çok işine yarayan hayvandır. öküz gücü köylünün asıl dostu ve güçlerinden birisidir. onunla kütükleri dağdan aşırır, onunla çift sürer ve onunla harman alır. kastamonu dağlık engebelik bir yerdir. bir yere çift sürmeye gidildiğinde günün yarısı nerede ise yolda geçer. bu nedenle sabahleyin erken kalkılır ve hemen yola çıkılır. asıl gücü olan öküzün yemlenmesi için zaman yoktur. bu nedenle varılmak istenilen yere gidilirken yolda öküzler boynuzlarına asılı torbalardaki yemler ile karınlarını doyururlar. çift sürülecek yere varıldığında hem öküzler bu sayede karınlarını doyurmuşlar hem de zamandan kazanılmış olur. ancak yolda giderken öküzün boynuzundaki torbanın ipleri boynuzdan kurtulup boyun kısmına düşer ise hayvan torba içindeki yemlere ulaşamaz ve bunun farkına varılmaz ise hayvan çift sürülecek yere geldiğinde aç kalmış olur. dolayısı ile de aç öküz tarlada verimli olamaz. şimdi yukarıda anlatılan bu köylü gerçeği ile yemeği kesilmiş olan ozan arasındaki bir benzetmedir. yani ozan kendisini köylünün esas dostu ve gücü olarak görüp yemeğinin kesildiğini yani “öküzün torbadan düştüğünü” söylüyor. sonra da soruyor köylüye; “bu akıl almaz olayı gördün mü?” diye. sonra devam ediyor:

    “amanını amanını amanını yandım
    tridine tridine tridine bandım
    bedava mı sandın, para virip aldım”

    “amanın ben yandım. çünkü yemeğim kesildi. kuru ekmeği suya banıp tirit yiyorum. aç bırakılıyorum. bu bedavadan, hiç yoktan, durup duruken başıma gelen değildi. ben bunun bedelini beyi eleştirerek; bir bedel karşılığı ve anlaşılır olan kısmıyla, para verip ödedim” diyor. sonra devam ediyor:

    “manda yuva yapmış söğüt dalına, aman aman
    yavrusunu sinek kapmış gördün mü?”

    manda yine yörenin önemli geçim kaynaklarından biridir. sütünden, yağından ve gücünden faydalanılır. ancak mandanın derisi tüysüz olup dış zararlılara karşı da korumasızdır. salkımsöğüt dalları yerlere doğru yayılır. böyle yayılmış salkımsöğüt dalları mandalar için gölgelik teşkil eder. mandalar da güneşe karşı dayanıksız olan derilerini korumak için gölgelik yer olarak söğüt dalları arasına yatarlar. işte böyle bir yere yatmış mandanın yavrusu da yanında imiş ve söğüt dalları onları yerde sardığı için “yuva yapmış” gibi olmuşlar. mandanın yavrusu daha ince ve korunmasız olduğundan sinek çok kolay olarak o yavruyu ısırmış. kastamonu ağzında “kapmak” ısırmak demektir. bu şekilde mandanın yavrusunun canı yanmış oluyor. burada anlatılmak istenilen de şudur: manda yani yağı ve sütü ile gücünden faydalanılan köylüdür. köylü kendisini korumak ile görevli beyin gölgesinde bir yuva kurmuş. onun canı ozandır. ozan halkın yavrusudur. ancak korumasızdır. o ozanın canı yandı. bir sinek onu ısırdı. ey köylü sen bunu biliyor musun? bu akıl almaz olayı gördün mü? diyor. türkü nakarat kısmından sonra şöyle devam ediyor:

    “sabah ezanını okurken aman aman
    müezzin minareden uçtu gördün mü?”

    yazının başında beyin din adamlarına talimat verdiğini ve onların da camilerde bey lehine konuştuklarını söylemiştim. bu kıta, beyden yana tavır koyan imamlara eleştiridir. diyor ki; bu zulmü yapana karşı söz söylediğimiz için imamlar da uçtular. onu da kaybettik artık erenlere kavuştular. zulümden yana tavır koydular. bu olmaz şeyi de gördün mü? biliyor musun? diyor.

    "aşağıdan gelir türkmen koyunu
    selviye benzettim yarin boyunu"

    olarak, giriş kısmına, türkünün trt repertuvarına alınması sırasında bir ekleme yapılmıştır. asıl türküde bu bölüm yoktur.

    türküye ait birçok hikaye internet ortamında bulunmaktadır. araştırma yapılmadan kopyala -yapıştır yöntemi ile oluşturulduğundan asıl hikaye de gözden kaçar olduğu düşünülerek bu yazı kastamonu yöresinde yapılan araştırmalar sonucu oluşturulmuştur.

  • iki yarıyı da bayern kazanır oranı 4.5. evini bassan 4 evin olur. kalan yarımla da evlere eşya al. yatırım tavsiyesi değildir

    maç sonu editi: ev hanımın üstüne olunca ben de çocuğu bastım. 4 tane çocuğum oldu hanıma nasıl açıklarım bilenler yeşillendirsin.

  • "durun sokağa çıkmayın, direnmeyin, bu yönetimin işine yarar" diyen işbirlikçi lavukları dinlememiş, sokağa çıkmış, direnmiş, mücadele etmiş ve kazanmışlardır.

    darısı tüm memleketin başına.
    direnmeyene ekmek yok bunu anlayın.

  • filmlerde karışıklık yaratan durum.
    lan ota boka elli ayrı kelime bulmuşsunuz, şunu ayırmamışsınız hulan.

  • (bkz: volume pump)
    (bkz: pressure pump)
    hoh derken cigerdeki sicak havayi disari atiyoruz puf derken de daha cigere gitmemis solunum bosluklarindoa kalan + cigerdeki havayi yuksek basincla cikariyoruz. yuksek basinc ve hiz deriye temas edince sogukluk hissi yaratiyor.
    bakin dikkat edin hohlarken agzimiz olabildigince acik cunku hacmi pompaliyor cigerler yani icerideki isinmis havayi. puflarken durum farkli agzimizi olabildigince kucultup yanaklari sisirip basinc yaratiyoruz haliyle kucuk delikten siddetli ve hizli hava cikiyor. hizla hareket eden molekuller degdigi yerde sogumaya neden oluyor. aynen ruzgarli havada camasirin daha cabuk kurumasi gibi.

  • yapılan bir yaramazlık sonrası atakan(5,5) azarlanıyor..

    boba: aynı yaramazlığı tekrar yaparsan kulaklarından tavana asarım seni..
    atakan: aynı yaramazlığı tekrar yapamam ki..
    boba: nasıl yani? nedenmiş??
    atakan: o başka bir yaramazlık olur.. aynısı olmaz..
    boba: !!!???

    (bkz: herakleitos)

  • şu anda bizim evde var ve yaklaşık 8 saattir eve gitmeyi bekliyorum. öyle bir şey. yüz tane bile yerim. çerez niyetine. en sevdiğim koruk suyu ile yapılanı. karar verdim 35 tane yiyeceğim. 40 tane de olur. böyle ezilmiş gibi oluyor ya onları daha çok seviyorum. böyle ezik gibi. ince yani biraz. iyi ki doğmuşum bence, yoksa bunu nasıl yerdim ki. doğmasam midem bile olmazdı, midem olmasa yemek yiyemezdim. ağzım bile var. çok şanslıyım. iyi ki de antepli olmuşum işte. aferin babama. gidip tebrik edeceğim ama önce dolmaları yiyeyim. yolda başıma bir şey gelmese bari. kaza filan geçirsek iyileşene kadar dolmalar bozulur çok saçma olur. neyse anneme derim hastaneye getirir. gene de yerim yani. ok sorun yok.
    bizim evde dolma var yıhyıh. istesem hepsini yerim ve istiyorum. güzel şeyler sona bırakılmaz. hemen yenir. çünkü ölebiliriz.