hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaş: katılalım mı? (kim milyoner olmak ister)
    ben: katılalım abi nolcak.
    arkadaş: olum sosyal medya fobisi var bende.
    ben: ?
    arkadaş: ilk soruda elenip toplumdan tepki almak var.

    başka bir arkadaşla;

    arkadaş: telefon jokeri de önemli bence.
    ben: orada sıkıntı var abi. kim çıksa ''ahmet'i arayalım kendisi ressam, ayşe'yi arayalım kendisi öğretmen'' falan diyo. var mı bizde öyle çevre?
    arkadaş: .....
    ben: yok... ahmet beyi arayalım. ne iş yapıyor? hiç. öyle, mahalleden.

  • "paris, teksas’ı yönettiğim zaman (...) new york times’tan, los angeles times’a kadar pek çok yerde ‘buna ihtiyacımız yok.’ gibi yazılarla karşılaştım. amerikalılar kendilerine dışarıdan gelen bir bakışa değer vermiyorlar. hâlbuki avrupa’da birbirine o kadar yakın gelişmiş kültürler var ki, bizler birbirimizi eleştirmeye açığız. amerika ile avrupa’yı veya almanya’yı karşılaştırdığım zaman beni ümitlendiren bir şey var: burada insanlar en azından sorunlar üzerine konuşabiliyorlar. buradaki kültür konuşmak ve sorunları çözmek adına daha açık. ancak amerikalılar dışarıdan görülmeye açık değiller. belki de kendi kültürlerini en üst düzeyde kültür olarak, amerikan sineması etiketiyle pazarlamalarının nedeni de bu."
    (bkz: wim wenders)

    edit: güncelleme

  • öncelikle iyi seneler dilerim, yeni bir gt3 pro kullanıcısı olarak soluğu bu başlıkta aldım. ios ile kullanıyorum ve ilk izlenimlerinden bahsedeyim.

    iphone'la uyum konusunda şu ana kadar herhangi bir sorun yaşamadım, youtube inceleme videolarında bahsettikleri bir çok sorun güncellemeyle giderilmiş. (bildirim gelmeme, ücretli kadran satın alamama, emoji gözükmeme, ekg sorunu, kamera uygulaması kullanama vs. hepsi tıkır tıkır çalışıyor. )

    saat çok şık, pro dediğimiz ekstra ücretli malzeme kalitesinin hakkını veriyor, ben siyah kauçuk kayışlı modelini aldım. siyah kauçuk kayış fotoğraflarda biraz dandik plastik kayış gibi duruyordu ama yakından hem premium görüntüsü var hem de bilekte oldukça rahat hissettiriyor. hatta yedek kayış almayı bir süre ertelemeyi düşünüyorum çünkü bu kayıştan baya memnun kaldım.

    gt3 ve gt4'ün tasarımını pek beğenmemiştim, kasa üzerindeki sayılar gözüme batıyordu. pro serisinde o sayılar yok, sayıları temsil eden küçük çizgilerle sade ama daha şık bir tasarım elde edilmiş. hem de pro'ların malzeme kalitesi, düz gt'lerin çok ilerisinde... titanyum kasa ve safir cam ile o kaliteyi fazlasıyla hissedebiliyorsunuz. söz olsun diye yazmıyorum, ciddi ciddi kutusunu açınca ilk görüşte önce bir "vaaaay" çekiyorsunuz, sonra da kolunuza takıp bakınca "laaaan çok iyimiş be!" diyorsunuz.

    gelelim her ürünüyle apple eko-sistemi kullanan biri olarak ısrarla apple watch değil de gt3 pro alma sebeplerime, öncelikle ilki tasarımdı -ki- ondan bahsettim, gt3 pro gerçekten her senaryonun saati; ister spor, ister günlük, ister de takım elbiseyle her kombinin aksesuarı olabilecek uyumlulukta. apple watch'un görüntüsü malum, her ne kadar farklı kayışlarda kullansanız da yine de klasik saat görüntüsünden çok uzak kalıyor. ikinci ve en önemli sebebim ise kesinlikle şarj konusu... saatin tüm sensörleri açık bir şekilde, hakkını verip dolu dolu kullanarak günde sadece %10-15'lik bir batarya tüketimi mevcut. yani tam dolu bir şarj ile saati kendinizi kısıtlamadan 10 gün kullanabiliyorsunuz. gerçekten "game changer" dediğimiz bir mevzu bu, müthiş!

    vadettiği şık tasarım ve batarya performansıyla, doğrudan günlük hayatımıza etki eden ve düzgün çalışan akıllı özellikleriyle kesinlikle tercih sebebi! hatta bana kalırsa şu an piyasanın "en mantıklı" akıllı saati diyebilirim. apple watch kadar akıllı değil, uyumlu değil kabul ediyorum ama günlük hayatımızda, illa ki telefon kullanabildiğimiz bir gün içerisinde apple watch'un o akıllı özelliklerine ne kadar ihtiyaç duyuyoruz orası da ayrı bir tartışma konusu. şahsen ben gerek duymadığım ve en temel ihtiyaçlarımı bu saat ile karşılayabildiğim için huawei gt3 pro tercih ettim ve ilk 1 hafta itibariyle inanılmaz memnunum.

    tavsiyedir dostlar :)

  • kimse kusura bakmasın ama öğrencileri için kılımı bile kıpırdatmam. bi kere de fazla manita var desteğini bekliyorum desin biri. nerede hamallık işi var hemen yardım çağırın.

    şaka lan şaka! dualarım sizinle, artan ve artık fahiş miktarlara varan shuttle fiyatları düşürülsün hatta bedava olsun. ne sikimse artık bu shuttle.

  • roma doneminde ortaya cikan bir dusunce ve felsefe akimi. tarihsel donemi icinde degerlendirildiginde, yavas yavas tarihe karisan site yasaminin golgesindeki bireyin kendini sorgulamasi ve dunyada kendine anlamli bir yer bulma cabasi olarak anlasilabilir. huzunlu bir hikayenin baslangicidir stoacilik, dunyadan kacisin, insanin kendi bedenine hapsedilmesinin dusunsel miladini gosterir bize. bir zamanlar var olmanin, insan olmanin vatandas olmak anlamina geldigi; yasamanin (bkz: bios) site yasaminda aktif olarak yer almak oldugu, bireyin kendini gosterebilecegi alanlar bulabildigi bir donemde, kimse tarafindan yonetilmeyip kimseyi yonetmezken, koca bir bosluk icine dustugu zamana isaret eder. surekli genisleyen bir imparatorluk dusuncesi, bir birlik hayali, erisilemeyen bir gucun golgesi altinda kaybolan bireyi temsil eder. kendine kalan bedenine sarilan, onu acidan, zevkten korumaya calisan, dunyada kaybettigi yeri soyut bir duzlemde yakalamaya calisan insanin draminin gostergesidir stoacilik.
    bu yuzden hegel, efendi kole diyalektigi'nde stoaciligi tarihsel bilincin ilk asamasi olarak algilar. stoacilik ona gore, bireyin asimetrik bir iliskide, varligini kanitlamak yolunda attigi ilk adimdir, kendine ait bir zihnin, kendine ait bir ozgurluk alanin yaratilmasi cabasidir. kisi, digeri yoluyla erisemedigi varliginin taninmasi olgusunu kendine referansla kurgular, donusturemedigi, katilamadigi bir dunyaya karsi kayitsizlikla yaklasmaya baslar. ihtiyaclarindan, iliskilerinden, dunyevi olan herseyden siyrilmak stoaciligin ozgurlesme yolunda ongordukleridir. olumu de bu yuzden bu denli sicak karsilarlar. olum ozgurluktur, olume hukmetmek ise, dunyaya katilamamis bireyin elinde kalan son guctur.