hesabın var mı? giriş yap

  • 16 mart 1920 sabahı ingilizler şehzadebaşı karakolundaki mehmetçikleri uykularında, yataklarında öldürürken canını tehlikede görmeyip ingilizlere sempatisini bildiren

    1922'de kemal'in askerleri anadolu'dan ve trakya'dan yunanları, ingilizleri, fransızları temizleyip istanbul'a girecekken canını tehlikede görüp ingilizlere sığınan lider.

    istanbul henüz türk kontrolüne geçmediği halde türklerden o kadar korkmaktadır ki saray'dan rıhtıma gizlice intikal etmek için ailesiyle birlikte iki kızılhaç aracına binmiştir.

    bu adamı övmek, övenin kaç paralık insan olduğunu gösterir. başka bir işe yaramaz.

    edit:typo

  • dünya bankasının korona virüsle mücadele eden ülkelere 12 milyar dolar bütçe ayırdığını duyurduktan sonra yapılan açıklama.
    gelsin hastalar, pardon paralar.

  • doğru karardır. öncelikle yapacağın yoruma sokayım. bir kere işçi bu hareketiyle işverenin tüm güvenini ortadan kaldırmıştır, işveren böyle bir çalışanla çalışmamak istemekte haklıdır.

    verdiğin taksici örneğine ayrıca sokayım. bu kafa yapısıyla her türlü haksızlığı-hukuksuzluğu savunursun zaten. nasıl olsa "doğru" olmayan 8bin tane örnek bulabilirsin.

    son olarak da cehaletine sokayım. türkiye'de yıllardır çalışan insanlar bilir ki iş mahkemeleri büyük oranda işçi lehine sonuçlanır türkiyede ( evet enteresan ama istatistikler bu şekilde, neoliberal bilmemne hikayelerine girme). şirketler bundan dolayı iş genelde mahkemeye gitsin istemiyorlar.

    benim gibi emekçi yanlısı bir adama sinirle bu yorumu yazdırdığın için ayrıca sokayım senin tıynetine.

  • rus üstadlarından birinin bir sözü vardır *:

    "ideal bir evlilik asla olmaz, çünkü; düzgün kadın ilk teklifte kabul etmez, düzgün erkek de ikinci kez teklif etmez."

    gençlikte zaten (bkz: piç tercihi) diye bir şey vardır, bu tartışılmaz. daha heyecan verici bir ilişki için risk alınır... sonra muhtemelen kalbi kırılan kişi erkekler hakkında yüzlerce önyargı geliştirir ve ilişkilerinde sürekli strateji kovalar. bunun belki de en önemli parçası "kendini ağırdan satmak"tır. bu da karşıdaki "düzgün erkek" bireyini iter. sen kendini naza çektiğini zannederken, karşıdaki erkekte "demek ki beni istemiyor, ben de rahatsız etmeyeyim." düşüncesini oluşturursun... sonuç mu? baştaki alıntıyı okuyalım lütfen.

  • bir telefonun "neredeyse" i7 6700k işlemcili, asus z170 pro gaming ddr4 anakartli, 16 gb ddr4 ramli, gtx 970 ekran kartlı bilgisayarla aynı fiyatta olması durumudur. candy crush oynamak için o kadar para mı verilir amk.

  • hemen herkesin bilgisayarla ilk tanıştığında yaptığı, şimdi çoğu komik gelen mallıklardır.

    sene 1985-86 falan, babamın aldığı commodore 64 sayesinde hayatımda ilk kez bir bilgisayarı kanlı canlı görmüştüm.

    babam bilgisayarı televizyona bağladı, açtı. bilgisayar açılır açılmaz oyunlar başlayacak sandığım için elimde joystick ile bekliyorum.

    meşhur mavi açılış ekranı geldiğinde hayal kırıklığı yaşamıştım. babam da -anlamamıştı herhalde ki- bırakıp gitmişti.

    oyunun kasetle yüklenen birşey olduğunu da bilmiyorum daha. ready yazısı bana bakıyor ben ona bakıyorum, ne yapacağımı da bilemiyorum.

    bir komut verilip bilgisayar anlasın diye bir tuşa basıldığını ve o tuşun return olduğunu da öğrenmişim bir yerlerden, çocuk aklıyla "oyun oyna" yazıp return'e basmıştım ve hayatımın ilk syntax error'ünü almıştım.

    hala hatırladıkça gülerim.

  • anketi gönderen sonar ama bilgilerinize arz edip imzasını atan kılıçdaroğlu.

    akp zekasını ortaya koyan bir başka belge

  • kesinlikle bende de var bundan. sevgilimle aynı ev içinde yaşayayım fakat hiç evlenmeyeyim istiyorum. bunun altında da "kimsenin ailesini ve ailesinin isteklerini kabul etmeme" duygusu yatıyor. ben oğullarını sevmişim iyi hoş ama onların kültürel getirilerini ve üzerimde yaptırım uygulamalarını istemiyorum. "bizim gelin saçını mı boyatmış? bizim gelin düğünde askılı gelinlik giydi.. bizim gelin tatillerde bikini giyiyormuş.. bizim gelin iş olmadığı günlerde şort giyiyormuş.. bu gelin de iyi hoş ama hiç konuşmuyor sinsi bir şey.." bunlara maruz kalmak istemiyorum. ve gerçekçi olalım türkiye'de yüzde doksan beşimizin ailesinde bunları yapacak tipler var. hele doğu ve iç anadolu bölge aile yapısını saymıyorum bile. diğer yüzde beş ise sabancılar, koç ailesi falan.

    daha annem babam hariç diğer akrabalarıma katlanamıyorken bir de ek akraba sayısı bana dayanılmaz geliyor.

    edit: yanlış anlaşılmışım, evlenmeyi hiç istemediğim sanılmış. öyle değil, zamanı gelince isterim tabii ki aile olmayı fakat bu saydığım tipte bir aileye girmemek daha iyi. o tipte aileler de çoğunlukta olduğu için, evlilikten değil onlardan kaçıyorum aslında^^