ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
50 kuruştan az para üstüne tenezzül eden insan
-
öğrencidir. 5 kuruşun bile hesabını yapar, babasının parasını yediğinin farkındadır, alın terine saygısı vardır. yata yata kıç büyütenlerin de bunu anlayamayacağının farkındadır.
hande yener'in seren serengil'i ifşalaması
-
serengil bu pozu verdiğinde rahmetli bülent ecevit merdivenleri ikişer çıkıyordu.
ukrayna halkının türk halkından daha cesur oluşu
-
kısmen katıldığım gerçek.
birincisi ukrayna'da olaylara bakış çok farklı. bizde hakkını arayan herkes "anarşik" olarak isimlendirilir ve haklı olsa bile hakir görülür. işsiz kalıp başbakana-bakana haykıran adam bile partizanca saldırıya uğrar, sıradan vatandaş tarafından linç edilir. linç edenler de muhtemelen açlıktan ağzı kokanlardır.
ikincisi orada büyük oranda göstericiler şiddet kullandı. oradaki kullanımı sonuna kadar meşru görüyorum, haklı buluyorum. eğer bizim gibi "şiddet yok abi" modunda olsalardı sinek gibi ezileceklerdi. öte yandan biz şiddet kullansa idik muhtemelen paramiliter güçler oluşturulup ateşli silahlarla vurulacaktık.
sorun, korkaklık değil ama halkın hala tebaa psikolojisi ile devlete ve dolayısıyla güce tapmasıdır.
son hususta bir şeyler yazdım, dolu bakınızdır. (bkz: türk halkının tebaa psikolojisinden çıkamaması)
instagram'daki her gece alemlere akan kızlar
-
30'undan sonra artık düzgün bir erkekle evlenmek isteyecektir :d
6 mart 1996 efes pilsen stefanel milano maçı
-
8 nisan 2005 efes pilsen panathinaikos maçı öncesi eski güzel günleri akıllara getiren unutulmayacak bir maç. efesimizin koraç kupası finalinin ilk maçı. yer abdi ipekçi. hınca hınç dolmuş, türkiye, beşiktaş, fenerbahçe, galatasaray ve trabzonsporun büyük ebatlarda bayraklarının asıldığı, milli duyguların aşırı kabardığı bir maç. efesimiz maçı 76-68 kazanmıştı. tamda sevinememiştik aslında. çünkü bu 8 sayılık fark bize yetmeyebilirdi italya daki rövanş için. ama efesimiz orada 77-70 yenilerek aradaki o 1 sayılık farkla adını altın harflerle basketbol tarihine yazdırıyordu. ertesi gün tüm gazeteler haberi ilk sayfadan vermişti. hürriyet 'in başlığı ise hala gözümün önünde. harikasınız.
yaran baba oğul diyalogları
-
baba bir tamirat işi ile uğraşmaktadır.
- baba ya o öyle olur mu. alttan ittireceksin.
- hsss
- ya baba bırak allahaşkına, o tornavidayla olmaz o, şununla yapsana.
- (dayanamaz işi bırakır) bak oğlum bigün dedenin dükkandayım. saat tamir ediyor rahmetli. ben de omuzundan bakıyorum. dedim ki "baba şunu şöyle yap, bunu böyle yap", deden elindeki işi bıraktı, bana döndü, anlatmaya başladı:
birgün devenin biri coşkun akan bir ırmağın kenarına gelmiş, maksadı karşıya geçmek. suya girmiş, yürümeye başlamış. biraz açılınca akıntıdan ayakları yerden kesilir gibi olmuş. o esnada korkudan biraz kaçırmış.
deve bakmış ki boku suda batıp çıkıyor, girdaplara gire çıka, döne döne uzaklaşıyor, içinden geçirmiş.
"işe bak yahu, sıçtığım bok bana yüzme öğretiyor."
-tısss
paint ile harikalar yaratan 87 yaşındaki babaanne
-
microsoft 'un sponsor olması gerektiği kişidir.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
kimi zaman kisinin kendisini oldurebilecegi sekillerde bile olabilir.
bir ornek verelim hemen...
bilindigi gibi, normal sartlar altinda, hicbir ozel cabaya gerek duyulmaksizin suyun ustunde/askida batmadan durabiliriz. bunun en buyuk sebebi de cigerlerimizdeki havanin -ki ortalama bir kisi icin 3 litre civarinda olan akciger kapasitesi, sporcularda 7 litreye kadar varabilmektedir- vucut yogunlugumuzu dusurmesidir.
bu bilgilerden yola cikarak, cok merakli ve de akilli ben, "ulen akcigerlerimde hic hava birakmadan suya atlarsam bakalim ne olacak?" seklindeki bir soruyu -ki cevabi da belli- kendime sordum. sormakla yetinsem gene iyi... cigerlerimdeki tum havayi son damlasina kadar ufledim... ama arastirmaci bir kisi olarak burada duracak degildim ya... ardindan hemen havuza atladim. yani iyi bok yedim. ahaaa...
aklima gelen ikinci soru*;
"hani havuza altadin ama niye gidip en derin yerine atladin be adam?" 5 metre, boru degil ki!!
evet dogru tahmin. dogal olarak tas gibi dibe coktum... eee cigerlerde de hava yok. yani nefes tutayim desem o da mumkun degil. kol bacak desen onlar da kar etmedi. dedik "buraya kadarmis"... ama benim gibi salaklari dusunduklerinden midir, yoksa malzeme bol geldiginden midir nedir taa havuzun dibine kadar inen korkuluklar vardi. ben de sans eseri o korkuluklara yakin atlamisim. (bunu da suya atladiktan sonra ogreniyorum ha.) onlara tutunup cikabildim yukariya. kisacasi kasla goz arasinda kendimi olduruyordum... sorsan muhendisiz bir de ha. hesap, kitap, mantik... lafmis hepsi...
hikayemizden cikan sonuc;
kulaga ters gelecek ama bunu evinizde deneyin. kuvette falan...
yurtdışında ev için genel gider faturaları
-
esimle cekya'da burslu doktora yapiyoruz.
yer : asagi cekya :)
kazanc (2kisi) : 22 bin koruna ( 850 euro)
okul ucreti: yillik 50000 kron (2 kisi)
kira: 6500 koruna (1+k yani icinde mutfagi olan tek oda daire-studyo) - esyasiz
elektrik + su : 2500 koruna
ısitma : merkezi
telefon (2 kisi) : 800 koruna ( ayni operatorde sinirsiz konusma ve sms, 1gb internet)
internet : 400 koruna ( internet sinirsiz )
mutfak masrafi: 4000 koruna
yol gideri (2 kisi): her gun 11 km lik otobus yolculugu icin aylik 900 koruna
diger giderler:
sigorta (2 kisi): yillik 18000 koruna
vize uzatma (2kisi): yillik 3000 koruna
en dandik camasir makinesi : 6000 koruna
mini boy buzdolabi (2.el) : 1000 koruna
ev tutmak icin : 2-3 aylik kira kadar depozito (12000 koruna odedik biz) + bir kira emlakciya
ıs bulup calismaya basladim. baska sehire tasiniyoruz (kiralarin daha yuksek oldugu). yakinda maasli halin edit'i gelecek. ıs bulma surecim de suradaki yazida.
anne replikleri
-
eve kız arkadaş getirilir.anneyle tanıştırılır.anne evden giderken bombayı patlatır;
-kızım bak oğlumu üzme,ne isterse ver.
+...?!
yonja'da tanışmak için atılan ilk mesaj
-
msj: -kirmizi hapi icmek istermisin..
ynt: bende erkeğim
msj: hasktr
ynt: welcome the desert of truth
polonya'nın 650 bin ukraynalı sığınmacıyı alması
-
olm size ne adam istediğini alır istemediğini almaz egemen bir devlettir. herkes sizi ve sizin sevdiklerinizi sevip benimsemek durumunda mı? o ukraynalı mülteci alıyor, sen arap afgan alıyorsun. herkes kendine yakın bulduğuna şevkat gösteriyor, onu kabul ediyor. adam ülkesinde problem istemiyor, o yaşam şeklinden, o yaşayış tarzından iğreniyor neyini anlamıyorsunuz bunun? gerizekalı mısınız?
kariyer.net'teki realist sekreter ilanı
-
adı duyulmamış olmasına rağmen kendini bir google veya apple sanan bir firma tarafından verilmiştir.