hesabın var mı? giriş yap

  • buradaki arkadaşlara güldüm. istanbul türkiye'nin en iyi şöförlerine ev sahipliği yapan şehirdir. ciddi anlamda istanbul şöförü araba kullanmayı biliyor kardeşim, çünkü bu kalabalığın, sıkışıklığın içinde öğrenmek zorundasın.

    arabanın milimi milimine sığacağı o park boşluğuna dörtlüleri yakıp 5-6 saniye içinde lap diye arabayı oturtmayı istanbul'da görürsün sadece. ankara'da, izmir'de park etmeyi bile bilmeyen bir sürü şöför var ne yazık ki. adam iki arabalık boş yere öyle bir park etmiş ki arabanın yarısı yola taşmış. diğer şehirlerden bahsetmiyorum bile.

    kaldırıma sıfır parkların şehridir istanbul, 25 arabanın dip dibe muhteşem bir senkronla asla birbirine dokunmadan, caddeden dar bir sokağa aktığı şehirdir, zaten trafikten hızlanamadığın için kaza riskinin en az olduğu şehirdir istanbul, istanbul şöförleri olarak güzel kullanıyoruz vesselam. aferin çocuklar.

  • sözlükten bazı arkadaşlarım bilirler, iki tane kızım var, büyüğü sudeniz işte, 7 yaşında.
    evden çıkacağı zaman ne giyeceğine karar vermek için bir on, on beş dakika düşünür. gelir sorar, baba bu oldu mu falan diye. yedi yaşında bir kız çocuğu güzel görünmek istiyor. kimseye kuyruk sallama derdi yok. sevgilisi yok. fingirdeşmeye değil cimnastiğe, yüzmeye falan gidiyor.

    şimdi kızım büyüyor, büyüyecek daha. sürekli büyüyor, kaygılanıyorum. ergenliğinden itibaren maruz kalacağı şerefsizlikleri düşündükçe elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemiyorum. biliyorum, öngörebiliyorum tacizin hangi boyutlarıyla karşılaşma ihtimali olduğunu.

    özgecan' da yedi yaşındaydı bir zaman. çantasında biber gazı taşıyacak kadar tanımıştı içinde yaşadığı ahlakı yüksek, bununla övünen toplumu. olmadı. olamadı. yaşayamadı daha fazla.

    sizler, kadınların gönlü olmasa süslenmez diyenler, sizler dişi köpek kuyruk sallamazsa diyenler, sizler evinde otursaydı ne işi var üniversitede diyenler; hepiniz katilsiniz. hepinizin elinde özgecan'ın kanı var.
    bunu bilin de, yine ne diiyorsanız demeye devam edin.

    benden uzak durun, ailemden uzak durun, sevdiklerimden ve onların ailelerinden.
    inandığınız her neyse belanızı versin. o allah değil bence. sahiden inandığınız bir şey varsa tabii.

  • pkk bir eylemi yapmışsa erkekçe sahiplenir diyen vekil.

    şimdi dünya kadar örnek verildi de en ortada olanı tekrar hatırlatalım. bu süper vicdanlı, sosyalist vekilin "erkekçe" sahiplenir dediği örgüt polis lojmanı civarında 06 ankara plakalı bir araca kaleşnikof, el bombası ve roketle saldırdı. 4 kızı katletti.

    (bkz: 20 eylül 2011 siirt polis myo'ya roket saldırısı)

    olay ve kurbanlar ortaya çıkınca saldırının pkk tarafından değil, derin devlet, asker vs tarafından yapıldığı yayılmak istendi ama arabaya el bombası atmak isteyen şerefsiz hayvanın elinde patlaması sonucu kalan leşi yüzünden bu yalan bilgi de başarılı olamadı. sonuç olarak olan şuydu;

    (bkz: pkk'nın özür dilemesi)

    dünya kadar asker, polis, memur, köylü katleden örgütün 4 kız için özür dileme sebebi ise kızların "kürt" olmaları ve siyasi isimlerin akrabaları olması, tabi bu doğrulamadan sonra bdp'den gelen açıklamalar da vardı, ama paris"te öldürülen 3 pkk'lı için yapılan açıklamarla yan yana koyunca durum şu oluyor; (bkz: #31691546)

    ve son olarak karayılan'dan gelen "erkekçe" açıklama;
    ---
    siirt’te dört kadının öldürüldüğü olaydan üzüntü duyduklarını eylemin “yanlışlıkla” yapıldığını belirten karayılan, “aynı olayda eylemcilerden erdal adında bir gerilla arkadaşımızın da şehit düştüğü bilgisi vardır. hatta eylem içinde durumu fark ettiği için kendini imha etmiş olma ihtimali vardır. çünkü çok duyarlı, halkı ve ülkesi için her şeyini feda edebilecek değerli bir militandı. bu değerli arkadaşın ailesine ve tüm kürdistan halkına başsağlığı diliyorum” dedi.
    ---

    erdal denilen kişi arabaya el bombası atarken elinde patlayan eleman. yani yaptığı saldırıdan değil, 4 'kürt' kızı katletmesinden o kadar müteesir olmuş ki anında cezasını kendi vermiş. örgüt başından gelen açıklama bu.

    erkekliği gördünüz mü?

    şimdi ssö'i yalamaya devam edebilirsiniz...

    not; (bkz: hdp'nin gezi parkı olaylarını sahiplenmesi)

  • yazılan mayışları, özlük haklarını görünce sinir hastası bir at gibi kişniyorum. kısacık çalışma saatleri, aylık 6-12 bin liretler havalarda uçuşuyor. mayışa ek olarak koynuna hatun koyan patron bile var.

    yazarların şöyle geçmişte yazdıklarını bi kurcalasan, donanımhaber ölücülerinden beter yüzlerce entrysini bulursun. çoğunun mendilinin markası blume, evdeki içtiği su sırmadır.

    ama ne de olsa türküye'de herkes minimum 1.83 boyunda, geniş omuzlu, yeşile çalan ela gözleri var hatta ağlayınca yeşil oluyormuş ha bi de başı hariç 20 cm değil mi ?

    36 sayfa entry'nin şöyle 20 sayfasını okumam sonucu, lüksemburg'ta yaşadığıma kanaat getirdim. birazdan thalys trenimle amsterdam'a gideceğim.

    debbe sonucu gelen editinho: minik damla için yardım kampanyası 2

  • ön edit: kendi maaşından ne kesildiğini ve patronuna olan maliyetini görmek istersen lütfen seni bu linke alalım. brütten nete ya da netten brüte maaşına bakabilirsin. %5 indirim ve işveren maliyeti butonlarını değiştirebilirsin.

    bizim türk milletidir.

    bu durum devletin işçi maaşı üzerinden işçiyi resmen sömürmesidir.

    bir işçinin brüt maaşı üzerinden %22,5 işveren adına, %15 işçi adına kesinti yapılır ve devlete ödenir. bir örnek verelim.

    5.000 lira brüt maaşı olan işçiden 1,125 lira sgk primi işveren payı olarak hesaplanır. 750 tl de işçi payı olarak hesaplanır. ikisi toplanır, ay sonunda devlete ödenir. yani 5.000 brüt maaşı olan kişiden devletin sgk geliri 1.875 tl'dir. (ayrıca brüt 5000 diye yalan etiket var, devlet kendi payını da hesaplayıp alıyor, yani esasen 5.000 brüt bu örnekte 6.125 haline geliyor gizlice)

    bitmedi, işçiden kesilen sgk kesintisi olan 750 düşülmüş halinden bir de vergi hesaplanır. yani 4.250 tl üzerinden bir de vergi keserler. bu vergi başlangıçta %15 olmak üzere yıl sonunda aldığın maaşa göre %40'lara varır. hadi diyelim hep %15 ödedin. 637,5 tl de vergi kesilir maaşından.

    yani devlete giden toplam 2.500 küsur para. senin eline geçen de 3500 dür. devlet neredeyse senin kadar para kazanır senin maaşından daha eline geçmeden.

    bununla biter mi? hayır tabi ki..

    o harcayacağın 3.500 lira sana kalan tutardan yaptığın her harcamadan %1, 8 ve 18 kdv alır. ötv alır, emlak vergisi alır, motorlu taşıt vergisi alır. yani dostum, 5000 lira maaşından aslında sana 1500-2000 lira kalırsa öp ve başına koy. yılbaşı geldiğinde sana yaptığı zam aslında kendine yaptığı zamdır. çünkü kendi vergi gelirlerinden asla ödün vermez bu devlet.

    bu arada bu maaş üzerinden alınan vergiler bildiğim kadarıyla devletin en büyük gelir kalemini oluşturuyor. bir asgari ücretli gibi düzenli vergi ödemeyen binlerce işletme, ortalama maaşlı biri kadar vergi ödemeyen binlerce fabrika var.

    aşağıda kadrolu müptezel nickli biri var. kafası tam basmamış. devlet senin maaşın üzerinden sgk yı hesaplar, yarısını senden, yarısını patronundan alır. bunun neyini anlamadın da 3500+2500=5000 yazıp 50 iq seviyenle dalga geçmeye çalışıyorsun. a benim kardeşim, işvereninden o parayı kesmeseydi işveren o parayı sana vermeyecek miydi? senin patrona maaliyetin bu örnekte 6.125 tl + damga vergisi olur. yani seninle ilgili patronundan 5000 çıkmıyor direkt. sgk işveren payı da patronun için bir maliyet.

    edit: agi ve damga vergisi ve teşvikleri unutmadım arkadaşlar. hatırlatmalar için sağolun ama tabloyu ana hatlarıyla ortaya koydum. detaylara inersek ücret hesaplama platformu gibi olacak burası. benim 12.000 lira maaşımdan bana 286 tl agi'yi geri verse ne olur vermese ne olur. problem o değil, problem maaşımızın sadece 1/4 ünü kendimize ayırabilmemiz. devlet resmen mafya gibi neredeyse hepsini elimizden alıyor.

    debe editi: (bkz: tecavuzculere normal vatandasin bakmasi)