hesabın var mı? giriş yap

  • bir örneğiyle frankfurt'ta karşılağım insan grubu. oy verme sebebinin eskiye kıyasla türkiye'ye daha fazla uçuş olması ve ucuz olması olduğunu söyledi. "bu mudur yani tek sebebiniz? akp iktidarı sonrası yargının, sağlık sisteminin, eğitim sisteminin çürüdüğünü göremiyor musunuz? gezi'yi duymadınız mı?" diye sorduğumda türkiye'de yaşlıları hariç kimseleri kalmadığından çok gelip gitmediklerini fakat geldikleri zaman gitgide artan gökdelenlerden ve uçuş sayısının bolluğundan etkilendiklerini söyledi. gelmediğiniz, yaşamadığınız bir ülkenin kaderini kötü yönde etkilemekten hiç rahatsız olmuyor musunuz, siz almanya'da rahat yaşayıp tek derdiniz rahat uçmakken insanların her geçen gün daha da araplaşan bir ülkede özgürlük mücadelesi vermesi canınızı sıkmıyor mu diye sorduğumda cevap veremedi. zaten pek de zeki bir şey değildi.

  • yahu bu "can dündar devlet sırlarını ortaya çıkardı" denilen mevzu, can dündar'ın haberinden tam 6 ay önce hollanda parlamentosunda görüşülmüştü.

    kaynak

    ya bu insanlar nasıl dünyadan bu kadar bihaber, mantık muhakeme yürütmekten aciz olurlar cidden anlamıyorum.

    ulan bu nasıl devlet sırrı ki, bütün dünyanın dilinde, parlamentolarında gündem maddesi oluyor?

    rus uçağı düşürüdükten sonra, putin uydu görüntüleri ile destekleyerek, ışid ile yapılan petrol ticaretini ortaya koyuyordu.

    ne biçim sır olm bunlar? sır kelimesinin anlamını yanlış mı biliyorum yoksa?

  • koltuğu indirirken arkasındaki kişiden izin alma nezaketinde bile bulunmayan birine kaldırır mısın ne demek? belli ki nezaketten incelikten anlamıyor. kaldır ulan koltuğu ayı iki büklüm kaldım burada görmüyor musun hıyar demeliydi.

  • yanılıyor olabilirim ama sitede tanıtımı yapılan "şey" trençkot. yani o giysinin içindeki kadını satmıyorlar anladığım kadarıyla. siz alışveriş yaparken alacağınız ürün yerine, ürünün içindeki mankene mi bakıyorsunuz? eğer öyleyse bence problem sizde. en az ilandaki trençkot kadar çirkin bir ruhunuz var.

  • eskiden, internetin duz olduguna inanilan zamanlarda kullanicilarin a$malari durumunda bo$luga (/dev/null) du$ecekleri inanilan nokta..

    zaman (ve tabi teknoloji) ilerledikce, internetin aslinda yuvarlak oldugu ve sonunun olamayacagi inanci hakim geldi. bu sefer de, internetin bir okuzun boynuzlari uzerinde durdugu saniliyordu..

    bu okuzun bill gates oldugu cok sonradan anla$ildi.

  • bir suru kotu yanina ragmen abd'de yasamaktan tam da bu tip sacmaliklarin olmamasi yuzunden memnunum:

    -federal hukumetin resmi dili yok. her donem bunu teklif eder bazi muhafazakarlar, her sene de yenilirler. yani otobuse atlayip meclis binasina gitsem -ki kafama gore gidebilirim turkiye'dekinin aksine- , ispanyolca sarkilar esliginde tango yaparak kursuye ciksam, oradan da farsca bir metin okusam suc islemis olmam. yaptim oradan biliyorum.

    -50 eyalet icinde 27'sinin resmi dili var. bazisi cok dilli, bazisi salt ingilizce. ama onlarda dahi mahkemeler sizi o dili bilmiyorsunuz diye kapidisari etmezler, gerekirse vizigotca tercuman bulmak zorundadirlar (germen dili oldugundan alman'in tekini bulup getiriyorlar cogu zaman yuttururuz diye ama o kadar kusur kadi kizinda da bulunur, sonucta burasi bir isvec degil)

    -anayasada degistirilmesi teklif dahi edilemez seyler yok. ifade ozgurlugu adi altinda teklifini edersin, sonra ayarini yer oturursun.

    -eger bir kanun anayasaya aykiriysa dahi, askeriye basin bildirisi yapmaz. zira askerin isi ne anayasayi fiilen korumak/yorumlamaktir (bu is icin supreme court var) ne de anayasa hakkinda resmi aciklamalarda bulunmak (bu is icin asker disinda herkes var, baskandan tut sivil toplum orgutlerine, talk show'culardan senatorlere kadar herkes). onun yerine askerin isi ride of the valkyries esliginde baska ulkeleri bombalamaktir (..oylar gelsin artik)

    -kimse genelkurmay baskaninin * ismini cismini bilmez. kendisi bile bilmez. savaslari zaten robotlar yaptiklarindan komuta kademesinin onemi yok. ben de demin wikipedia'dan baktim, meger bir oncekisi benmisim. vatandas bile degilim halbuki. oyle esitlikci bir yer burasi. ama bir isvec degil.

    -bizim genelkurmay diyor ki "dil birliğinin olmaması durumunda bunun sonuçlarının neler olacağı, tarihteki birçok acı örnekleriyle gözler önündedir". dil, din, irk, renk birligi olmayan amerika'nin icler acisi hali ortada: 220 senedir askeri darbe olmuyor, 150 senedir ic savas cikmiyor. adamlar sikintidan gidip baska ulkelerde ic savas ve darbe yapiyorlar (ti pi tissss..anti-amerikan populizminin fazlasindan zarar gelmez)

    -amerika'da kizlar teklif etmiyor, evet diyecegini varsayip direkt saldiriyorlar. asker birsey demiyor.

    simdi biz, sivil konularda, bir amerika olmadigimiz icin mi askeriyeye muhtaciz, askeriyeye muhtac olageldigimiz, muhtac birakildigimiz icin mi bir amerika olamiyoruz? daha muhimi amerikalilar biraz zayiflarlarsa bir isvec olabilirler mi en sonunda?

  • son zamanlarda şu kalıp müthiş modadır bu tip sitelerde: ”üst verdim, kahvemi yudumluyorum.” pezevenk sanki borsadan milyon dolarlık hisse almışta kahve yudumluyor. alt tarafı 2 liralık kupon yapmışın hangi kahve it? kopi luwak mı içiyosunuz amk sakarya-güngören maçını izlerken?

  • sene 1894. orijinal michelin man. görsel

    efsaneye göre michelin man, 1894 yılında lyons evrensel sergisi sırasında icat edilmiştir. salonda bir yığın lastik gören edouard michelin, kardeşi andre michelin'e dönerek "bak! kolları da ekleyip bir adam yapabiliriz!" demiş.

    bu fikrin peşinden gidildi ve ünlü illüstratör marius rousillon, lastiklerden, "şimdi içelim" ya da başka bir deyişle "engelleri yutalım" anlamına gelen latince "nunc est bibendum" sözüyle vurgulanan, yol tehlikeleriyle dolu bir bardağı kaldıran bir adam icat etti. bu isimle yola çıkıldı ve 1898 yılında "bibendum" doğdu.

    michelin man, ya da bibendum, 2000 yılında financial times tarafından yüzyılın logosu ödülüne layık görüldü.

    sonradan michelin lastiklerinin logosu olacak michelin adamı neden beyaz? çünkü aslında kauçuk lastikler doğal olarak beyazdı.

    ancak 1912 yılında beyaz lastiklere karbon kimyasalları karıştırılarak siyaha dönüştürülmüştür.

    değişiklik estetik kaygıdan daha ziyade yapısaldı. karbonun eklenmesiyle birlikte lastikler daha dayanıklı hale geldi.

    michelin guide ve yıldızları ilk olarak 1926 yılında andré ve édouard michelin kardeşler tarafından fransa'da seyahat ve turizmi teşvik etmek amacıyla tanıtılmıştır. rehber başlangıçta insanları araba kullanmaya ve michelin lastiklerini kullanmaya teşvik etmek için otellere ve restoranlara odaklandı, restoranları ve otelleri değerlendirip not vermeye başladı, böylece daha fazla insan bu restoranlarda yemek yemek için arabalarıyla daha uzak mesafelere seyahat edecekti. bu da lastikleri daha hızlı aşındıracak ve insanları daha fazla lastik satın almaya zorlayacaktı.

    michelin'in kullandığı yıldız sistemi üçe kadar çıkıyor ve restorana arabayla gitmeye değip değmeyeceğine göre ayrılıyor.

    one star: "a very good restaurant in its category"
    two star: "excellent cooking, worth a detour"
    three star: "exceptional cuisine, worth a special journey...

    bir yıldız: "kendi kategorisinde çok iyi bir restoran"
    iki yıldız: "mükemmel aşçılık, güzergahınızdan çıkıp gitmeye değer"
    üç yıldızlı: "olağanüstü bir mutfak, sırf burası için özel bir yolculuğa çıkmaya değer...

    bu arada michelin rehberi ikinci dünya savaşı'nda etkili şekilde kullanıldı.

    michelin rehberi'nin ikinci dünya savaşı ile ne alakası var?

    1944 baharında, ingiltere normandiya'ya çıkartma yapacak ve avrupa'yı kurtaracak olan armada'yı koordine ederken, müttefikler fransa'da ilerlemelerinin engelleneceğinden endişe ediyorlardı, çünkü tüm yol tabelaları işgalci güçler tarafından tahrip edilmişti.

    uzun araştırmalar ve michelin paris yönetimiyle varılan mutabakatın ardından müttefikler, yüzlerce ayrıntılı şehir haritası içeren michelin rehberi'nin 1939 tarihli son baskısını yeniden basmaya karar verdi.

    bu baskı washington'da tamamen yeniden basıldı ve "sadece resmi kullanım içindir" ibaresiyle damgalanarak subaylara dağıtıldı. michelin rehberi fransa'nın kurtuluşuna bu şekilde katkıda bulundu.