hesabın var mı? giriş yap

  • doğru kararın ötesinde pratiktir. işid sakalıyla gezecek diye duman zehirlenmesinden ölen itfaiye personeli rezilliktir. oksijen maskesi takması gereken bir meslek alanında çalışan adam sakal, geniş bıyık vb. bırakmamalıdır.

  • son zamanlarda sıklıkla yaptığım eylemdir. iki paragraf yazıyorum, sonra "bana ne lan?" deyip göndermeden siliyorum. hatta bu entryi de silecektim, zor tuttum kendimi. harbiden, bana ne lan?

  • atlıkarınca 19. yüzyılda bizde atlıkaraca birleşik sözcüğüyle karşılanıyordu. buradaki karaca ise hayvan adı olmayıp italyanca'dan giren ve bizde "araba, fayton" anlamında, karoça biçiminde kullanılan it. carrozza - araba sözcüğünden gelmektedir. atlı karoça zamanla atlıkaracaya, daha sonra da atlıkarıncaya dönüşmüştür. prof. dr. dogan aksan - her yönüyle dil

  • dün yolladığım entry'den sonra (bkz: #81821475) çokça ersun yanal ana başlıklı mesaj aldım. bu yüzden kendi başlığı altında topluca bir cevap vermeyi kendime borç biliyorum.

    ben ersun yanal'ı çok severim. oynatmaya çalıştığı futbola da şapka çıkarırım. ama buradaki kilit nokta ''oynatmaya çalıştığı'' kelimesinde yatıyor. neden?

    ersun yanal elindeki kadroya göre şekil değiştiren, doğruca sonuca giden bir teknik adam değil. bu konuda bazı etik değerleri var ve bu değerlerin dışına çıkmıyor ya da çıkamıyor. elindeki kadro ne olursa olsun hücum futbolunu benimsemeye çalışıyor, karşısındaki takım kim olursa olsun oyunu rakip sahaya yıkmayı hedefliyor. şimdi bu tanımlara bakınca kendisinin tam bir büyük takım hocası olduğunu çıkarabiliriz. zaten öyledir de. işte tam olarak bu noktada bence başka bir soru sormamız gerekiyor;

    fenerbahçe ersun yanal'ın oyun anlayışı kadar büyük bir takım mı?

    cevap?

    2013/14 sezonundaki ağırlıklı kadroya bir göz gezdirelim:

    volkan demirel

    caner erkin
    bruno alves
    bekir irtegün
    gökhan gönül

    mehmet topal

    raul meireles
    emre belozoğlu *baroni

    moussa sow
    emanuel emenike
    dirk kuyt

    fenerbahçe o sezon nasıl oynuyordu?

    1. mehmet topal hücumda stoperlerin arasına kayıyor, stoperler beklere doğru açılıyordu. (bkz: modern 3-5-2) (bkz: juventus)
    2. bek oyuncuları kendilerini orta çizginin önünde konumlandırıyordu.
    3. premiere lig tecrübesi olan iki tane box to box oyuncusu orta alanı domine ediyordu. meireles ayağının üst içi ile 70 metreye zımba gibi diagonel gönderebiliyor, oyunu kanatlara açabiliyordu.
    4. emre orta alandaki daha teknik ve ince iş gören oyuncuydu. geriye gelip topu alırsa ve oyun orta alanda tıkandıysa topu kanatlara indirmekten yükümlüydü.
    5. beklerin sadece orta açma görevi yoktu, aynı zaman da emre'den aldıkları toplarla oyun da kurmaları bekleniyordu.
    6. dirk kuyt kaleye dönük de, sırtı dönük de oynayabiliyor ayrıca önüne atılan toplarla da defansın arkasına sarkabiliyordu. sağ iç forvet olarak konumlanıyordu.
    7. moussa sow oyuna sol iç forvet gibi başlasa da caner'in bindirmelerine göre emenike ile sürekli kayma gerçekleştiriyor, alan açıyordu.
    8. emenike'de sow'un yaptığının aynısını yapıyordu. oyun tıkanırsa gerek kuyt gerek mousa ile rol değiştiriyor kendini çizgiye atıyordu.
    9. oyun hepten tıkandığında tüm sistem emre ve meireles'in topu kanatlara indirmesi, webo'nun oyuna girmesi, caner'in sürekli orta denemesi ve meireles ile emre'nin dönen topları toplayıp topu tekrardan kanada indirmesine dönüyordu.
    10. öyle ya da böyle rakip kim olursa olsun kilit bir türlü açılıyordu.

    not: 3-3 biten beşiktaş maçından sonra slaven bilic'in demecini hatırlayın. bugün biz adamlarla oynadık. çok güçlüydüler, çok sert oynadılar.

    şimdi bir de elimizdeki kadroya bakalım.

    harun tekin
    şener özbayraklı
    diego reyes
    martin skrtel
    hasan ali kaldırım

    mehmet topal
    jailson
    yassine benzia

    andre ayew
    islam slimani
    aatif

    bu oyunculardan kaç tanesi yukarıda saydığım maddeleri yerine getirebilir?

    1. mehmet topal içlerinden aynı oyuncu ama temposu aynı mı? değil.
    2. şener özbayraklı gökhan gönül'ün oyuna koyduğu tempoyu yapabilir mi?
    3. hasan ali kaldırım 3-5-2'nin solunda oynayacak tempo ve tekniğe sahip mi? 14 asist yapabilir mi?
    4. jailson'un şimdiki oyunu meireles kadar tempolu mu? alanı meireles kadar iyi daraltıyor mu? meireles gibi topu kanada indirebilir mi? ön alanda döneni devamlı toplayabilir mi?
    5. emre'nin yaptığı işe yakınını kadroda sadece benzia yapabilir, hatta oyununu bir üst seviyeye de çıkarabilir. ama emre kadar tempolu olması şuandaki fizik kalitesi ile çok zor.
    6. andre ayew sırtı kaleye dönük oyunda ne kadar etkin? kuyt kadar pivot özelliği var mı? ama en azında dirk kuyt'ın oyuna yaptığı katkının bir bölümü kendisinden beklenebilir.
    7. aatif vs mousa sow? ... fazla söze gerek yok. burada bursaspor'daki sow'dan bahsetmediğimi anlamışsınızdır sanırım.
    8. slimani ve emenike bambaşka oyuncular ama yapmaya çalıştığı şey aynı. taktiğe daha fazlasını da katabilir.
    9. kenardan webo katkısı gelemez. fenerbahçe eldeki oyuncu temposu ile 4 forvet kaldıramaz. (bkz: 1 eylül 2018 fenerbahçe kayserispor maçı)
    10. ???

    yanal'ın elinde ekstradan sev sevme baroni gibi, 22 yaşında dinamik alper potuk gibi, yeri geldiğinde sadece oyunu sertleştirmeye yarayacak mehmet topuz gibi sakatlık dahilinde takıma katılan hamle oyuncuları da vardı. bakın burada oyuncuların kalitesinden bahsetmiyorum, mevcut oyuna uyumlarından bahsediyorum.

    stoperlere çok vurgu yapmadım çünkü bu sistemdeki stoperlerin ortalama üzeri atletik olmaları ve sadece pozisyon almayı bilmeleri gerekiyor. çünkü amaç dönen topları toplayıp topu sadece emre'ye ya da baroni'ye indirebilmek. bu yüzden elit oyuncular olmasalar da çok iyi iş çıkardılar.

    mesela dün roman'ın yaptığı pas hatasını bruno alves ersun yanal takımında yapmış olsaydı topu kapan adamı önce çekmeye çalışır, düşüremezse tekme sallar ve pası attırmazdı. fark burada zaten.

    ***

    futbol elbet bu kadar keskin maddelere indirgenemeyecek kadar değişkenliğe sahip bir oyundur. ersun yanal bu takımın başına geçerse tabiki direkt olarak 2013/14 fenerbahçe'sini benimsemeyecektir ama oyuncu kadrosundan tamamen farklı bir şey de beklemeyecek, en azından dinamikler genel çerçevede aynı olacaktır. burada şu soru elzemdir:

    ersun yanal trabzonspor'da kötü teknik direktör olduğu için mi başarısız oldu?

    cevabı aslında biz fenerbahçeliler daha iyi biliyoruz. ve buradan yazının başına dönüyoruz:

    1. fenerbahçe kadrosu 'ersun yanal' teknik direktörlüğü için yeterli bir kadro mudur?
    2. fenerbahçe ersun yanal'ın oyun anlayışı kadar büyük bir takım mı?

    bu noktada fenerbahçeli arkadaşlar hemen kızmasınlar buradaki 'büyük'lük sıfatı maziye gönderme değildir. oyunun büyüklüğüdür. rakibin gözü önünde nasıl bir psikoloji ile sahaya çıkmanla ilgilidir.

    çaykur rizespor maçından sonra ne diyor vedat muriç?

    ''fenerbahçe'nin sorunlarını biliyorduk''

    sen rakiplere karşı bu şekilde sahaya çıkıyorsun. oyunun büyük değil, psikolojin yerlerde. tüm bunlara rağmen ersun yanal'ın gelip hem kendisini hem de fenerbahçe kadrosunu bir anda değiştireceğine inanıyorsanız bana kalırsa yanlış yoldasınız. kendisinin çok iyi bir teknik direktör ve spor bilimcisi olduğunu düşünmeme rağmen bunu yapabileceğini sanmıyorum.

    bu açıdan bakıldığında fenerbahçe taraftarının takımının oyununun zayıf olduğunu kabul etmesi gerektiğine inanıyorum. bunu taa vitor pereira döneminden beri yapmamız, ''fenerbahçe önlem almaz, aldırı!1!'' şeklindeki psikolojiden çıkmamız gerektiğini savunuyorum zaten. - önceki yazılara bakabilirsiniz- fenerbahçe'nin olması gereken yer burası değil onda hem fikiriz ama yıllarca yapılan yanlış durum tespitleri kadronun çekirdeğini bu noktaya getirdi. ve yine teşhis yanlış konulur, olay tamamen cocu'nun üzerine yıkılırsa geçmişten hiç ders almamışız demektir.

    not: tamamen bu olaylar yüzünden ersun yanal olmaz derdindeyim. yoksa kendisini ve oyununu çok severim. tercih edilir ve benim yüzümü kızartırsa da seve seve bu entry'yi editlerim, orası ayrı mevzu.

  • üst edit: bana kiralık ilan gönderenlere çok teşekkür ederim. araştırmaları son 2 haftadır sürdürüyorum. görmediğim pek ilan kalmadı diyebilirim. ancak değerli zamanını ayıran sizler benim canımın ciğerisiniz. hep böyle güzel kalın!

    herkese merhaba,

    iş değişikliği sebebiyle ümraniye'de ev arayışım bulunuyor. 1+1 ve 2+1 olarak ev bakıyorum ancak ne yazık ki uygun bir fiyatta kiralık ev bulamıyorum.

    ev fiyatları;
    dökük olarak 2500 tl'den başlıyor.
    normal olarak 3500 tl'den başlıyor.
    iyi olarak 4500 tl'den başlıyor.

    bu fiyatlara ek olarak, faturalar + yemek + aidat + eşya taksiti, ödemeleri eklenince 5 bin liraya yaklaşıyor hatta fazlasıyla geçiyor. bir insanın tek başına berbat standartlarda bir eve çıkması imkansız gibi duruyor. bu şartlarda eve çıkan birisinin üsküdar'a gideyim de kız kulesine karşı şöyle bakıp döneyim demesi için 40 kere düşünmesi, hesap kitap yapması gerekiyor.

    7000, 10000, 15000 hatta 40000 tl'ye kiralık yerler mevcut buralarda kimler kalıyor.
    250 tl indirim talep ettiğim pazarlıklar oluyor. evlerini boş tutuyorlar yine de 250 tl altına düşmüyorlar. böyle bir şey olabilir mi ya, ev sahipleri veya emlakçılar bu durumu gerçekten düşünmüyor mu?
    işin en garip tarafı bu evler sürekli tutuluyor. eskaza bir ilan yakalasam 2500 tl altında ya kaporası verilmiş ya da ilanı kaldırmayı unutmuşlar.

    arkadaşlar bir insanın normal bir evde yaşaması neden bu kadar zor. son bir ayda 1500 tl olarak açılmış ilanlar yılbaşından sonra 3500 tl olarak güncelleniyor.

    edit: mesaj atan arkadaş, bu şehirde öğrenciler yaşıyor onları da düşünsene. zor bela ailesi okuması için devlet üniversitesine gönderiyor. yurtlarda yer bulamıyorlar. hadi biz çalışıyoruz ucu ucuna yettik. onlar ne yapacaklar!

    edit2: allah aşkına paylaşımlı odalarda nasıl kalacaksın burası türkiye. nasıl güveneceksin, kime güveneceksin?

    edit3: bazı arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun gerçekten. eğer yoksa bile bir zamanlar nasıldı diye hatırlamaya çalışın. burada bahsettiğimiz konu, sadece dijital bir kırıntı değil. mevzu bahis insanların gerçekten sokakta kalması. üniversite hayaliyle, yeni evli mutlu bir yuva hayaliyle, güzel bir çocuk yetiştirmek hayaliyle, kendi özgürlüğünü tatmak hayaliyle yaşayan insanlar için bu hayallerinin yok olması demek.
    lütfen ama lütfen entry girerken bu noktaya dikkat edin.

    edit4: bir arkadaş mesaj kutuma şu garip şeyi iletmiş. "1+1 bakiyorum yazmissin 1 bak o zaman. tek oda mutfak."
    allah razı olsun parkta yat dememiş :(

    edit5: çeşitli arkadaşlar avrupa yakasına (beylikdüzü, bahçelievler) yerleşmemi öneriyorlar.
    iş ümraniye'de taş mı yiyelim?

    edit6: arkadaşlar bir mal o fiyattan piyasaya sunulmus olsa bile takas gerçekleşmediği sürece onun gerçek değeri olmaz.
    bu işin kontrolü basit, bir şekilde o muhitte son 10 tutulan evlerin özellikleri ve fiyatlarını vereceksin. araya bir makas belirleyip ev sahibinin ilan sınırını çizmek gerekiyor.
    madem serbest piyasa bir dökün bakalım verileri, arz - talep diyip kaçmak kolay.

  • bak abiciğim, güzel başkanım, canını yidiğim; bölümlere, helede böyle toplum için önemli bölümlere, talep yoksa kapatmak mı yoksa talep olması için bazı çalışmaların yapılması mı mantıklı? imam hatibe, ilahiyat fakültelerine verdiğin imtiyazlar gibi bir şeyler sağla sana adamlara!

    ama gördüğümüz şu ki; bilimin, ilimin değeri sıfır şu hükümetin gözünde...