hesabın var mı? giriş yap

  • iddiaları vs biraz geç de olsa izledim.

    arada ben de her normal insanın yapması gerektiği gibi kendi yazdığından şüphelenen, arada "belki de ben yanlış biliyorumdur" diyen biriyim. kendimi yanlış bulduğum gidip düzelttiğim vakidir.

    ama okullarda cüzdanından atatürk resmi düştüğü için 15 yaşındaki çocuğa mobbing uygulayan "abiler" beni hedef almaya başladıysa herhalde doğru yoldayım diyorum.

    siyasi partilerle benim pek bir işim olmaz. benim şahsi önderim mustafa fehmi kubilay'dır. tarikatlara, irticaya, yobazlara ve bunların şakşakçılarına bir gıdım yol vereceğine dik durup başını vermeyi tercih etmiş olan subaydır. bu ülkenin kurtuluşuna giden ve artık unutulmakta olan o yol kubilay gibi insanların başları ile döşelidir.

    o yolda benimkinin de olmasından şahsen gurur duyarım.

    kendimi savunmayacağım. benim yazdıklarım ortadadır. zaten sayı olarak çok da fazla bir yazı yok, isteyen gider okur ve ne anladıysanız odur.

  • kutsal bilgi kaynağında başlatmayı teklif ettiğim kampanyadır. sen sormazsan, ben sormazsam azalarak biteceğini düşündüğüm ünlümsü kişileri hiç değilse sözlükte görmeyeceğimizi düşünüyorum.

  • makine mühendisliği 1.sınıfta okuyan bir erkeğin facebook statüsü:

    " bizim sınıfta 2 kız var. biri benden yakışıklı öbüründen ben güzelim."

    üzüldüm çocuğa.

  • 24 yılın ağır biz ceza olduğuna katılıyorum. hatta bir insan ömrünün neredeyse 3'te1'i ama indirim uygulanınca bunun 16 yıla düşeceği aşikar gibi.

    işlenen bu cezada tahrik unsuru yok. adı üstünde -canavarca hislerle adam öldürmek-

    adli tıp raporunu okumuştum malesef. münevver karabulut henüz canlıyken tahayyül dahi edemediğimiz işkencelere maruz kalmış.
    bu tip ayrıntılara girmek istemiyorum ama kızın kafa derisini kafatasından ayırmaya kalkmışlar. hadi öldürdün, hadi parçaladın.
    neyin hırsıdır bu ki vahşice oynuyorsun bedenin üstünde.

    yani bu, kızı öldürüp sonra panikten parçalamak falan değil. bu cani ve yardım edenler bir şekilde çocuğun bedeni üstünde en korkunç şekilde katliam yapmışlar.

    münevver karabulut göbek hizasına paralel şekilde yarıklar açılırken malesef ki hala canlıymış...

    münevver karabulut başı gövdesinden parçalanırken bir noktaya kadar canlıymış.

    bakın bu kız korkunç acılar çekerek öldü. ve bir çöp kutusuna atıldı. bunlar şaka değil.

    empati yapın aileyle dahi diyemiyorum. insan delirir !

    bu tip bir cezanın bedeli duygusal yönden bakarsam idam olmalı. ama idam cezasına da karşı duralım diyoruz, insan canını alma hakkı başka insana verilmesin diyoruz amenna.

    o yüzden uygun olan cezanın müebbet hapis olduğuna inanıyorum.

    bir caydırıcılığı olmalı her şeyden evvel yahu. emsal bir dava bu.

    ne kadar ıslah olmuş olursa olsun ben 40'lı yaşlarında özgür kalmış bir cem garipoğlu'nun olduğu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum.

    cem garipoğlu'nun işlediği suç akıllara sığmayacak derecede ağır bir suçtur. bunu unutmayın. o'na sempati beslemeyin.

    hepimizin iyi niyetleri adına üzgünüm ama bazı insanlar topluma kazandırılamaz. kazandırılmamalı..

    bunu anlamak için münevver/emsalleri/yakınları olmak gerekmiyor.

  • 30 temmuz 2016 tarihinde türkiye'nin yaklaşık 430 kilometre üzerinden geçmiş olan uluslararası uzay istasyonu (bkz: ıss) tarafından çekilmiş görüntüler. doğal.

    dünyanın çevresinde bir günde 15,5 tur atan ve türkiye üzerinden de birçok kez geçen bir uzay istasyonu bu. yer ile 10 derece açı yaparak çıkıp; en tepe noktada 57 derecelik açı ile noktasal bir ışık kaynağı gibi görülen bu geçiş 6 dakika 25 saniye kadar sürmüş*.

    ve bazen gözlerimizi bir noktaya dikip, dalar gideriz ya; en güzeli uzay boşluğunda kaybolmak bence

    yine küçük bir hatırlatma: android cep telefonunuza ıss detector adlı uygulamayı indirip, program içindeki radardan da takip edebilirsiniz hangi noktadan geçiş yapmakta olduğunu.

  • zevk aldığınız ya da vergi vermediğiniz bir şeyi kullanabilir misiniz lan bu topraklarda öyle kafanıza estiği gibi?

    uber güzelmiş.
    kaldırırım.

    booking iyiymiş.
    engellerim.

    vikipedia faydalıymış.
    girdirtmem.

    araba alayım?
    önce 2 tane bana al.

    telefon, bilgisayar alayım?
    10 katını ödersen olur.

    içki içeyim?
    istediğim saatte, istediğim günlerde ederinin 20 katını verirsen olur.

    ne yapsam ya şu ülkede hoşuma gidecek?
    bilmiyorum ama yapamazsın. engellerim, vergi koyarım, kısıtlarım.

    çekin elinizi bir şeyden ya yeter lan yeter. vallahi sıktınız, bunalttınız yeter. geçimini benim vergilerimle sağlayan bir yapı, benim seçtiğim ve maaşlarını benim ödediğim insanlar benim hayatıma bu denli karışamaz. göreviniz bu değil.

  • bir çocuk için yaşanabilecek zor durumlar herhalde babasının işsizliği hastalığı güçsüzlüğü dirayetsizliği falandır. her çocuk babam güçlü demek ister.
    benim babam akıllıdır diyen istisna 1 çocuk bile görmedim. dursun benim çocuğum. çocuğum derken evladım, yani öğrencim. iki aydır uğraşıyorum hepsiyle.. ceplerine para koyuyorum, onların yanında olduğumu hissettiriyorum. bazen kızıyorum… neyse dursun fark edilmesi zor bir çocuk. sorunsuz vasat üstü. haylazlığı yok. çok başarılı ya da başarısız denilebilecek bir yeteneğini henüz görmedim. kısa siyah saçlı, kalın kaşlı kısa boylu durgun bir çocuk. bahçede yanıma geldi. kulaklık vardı kulağımda müzik dinliyordum. söyle oğlum dedim dikilince karşımda. öğretmenim ben fotoğraf paralarını geç getirebilir miyim dedi. tabi dedim. bir sorun mu var söylemek ister misin? dudakları titredi. bana sarılmak istediğini düşündüm iki kolu aynı anda hareket edince ama toplayamadı kendini herhalde. odaya aldım mesafeli durdum bu sefer. anlat oğlum dedim. babam böbrek hastası diyecekken gözyaşını gördüm. saklıyordu kendince. dizlerimin üzerine çöktüm üzerime atladı. sarıldı beklemediğim kadar sıkı. beklemiyordum çünkü dursunu tanımıyordum. kimse hiçbir şey anlatmamıştı hakkında. şaşırdım cidden. eğitimsizim bu durumlarda doğrusu nedir bilmiyorum. ama izin verdim bir müddet sarılmasına. belli ki epeydir yapmak istediği bir şeydi bu. ayağa kalktım elimle gözyaşını sildim. ve tüm içtenliğimle kendi çocukluğumu anlattım. ben onun gibi cesur davranıp bir öğretmenime sarılmamıştım. para verdim kola aldı içtik beraber. 1 kolayı 2 kişi içtik. sonra babası aradı akşam. ağlamaklıydı ses tonu. izin vermedim ağlamasına. iyi bir baba olmak için çaba sarfettiğini oğluna bakıp anladığımı söyledim. teşekkür etti ama teşekkürün anlatmak istediği şeye yetmeyeceğini düşünüyordu. yeteceğini hissettirdim. çocuğu halk oyunlarına, oradan dersaneye, oradan da basketbol için bir kulüp çalışmasına kaydıracağımı söyledim. bursu o söylemeden ben söyledim. ve ekledim.

    - teşekkür etmek zorunda bile değilsiniz. ben devletim ve bu söylediklerimi 5 kuruş talep etmeden çok daha önce yapmam gerekirdi. eşşek gibi yapıyorum ve zorundayım.

    – hocam estağfurullah

    - yok estağfurullah. allah pişman olmayanı affetmez. geciktiğim için özür dilerim dedim.

    sussun diye söylemiştim zaten böyle. sustu. başka bir arzunuz olursa çekinmeyin dedim kapattım.

    keşke dursunu tanısaydınız. ertesi gün ses tonunun, yürüyüşünün nasıl değiştiğini bir görseydiniz.

    dünyayı değiştirmek bir çocuğa tebessüm ettirmek kadar kolay.

  • karadeniz bölgesinde bir iş yemeği. masada genel müdürler, proje koordinatörleri, yöneticiler vs 20 kişilik bir ekip. sofrada da malesef çükündür var.
    malesef diyorum çünkü bir gün öncesinde çok daha mütevazi başka bir sofrada yine vardı ve adının ne olduğunu o zaman öğrendim. belli ki iyi öğrenememişim.
    karşı şirketin proje yöneticisi kadınla yan yanayız. ağzına bir parça çükündür attı. bana dönerek;

    - hmm bu ne ki acaba?
    + sikindir.

    bazen gürültülü bir ortamda yüksek sesle konuşurken herkes bir anda susar ya, işte öyle yankılandı bu söz. ama ben gerizekalı kendimden o kadar eminim ki sözlerime devam ettim;

    + evet bana da garip geldi, ama sikindir deniyor işte, insan yedikçe alışıyor, ehehe!

    kadın hiçbir şey diyemedi, ortalık iyice gerildi. tam o anda diğer tarafımdam yediğim dirsek darbelerini fark ettim. baktığımda dün çükündürü kendisinden öğrendiğim arkadaş gülmekten kıpkırmızı olmuştu, kulağıma eğilerek;

    - oğlum sikindir değil lan naptın, çükündür o!

    işte o anda sikindir/çükündür her ne boksa onunla aynı renk olduğumu hissettim.

  • güzel film, hayatınızı değiştirecek film olmayabilir ama zaman kaybı demek de zalımlık olur. o kadar da şaabmayın gençler.

    --- spoiler ---

    başkanın özel kalem müdürünün bizzat başkanın oğlu olması, nasa'nın başında anestezi uzmanının olması aslında çok paralel evren sayılmaz, birkaç bin km ötede olabilecek şeyler bunlar. abartı olsun diye yapmışlar ama abartı olmamış bizim için.

    "kuyruklu yıldız aslında hiç yok" diyenler sanırım covid diye bir hastalık yok diyenlere ithafen eklenmiş.

    look-up'ı don't look-up olarak değiştirerek bunun üzerinden hamaset yapan siyasiler var...
    "size yukarı bak diyolar çünkü onlar size yukardan bakıyolar" falan gibi akp siyaseti var. gerçekten amerika da böyle mi lan?
    bizim kadar varoş ve kalitesiz mi siyaset?

    --- spoiler ---