hesabın var mı? giriş yap

  • valla bana minübüsü kaçırınca bile geliyor bu his. sebebi ise bundan sonraki hiçbir minibüsün, kaçan minibüs gibi olmayacağı düşüncesi. olması gereken bir şeyin, ritüelden ansızın sapıvermesi insanın canını çok sıkıyor. bir şeyin zamanında ve yerinde olmaması hissi de olabilir yani. mesela geçenlerde laptopumun şarj aletini memleketimde unutmuştum. bunu fark ettiğimde inanılmaz bir çöküntü yaşadım. tarif edilemez bir şey bu. zamanda bir kırılma yaşanması gibi bir şey.

  • buna mangal+kendin pişir kendin ye tabelası ekleyince coğrafya bir anda türkiye sınırlarına dahil olur.

  • şahsen en sinir olduğum görgüsüzlükleri yazacağım, bunu uygulayan insanlara istisnasız sert çıkar ve keyfini kaçırırım.

    -telefonla bir şey gösteren birinin elinden telefon alınmaz. onun elinden bakılır.

    -şahıslardan "bu" diye bahsedilmez.

    -detay vermenin istenmediği belli olan bir konuda ısrarla soru sorulup kişi darlanmaz. hatta çok yakın arkadaşınız değilse hayatıyla ilgili hiçbir konuda soru sorulmaz, o isterse anlatır zaten.

    -mesaja saatlerce ya da 1 gün sonra gibi geç cevap verildiğinde hiçbir şey olmamış gibi konudan bahsedilmez, önce geç yazılma sebebine dair kısa bir açıklama yapılır.

    -bir kişiye ne kadar samimi olursanız olun ortamda en az 1 kişi daha varsa "şurana şöyle olmuş" vs. denmez.

    -sizden özellikle tavsiye istenmediyse giyim tarzı konusunda tavsiye verilmez. "öyle giyinme, böyle giyin." denmez. bunun alt anlamı "bu halin iyi değil."dir. size ne başkasının giyim tarzından yapraklarım. ben kimsenin tarzı hakkında yarım saniye düşünmemişimdir, nasıl bu kadar hayatsız olabiliyorsunuz?

    -göz göze gelince öküz öküz dümdüz bakılmaz, hafif gülümsenir. normal hali asık suratlı biri olarak söylüyorum.

    ailem mi çocukken beni çok kastı bilmiyorum ama bazı insanlara cidden görgü hiç yüklenmemiş. 83 milyonu bir araya toplayıp hızlandırılmış adab-ı muaşeret kursu veresim var.

  • --- ayar ---

    müşteri: çok pahalı

    restoran cevabı: kokoreçi ele alalım: bunun ekmeği, kokoreçi, baharatı, yağı, doğalgazı, ustası, paketleyen garsonu, size ulaştıran kuryesi, motosikletin benzini, hazırlanılan restoranın elektriğinden tutun kirasına kadar, daha sayabileceğimiz bir çok şeyi düşündüğünüzde çok da pahalı bir hizmet vermiyoruz. çoğu yerde bir fincan çaya 5 tl istenirken biz en kaliteli ürünleri kullanıp en az karlarla hizmet vermeye çalışıyoruz. ayrıca fiyatları da gizlemiyoruz. siparişten önce görebilmektesiniz. saygılarımızla.
    --- spoiler ---

  • hayatım, edward'ın yanlışlıkla -yapısı gereği- su yatağını patlattıktan sonraki utancı şeklinde geçtiği için, en sevdiğim üçüncü film olduğu için, barış için, kardeşlik için ustalara saygı kuşağında bugün: edward makaseller!

    - winona ryder, filmde rol almak için baba 3'ü bırakmış. kendisini buna ikna edense johnny depp'in ta kendisi.

    - edward film boyunca yalnızca 169 kelime kullanmış :(

    - makaseller'in mucidi rolü, vincent price için özellikle yazılmış.

    - filmin başında, ülkemizde bulunmayan, az bulunan ya da getirilmeyen su kaykayı gibi bir şeyden kayan çocuk, backstreet boys'dan nick carter'ın ta kendisiymiş. jenerikte adı geçmese de, daha sonraki birkaç ropörtajda filmdeki çocuğun kendisi olduğunu söylemiş. ilgili sahne için

    - johnny depp edward rolü için, 11 kilo vermiş.

    - edward'ın saçlarının ilham kaynağıysa the cure'un solisti robert smith.

    - edward rolü ilk olarak gary oldman'a teklif edilmişse de gary abimiz reddetmiş. oh iyi ki de öyle etmiş.

    - film ilk olarak müzikal olarak tasarlanmış, tıpkı the nightmare before christmas ve corpse bride gibi.

    - filmi edward'ın gözünden görüyormuş gibi izlemeliymişiz, düşünülecek olursa mahallenin o kadar büyüleyici görünmesinin sebebi de bu.

    - edward rolü için jim carrey, robert downey jr. ve tom cruise düşünülmüş.

    - edward'ın yaptığı köpek tüyü kesimleri gerçekmiş :(

    - ama ağaç budamalar gerçek değilmiş onlar metal ve boya yığınıymış.

    - johnny depp senaryoyu ilk kez okuduktan sonra hüngür hüngür ağlamış. ağlasın tabii. bizi de o kadar ağlattı.

    jumanji ve beetle juice ile bu saygı kuşağını sürdürücem. çocukluk filmlerine sahip çıkalım :(