hesabın var mı? giriş yap

  • ayşe özyılmazel'in ilişkiyi tanımladığı cümle.

    hani herkes diyor ya ''ulan bizim göremediğimiz ne gördün'' diye rahatlayın bişey görmemiş zaten.

  • ayşen gruda kendisine bir röportajda yöneltilen "artık kadın komedi oyuncusu çıkmamasını neye bağlıyorsunuz?" * sorusuna beren saatin çok iyi bir komedi oyuncusu olduğu cevabını vermiş. hatırladıkça gülüyorum, hakikaten büyük komedyen ayşen gruda. (bkz: swh)

  • gözler, görme sistemimizin temel bir organıdır ve ışıkla beraber oluşan görsel ayrıntıları alma ve işleme yeteneği(elektro-kimyasal impulslara dönüştürür) sağlamasına yarar.

    doğadaki göz formlarına baktığımızda temelde on farklı göz düzeni görsek de hayvan türlerinin %90'dan fazlası karmaşık bir optik sisteme sahiptir diyebiliriz. peki biz insanoğlu için gözler etkileyici bir organ konumundadır. üzerine ne şiirler şarkılar ve özlü sözler yazılmıştır. en iyilerinden örnek verecek olursak mesela hazine ve maliye bakanı nureddin nebati şu sözleri 'gözlerime bakar mısınız? ne görüyorsunuz? ekonomi gözlerdeki ışıltıdır' bayağı bir etkileyicidir.*

    temeldeki bu etkileyicilik bakışlarımızdaki kaş, göz uyumundan yanı sıra göz renklerimizden de kaynaklanmaktadır diyebiliriz.

    peki gözlerimizin bu çeşitli renklere nasıl sahip olabiliyor?
    örneğin herkesin teninin bir rengi vardır. dna'mız içinde bulunan bazı genler deride melanin adı verilen pigmentler oluştururlar. gözlerimiz içinde durum hemen hemen aynıdır. göz rengi, birden fazla gen tarafından belirlenen kalıtsal bir özelliktir aslında. fakat genler bu renk oluşumuna katkı sağlasa da çevresel faktörler yani gün ışığı gibi etkilerde göz renginin oluşmasında etkilidirler.

    biyolojide bu duruma fenotipik etki diyoruz yani bu terimi biraz daha açacak olursak bir organizmanın morfolojisini (fiziksel biçimini ve yapısını), gelişim süreçlerini, biyokimyasal ve fizyolojik özelliklerini, davranışını veya davranış biçimlerini etkileyen çevresel faktörlerin etkisi olarak tanımlayabiliriz. bundan dolayı aşırı kuzey ve güneyde yaşayan insanlarda mavi gözlülük çok fazla yaygındır.

    bütün etkileri bir kenara bırakarak temelde göz rengi şu şekilde oluşur; insan doğduğunda geliştikçe, melanositler (insan gözünün irisinde ve cilt ve saç köklerinde bulunan hücrelerdir) yavaş yavaş melanin ve lipokrom üretmeye başlar. işte bu melanosit hücreleri sürekli olarak pigment ürettiğinden, teorik olarak göz rengimiz yukarıda bulunan görselde ki gibi çeşitlenir ve kalıcı göz rengimiz genellikle 3 ila 6 aylıkken oluşur.

    işte göz rengimizde ki bu irisin pigmentasyonu iris bölümündeki; melanin olarak adlandırılan kahverengi pigmentin ve lipokrom olarak adlandırılan sarımtırak bir pigmentin ne oranda biriktiğine göre şekillenir. yani hücrelerimiz melanin pigmentini daha fazla üretiyorsa göz rengimiz koyu kahverengi bir görünüm alırken, hücrelerimiz lipokrom pigmentini daha fazla üretiliyorsa göz rengimiz daha açık bir renge veya maviye yakın bir görünüm kazanmış oluyor.

    kaynak:1,2

  • dandik bir firmayla görüşmenin bir kısmı tamamlanmıştır. devamında,

    ik: akıcı yazıyor ama ingilizceniz ne seviyede?
    kedish: isterseniz ingilizce devam edelim.
    ik: eheheu yok benim pek iyi değil aslında da!
    kedish: (iç ses) -teallam sabrımı mı sınıyorsun!-

  • kişi başına yaklaşık 90 tl yapar. 5 kişilik bir ailenin yıllık 450 tl ödemesi demektir. bir yıllık lig tv için pahalı diyerek almaktan vazgeçen kişi, bu diyanet payını ödemiyor olsaydı evinde 1 yıl lig tv izleyebilirdi.

    90 tl verdiğime değiyor mu diye bir fiyat/performans değerlendirmesi yaparsanız; her hafta 1 kez cuma'ya yılda iki kez de bayram namazına gitseniz 54 namaz yapar. bu da namaz başına 1.75 tl falan eder. eğer vakit namazlarına da camiye gidiyorsanız namaz başına maliyetiniz 10 kuruşun bile altına iner ki bu devirde bu fiyata bulunmaz bence.

    vakit namazlarına gitmiyorsanız biraz pahalı bi hizmet oluyor. (bkz: kombine boşa gitmesin diye maça gitmek)

    (bkz: donanımhaber sıcak fırsatlar)

  • ulker sokakin en kral travestilerinden olan ebru ile mahalle sakini ozlem konusmaktadirlar.

    ozlem : allahim.. yerim ben bu kedileri..
    (ozlem yerdeki tombis kediye dogru egilir)
    ozlem : bu ne zaman doguracak kac aydir sish geziniyor.
    ebru : kiz, ben ne zaman dogurursam o da o zaman dogurur. erkek o..

  • bu saçmalığa tiyatro bile denmez aslında. okuyun da aydınlanın bari:

    1-darbeyi siyasal islamcı bir grup, illegal bir tarikat yapılanması gerçekleştirdi. bu özelliğiyle darbenin belirleyici yanı, şeriatçı karakteriydi. bu anlamda 15 temmuz, aydınlanma, laiklik ve demokrasi karşıtıydı. böylece, bir yan sonuç olarak sadece kemalistlerin darbeci olduğu şeklindeki gerici-liberal ezber de yıkılmıştı.

    2-darbe, akp’nin yaratmaya çalıştığı efsanenin tersine, sokağa çıkan ve sayıları 10-15 bin kişiyi geçmeyen siviller tarafından değil, cumhuriyetçi ve yurtsever askerler / subaylar tarafından bastırıldı. yüksek ateş yeteneğine sahip askerleri bir avuç silahsız sivilin durdurması mümkün değildi. kaldı ki, gazete ve televizyonlarda yayınlanan tankların üzerine çıkmış yurttaş görüntüleri darbe bastırıldıktan sonra, gece 24.00-02.00 saatleri arasında sokağa çıkan insanlardı. o tanklar ise darbeyi bastırmak üzere gelen zırhlı birliklere aitti.

    3-erdoğan-akp yönetimi, darbenin bastırılmasını siyasal bir fırsata çevirerek –erdoğan ‘allah’ın lütfu’ demişti- 20 temmuz’da olağanüstü hal (ohal) ilan etti ve kendi darbesini yaptı. demokratik hak ve özgürlükler askıya alındı. adım adım cumhuriyetin kurumlarının tasfiyesine gidildi

    4-türkiye, fiilen başkanlık rejimine geçirildi. ardından 16 nisan 2017’de hileli bir referandumla her darbeden sonra yapıldığı gibi, yeni rejime uygun bir anayasa yapıldı. böylece totaliter bir rejimine geçişin sözde hukuksal zemini yaratıldı. yeni darbe anayasası ile meclis’in yetkileri sembolik hale getirilerek, parlamenter demokrasiye son verildi. tbmm, 1908 hürriyet devrimi ile ikici kez açılan meclis-i mebusan’dan daha geriye savruldu.

    5-ülkeyi yüzde 8 ila 12 arasında olduğu tahmin edilen toplumsal desteğe sahip küçük bir şeriatçı azınlık teslim aldı. cumhuriyet’ten geriye kalan her şeyin tasfiyesine girişildi. tsk dağıtıldı. aydınlanmacı ve modernist bir geleneğe sahip olan askeri okullar kapatıldı. laik kurumlar dağıtıldı. devlet, ortaçağ anlayışı ve emevi gericiliğine yaslanan bir ideolojik anlayışla yeniden yapılandırılmak istendi. ancak başarılı olunamadı, ülke hala içinde yaşadığımız yeni bir krize sürüklendi.

    debe editi: okuyan, beğenen, favlayan herkese çok teşekkür ederim. bu kadar dikkat çekince kaynak belirtme ihtiyacı duydum, bu saptamalar merdan yanardağ'a ait: kaynak

  • yılbaşı geliyor diye kapı süsü aldık ama ödümüz kopuyor çalacaklar diye. sonradan görmelik de pek zormuş.

    evdeyken takalım giderken çıkaralım diyoruz*

    noeliniz şimdiden mübarek olsun*