ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bakkalda sandviç yaptırmış efsane nesil
-
2 liraya kaşar-salam yaptıranları da bulunduran nesildir. 2 lira lüks idi. malum adam et koyuyor falan. o zamanlar 2 lira magnumdu. yılda bir defa yerdik.
a101'in 3.95 tl'ye sabahattin ali kitabı satması
-
millet beynini yemiş arkadaş. bir tanesi de yazmış sabahattin ali'yi markete düşürmeseydiniz iyiydi diye. ulan asıl milyonlara ulaşan markete girmesi güzel değil mi? sadece sen ve senin gibiler okusun diye mi yazdı adam bunları elin oğlu gelir lan 3.95 bir şey değilmiş deyip alacak kendisi okumasa bile en azından evde gören birisi okuyacak.
bu insanlardaki bende olan kimsede olmasınları, benim okuduğumu sadece parası olan okusun durumu olmayanla aynı şeyi okuyamam ya da ucuzlayan şeyin kalitesinin düştüğünü düşünmeleri beni öldürüyor.
bu kampanyayı a101 değil de migros ya da amazon yapsa her yerde paylaşılıyordu.
edit : conturupontuk'tan mesaj geldi migros'ta da 6.99’a platon, dostoyevski kitapları satılıyormuş.
atakan'ın annesine yaptığı saygısızlık
-
üzgünüm ama bu ufaklıkta öyle bir geçer zaman ki dizisindeki çocuk oyuncunun iticiligi var..
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
okula valinin gelmesi, ardindan bahcede bulunan kucuk havuzu gostererek
vali amca: "mudur bey buradaki baliklar ne oldu" demesi uzerine
mudur amca: "sayin valim o baliklarin hepsi boguldu" demesiyle okul ogrencilerinin cogunun, vali korumalarinin yere yatmasi...
görme engelli oğluna maç anlatan baba
-
yaşarken ve burnunun dibindeyken bile çocuklarını psikolojik öksüz/ yetim bırakan ana babaların yanında; eli bırakıp, ayağı öpülecek '' baba ''dır. ''ben'' değil ''biz'' diyebilendir. bravo.
sonradan gelen edit: (bkz: başlığın yazarın başına kalması). ilk entry'de bir video vardı, şimdi fark ettim silinmiş. neyse.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: ulan bu hikayeye ne güldüm ya
1. afrikada bir kabile reisinin 36 çocuğu varmış.. 37. çocuk doğduğunda gözlerine inanamamış, çocuk beyaz doğmuş. reis kara kara düşünmeye başlamış ve 'ulan bu karı beni
boynuzladı ama bu çevredeki tek beyaz adam komşu köyün papazı' diye.. kalkmış kiliseye gitmiş, papazın başına silahı dayamış :
kabile reisi : benim karıyı sen mi düzdün ?
papaz : bunu nerden çıkardın evladım ?
kabile reisi : benim son çocuk beyaz doğdu
papaz : bunlar doğal şeyler evlat. bak şu keçilere anneleri beyaz, 3 yavrusu da beyaz ama 4. yavru siyah doğmuş
kabile reisi : papaz efendi ben çocuktan kimseye bahsetmeyeceğim, sen de kimseye keçiden bahsetme
kavitasyon
-
kavitasyon ile ilk seansta 2 cm inceldiğini iddia edenlerle birlikte, aldığımız şehir fırsatı indirimiyle gittik. önce sauna ardından masaj en sonda kavitasyon yapılacaktı. kendini diyetisyen diye tanıtan gencecik hanım kızımız bizi ölçtü, tarttı bunları bir kenara yazdı. sonra sauna sonra masaj en sonda kavitasyon, çıktık tamam bitti herşey. bizi karşılayan hanım kızımız tekrar geldi.
- nasıl memnun kaldınız mı?
+ sanki gevşedik biraz.
- şöyle geçin lütfen (bel çevresini ölçeçek)
- aaaaa 2 cm incelmişsiniz.
+ öyle mi? (karşısında aptal var sanki, ilk geldiğimizde gevşek gevşek ölçtü belimi şimdi sıka sıka ölçüyor, 2cm incelmişim.)
- şimdi şöyle geçin lütfen (tartacak)
+ peki tamam.
- siz lütfen basküle bakmayın.
+ nasıl yani?
- aşağı bakarsanız kilolu çıkarsınız.
+ aaaaa ama siz iyice aptal yerine koydunuz bizi, aşağı bakma yukarı bakma. dalga mı geçiyorsunuz siz bizimle?
- olur mu öyle şey hanımefendi.
+olur olur, diyetisyenim diye birde bizi kandırıyorsun. nerden mezun oldun, hangi okul bunu öğretti sana?
- şey ben liseden...
+ liseyi bitiren diyetisyen mi oluyormuş, ne okudun ne eğitimi aldın da bizi kandırmaya çalışıyorsun?
- aslında ben kursa gittim...
biz yaptırdık, sinirlenip geldik. sizler yaptırmayın böyle şeyler. geçin ayna karşısına, belinizi gevşek gevşek ölçün. sonra gidin bir duş alın gelin sıkarak tekrar ölçün belinizi, bakın nasıl inceliyorsunuz. birde tartılırken aşağı bakmayın, kilolu çıkarsınız, eşinizden dostunuzdan yardım alın bakın nasıl zayıflıyorsunuz.
jose ernesto sosa
-
olayla ilgili duyduğum en realist yorum;
"eşin korkuyorsa eşinden ayrıl amk beşiktaş'tan niye ayrılıyon?"
ahdhfjsnfjgnddgagfjf
uçakta alkol almak
-
sokakta ya da evde alkol almaktan farkı yoktur. yasaklanmasını isteyen bazı gerizekalılara soruyorum. islam için öldürülen insanlar için islamı yasaklıyor muyuz? zira işinize gelince münferit. mertçe örnek vermeden söyleyin dinim alkol alınmasını kabul etmiyor ve ben bundan dolayı yasaklansın istiyorum deyin. neden kasıyorsunuz?
not: bana 1 adet alkollü yolcu yüzünden düşen uçak bulun. gerçi hemen münferit ve "gerçek yolcu bu değil" derim ben de:))
sigortalı olmayanların 213 tl ödeme zorunluluğu
-
ilk çıktığı günden af çıktığı güne kadar asla ödemeyi düşünmediğim, fakat devlet "zorunlu" kıldığı için an itibariyle birike birike 1700 küsür tl olmuş zorunluluk.
sistem o kadar boktan ki...
sistemi yaratanlar, o kadar beceriksiz, o kadar cahil ki... üstelik bu sistemi yaratanlara, yönetenlerin maaşları benim ödediğim vergilerle, sizlerin ödediği vergilerle ve hatta fanatikçe bunları destekleyenlerin vergileriyle ödeniyor.
öğrenci kişi 25 yaşına kadar ödemek zorunda değil. doğum gününün ertesi günü borç sokmaya başlıyorlar. hele bir de gelir testi yaptırılmadıysa vah vah vah.
ben gelir testi de yaptırmıştım, yine de maksimum meblağ'dan geçirdiler. meğer ne gelirli bir aileymişiz. annemin emekli maaşı 4000 tl'ymiş de benim haberim yokmuş. ödemem dedim; ödemeyeceğim dedim. gittim itiraz ettim.
abi dedim; okul bittikten 1 gün sonra sisteme mezun olduğum haberi düşmüş; çatır çatır geçirmişsiniz. evet geçirmişiz dedi. peki dedim askere gittiğimden haberiniz yok muydu dedim? aaa askere mi gittin? göster bakalım askerlik belgeni dedi, gösterdim. devletin asker olduğumdan haberi yokmuş; sildiler borcu.
abi dedim; ben askerden döndükten sonra üniversite'ye kaydolmuştum; 25 yaşının da altındaydım, resmi olarak askerliğimin bittiği ay sonundan itibaren çatır çatır geçirmişsiniz. evet geçirmişiz dedi. peki dedim öğrenci olduğumdan haberiniz yok muydu dedim? aaa öğrenci miydin sen? göster bakalım öğrenci belgeni dedi, gösterdim. meğer devletin asker olduğumdan haberi yokmuş; sildiler borcu.
şimdi yine gidip diyeceğim; "abi ocak 2014'ten beri sigortalı olarak çalışıyorum. aynı sistemde sigorta primlerim çatır çatır 30 gün 30 gün yatıyor. 25 yaşımı doldurduğum gün sistem otomatik olarak bana çakmaya başlamış, işe girdiğimde işe girdiğimi anlayamadınız mı? çatır çatır geçirmişsiniz." o da diyecek ki; evet geçirdik ve açıp bakarsan hala geçirmeye devam ediyoruz; şimdi bizden kurtulacaksın belki ama işsiz kaldığın ilk gün enseyi kapat, devlet baba şamarı geçirebilir.
devlet'in zorunluluk haline getirip oluşturduğu sistem tescilli olarak geçirmeye programlanmıştır arkadaşlar. bütün geçirilmiş borçları ve faizleri düştüğümde 2012 başından bugüne kadar 550 tl borç çıkıyor.
25 yaşını geçmiş öğrenciyken, kredi kartının 40 tl'lik asgari ödemesi için 70 yaşındaki insanların eline bakarken sen kimsin ki bana 200 küsür tl borç geçiriyorsun?
arkadaşlar, ben ne kadar o kelimeyi ağzıma almak istemesem de, bunun adı toplu geçirmedir.
1995 yılından hatırda kalanlar
-
turk popunun zirve yili. pop muzik sevdigim soylenemez ama 95 yili bi baskaydi hakikaten:
mirkelam - her gece
rafet el roman - seni seviyorum
tarkan - kis gunesi
emel muftuoglu - hovarda
sezen aksu - beni al onu alma
candan ercetin - umrumda degil
celik - hercai
ercan saatci - sayenizde
izel - hasretim (denizleri as da gel)
levent yuksel - zalim
grup vitamin - al askini sok gozune
mfö - mazeretim var asabiyim ben
yildiz tilbe - vazgectim
sibel alas - adam
zeynep - inadi birak
pinar aylin - deliler gibi
kenan dogulu - simsiki siki siki
baris manco - müsaadenizle çocuklar
bendeniz - neler olacak
yeni turku - bana bir masal anlat baba
nalan - hadi yarim
burak kut - yasandi bitti
metin arolat - dert degil
suat suna - yalan degil
ferda anil yarkin - sonuna kadar
ebru gundes - firtinalar
kerim tekin - cici baba
secil - uhde
gulay - cesaretin var mi aska
akin - rebeka
ege - delice bir sevda
hakan peker - atesini yolla
yesim salkim - deli mavi
soner arica - derbeder
sibel tuzun - kacin kurasi
aysegul aldinc - beni hatirla
bora oztoprak - seni seviyorum
kayahan - allahim neydi gunahim
benim vergimle sokak hayvanları beslenmesin
-
bencil bir varlık beyanı. doğru ama o ve onun gibiler sümeyye'ye at alınsın diye, emine hanım mangoyu kurutup saklasın diye, tayyip hergün bıldırcın yesin diye vergi veriyor. bir köpeğin günlük ihtiyacı ile aksaray'ın 1 saatlik elektrik giderini mukayese edemeyen vicdansızlar utanmadan buraya bu fikrini yapabiliyor. vay be. bunlara da insan diyorlar.
hayata dair gülümseten detaylar
-
üstüne başka bir kuş tarafından sıçılmış güvercin görmek.
bizim kafamıza sıçınca iyi oluyordu değil mi? şimdi de sen dolaş bakalım öyle.