hesabın var mı? giriş yap

  • bir umut ve iyimserlik uzerine kurulu savunma mekanizmasi.
    kiza cikma teklif edilmi$, takilma teklif edilmi$, yatma teklif edilmi$, her ne teklifi edilmi$se edilmi$tir. eger burada net bir "- hayir olmaz..." yaniti alinmami$sa, her sinyal, her kelime, her tavir, her mimik hayra yorulur.

    "- ne oldu abi, tamam mi i$?"
    "- bir du$uneyim dedi, $a$irdi biraz galiba..."
    "- o ooo, tamamdir hocam, yenge hayirli olsun, oyle du$unucem falan dediyse tamamdir."

    "- nasil baba konu$tun mu kizla dun?"
    "- hiii konu$tum, ben seni arkada$ olarak goruyorum ama sen iyi bir cocuksun" dedi.
    "- o bitmi$tir tamam, iyi cocuksun dediyse bitmi$tir."

    "- sinemada yav$adin mi lan kiza, tuttun mu elini falan, tutabilir miyim falan dedin mi, efendi yapsaydin?"
    "- ooo kolumu sirtina attim, oyle izledik, cok guzeldi."
    "- guzel, yakinda yersin sen o kariyi bitti bu i$, kolunu attiysan tamamdir."

    "- dun cikma teklif ettim elif'e olm, elektriklenme var, gel olsun bu i$." dedim.
    "- eee o ne dedi?"
    "- benim ciktigim ve sevdigim bir cocuk var dedi..."
    "- oooo tamam o zaman, hemen oyle dediyse ondan ayrilip sana gelecek demektir ivedi olarak." (bkz: oha)

  • çok ağır şekilde kerizlenen takım. sean marks bu kerizleri dolandırdı ve bu kerizler kendilerine neyin çarptığını anlayana kadar çok geç kalmış olacaklar.

    bunun bu kadar kötü bir hamle olmasının sebeplerine gelirsek

    1- phoenix suns aşırı fazla draft hakkını feda etti. 35 yaşında kronik sakat (son 2 sezondur iç yan bağlarından 2 ay kaçırıyor, aşilini koparmış olmasına değinmiyorum) bir durant'i almak için ellerindeki en iyi savunmacı ve en istikrarlı oyuncu olan mikal bridges'ı, üzerine 4 tane 1.tur draft hakkıyla 1 tane değişim hakkı verdiler. durant'in şu kontratı ve şu sağlık durumuyla ederi en fazla 2 tane 1.turdu. sırf uğruna vergi ödemek istemedikleri için pakete koydukları cam johnson'ı ve eylülden beri ayrılmak isteyen jae crowder'ı saymadım. phoenix brooklyn'in harden takasındaki hasar kontrolünü yaptı ve bu kadar aciz durumdaki takımı ihya etti.

    2- suns derinliğini kaybetti. suns'ın son dönemde iyi bir takım olma sebebi 9 kişilik sağlam rotasyonuydu, bu rotasyon artık yok. zaten bu rotasyon kaybolup sakat üstüne sakat verdikleri için nal toplamaya başladılar. bu takımı josh okogie, duane washington jr, landry shamet falan idare edemez. bu takımı idare eden ellerindeki kanat bolluğuydu ama artık bu yok. yapmaları gereken sadece crowder yerine kanat rotasyonunu güçlendiren bir hamle yapıp shamet'i yollamaktı. ana 4 kişilik ekip iyi ama bu takımın 5.oyuncusu landry shamet ya da dario saric olacaksa bu takım çok üzülür. hele cam johnson ve mikal bridges gibi iki iyi şutör ve savunmacının ilk 5'teki yerini (cam crowder kenara çekilene kadar 6.adamdı, onun ikamesi zaten kalmadı) josh okogie alacaksa bu takım üzülmeye hazır olsun.

    brooklyn açısındansa kyrie irving'in peşine bu hamlenin gelmesi muhteşem oldu. brooklyn inanılmaz bir yapılanma hamle başardı, üstelik bunu 7 tane 1.tur hakları yokken ve nba'in mental olarak en dengesiz iki yıldızına sahipken başardılar. şu anda ellerindeki kadro şu

    pg: ben simmons-spencer dinwiddie-patty mills
    sg: cam thomas-seth curry-joe harris
    sf: mikal bridges-dorian finney smith
    pf: cam johnson-royce o'neale
    c: nic claxton-day'ron sharpe

    inanılmaz geniş bir rotasyon, mikal bridges-cam johnson-cam thomas üzerine kurularak ben simmons'ı da işler kılabilecek inanılmaz geniş bir kanat rotasyonu ve en önemlisi amacı olan bir ekip oldular. bu ekip bu sayede houston'a giden picklerin değerini düşürürken kendi de başarıya ilerleyebilecek bir ekip, mikal bridges ve cam thomas başrole ilk defa geçecek ve ben simmons'ın arayıp da bulamayacağı kadro yapısını kurdular. daha 6.adam olarak değerini herkesin bildiği spencer dinwddie ve ilk 5'e yazmadığımız ama her takımda ilk 5'in istenmeyen işlerini yapan o'neale ve finney smith'e değinmedik. hatta kadro o kadar geniş ki bu yazı yazıldığında jae crowder hala brooklyn nets oyuncusuydu ve kendisine takas aranıyordu.

    özetle suns şimdilik göz boyayacak ama durant 36, paul 39 olduğunda bu takımın canı çok yanacak. eğer thomas kyrie takasından sonra gösterdiği ışığı sürdürür, mikal de suns'ta herkes sakatken attığı adımın bir fazlasını atarsa brooklyn nets küllerinden doğar, suns ve yeni sahibine de ders olur bu.

  • - ehe ehe baba adımızı da yazalım mı (öğrencilerin sınav kağıdına ad soyaddan baska bilumum sey yazmalarını talep eden hocaya sorulan sımarık soru)
    - biliyosan yaz tabi. (hocanın cevabı)
    gercek bir öyküdür

  • izmir'in ilçelerinden birine gitmiştim iş için, belediye binasında hesap işleri odasını arıyorum, baktım küçük bir odada bir kadın oturuyor, daldım odaya ve sordum kadına, kadın aniden panikle dışarı attı beni. meğer belediyenin hoparlörlerinden anons yapacakmış kadın, bütün ilçe benim "hesap işleri ne tarafta acabağağağğ" sesimle çınladı. ulusa seslendim lan resmen, keşke anlamlı bir şeyler söyleyebilseydim.

  • şu an çalışmakta olduğum firmanın bekleme salonunda bir aday 1 saatten fazla süredir bekletiliyor.
    bu bekletmenin arka planı şu şekilde: görüşmeyi yapacak olan prenses tam 1 saattir kafeteryada. bekletilen kadını zaten işe almayacaklar, pozisyon doldu. bir diğer prenses sadece ilanı kapatmaya üşendiği için her gün en az 2 kişi aynı muameleyi görüyor. sonra bu iki prenses terasta birlikte çay sigara ve bomboş muhabbet.
    herkes işini insan gibi yapsa ihya olacağız bence, her zaman en kolayı sisteme sallamak.

  • marjinal olmaya çalışırken aklıma gelen fikir. ilk debe'ye girdiğimde yapmayı düşünüyorum.

    debe editi: öncelikle sıçtım bez getirin. şimdi çocuklar ben 30'unu aşmış evli barklı bir adamım. karım okursa burayı boşar lan beni. yani arada canımız sıkılınca trolllük de mi yapmayalım? şukulayan, şukulamayan, mesaj gönderen, bana teklif et diyen bütün dostlara teşekkürler. demek ki neymiş, fazla marjinallik iyi bir şey değilmiş. hepinize sevgiler.

    ama güzel fikir ha. ikinciyi alırsam söz burdan teklif edecem.

    bir de ufak bir ricam olacak. ameliyatlı yerime vurmazsanız sevinirim.

  • ezbere gerek olmadan, şöyle açıklanabilecek teori;

    motivasyonel faktörler - olması durumunda motivasyona pozitif etki yapan, olmaması durumunda ise negatif etkiye dönüşmeyen faktörler,

    hijyen faktörler - olması durumunda motivasyona pozitif etki yapmayan, olmaması durumunda ise negatif etkiye dönüşen faktörler,

    olarak tanımlanabilir. insan doğası gereği değişken psikolojiye sahip olduğundan, her bireyin motivasyonal ve hijyen faktörleri birbirinden farklı olabilir. ya da aralarında geçişmeler yaşanabilir. populasyonun tamamına bakıldığında istatistiksel olarak kesin sınırlarla ayrılamaz.

    örnek:

    belli bir iş pozisyonunda çalışan iki farklı birey, aynı pozisyonda "sorumluluk verilmesi, inisiyatif kullanma özgürlüğü" değerlerini farklı yorumlayabilir. kendi işini kendi görmeyi seven çalışan, bunu pozisyonun bir gereği olarak yorumlayıp hijyen faktör olarak tanımlar ve dolayısıyla sorumluluk alması ve inisiyatif kullanması bu kişinin üzerinde motivasyonel bir etki yaratmaz. diğer taraftan bunu işin bir gereği olarak tanımlamayan ikinci çalışan (yapacağı her işin birileri tarafından sınırlandırılması gerektiğini, sınırlarını bilmesi gerektiğini düşünüyor olabilir) bu noktada kendisine sorumluluk verilmesi durumunda bunu pozitif motivasyona dönüştürebilir ve bu durumda da değer, motivasyonel faktör sınıfına girmiş olur.

    ancak burada ikinci çalışanın aynı durumun diğer tarafını (yani görevinin kesin çizgilerle tanımlanmış, sınırlandırılmış olması) kendisine bir hijyen faktörü olarak belirlemiş olma ihtimali vardır. işin doğasında bu sınırları tanımlı beklediğinden, sınırları kendisinin çizmesi istendiğinde (yani sorumluluk ve inisiyatif verildiğinde) hijyen faktörünün ihlal edildiği ya da ortadan kalktığı şeklinde yorum yapıp demotive olması da olasıdır. bu da, herzberg'in tanımladığı motivasyonel ve hijyen faktörlerin kişinin çevresini anlama, psikolojik durumu ve olguya yaklaşımı ile doğrudan ilintili olduğunu ve kişiden kişiye algının ve dolayısıyla faktör tanımlarının nasıl değişebileceğini gösterir.

  • link
    görsel: https://ibb.co/tbcdsz1
    görsel2: https://ibb.co/cwwn1w7

    'made in turkey' yazan hiçbir ürünü ülkeye sokmama kararı almışlar...

    ee ne oldu arap kardeşliği, ne oldu arap ortaklığı? başta istanbul olmak üzere birçok ilde arap yatırımcılara güvenen hükümet yine mi kandırıldı?
    birkaç gün önce afişlerle suudi arabistan'ın milli gününü kutluyorduk, ne oldu da ambargo yedik?
    arap yarım adasında bir dostumuz katar kaldı sanırım, o da bir iki yıla kazık atar kandırır bizi.
    siz bu kafayla ülke yönetmeye devam edin, bu şekilde ne döviz düşer ne de bu ülkeye refah gelir. bütün yabancı yatırımcılar tek tek çekiliyor ülkeden.
    b*kumuzda boğuluyoruz, az kaldı...