ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran fıkralar
-
enflasyondan önceki bir fıkra;
bir adam tablada kavun satıyormuş. etikete yazmış;
---> 1 kavun 3 lira, 3 kavun 10 lira
yoldan geçen genç bir sevgili çift bu adamı görmüş. erkek kıza hava atmak için "bak şimdi şu kavuncuyu nasıl rezil edeceğim gör" demiş.
- ağabey bana 1 tane kavun ver
+ al evlat
- ne kadar
+ 3 lira
- ağabey bana 1 kavun daha ver
+ al evlat
- ne kadar
+ 3 lira
- ağabey bana 1 kavun daha ver
+ al evlat
- ne kadar
+ 3 lira
genç, kavuncuya "ağabey bak ben senden 3 kavun aldım, sana 9 lira verdim. sen oraya 3 kavun 10 lira yazmışsın. sen bu işi bilmiyorsun" demiş.
kavuncu cevap vermiş "bak evlat, herkes bana akıl vereceğim diye 1 kavun yerine 3 kavun alıyor. sonra da gelip bana ticaret nasıl yapılır öğret diyorlar"
debe editi: fıkrayı yazdığım an birileri mesaj atıp çok kötü fıkra falan dedi, kulak asmadım. sonra millet fıkrayı debeye soktu. hay siz çok yaşayın e mi :)
türkçeye saçma çevrilmiş film isimleri
-
shallow grave- mezarımı derin kaz
(oldu...başka? kefende hazırliim mi? virane olmuş gönlüme saray yaptırsan ne çıkar gibi)
susam sokağı bildiğiniz gibi değilmiş
çıkma teklifinden sonra her şeyi hayra yormak
-
bir umut ve iyimserlik uzerine kurulu savunma mekanizmasi.
kiza cikma teklif edilmi$, takilma teklif edilmi$, yatma teklif edilmi$, her ne teklifi edilmi$se edilmi$tir. eger burada net bir "- hayir olmaz..." yaniti alinmami$sa, her sinyal, her kelime, her tavir, her mimik hayra yorulur.
"- ne oldu abi, tamam mi i$?"
"- bir du$uneyim dedi, $a$irdi biraz galiba..."
"- o ooo, tamamdir hocam, yenge hayirli olsun, oyle du$unucem falan dediyse tamamdir."
"- nasil baba konu$tun mu kizla dun?"
"- hiii konu$tum, ben seni arkada$ olarak goruyorum ama sen iyi bir cocuksun" dedi.
"- o bitmi$tir tamam, iyi cocuksun dediyse bitmi$tir."
"- sinemada yav$adin mi lan kiza, tuttun mu elini falan, tutabilir miyim falan dedin mi, efendi yapsaydin?"
"- ooo kolumu sirtina attim, oyle izledik, cok guzeldi."
"- guzel, yakinda yersin sen o kariyi bitti bu i$, kolunu attiysan tamamdir."
"- dun cikma teklif ettim elif'e olm, elektriklenme var, gel olsun bu i$." dedim.
"- eee o ne dedi?"
"- benim ciktigim ve sevdigim bir cocuk var dedi..."
"- oooo tamam o zaman, hemen oyle dediyse ondan ayrilip sana gelecek demektir ivedi olarak." (bkz: oha)
4 mayıs 2022 istanbul valiliği basın açıklaması
-
- evet beyler şimdi hep beraber biraz gaz alıyoruz.
+ ne diyelim başkanım?
- sen 300-500 göçmen yakaladık de, sen sınırları kale gibi koruyoruz de, sen bu arkadaşlar misafir zaten gidecekler de. hadi bakalım.
+ ama başkanım ümmet, himmet, ensar falan filan!
- şişti olm ortam kör müsün, onu sonra söyleriz.
migros'un 5 bin 999 tl'ye iphone 11 satması
-
başlık yanlış. doğrusu migros personelinin 5999 tl'ye iphone 11 sahibi olması olacaktır.
ikarus marka otobüslere binmiş efsane nesil
-
80sonu 90 başı ankara ile katıldığım nesildir.
nedendir bilinmez aklımda bu otobüsün jantları en çok yer etmiştir.
dile gelse konuşacak gibi duran mat sarıya boyanmış şekilli jant kapakları vardı bu otobüslerin. bir de kahverengi deri döşemeli rahatsız ve soğuk koltukları...
ayrıca "otomatik kapı çarpar" ikazını da bu otobüs ile hayatımıza sokmuştuk. evvelki 1950'li amcaların otobüslerinde var mıydı bilemiyorum tabi ki fakat bu ikarusun 4 dilimli ikiye ayrılan otomatik kapısı gerçekten çarpardı. kim bilir kaç vatandaşımız telef oldu bu kapılar yüzünden. kapı aheste aheste açılcak gibi yapıp fake atardı. havası dolunca da bir anda ışık hızıyla paaaat diye açılıp kapanırdı. körüklü olanların
körük kısmında yaşam mücadelesi vermek bugünün şartlarında bile oldukça zorlu bir serüven idi. körük kısmının zemininde otobüs döndükçe kendisi de dönen bir kapak vardı. o kapak kırılcak diye çok korkardık küçükken...
anımsadığım kadarıyla en rahat yanı en arka camın önündeki dikilmelik boşluk idi.
bir de önünde kağıt biletleri attığımız kumbara gibi bir kutu olurdu. bu da unutulmaz.
bir de bilinçaltıma yer etmiş bir diğer öğe ise otobüsün pisliği olmuştur hep.
bu ikaruslar o kadar pis olurdu, o kadar yıkanmazdı ki, gerçek bir ağır sanayi aracı görüntüsüne sahiplerdi.. her yerinden çamur akardı. benim zihnimde hep öyle yer etmiş. kullanılan standart kırmızı-kırık beyaz boyanın matlığından kalitesizliğinden midir nedir bilmem fakat hiç şöyle ışıl ışıl parlayan tertemiz bir ikarusa bindiğimi hatırlamam..
89-1995 yıllarına kadar emek sekizinci caddeden binip kızılaya giderdik annem ile..karamürsel pasajı, soysal çarşısı, alp billuriye falan yardırırdım annemin peşinden.
ay'da beton atınca kaç günde kurur
-
kendimize göre bazı projelerimiz olduğundan, cevabını merak ettiğim soru. mantıken hemen kurur diyorum ama, bir astronot arkadaş kafamı karıştırdı. "sekiz on senede anca kurur, hiç girme bu işlere..." diyor. ya bir şey biliyor da söylüyor ya da hasedinden önümü kesmek istiyor. sanki biz bu işin fizibilitesine bakmıycaz, sanki bizim nasacı olsun, yapı denetimci olsun, hiç ahbabımız yok...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''gökyüzüne bakan fotoğraflı parti liderlerine sesleniyorum: biz aşağıdayız... ''
kokain değildi pudra şekeriydi
-
emsal karar teşkil eder mi merak ettiren durumdur.
oğuz haksever
buluşulan kızın buluşmaya mercedes'le gelmesi
-
görene kadar mercedes'i olduğunu hissettirmediyse, en asil duyguların kızıdır. devam.