hesabın var mı? giriş yap

  • en sevdiğim havalar daima yağmurlu ve kapalı havalardır benim. pek çoğunuzun bunun nasıl bir şey olduğunu anlayamadığına da eminim. siz ne kadar "yağmuru seven" insana şaşırıyorsanız, ben de sıcak yaz güneşinde mutlu olan insanı yadırgıyorum işte. dışarıda güneş açtıkça ruhum kararıyor, enerjim tükeniyor...

    yaşadığım şehrin de etkisi var bunda elbet. izmir'de kışlar kış bile değildir. yağmur ferahlığı yazın bolca özlenir. bir de hava kararmadan, hafif loş ışık çökmeden şehrin üstüne doğru düzgün kendine kalamayan bir insanım ben. hava saat 9'da kararınca okunacak hiçbir kitap bitmiyor, izlenecek filmler yarım, aranacak insanlar - düşünülecek şeyler, incelenecek makaleler, yazılacak yazılar erteleniyor bir şekilde...

    yağmuru seven insan introverted kişilik özelliğine sahip olabilir benim gibi. kendiyle kalıp deşarj olmayı sever... güzel bir müzik, kitap, kahve, kedi ve yağmur sesi instagrama yüklenecek fotoğraf karesinden çok daha fazlası benim için...

  • şirinlerin o tehlikeli ormanda, gargamel peşlerindeyken, şirine kimseye vermezken yine de "laa laa lalallaa" diye gezebilmelerini sağlayan şey.. off bi de şirinler minik ya, ye ye bitmez..

  • okulda en ön sıraya oturmakla, telefonuna müzik indirmekle, spor yapmamakla kıroluk arasında ilişkiyi hala çözebilmiş değilim. arka sıralarda dersi dinleyemiyordur, ilgisi dağılıyordur? boyu kısadır ya da gözleri bozuktur tahtayı göremiyordur? vakti yoktur spor yapamıyordur? veya belki yaşadığı muhitte rahatlıkla sporunu yapabileceği parklar, spor alanları yoktur ve parasızlıktan spor yapamıyordur? ipod'u yoktur müziklerini telefondan dinliyordur? tabi siz aşırı derecede mükemmel, entellektüel, sportif ve zenginsiniz ya kendi halindeki kızlar bile size göre kıro. hepiniz paşa torunusunuz ondan herkese burun kıvırıyorsunuz. ekşi'de ne tür ruh hastaları dolaşıyor belli değil.

  • yav he izmir sıcağı he. en soğuk izmir, en sıcak izmir, en boyoz izmir. gelin de görün nasıl bir nem var burada. herhangi bir kıyı şehri nasıl rahatsız edici derecede sıcak ise burası da öyle. ne eksik ne fazla. üstüne betonlaşmanın getirdiği sıcaklık ve rüzgarı kesmesini de ekleyin tabii. nefes alınmıyor.

  • özellikle bayram zamanları hayat kurtaran eylem. az önce mutfakta geniş geniş çayımı içerken aniden kapı acı acı çaldı, ben de çayımı kaptığım gibi odaya konuşlandım. baktım 5 dakika sonra falan cep telefonum çalıyor; arayan babam. yanlışlıkla mı aradı acaba diye düşünürken baktım ısrarla arıyor açtım telefonu tabi. "bu gelenler kimmiş sen gördün mü? bi de çocuk falan var galiba sesleri geliyor. çok oturmazlar heralde? " diye içerideki odadan beni arıyor o da. hadi ben saklanırım tamam da baba da misafir gelince odaya saklananlardan lan.

  • ev telefonu hayli yüksek gelince, ev halkı toplanmış ;

    baba: 'yahu bu korkunç bir fatura. ben bu telefonu asla kullanmıyorum, hep çalıştığım şirketteki telefonu kullanıyorum.'
    anne: 'aynen ben de... akşama kadar çalıştığım bankada elimin altında telefon. ne yapayım bunu.'
    oglan : 'vallahi ben de şirketimin bana verdiği cep telefonu ile bütün görüşmelerimi yapıyorum.'
    kız: 'e benim de şirket hattim var. ev telefonunu hic kullanmam ki..'

    herkes aniden evdeki hizmetçiye döner ve cevap arar gözle bakarlar...

    hizmetçi : 'eee... problem ne o zaman? sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanıyoruz...'

  • bu geceki schalke maçında yaptığı kurtarışlardan ziyade, son dakikada topu hemen oyuna sokarak golü hazırlamıştır resmen. bizim volkan olsa 5 saat yerde yatardı amk...

  • aynı şekilde sadece öğretmenlere değil devletin her kademesinde a'dan z'ye hediye işi yasaklansa. saatler, altınlar, bilgisayarlar falan hediye edilmese...

    e:imla