hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: 154 boyum var 76 kiloyum body e başladım
    entry: ne zaman kaslar çıkmaya başlar beyler kol ve bacak çalışıyorum ikisi birlikte bi sixpacks yapsam yeter

    @6 154 adamı tahtaya oturtup traş ediyorlar amk

    hayal gücünüze sokayım yaa..

  • "sigara kullanmadığım için tam 3 saat 47 dk otobüs bekledim amk. allahtan durağa biri geldi sigarasını yaktı da yarısında otobüs geldi."

  • halk arasında (tabii türk halkı) albastı ya da lohusa humması olarak bilinen, kadınların doğum esnasında mikrop kapmasından kaynaklanan, enfeksiyon kana ya da rahme dağılınca lohusanın ölmesine dahi sebep olan bir hastalık vardır. doğumun, temiz ortamda yapılması gerektiğini; hatta bu yüzden kazanla su kaynatıldığını, temiz çarşaflar kullanıldığını biz filmlerden biliriz, kaldı ki biraz mantık yürütsek tahmin ederdik, kadına iltihap kaptırmazdık.

    işte bu tuhaf hastalık, ortaçağdan 19.yy’ın sonuna dek hijyen konusunda nedense her zaman dünyanın gerisinde kalmış olan avrupa’da, bir tür lanet olarak görülürdü. özellikle hastanelerde doğrum yapan kadınlar lohusa hummasına, daha teknik adıyla “puerperal sepsis”e tutulmaktan korkar, hatta bugünün aksine evde doğum yapmak için ellerinden geleni yaparlarmış, hatta, kimi zaman doğum sancıları tutunca hastaneden kaçıp duvar dibinde doğuranlar, sonra bebek kucakta geri dönenler bile olmuş. görünüşe göre, öyle küçük bir oran da değil, her yıl binlerce kadın doğum sonrası komplikasyonlardan dolayı ölüp gitmekteymiş.

    1800’lerin sonu. macar asıllı bir hekim olan ignaz semmelweis, viyana’da tıp eğitimi aldıktan sonra, bir doğum kliniğinde, obstetri koğuşunda çalışmaya başlamıştır, özellikle fakir kesime hizmet veren kalabalık hastanenin pratisyelerinden biridir. bu doğum uzmanı prof, evde doğum yapmamak için yalvaran, hastanede doğum yaptıktan sonra kıvrana kıvrana ölen yüzlerce kadını gördükçe, diğer hekimlerce “allahın hikmeti” olarak görülen bu hastalığa içerlemekte, kendi kendini yiyip bitirmektedir.

    dikkat eder; hekimlerin çalıştığı koğuşlarda lohusa humması yüzünden ölüm oranı çok yüksekken, ebelerin çalıştığı bir başka koğuşta oran çok düşüktür. hekimlerle ebelerin yerlerini değiştirdiğinde, hekimlerin doğum yaptırdığı kadınlarda ölüm oranın yine %30’lara kadar yükseldiğini görür. (ben olsam, hamile kadınları öldüren bir sapıktan kuşkulanmaya başlamıştım, hele de jack the ripper'ı okuyup ingiliz paronayası diye bir köşeye atmadıysam) tabii semmelweis benim gibi paranoyak olmadığından, bir gün, yakın arkadaşı olan hekimlerden biri, lohusa hummasından ölmüş bir kadına yaptığı otopsi sonrasında kendi elini kesip kan zehirlenmesinden ölünce, kafasında bir ışık yanar. akabinde, hekimlerin otopsi yaptıktan sonra ellerini dezenfekte etmeden doğumlara girdiğini, otopside ellerine bulaşan mikropları hastalara taşıdığını fark eder ve bu basit açıklamaya sıkı sıkı sarılarak, tüm hastane çalışanlarına, her otopsiden sonra ve doğumdan önce, ellerini klorlu suda yıkama zorunluluğu getirir. lohusa hummasından ölüm oranı derhal %1’lere düşer, böylesine basit bir çözüm, bir anda binlerce kadının hayatını kurtarıvermiştir.

    ne güzel, değil mi? değil. semmelweis’in hijyen uygulaması, klinikteki hekimleri çok öfkelendirir. asli görevi hasta iyileştirmek olan hekimlerin hastalarına mikrop yayıyor olduğu düşüncesi, hekimlere küçültücü ve gurur kırıcı gelir, üstelik lohusa humması gibi önemli bir hastalığın sebebinin yıkanmamış eller olacağına kimse ihtimal vermek istemez. bundan sonrası biraz karışık; tıpta ulusalcılığın doruklarında olduğu o günlerde, semmelweis, çalışmalarını üstlerinden gelen baskılar nedeniyle yayınlayamaz, hatta hijyen uygulamaları yüzünden hastanedeki işine son verilir, ülkesine postalanıverir. terbiyesiz canım.

    semmelweis, en sonunda lohusa humması konusunda bilimsel bir makale yayınlar, fakat kendisi çalışmalarından emin olsa da, tıp çevreleri tarafından ciddiye alınmaz, bilimsel çalışmalar yapmak yerine şarlatanlık yapan biri olarak nitelendirilir, kanserli hastalarına karalahana yediren bir maymunmuşçasına çalıştığı her hastanede dışlanır, hatta astı olan hekimleri bile ellerini dezenfekte etmeye razı edemez. binlerce kadının gereksiz yere lohusa hummasından ölmeye devam etmesi ve akademik çevrelerce şaklaban yerine konmak, bilimsel çalışmalarını yayınlamaktan bile çekinen, sessiz sakin, efendi bir insan olması muhtemel semmelweis’e ağır gelir ve geçirdiği sinir krizi sonrasında, 47 yaşında bir akıl hastanesine kapatılır, aynı sene de ölür.

    tıp dünyasının dezenfeksiyonun önemine inanması, asepsinin yaygınlaşması, operatörlerin bırak klorlu suyu, ellerini asitli sularda fırçalamaya başlaması için aradan yıllar geçmesi gerekecektir.

    kıssadan hisse: koku alma duyunuzun kış ya da yaz aylarında hassaslaştığını veya köreldiğini hissediyor musunuz? kokuları, özellikle basit kokuları (atıyorum, portakalla kahve) ayırt etmekte zorluk çekiyor musunuz? dikkat edin; hiç aklınıza gelmeyecek psikolojik hastalıkların habercisi olabilir.

  • hilalcebeci_ hilal cebeci
    "herkesin askerden kaçmaya çalıştığı bu günlerde keşke beni askere alsalar diyorum erkeklerin bu askerlik korkusuda ne bölee"

    http://twitter.com/…ebeci_/status/48435562503344128

    sabah mıntıkasına çıkarıcan bunu, ardından sabah sporu, hemen ardından 2 saat nöbet, hemen ardından denetlemelerle ilgili işlere gece 12-1'lere kadar, ardından yine nöbet o arada 1 saat falan uyku, sonra yine denetleme hazırlığı falan. doğu, terör, komando falan onlardan bakın hiç bahsetmedim. herhangi bir insanın yaşamadığı şey için böyle laflar ediyor olması insanı zıvanadan çıkarıyor. ben 6 ay yaptım ömrümü yedi, 15 ay yapanı var. sus be kadın! hayır yani ben bunu ciddiye alıp niye yazıyorsam hakkında.

  • istiklal makzume anadolu lisesi'nin efsanevi müdürü zekeriya kara'nın ağzından dökülen müthiş sözlerdir nazarımda. şöyle ki;

    "bu sene öss'de ilk üçe on kişi sokucaz. özellikle lise sonlardan."

    "kızıım konuşmayın. şş sen beyaz gömleklii!"*

    "benim bi hocam vardı rahmetli, şimdi noolmuştur ölmüş müdür kalmış mıdır bilmiyorum."

    "çocuklar hepinizin kurban bayramını ve sevgililer gününü kutluyorum."

    sigara içen öğrenciler kalabalık bir grup halinde tuvalete girerken; "ne işiniz var oğlum tuvaletin önünde? bok mu var lan orda?"

    ve yüzyılın bombası;

    "kızlar ne bu? her okul çıkışında kapı önünde başka okullardan çocuklar, gözümüzün önünde öpüşüyosunuz, sarılıyosunuz... niye bizim okuldaki çocukların suyu mu çıktı? bakayım... cillop gibi hepsi!"

  • kimse büyük konuşup yazar arkadaşa akıl vermesin bence. bu kalp öyle bir orosbu ruhlu ki kilitlendimi boku yiyorsun. kendini kandırıp türlü türlü bahaneler ile avutuyorsun.

    çok geçmiş olsun kardeşim inşallah tez zamanda düşündüklerin ya da iç sıkıntın yanlış çıkar.

    lütfen güzel sevenler üzülmesin allahım, bu gece sana dua edeceğim