hesabın var mı? giriş yap

  • işte bu ya. tam da ülkeyi refaha kavuşturacak hamleler ne olmalıdır diye arkadaşlarla tartışırken bu haber ilaç gibi geldi. güzel ülkemin güzel insanları artık haremlik selamlık seyahat edecek. oh be. artık bilim adına atılımlar yapmanın tam zamanı. artık sen bana değdin, ben sana değdim, taciz ettin derdimiz olmadığına göre tam yol ileri arkadaşlar.

  • bir vatandaşın ülkenin vergi politikasıyla ilgili sorusu.***

    cevabına gelirsek;

    (bkz: altın yumurtlayan tavuğu kesmek)

    insanlar kendi sgk primlerini kendileri yatırırsa halkın bilinci artar, ödediği vergilerin farkında olur. milyar dolarlara saraylar, yolsuzluklar, onun bunun makam arabaları, konutlar, lojmanlar yani oraya buraya göz göre göre gereksiz harcanan paralar sorgulanmaya başlar.

    olmaz yani. hele bu iktidarda mümkünatı yok.

    ve (bkz: ben vergisini ödeyen bir vatandaşım) cümlesi amerikan filmlerinden çıkıp hayatımızda ciddi bir yer eder.

  • herkesin babasının kendi inancına, anlayışına göre değişen sözler.

    benim için yıllar yıllar önce, denizden bulup çıkardığım 250,000 lira ( biz küçükken 250,000 lira vardı mavi, o zaman en az 3 gofret 1 big babool alınabilecek bir paraydı, arkadaşlar bilir) sonrasında babamın söylediği sözlerdir.

    elimde heyecanla koşturarak yanına gitmiştim, 'bak denizde para buldum, gidip bakkaldan neler alıcam şimdi' diyerek. babam elimden o parayı alıp bana cebinden çıkardığı başka bir 250,000 lira verip, ' bir daha sakın kendine ait olmayan, başkasının kazandığı parayı alma, senin kazanmadığını harcamak haramdır, paraya ihtiyacın olduğunda bana söyle ben sana vereyim' demişti.

    üstünden belki 15 yıl geçti, ben hala unutmadım. büyüdüm, adam oldum, çalışmaya başladım, para içinde olduğum bir işim var, fırsatım olsa milyonları/trilyonları hortumlarım ama gel gör ki yerde gördüğüm 1 lirayı bile alıp harcayamıyorum.

    aynısını çocuğuma tembihleyecek miyim? ilk öğrettiklerimden biri olacak.

  • devletin resmi istatistik kurumu olan, asgari ücretli artışının, maaşlı çalışanların zamlarının referans alındığı, memur maaşlarının enflasyon farkını belirleyen; enflasyon verisi toplayıp hesaplayıp paylaşan fakat son yıllarda bu hesabıyla kimseyi inandıramayan tüik'in kendi verileriyle kasım 2021 enflasyonunun nasıl %31.31 olduğunu birlikte inceleyeceğiz.

    kaynağımız tamamen tüik'in kendi sayfası olacak: https://data.tuik.gov.tr/…-endeksi-kasim-2021-37389

    1. buna göre 2021 kasım ayında bir önceki kasım ayına göre artış %21,31, enflasyon verisi olarak açıklanan bu, biz de aynı hesabı yapacağız.

    2. aynı sayfanın sağ tarafında "madde sepeti ve ortalama madde fiyatları (türkiye)" var, excel haliyle indiriyoruz.

    3. yine aynı sayfanın sağ tarafında "tüketici fiyat endeksi ana grup ve madde ağırlıkları (türkiye)" var, onu da excel haliyle indiriyoruz.

    biraz bilgi; tüik'in sepeti 415 kalemden oluşuyor ve yıllardır esprilere konu olduğu gibi pinpon topu, soba bacası, deve eti yok. kaldı ki buna gerek de yok zira sihir aslında gözümüzün önünde oluyor, en basitinden en fazla ağırlığı olan 2 kalemden %5,47 ağırlıklı "kira", çok değişken skalaya sahip olduğu için pek itiraz edilemiyor, kasım 2021 için belirlenen kira bedeli 1261 tl ve 12 ayda yalnızca %13,3 artmış. en ağır ikinci kalem ise %4,56 ağırlıklı "sigaralar", bunun da kasım 2021 fiyatı 16,63 tl ve yıllık artış oranı yalnızca %2.2. dolayısıyla toplam ağırlığı %10 olan 2 kalemin enflasyona katkısı %0,82 olunca, geri kalan %90'dan düzgün veri sağlanamıyor. şöyle düşünün 50 milyon seçmen olan ülkede 5 milyon kişiyle anket yapacaksınız, ilk bakışta en tutarlı sonuca sahip anket gibi gözükebilir fakat seçeceğiniz 5 milyonu bir partinin binasından seçerseniz ne kadar doğru veriye ulaşabilirsiniz?

    devam edelim, biz tüik'in fiyatları ve tüik'in belirlediği ağırlığı kullanarak kasım 2021 enflasyonu hesaplayacaktık. fiyatları bir sayfaya, ağırlıkları diğer sayfaya alıp, biraz vlookup bilgisi, biraz if sorgusu ile formüle ediyoruz. bazı kalemler yazlık ürün olduğu için kasım verisi yok, örneğin karpuz, üzüm, kavun, taze fasulye, şeftali, çilek, kiraz, kayısı, erkek tişört, kadın tişört, çocuk tişört; bunlar için paylaşılan son veriyi (bazılarını ekimden, bazılarını eylülden, çilek hazirandan) alacağız ve bunların 12 ay önceki fiyatlarıyla karşılaştıracağız. sanırım bu ürünler kasım ayında olmadığı için tüik fiyatlarını 0 olarak kabul ediyor fakat sepette ağırlıkları da olduğu için enflasyonun daha düşük gözükmesine sebep oluyor. bu kalemlerin toplam ağırlığı %1,5, doğru hesapta +0,4 eklenmesi gerekirken -1,5 eklenirse 1,9 puanlık fark buradan geliyor demektir. 2 ürünün de (kadın sweatshirt ve turşu) geçen seneki verisi yok, bu yüzden 2021 ocak ayıyla kıyaslayıp enflasyon hesabına dahil ettim.

    bütün bunların neticesinde 415 kalemli tüik sepetinin ağırlıkları dikkate alınarak hesaplandığında tüik'e göre 21,31 çıkan kasım 2021 enflasyonu aslında %31,31 çıkıyor: görsel

    burada esas soru, herkesin hesaplayabileceği bu veriler bu zamana kadar nasıl gözden kaçtı, neden kimse doğrusunu hesaplayıp paylaşmadı. belki ben bir şeyi gözden kaçırıyorumdur, belki de tüik çalışanları 31,31 olması gereken sayıyı yanlışlıkla 21,31 olarak paylaşmıştır.

    ps: teyit için 2 sayfanın da ekran görüntülerini paylaşıyorum, siz de kendiniz doğrulayabilirsiniz:
    fiyat
    hesap

    tldr; tüik'in aldığı fiyatlar ve ağırlıklı ortalama hesabına göre %31,31 çıkması gereken enflasyon %21,31 olarak paylaşılıyor. 10 puanlık kayıp aralık ayında asgari ücretli zammına da, yeni yılda çalışan, memur maaşlarına da bu oranda yansıyacak. yani herkesin maaşında alması gerekip alamadığı %10 olacak.

  • bundan yıllaar önce ilkokula giden iki velet arasında geçmiştir. şimdi koca eşek olduklarından isimleri gizlenmektedir.

    edi (8) büdü (8)

    edi erkektir. ders zili çalar ve sırasına oturur. büdü hanıkızımız öğretmen geldiğinde edi beye bir kağıt uzatır. üzerinde
    "beni sever misin" yazmaktadır

    ke duygulu edi bey daha o zamanlardan zerafetini ve centilmenliğini belli ederek kızcağızı geri çevirmez ve "evet" yazarak kağıdı geri verir.

    yazışma ders boyunca sürer. zilin çalmasına az kalmıştır. büdü kağıdı edi'ye uzatır.
    "ya şimdi öğretmen kızar bize, ayrılalım en iyisi"

    edi kağıda "olur" yazar ve geri verir.

    işte bir aşk daha böyle bitmiştir.

  • bu ülkenin partisi olduğunu iddia eden partinin, bu ülkenin görev başındaki askerine karşı yaptığı provokasyonun sahibi milletvekili.

  • h: dr. house
    a: allison cameron

    a: beni neden işe aldın?
    h: çok güzel olduğun için.
    a: beni tavlamak için mi işe aldın?
    h: buna şaşırdığına inanamıyorum. ayrıca öyle demedim. seni güzel göründüğün için işe aldım. lobide duran bir sanat eseri gibi.
    a: sınıfımın en iyilerindendim.
    h: ama en iyisi değildin. neden bu kadar üzüldün? genetik zeka yerine genetik güzellik sayesinde işe alınmana mı?
    a: bulunduğum yere gelmek için çok çalıştım.
    h: çalışmana gerek yoktu. insanlar en az çabayla en yüksek kazancı sağlayacakları yolları seçerler. doğanın kanunudur. sen bunu reddettin. seni bu yüzden işe aldım. zengin bi adamla evlenebilir, modellik yapabilirdin. sadece görünmen insanların sana bir sürü şey vermesi için yeterli olurdu. ama sen böyle yapmadın. kıçını yırttın.

    (bkz: house m.d.)

  • anlaşılması gereken temel farklılık, dinlerdeki tanrı kavramının doğasına ilişkindir. doğal olarak insanlara daha entelektüel ihtiyaçları hakkında sorular soran dinler, insanların daha maddi ihtiyaçları hakkında sorular soran bir dinden farklı bir tanrı kavramına sahip olacaktır.

    semavi dinler ile dharmik dinler (hinduizm, budizm, jainizm, şintoizm vb.)arasında büyük bir uçurum vardır.

    *batı dinlerinde doğrusal bir zaman kavramı ve tek bir yaratıcı tanrı vardır. insanların tanrı'nın kulu olarak işlevi, o'na sürekli şükretmek, o'nu övmek ve yüceltmek ve o'nun emirlerini yerine getirmek ve kulluk teslimiyetlerinin karşılığı olarak ahirette, görkemli bir cennette ebediyen ödüllendirileceklerini ummaktır. günah, büyük bir endişe kaynağıdır. mücadele edilmesi gereken temel mesele ontolojiktir “olmak”: allah'ın kulu olmak, günahkar olmak, nankör olmak, kafir olmak vb.

    dharmik dinler ise döngüsel bir zaman kavramına sahiptir ve tanrı hakkında bilgiler belirsiz hatta kayıtsızdır. ama hepsinden öte, tanrı'yı evrenden ayrı olarak görmezler, yani panteisttirler. tanrı hiçbir şey talep etmez, çünkü kendi mahiyetini insan vasıtasıyla ve yaratılışla ifade etmektedir. tanrılara tapmaya kesinlikle gerek yok çünkü insanlar ilahi doğanın tezahürleridir. günahın hiçbir önemi yoktur çünkü tüm insanların eylemleri sonuçları üretir: karma.

    *dharmik dinler için temel sorun epistemolojiktir; bilgi sorunudur. yani gerçek doğamızdan habersiziz ve bu nedenle acı ve hoşnutsuzluk yaşıyoruz. manevi yaşamın amacı, gerçek doğamızı bilmek ve gerçekleştirmek, özgür ve mutlu olmaktır.

    *olay felsefe ve teoloji arasındaki farkın yanı sıra dharma ile kayıtsız şartsız iman arasındaki farktır. çünkü özünde dharma, varoluşun temel doğasına ilişkin bir kavramdır. bu, mısırlılar tarafından da ma'at terimiyle soyut olarak kavranmış bir fikir olan kozmosun düzenidir. dharma inancı, dini inancın ötesinde içsel bir gerçekliktir, inançtan bağımsızdır.

    *felsefeyi mantıklı bir sona doğru ilerletme yeteneği, yalnızca teolojik iddialar göz ardı edildiğinde gerçekleşir. felsefi bir soru ortaya atıldığı ve muhakeme talep edildiği anda, semavi dinler incelemeyi kendi dinleri paradigmasından yaparlar ve genellikle sonuçsuz kalır. dharmik dinlerde, semavi dinlerin aksine, sorgulama her şeyin temelidir. vedaların kendileri kozmik sorgulamayı ifade eder.

    *din tam bir hayat sistemidir, hayatın her yönünü kontrol eder. dharmalar kişinin kendisini soruşturmasına dayanır, tanrı ikincildir, doğru ve yanlış yazılmaz, ahlak zamanla değişir, cennet ve cehennem geçicidir, reenkarnasyon vardır.

    *ibrahimi dinler, dini metinlerinde ne yazıyorsa ona inanmak zorundadır ve sadece bu kuralları takip edebilirler. yaratılış merkezli dinler oldukları için hayal gücü özgürlüğü yoktur. dharmik dinler fikir merkezli dinlerdir.

    *dharmik dinlerde tanrı, şarkı söyleyerek, dans ederek, sanatla, meditasyonla ve hatta savaşarak övülebilir. ibrahimi dinler duayı vurgularken, dharmik dinler meditasyonu vurgular.