hesabın var mı? giriş yap

  • kopya çekeceğimi bildiği için, sınav esnası sürekli yanıbaşımda duran hoca uzaklaşsın diye osurmamdır. ve hakikaten kokuyu aldıgında yüzünü ekşitip masasına gitmişti. şu an düşünüyorum da bundan daha vahim bir anı olamaz. okulun pilav günlerinde yüzüne bakıyorum ben bu adamın.

  • gezici arkadaşlar gaza gelmeyin 2013den beri 1 çivi bile çakmayan şimdi hiçbirşey yapmaz

    bu seçim daha çetin geçecek gibi görünüyor ekonomik olarak sıkıntıda olan halka o sıkıntıyı unutturacak tekrar kendilerine bağlayacak malzeme lazım

    %70 in sağ partiyi desteklediği bununda %55 in iktidar tarafı olduğu bir ülkede eğer sokağa çıkarsanız kaybeden olursunuz

    bu dünya kimseye kalmaz bugün o yaptırır yarın başkası yıkar bunu unutmayın

  • 93-94 yılları. bizim mahallede bir nuri vardı benden birkaç yaş küçük. sık sık saçını buzağı yalamış gibi tarayıp gelir "abi abi ben brucelli'ye benziyom mu?" diye sorardı. (bkz: bruce lee) biz de güzelinden bir s.ktir çekerdik. ne geri zekalı çocuktu lan..

    not1: brucelli yazıldığı gibi okunur.
    not2: nuri büyümüş sözlük yazarı olmuş, nereden nereye..

    debedit: nuri geçmiş güzel günlerin hatırına başlığı başıma yapıp gitti. paylaştığı fotoğraf başkasına ait olabileceği için buraya eklemiyorum. dersini aldığını umarak nickini de yazmıyorum. soru başlık, sözlüğü forum gibi kullanma ve kötü trolleme denemelerinin sözlükte patladığı bu günlerde umarım gereken mesaj biraz olsun alınmıştır. bak nuri, bunu senin ve senin gibi sözlüğün içine eden diğer yazarlar için yaptım: nuri gibi olma

  • çekimlerinin çoğu basmane'de gerçekleştiren sağlam bir zeki demirkubuz filmi. bir sahnesi çok komiktir. derya alabora haluk bilginere der ki:
    "-işim var şu çocuğa bak biraz..."
    haluk bilginer der ki:"tamaammm.."
    derya alabora haluk bilginer'i uyarır:"sakın kaybetme ha. dalgınsındır sen."
    bunun üzerine haluk bilginer der ki:"çakmak mı lan bu?"
    işte bu ufak diyalog yönetmenin ne kadar iyi bi gözlemci olduğunun minik ve mizahi bir kanıtıdır.
    (bkz: en sık kaybedilen şeyler)

    bunun yanı sıra fimde bir kır sahnesi vardır ki, haluk bilginer'in 7 dakikayı aşan tiradıyla unutulmazlar arasındaki yerini almıştır. bekir* bir yandan cigaralağını çeker, bir yandan hastalıklı bir aşkın ve hayatın geride bıraktığı 20 seneyi anlatır yusuf'a *. olağanüstüdür... tek kelimeyle olağanüstü...

  • canlılara ''can'' ı ya da ''iradesi'' ya da ''ruhu'' olan varlıklar olarak değil fonksiyonlarını yerine getiren makinelermiş gibi bakarak yaşamaktır.

    ben ve benim gibi insanlar kimseyi suçlamaz. bir makinenin suçlu olduğunu söylemek ne kadar absürd ise bir insanın suçlu olduğunu söylemek de o kadar absürddür.

    bize göre insanlar içinde bulundukları çevreye kıyasla uyumsuzdur olsa olsa. ancak bunu kesinlikle ''suçluluk'' olarak tanımlamayız.

    suçluluk, özgür iradeye inanan insanlar tarafından kullanılan bir kavramdır.

    peki özgür bir iradeye inanmıyorsak nasıl karar alıyoruz biz?

    genlerimizde nasıl bir algoritma varsa ona göre karar alıyoruz. aldığımız bir karardaki çevresel değişkenler aynı olduğu taktirde biz o kararı almak zorundayız. aksi düşünülemez.

    bize göre karar alma süreci bir toplama işlemi gibidir.

    a + b + c + d + e + f + g+ h + ... + x + y + z = aldığımız karar

    bu toplama işlemindeki harfler o anki çevresel şartları, belleğimizdeki verileri, genlerimizdeki bazı yatkınlıkları, karar verme mekanizmanızı etkileyebilecek aklınıza gelebilecek her türlü sebebi barındırabilir. bu sebepler elbette yine materyel bir temeldedir.

    irade kavramına ve dünyaya böyle bakan insanlar dediğim gibi, her şeye bir makineymiş gibi yaklaşırlar.

    öte yandan insanların ruh ve özgür irade sahibi olduğunu düşünen insanlar çok daha fazladır. basit bir olay karşısında bu iki farklı insan tipi oldukça farklı davranacaktır.

    biz genellikle kötü durumda olan insanlara acırken özgür iradeye ya da ruha sahip olduğumuzu düşünen insanlar için bizim acıma duygusu hissettiğimiz insanların hiçbir önemi yoktur. çünkü onların dünya algısına göre onlar bunu hak etmiştir. onlara seçim hakkı verilmiştir.

    oysa onlar bize göre çevresiyle yeterince uyumlu ya da başarılı olamamış acınası makinelerden başka bir şey değiller.

  • avokado cekirdeginden avokado agaci uretmek cok kolay ve cok eglencelidir. ama, bu bitkinin hemen meyve vermesini beklemek bosunadir. cekirdekten yetisen bir avokado agaci en erken uc-dort senede, aslinda genellikle on senede falan meyve verebilmeye baslar. avokado agaci uretiminde cekirdekten degil de asilanmis fidanlardan uretim yapilir. yine de, sabriniz varsa, avokado cekirdeginden bir buyuk agac uretebilir, zamanla meyve de alabilirsiniz. ancak asi yapilmazsa, bu meyveler cekirdegini kullandiginiz agacin asi yapilmazdan onceki yabani avokado meyvesi olacaktir.

    bir avokado cekirdegini birkac yerinden kurdan (ya da kucuk tahta sis) girebilecek kadar delin ve buralara ilistirdiginiz kurdan ya da sislerle bir bardagin ustune yerlestirin. bardaga avokado cekirdeginin dibine degecek kadar su doldurun ve boylece gunes isigi alacak bir sekilde pencere kenarina yerlestirin. eger suyunu eksik etmezseniz uc-alti hafta icinde cekirdek yapi degistirmeye baslar, ustten yapraklar, alttan da kokler olusturur. alti hafta kadar icinde cekirdegi yirmi santim falan capinda bir saksi icinde topraga yerlestirebilirsiniz. ancak, bunu yaparken, cekirdegi cok derine gommeyin. hatta, cekirdegin yarisi falan disarida kalmali. cekirdegin cevresini toprakla kapatin. suyunu eksik etmeyin ama su verecegim diye de topragi camura cevirmeyin. suyu ve gunesi bol olmali ama toprak yari yariya kuru kalmali. yapraklarin sararmasi asiri sulamaya isaret eder. bitki yirmi santime falan ulastiginda ustten iki grup yapragi koparin. bunu yapmaniz avokadonuzun yandan daha cok yaprak gelistirmesini saglayacaktir. agaciniz her yirmi santim uzadiginda bu islemi tekrarlayabilirsiniz. eger kislari disarisi 7 santigratin altina dusmuyorsa, avokadonuz bahcede buyuyebilir. aksi takdirde, kislari iceri almalisiniz. olusan fidan ya da agac guzel gorunusludur, disarida da iceride de hos gorunecektir. ancak meyvesinin olusmasi hem yillar alir, hem de ortaya ciktiginda yabani avokadodur, lezzeti olmasini beklemeyin. eger yenilebilecek avokado yetistirmek isterseniz, fidaninizi asilamaniz ya da agacinizi asili fidandan uretmeniz gerekir.

    (bkz: http://www.wikihow.com/plant-an-avocado-tree)

  • 3 ayda 10 yıl yaşlandı adam.
    herkesin her istediğini yapabileceğini düşündüğü bir ülke yaratılmasında katkıları, dönüp dolaşıp kendisini vurmuştur.
    al sana daha güçlü bir türkiye.

  • finlandiya'da ortalama gelirli bir kişi rahatlıkla business class uçabilecekken, cumhurbaşkanının economy class uçtuğunu gösteren olay.

    bizde ise nüfusun %95'i uçağa 1 sene önceden promosyonlu bilet alarak zor biniyor ama cumhurbaşkanının 300 milyon dolarlık, 60 metre uzunluğunda, 250 kişilik uçağı var.

    edit: adamın bileti business'mış ama arada ekonomiye geçip, gazetecilerle oturmuş. bu çok ekonomide uçmaktan çok farklı bir olay değil de yine de yazalım. önemli olan şey, cumhurbaşkanının devletin özel uçakları yerine tarifeli uçak kullanması. zira business biletler de özel jet kaldırmaktan daha pahalı değil.

  • puan tablosunu 7 kere açtım baktım. dur gene bakayım, valla lideriz... bi daha bakim, lideriz ya lan.

    alışık diilim pek. normalde şu an izlandaya 6 atsak, andora ona 5 atsa, fransa türev alsa, moldova teğet geçse hesabı yapıyor olmalıydık.

    vay anasını ne güzelmiş böyle be. dur bi daha bakim... valla halen lideriz. ne güzel lan.