ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
süper dadı programındaki terminatör çocuk
-
"buğra'nın içinde biriken öfke ortaya çıkıyor." altyazısı acayip belgeselvari olmuş. sanki çocuk serengeti düzlüklerinde dişisi elinden alınmış bir sırtlan.
bir ölçü birimi olarak tık
-
ingilizce "click"den gelir.
click basligina gitmeye usendim simdi. onu da buraya yazayim.
click: askeri terminolojide, gorus efektli silahlarda (rifle olur bu, sniper olur, tankin bonba atan borusu olur, ne dersen) kullanilir. cogunlukla bir tik arkin bir dakikasina tekabul eder. isaret ettiginiz noktaya gore degisir. eger 100m deki bir cisme hedef aliyorsaniz, bir tik, gorusunuzde 1cm degistirmeniz demektir.
su aralar en cok kullanilan alani insansiz hava araclaridir.
insanimiz da bunu almis gunluk diline sokmus. buyuk olasilikla bir tik alt, bir tik ust one-click-south ve one-click-north demek oluyor.
demek ki neymis? bilmeden konusmamak lazimmis. adam kalkmis tiki kizlarin dejenere agzindan geliyor demis! e her turk asker dogar!
eve gelen tamirci karşısında hissedilen suçluluk
-
altında derin ve karmaşık bir dizi psikolojik faktörün yattığına inandığım korkunç bir his. duşakabinimizin su sızdırmaya başlaması, kombimizin titreye titreye çalışması, buzdolabımızın optimus prime 'a dönüşmesi gibi nedenlerle eve çağırdığımız tamirci karşısında neden çaresiz hissederiz kendimizi? neden sürekli ona yaranmaya çalışırız? neden "ustacığım bir şey lazım mı?" diye sorarız sürekli? o bir cerrah titizliğiyle işini yaparken hissettiğimiz gerilimin sebebi nedir? neden eve gelen usta bizden "kullanılmayan, böyle eski, pis bir bez" ya da "şöyle küçük bir iskemle" istediğinde heyecanlanırız?
çocukken evde bozulan her elektronik alet karşısında "sen mi oynadın lan bununla?" diyen bir baba, hiç anlamadığımız bir konuda tamirata gelen adamın çıkaracağı masrafın belirsizliği, bir şeyi tamir ettirmenin getirdiği mutsuzluk ve gerilim hissi... hepsi ama hepsi bu suçluluğun nedenleri arasında sayılabilir. mamafih akılda tutulması gereken bir başka neden de bazı tamircilerin eve sıradan bir insan, normal bir tesisatçı şeklinde gelmek yerine sorgu meleği kılığında gelmesi olabilir. adam sizinle öyle bir konuşur ki ezilir büzülürsünüz. sizi sorgular da sorgular... sorun ondan önce gelen tamirciler ya da ustalardır. bu asabi ve kıskanç usta tipi adamın ruhundaki suçluluk hissini arttırır.
- usta sorun neymiş?
- kime monte ettirdiniz siz bunu?
- valla eve taşınırken ustalar baktı...
- ....
- ne olmuş abi?
- olacağı olmuş işte... işi bilmeyen adam bunu ekseriyetle böyle monte eder. bunu kompile yanlış monte etmişler...
- tüh ya...
- masraftan mı kaçtınız siz?
- yo...
- masraftan kaçarsanız böyle olur işte...
- abi kaçmadık masraftan...
- geçen bir başka yerden çağırdılar... duşakabini takar takmaz hadi selamunaleyküm... sular alttan banyoyu basmış... masraftan kaçmayacaksın, ustasını bulacaksın...
- valla bilemedik abi... masraftan da kaçmadık ama...
- kaçmayacaksın masraftan...
- yok abi kesinlikle kaçmadık zaten...
***
bu ne lan? yecüc mecüc gelse daha iyiydi... usta mısın csi dedektifi misin? kaçtım masraftan evet... ucuzu tercih ettim... allah belanı versin senin... zona oldu her yanım stresten, gerilimden... evet masraftan kaçtım... evet arkadaşlarla biz monte ettik onu... biz monte ettik... anlıyor musun biz... ucuz olsun istedim çünkü... masraf çoktu, artmasın istedim... suç mu? suç mu bu? amacın beni ağlatmak mı, üzmek mi? özür dilerim tamam mı usta... tamam mı? özür dilerim... allah kahretsin özür dilerim... yeter artık üstüme gelme... ühühühühühühühüh.... ya şimdi yazarken bile fena oldum... sanırım devam edemeyeceğim. burda keselim lütfen...
ben affleck'in müslümanlığı savunması
-
iki yüzlü sözlük yazarlarının alt tarafı oyuncunun birisinin sözleri diyecekleri açıklama.
bu adam islama laf etse işte medeniyet bir başka diyerek alkışlayacaklarken islamı savununca kötü olacak.
neyzen tevfik
-
iyi kalpli adamin bir tanesi bi gun neyzenin parasiz pulsuz gezdigini bilerek ona para vermek ister ama neyzenin dillere destan hazir cevapliligi onun gozunu korkutmaktadir ve parayi neyzenin arkasindan atarak neyzen paran dustu der.
neyzenin cevabi ise su olur.
-o dusen benim param degil. zaten bende para ne gezer. o dusen senin altin kalbindir.
anneler yazar olsa alacakları olası nick'ler
-
babası kılıklı
her şey sizin için
kıs şunun sesini
ben malımı bilmez miyim
getirme beni oraya
gelirken ekmek de al
girme eve ayakkabılarınla
yalınayak dolaşma
eve geç gelme
uyu artık
senin arpan fazla geldi
sarı bezi getir
misafirlere hoşgeldin de
bitir tabağındakileri
hizmetçiniz var zaten
elalemin çocuğu nasıl yapıyor
evlenmeden önce 48 kiloydum
dik otur kamburun çıkacak
kapıyı ört cereyan yapıyor
sofrayı yiyen kaldırsın
çıkarttığın yerdedir
seni alanın vay haline
benim söylememle yapacaksan hiç yapma
kalk yerine yat
ben demiştim
bir zamanlar anadolu'da
-
nuri bilge ceylan'nın görüntülerde ki hassas ve özenli tavrını diyaloglar,oyunculuklar ve kurguya da aynı kusursuzlukla yansıttığı müthiş film.diyaloglar,hayatlar yine çok etkileyici. film de geçen alıntıların anton çehov'dan olduğunu jenerikte gördüm. senaryo 12-13 saatlik bir zamanı içeriyor. nuri bilge ceylan bu 12-13 saati 2 saate sığdırmamış sadece çok daha ötesini,ana karakterlerinin tüm hayatlarını sığdırmış sanki. oyunculukların hepsi çok çok iyi. yılmaz erdoğan ve taner birsel çok başarılı.gerçekçi demek az bile kalır her ikisi içinde .muhammet uzuner'i izleyici olarak yeni tanıyor olmak bizim ayıbımız galiba.bizzat oyunculuğun ses tonu ve mimikten ibaret olmadığını bakışın, beden dilinin nelere yettiğini gösteriyor aynı fırat tanış gibi. fırat tanış ayrı bir baslıkta uzun uzun degerlendirilmeyi hak edecek kadar iyi oynamıs.filmin senaristlerinden ercan kesal'in muhtar rolunde doğal ve akılda kalan oyunculuğunu da es geçmek mumkun degil.film başarısını alacağı ödüllerle ve umarım gişeyle de tescilleyecektir.
uzaylıların hep amerika'ya inmesi
-
ıstanbul'u ziyaret ederlerse tecavüz edildikten sonra öldürülüceklerini bildikleri içindir.
google earth
-
an itibariyle mekke'ye inip, yön tuşlarıyla kabe'nin etrafında yedi tur atmamı sağlamış, sayesinde hacı olduğum program*.
iş hayatının insana kazandırdıkları
-
şüphe!
70 yaşındaki dedeler gibi kısa kollu gömlek giymem, kollarında faça mı var derler.
müdüre evrak imzalatmaya giderim, özel bir konu mu görüştün derler.
bir gün öğleden sonra izin isterim, iş mi arıyorsun derler.
kafayı yemiş ibneler...
ilişki başlatan sorular
-
+ mendil verem mi?
- ne?
+ mendil verem mi diyorum?
- ver madem?
+ mendil ayrılık demek kendim gelem mi?
- anlamadım?
+ mendil diyorum, ayrılık demek diyorum, mendil vermeyeyim de kendim geleyim?
- gel <3
evet çok canım sıkılıyor lan.
insan ırkının anunnakiler tarafından yaratılması
-
fotoşoplu dev iskelet fotoğrafını gördükten sonra okumayı bıraktığım yazının iddiası.
gelen mesajlar üzerine edit: sevgili minik ridley scottçular..bu ve bunun gibi bir sürü fake fotoğraf nette geziyor zaten yıllardır. bu fotoyu kanıt olarak gösteren bir yazara da 2300 fav ödüyorsunuz.. ilginç. fareye dönüşen kızın fotosu vardı bir de.
edit: çok uzun boylu insanların eski zamanlarda yaşadığı bilgisi geldi. incelemek lazım.
pop art
-
bugünün sanatının birer eşya-mal ya da tüketim aracı olduğunu savunan sanat akımıdır.
realizm merkezli bir uç boyut yansımasıdır. ama seçkin-nadide olanı reddedişiyle dadaizme yakındır.
hazır ürünlerin montajını, rastgele karşılaşılmış nesnelerden faydalanarak yapmayı açladığı için yine kapılarını dadaistlere dayandırır.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"google 14 yaşında imiş..
türkiye'de olsa kesin tecavüze uğrardı..
davada da "zaten motordu, aranıyordu" indirimi sözkonusu olabilirdi..."