hesabın var mı? giriş yap

  • malpraktis yasalarini direkt abd’den kopyalarsan sonucu boyle olur iste! atladiniz mi saglikta cag?

    112 saglik ekibi veya acil hekimleri varken cildiyeci ya da bir cerrah hastaya mudahale etse ve ardindan hasta yakinlari milyonluk davalar acsa hekimi siz mi koruyacaksiniz?

    siz hekimin kendi bransina ait olmayan tetkiki bile istemesini yasaklarsaniz, malpraktis yasalarini bransina gore duzenlerseniz o da asla bransi disina cikmaz.

    durun siz daha yeni yeni ogreniyorsunuz defansif tip nediri, daha karpuz kesecegiz!

  • o yıllara geri gönderin lan beni. allah'ını seven o yıllara geri göndersin beni. o yılların new york'unda dedektif olarak işe başlamak, ofisimde filtre kahve içmek, suçlu kovalarken mola verip yol kenarında pudralı donut yemek, derin bi lanet olsun çekmek ve akşamları da smith'in barında iki duble bourbon viski içmek istiyorum amk.

  • hakkında en çok geyik yapılan fenomenlerden biri.

    bunca komplo teprisine gebe askeri alan hakkında bilinenler/bilinmeyenler ise şöyle;

    51. bölge, nevada'nın güneyindeki groom gölü'nde bulunan bir abd hava kuvvetleri askeri tesisidir.

    51. bölge aktif bir askeri tesistir. güney kaliforniya'daki edwards hava kuvvetleri üssü tarafından yönetilmektedir.

    51. bölge halka açık değildir ve 24 saat gözetim altındadır.

    tesisin onaylanmış tek kullanımı uçuş test tesisi olmasıdır.

    bölge, atom enerjisi komisyonu tarafından oluşturulan haritalarda bu şekilde tanımlandığı için 51. bölge olarak bilinmektedir.

    ikinci dünya savaşı sırasında (1939-45) abd ordusu hava kuvvetleri bölgeyi hava topçu atış alanı olarak kullanmıştır.

    bölge 1955 yılında merkezi istihbarat teşkilatı (cıa) tarafından yüksek irtifa keşif uçağı lockheed u-2 için bir test alanı olarak seçildi. başkan dwight d. eisenhower (1953-61), aquatone projesi kod adı altında yürütülecek olan testlere izin verdi. testler temmuz 1955'te başladı.

    u-2'nin 1956'da hizmete girmesinin ardından 51. bölge, a-12 (oxcart olarak da bilinir) keşif uçağı ve hayalet avcı uçağı f-117 nighthawk da dahil olmak üzere diğer uçakları geliştirmek için kullanıldı.

    1989 yılında robert ("bob") lazar adında bir adam 51. bölge'de dünya dışı teknoloji üzerinde çalıştığını iddia etti. lazar, las vegas televizyon muhabiri george knapp'a tesiste uzaylıların otopsi fotoğraflarını gördüğünü ve abd hükümetinin tesisi kurtarılan uzaylı uzay araçlarını incelemek için kullandığını söyledi. lazar'ın kendisi itibarsızlaştırılmış olsa da, iddiaları, çoğu dünya dışı yaşamı içeren çok sayıda hükümet komplo teorisinin ortaya çıkmasına neden oldu.

    birçok kişi 51. bölge içinde ya da yakınında tanımlanamayan uçan cisimler (ufo'lar) gördüğünü bildirmiştir (bu terim genellikle dünya dışı spekülasyonlar bağlamında kullanılsa da, ufo'ların mutlaka dünya dışı kaynaklı olması gerekmez).

    25 haziran 2013 tarihinde cıa, u-2 ve oxcart programlarının tarihini anlatan gizliliği kaldırılmış belgelerin yayınlanmasını onayladı. belgeler, george washington üniversitesi ulusal güvenlik arşivi'nden amerikalı istihbarat tarihçisi jeffrey t. richelson tarafından 2005 yılında yapılan bilgi edinme özgürlüğü yasası (foıa) talebine yanıt olarak yayınlandı. belgelerin yayınlanmasıyla abd hükümeti 51. bölge'nin varlığını ilk kez resmen kabul etmiş oldu.

    cıa'e göre, u-2 ve sonraki askeri uçakların test uçuşları bölgedeki ufo gözlemlerini açıklamaktadır.

    51. bölge çalışanları tesise uçakla ulaşmaktadır. mccarran uluslararası havaalanı'ndaki kısıtlı bir terminale, 51. bölge'nin üzerindeki hava sahasında (r-4808n hava sahası) uçmasına izin verilen birkaç işaretsiz uçaktan biriyle girip çıkmaktadırlar.

    yakın zamana kadar tesisin uydu görüntüleri sansürlenmişti. 51. bölge google haritalar'da görülebilir. 37°14'06.0"n 115°48'40.0"w

    abd hükümeti şu anda tesis içinde yürütülen araştırmalar hakkında herhangi bir bilgi vermemiştir.

  • hayatı boyunca “köklerinizden kurtulun, kopun, her şeyi reddedin” diyen nietzsche‘nin doğduğu ile öldüğü yer arası mesafenin sadece 30 metre oluşu; “kötülük en büyük güçtür, merhamet büyük zayıflıktır” diyen nietzsche‘nin kırbaçlanan bir atı görüp merhametten hüngür hüngür ağlaması..

    demem odur ki; insan çelişik ve ironik bir varlıktır. insanların ne dediğinden çok ne yaptığına dikkat etmekte fayda vardır. iyi geceler..

  • öncelikle:

    (bkz: bekledik bunu çok bekledik) !!

    beni müthiş heyecanlandıran oyun. inşallah beklentileri boşa çıkarmaz. cepten 3 defa bitirdiğim gameboy versiyonu sarmıyor artık.

    şimdi koca adam olup iş güç sahibi olduysak da o kendini pikachu sanıp damdan atlayan velet yüzünden tam da charizard'ın laf dinlediği bölümde yayından kaldırıldığı için hevesimiz kursağımızda kalmıştı. unutursak kalbimiz kurusun!

  • aslında pek de anlamsız olmayan özgüvendir.doktor o özgüven sayesinde acil bir durumda patlayan beynini diğer dokulara zarar vermeden onarabilmekte, ya da doğumda sıkışan bebeği ufak bir manevrayla çıkarabilmektedir. o yüzden sakin ol ve içindeki o kompleksi yere bırak.

  • insan toplumlarının tabii kanunla yönetilmesi.

    tabii kanun felsefesinin düşünce dünyasına egemen olduğu 18. yüzyılda, fransa'da gelişen bir okul.

    okul mensupları, "fizyokratlar" diye tanımlanır. okulun önde gelen temsilcisi dr. f. quesnay’nın eserlerinden biri, droit naturel, yani "tabi kanun" başlığını taşımaktadır.

    çağlarında çok kısa bir süre etkili olmakla beraber, fizyokratlar, iktisadi düşünce biçimlerine getirdikleri yeniliklerle bugün de anılırlar. iktisadi düzenin işleyişini, soyutlama yöntemi ile kurdukları bir model çerçevesinde anlama çabaları, toplumu işlevlerine göre birbirinden ayırmaları, servetin kaynağını mübadele değil üretim sürecinde aramaları, tarım üretimini düşünce sistemlerinin merkezi yapmaları, başlıca özellikleri arasında sayılabilir.

    fizyokratlar, anlaşma, girişim ve ticaret özgürlüğü ya da özel mülkiyet gibi, liberal anlayışın temel ilkelerini savunurken, bu savlarını tabii kanun felsefesinden çıkarıyorlardı. bu reformcu fikirleri ile de, 1789 fransız ihtilâli arifesinde, monarşiye ve merkantilist politikanın fransa’da yarattığı olumsuz etkilere karşı çıkmış oluyorlardı.

    kurdukları soyut modelden çıkardıkları vergi politikası önerileri özellikle önemliydi; çünkü, dönemin fransa’sındaki büyük toprak sahiplerinin vergi ödemesi gereken tek toplum sınıfı olması gerektiği sonucuna varıyorlardı. oysa, gerçekte kral, kilise ve soylular gibi büyük toprak sahipleri de hiç vergi ödemezken, kiracı çiftçiler ve köylüler ağır vergi ödemek zorunda bulunmaktaydılar.

    fizyokratların düşünce sisteminin açıklanmasında bir tıp doktoru olan dr. f. quesnay’nın (1694-1774) "tableau economique" adlı eserinin özel bir yeri vardır. ayrıca, bu eserin günümüzde kullanılan girdi-çıktı tablosunun öncüsü sayılması, esere bir diğer açıdan da önem kazandırmaktadır.

    tableau economique, temelde üç toplum sınıfına dayanır:

    toprak sahipleri, (dönemin fransa’sında kral, kilise ve soylulardan oluşur)

    toprakları birincilerden kiralayarak işleyen girişimci çiftçiler

    kısır sınıf, (hem zanaatkârları hem de tüccarlar ve mali sermaye sahiplerini içerir).

    tableau’ya göre, gerçek anlamda üretken sınıf, bunlardan ikincisi, yani girişimci çiftçilerdir; çünkü, çiftçiler yarattıkları net (safi hasıla) ile kendi geçimlerini sağladıkları gibi, toprak mülkiyetini elde tutanların (ya da bunların gelirine dayanarak yaşayanlar) ve kısır sınıfın geçimini de sağlayabilirler. oysa, kısır sınıf, produit net yaratmazlar. bu sınıfın bir bölümü olan zanaatkârlar, produit net yaratmasalar da, üretim sürecinde kullandıkları hammaddelere emekleri ile bir değer eklerler. bu değer, kendi gelirlerine eşittir ve tümüyle çitfçilere ödenen tüketim maddelerine gider. bu sınıf, ayrıca, tarım ürünlerine iyi bir fiyat sağlamak için gereklidir.

    kısır sınıfın diğer bölümü olan tüccarlar ve mali sermaye sahipleri, hiçbir değer eklemedikleri için, geliriyle produit net’ten bir azalmaya yol açarlar. toprak sahipleri ise, tarımın yarattığı produit net’i toprak rantı olarak ele geçirirler.

    produit net, bu modelde toplum sınıfları arasında dolaşan bir çevresel akımla tanımlanırken, paranın rolü hiç küçümsenmemiştir. paranın sadece mübadele aracı oluşu değil, aynı zamanda iktisadi faaliyet üzerindeki rolü de göz önünde tutulmuştur. bu bakımdan fizyokratların, merkantilistlerle klasik okul arasında bir köprü oluşturdukları söylenebilir.

    fizyokratlar, bu soyut modelden, kendi açılarından önemli olan bir de vergi politikası önlemi çıkarmışlardır. bu, verginin tek olması ve sadece toprak rantı üzerinden ödenmesidir. düşünce sistemlerinde tek üretken kesim tarım, tarımda yaratılan produit net’i ele toprak rantı olarak geçirenler de toprak sahipleridir.

    produit net, tüketimden arta kalan pay olarak tanımlanmaktadır. öyleyse, diğer toplum sınıfları değil, toprak sahipleri ele geçirdikleri rant üzerinden vergi ödemelidir. bu sav, daha sonraki birçok iktisatçı tarafından tekrarlanmıştır. diğer yandan, fizyokratlar, serbest dış ticareti de savunmuşlardır. ancak, bu savları bir teoriye değil de tabii düzen anlayışlarına dayanmıştır. dönemin fransa’sında, merkantilist dış ticaret müdahalelerinin tarım ürünlerinin iyi bir fiyat sağlamasını engellediğini anlamışlardır.

    okulun diğer önde gelen kişisi r. j. turgot’dur; görüşlerini "reşexions sur la formation et distribution des richesses" (1766) adlı eserinde açıklamıştır. turgot, azalan gelir kanunu, toprak rantının doğuşu ve kapital birikiminin kaynağı olarak, rantın önemi gibi, iktisatçıların daha sonra uzun boylu inceledikleri konulara eğilmiştir.

    fizyokratlar, dönemlerinde çok kısa bir süre etkili olsalar ve tabii kanun gibi pek soyut bir kavramdan yola çıksalar da, iktisat teorisinin gelişmesine büyük katkılarda bulunmuşlardır.

  • bu adamdaki beyni kuşa taksan ters uçar amk.

    insanda bir gram zeka olmaz mı? olmuyor işte.