hesabın var mı? giriş yap

  • az evvel kendi ellerimde yaptığım ve 3 koca dilim acımadan hunharca gömdüğüm harikulade yiyecek. bu italyanlar damaklarının tadını biliyorlar arkadaş, ha bizim yağlamamız da efsane, yağlamayı lazanyaya asla değişmem ama lazanya da bir farklı be.

    her neyse, hadi size de denenmiş tarifini vereyim de belki denersiniz köftehorlar.

    şimdi malzemeler;

    10 dal lazanya
    500 gr. kıyma
    1 orta boy kuru soğan
    2 diş sarımsak
    1 orta boy rendelenmiş havuç
    10 adet dilimlenmiş mantar
    6-7 adet kabuğu soyulmuş domates
    1 tatlı kaşığı rendelenmiş taze zencefil
    2-3 dal arzuya göre biberiye veyahut defne yaprağı
    mevsimine göre eğer bulabiliyorsanız 1 dal ince kıyılmış kereviz sapı
    2-3 yemek kaşığı zeytinyağı
    yeterince tuz, karabiber ve bir tutam şeker

    beşamel sos için;

    2 yemek kaşığı tereyağı
    3 yemek kaşığı un
    2,5-3 su bardağı süt
    100 gr kadar kaşar peyniri
    1 yemek kaşığı parmesan peyniri
    muskat cevizi
    karabiber
    tuz

    fırından almadan önce konulması için de 50 gr. kadar daha kaşar peyniri rendesi

    arkadaşlar evvela barilla'nın haşlanmadan kullanılabilen lazanyaları var ben onlardan kullandım. iç harcı içinse ilk önce zeytinyağını genişçe bir teflon tavada kızdırdıktan sonra kıymaları ekledim. kıymalar renk değiştirdikten sonra soğan, sarımsak, domates, mantar, havuç ve zencefillerin hepsini kavrulan kıymanın üzerine ekledim. defne yaprağını da ekledikten sonra güzelce karıştırıp kısık ateşte pişmeye bıraktım. kısık ateş ve ağzının kapatılmadan pişirilmesi önemli çünkü harcın biraz sulu kalması gerek. iç harç pişince almaya yakın tuz ve karabiberini de ekleyip karıştırdıktan sonra ocağın altını kapattım.

    geldik beşamel sosun hazırlanmasına. burada püf nokta kesinlikle muskat cevizi. gerçekten beşamel sosa harika bir aroma katıyor. her neyse, sos tenceresine tereyağını koyup erittikten sonra unu koydum. unsu koku gidene kadar da unla tereyağını kavurduktan sonra sütü ekledim, sütünüz biraz ılık olursa iyi olur. sosu sürekli karıştırdım ki topaklanmasın. sos koyulaştıktan sonra rendelenmiş peynirleri de sosun içine attım ve en son ocaktan alırken muskat rendesi, karabiber ve tuzla sosu tatlandırdım.

    geldik ölümcül kısma. borcama bu harika karışımları birleştirmeden evvel biraz zeytinyağı dökün, dökün ki dibi yapışmasın. bu arada fırınınızı da 180 dereceye getirin ısınsın yavaş yavaş. borcamı yağladıktan sonra biraz beşamel sostan dökün, borcamın tabanını, böylece lazanyaları dizmek için hazır konuma getirmiş bulunuyorsunuz. daha sonra lazanyaların üst üste gelmemesine dikkat ederek tek sıra halinde dizdikten sonra üzerine kıymalı içten döşeyin. onun üzerine de beşamel sosun değmeyeceği yer kalmamak üzere beşamel sosu da ekleyin. bu şekilde elinizdeki sos, makarna ve kıymalı harç bitene kadar işlemi devam ettirin. en üste kalan beşamel sosu iyice dökerek fırına verin. 30 dakika sonunda biraz daha kaşar rendeleyin ve fırındaki enfes karışımın üzerine gezdirin. kaşarlar kızarınca fırını kapatın. makarnayı fırından çıkarın ve bir 10 dk dinlenmeye bırakın. daha sonra yanına ister kola, ister bir kadeh kırmızı şarap koyarak afiyetle tüketin efenim. yarasın!

  • bir defasında içinde para dolu zarfları dağıtan bir düğün arabasının önüne atlamıştım. yağmada güç bela bir zarfı kapıp güvenli bir noktada açtım. herkese bir şeyler çıkmıştı. herkes deli gibi seviniyordu. ama benim zarf boştu. tek boş zarfı kapmıştım. kampanya çekiliş filan değildi ama geleceğim hakkında çok net bilgiler vermişti.

  • valla karadeniz yöresinde uzunca zaman geçirmiş biri olarak söyleyebilirim ki, baharat tarzı şeyleri seviyorsanız size hitap etmeyecektir. karalahana sarması dediğin şeyin nesi güzel anlamadım keza çorbası da aynı. muhlama biraz iyi içlerinde, o da offf denilecek kadar süper bir şey değil. ispir fasülyesi erzurum'a dair bir fasülye türü. karadeniz pidesi de kapalı pide dedikleri şey olup tercih sebebim olmadı. laz böreği de ahım şahım değil.

    mutfak dediğin güneydoğu'da bence.

    edit: dün gece de karadenizli arkadaşlarıma sordum bu soruyu, onlar da kendi yemeklerinin tüm mutfaklardan daha iyi olduğunu beyan ettiler. bu durumda karadenizliler dışında karadeniz mutfağını en çok seven pek kimse yok.

    edit 2: tabi ki burada tüm karadenizliler böyledir tarzında bir çıkarım yapmıyoruz, genellikle diyelim.

  • başıma birşey gelmeyecekse;

    bence güzel olmuş olan forma. sadece fit kesim olmaması sırıtıyor.

    yönetimi sevmemek demek her kararına sorgusuz sualsiz itiraz etmek anlamına gelmemeli.

  • sanirim herkes hoslandigi, begendigi kisilerle bulusmus ama ben bu deneyimi en yakin arkadasimla yasamistim.

    12 yasinda bi sims forumunda (bkz: simaniac com) tanismistik. bir iki seneye, artik ne konustuk, nasil yakinlastik cok hatirlamasam da, yakin arkadas olduk. internete girdigimde ilk yaptigim msn'i acip online mi diye bakmak olurdu. aramizda 4 yas vardi ama en az benim kadar cocuksuydu, muhabbetimiz cok cocuksu ve tatliydi. sanki kardesimle konusuyormus gibi hissediyordum. birlikte super kahraman oldugumuzu hayal ederdik, ayni online oyunlari oynardik, ayni animeleri izlerdik, tanistigimiz forumdaki insanlari cekistirirdik. okulda da cok yakin arkadasim vardi ama onu en az okul arkadaslarim kadar cok seviyordum, baskalariyla paylasamadigim seyleri onunla paylasiyordum.

    sonra ben liseye gectim, o universiteye gecti. ben lise 1 ve 2de cok arkadas edinemedim, diger arkadaslarim da baska liselere gitmisti. kendimi yalniz hissediyordum. o ise universitedeki bolumunden memnun degildi, cift anadal yapmaya calisiyordu, dolayisiyla cok fazla calismasi gerekiyordu. ben cok mutsuzdum, onun da mutsuz oldugunu tahmin ediyorum, cok belli etmezdi boyle seyleri. okuldan doner donmez internete giriyordum, msn'de saatlerce konusmak icin can atiyordum. okuldakilerin ergen muhabbetlerinden sonra birlikte yaptigimiz cocuksu muhabbetler bana cok iyi geliyordu.

    derken lise 3'e gectim, hala okulda kendimi yalniz hissediyordum. 6 senedir arkadastik, artik en yakin arkadasim olmustu. hep ergenken soyledigimz bir sey vardir ya "beni en iyi anlayan oydu" diye, benim icin o insandi. fakat ben ankara'da yasadigim, o istanbul'da yasadigi icin hic bulusmamistik. o senenin temmuzunda bir dugun icin ilk kez istanbul'a gittim, hemen bulusma karari aldik. birlikte benim kaldigim otelin cevresinde dolandik, ozsut'te tatli yedik. bır suru fotograf cekildik. ikimiz de biraz utangactik fakat cok eglendik. yolda annemlerle karsilastik, annem ve babamla tanisti. annem "seninle yasit gibi duruyor, dedigin kadar cocuksu ve neseliymis" dedi onun icin. o gun uzulerek ayrildik.

    dort ay sonra bir gun, sebepsiz yere okuldan kacip eve geldim. msn'e girer girmez ortak bir tanidigimiz bana bir link atti. linki actim. linkte arkadasimin okula giderken trafik kazasi gecirdigi, kamyonun altinda ezildigi ve hayatini kaybettigi yaziyordu.

    o gun hem hafizama kazinmis, hem de surekli agladigim icin biraz bulanik. annemin "keske o gun sizinle karsilasmasaymisim, o kizla tanismasaymisim" diyerek benimle birlikte agladigini, abimin beni alip ozsut'e goturdugunu, orda birlikteyken yedigimiz tatlidan yedigimi hatirliyorum.

    uzerinden 5 sene gecti, onun vefat ettigi yastan 1 yas buyugum. hala arada onu animsatan bir sey oldugunda aglayabiliyorum. fakat bunun disinda onu dusundugumde hep gulumserken buluyorum kendimi. oldugune uzulmektense onu tanimis oldugum icin, bana kattigi seyler icin mutlu oluyorum.

    en cok da o olmeden once bir kez olsun gorusmus oldugumuz icin mutluyum. o gun utanip haber vermesem, o da uc saat otobuse binip yanima gelmese bir zamanlar en yakin arkadasim olan insani hic gormemis olacaktim. ve hayatimin o donemiyle ilgili bir seyler hep eksik kalacakti.

  • (23 nisan öncesi okulda yapılacak etkinlikleri içeren bir bilgilendirme yazısı gelmiş, atatürk büstüne bırakılmak üzere bir adet karanfil istenmiştir. ege (5 yaş) karanfilini alıp okula gitmiştir. akşam okul dönüşü...)

    romica: eee, ne yaptınız bugün?
    ege: ne olsun sanki, çeşitli faaliyetler.
    romica: 23 nisan neymiş peki biliyor musun?
    ege: çocuk bayramı, atatürk hediye etmiş çocuklara.
    romica: atatürk kimmiş peki?
    ege: aman anne ya bilmiyor musun? ulu önder, düşmanlardan kurtardı ya!
    romica: canım senin neler bildiğini merak ediyorum...
    ege: biliyor musun anne, atatürk tek başına atmamış düşmanları...
    romica: öyle mi? kimlerle beraber atmış peki?
    ege: eski dedeler, nineler, anneler, babalar beraber savaşmışlar!
    romica: öyle mi?
    ege: evet, ve hepsi kendini feda etmiş vay canına!
    romica: peki çiçek koydunuz mu büste?
    ege: yan sınıftaki bütün öğrenciler bıraktı, gördüm.
    romica: sizin sınıf bırakmadı mı?
    ege: bir kişi hariç herkes bıraktı?
    romica: kim bırakmadı?
    ege: ben bırakmadım, öğretmenim de çok ayıp dedi.
    romica: neden bırakmadın?
    ege: anne, o sadece heykel, benim gerçekten nefes alan, ip atlayan, şarkı söyleyen bir kız arkadaşım var!

  • arkadaş yazmayayım yazmayayım diyorum ama, adamı şirazeden çıkarıyorsunuz.

    ülkenin askeri şehit olunca, o ülkenin üniversitesinde bunu anacak herhangi bir etkinlik yapmak nasıl provokasyon oluyor ya?

    bir de mahallende dağıt demiş. mahalleyle okul ayrı ülkelerde mi geri zekalı arkadaşım? o zaman türk lafını yasaklayalım, nüfus cüzdanlarından ay yıldız'ı falan komple kaldıralım. neden? üç beş oro.pu evladı provoke oluyormuş.

    edit: bahse konu olan lavuk elbette ki entrysini silip kaçmış.

  • kuvâ-yi milliye‘yi sırtından vuranların torunlarının adından bile ödlerinin patladığı en büyük türk’tür.
    atatürk’ün nasıl bir kaypaklıkla, nasıl bir yobazlıkla uğraştığını gözümüze soktuğun için teşekkürler ali erbaş.
    midye için fetva veren ali erbaş’ın hırsızlık, yolsuzluk , adam kayırma, devleti soyma, adaletsizlik vs. için söz söylediğini duyan oldu mu?

  • bu dahil tüm zeynep bastık başlıklarını yok eden filtre.

    eksisozluk.com##a[href^="/zeynep-bastik"]

    ben adguard kullanıyorum ama her türlüsünde çalışır. zeynep bastık ile başlayan tüm başlıkları yok eder. şu şekil:

    görsel

  • muhtemelen arabasına korsanı bitirdiğiniz için teşekkürler başbakanım yazısı yapıştıran, seçim zamanı rte istanbul'a geldiğinde haliç kongre merkezine gidip maymunluk yapan, sorsan dürüstlük abidesi taksici.