hesabın var mı? giriş yap

  • özellikle karşı cinsten bir arkadaşın annesiyle tanışırken yaşanan muazzam olay.

    normalde koya koya gezen adamlar bir anda "namütenahi"ler, "ziyade olsun"lar, teşekkürler ricalarla doluyor.

    bunun yanında duruşta da değişme oluyor. padişah fermanı dinleyen vezir gibi duruyosun. harika.

  • bu adam olimpiyat şampiyonu yani bir spor dalındaki dünyanın en önde gelen sporcusu.debedeki 20 yıllık mühendis de tutmuş kendini bir işi kendi branşında dünyada en iyi yapan kişiyle karşılaştırıp ah vah etmiş debeye girmiş vay amk.tanım:dünyadaki 20 yıllık mühendislerin hepsinden daha iyi ok atıp ülkeye olimpiyat altını getiren kişinin elektrikli araç satın alması.

  • yeaaahh gururla karşınızdayım sayın sözlük ahalisi.

    olay şu:

    "sedat kapanoğlu ve 40 kişiye hapis talep edilmesi" başlığına konu davada ali emre bukağılı sözlük yazarı olan müvekkilim hakkında da şikayetçi olmuştu. detayları geçiyorum. duruşmada beyanım aynen şuydu:

    "efendim bu beyanımın özellikle tutanağa geçmesini istiyorum. çünkü buna da dava açabilirler. "müvekkilim felsefecidir, müvekkilimin yazdıklarını anlayacak entelektüel birikime ve donanıma sahip olmayanlar tarafından söyledikleri yanlış anlaşılarak hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur."

    sonrasındaki diyalog da şuydu:

    ali emre bukağılı'nın avukatı: tutanağa geçsinnn!!!! tutanağa geçsinnn!!!!

    avasas: ben de zaten tutanağa geçmesini istiyorum:)

    işte bunun için suç duyurusunda bulundular. beyefendiye hakaret etmişim, cahil imasında bulunmuşum. kendisi mühendismiş, yüksek lisans yapmış bla bla. suç duyurusu üzerine savcılık benden yazılı bilgi aldı ve dosyayı soruşturma izni için adalet bakanlığı ceza işleri genel müdürlüğü'ne yolladı. işte bugün aldığım bilgiye göre, bakanlık soruşturma izni talebini reddetmiş.

    şimdi ben ne yapayım? bu muhtereme 1 kuruşluk sembolik manevi tazminat davası mı açayım?

  • ayşe arman: "bu hükümetin en beğendiğiniz yönü nedir?"

    aydin boysan: "bir gün gidecek olması!!!"

  • yaklaşık 10 senedir merkezi ab üyesi bir ülke olan bir şirketin türkiye bölümünde çalışıyorum. neredeyse herşey o ülkenin dilinde ve ingilizce. schengen ülkesi.

    işe ilk başladığım vakitlerde sık sık eğitim amaçlı o ülkeye giderdim. haliyle vize başvurusu evraklar falan filan...pasaport bir tek o ülkenin vizesi ile dolardı.

    ilk başladığım vakitlerde, yani bundan 10 sene evvel,
    - gerekli evrakları tamamlamam yeterliydi, şahsen başvurma zorunluluğu yoktu, vize ücreti 60€ civarı bir şeydi, 2 günlük seyahat için vize isterdim onlar 2 senelik vize verirlerdi. daha sonra o 2 senelik vizeyi kullanıp, italya turu paris turu amsterdam turu deyip tüm schengen ülkelerini gezerdim. tüm avrupayı işten aldığım 2 senelik bu vizeler ile dolaştım.

    aradan 10 sene geçti, aynı şirkette 10 sene dile kolay, nerdeyse o ülkenin yarı vatandaşı sayılırım di mi ama. adeta onlardan biri oldum çıktım...

    fakat, kazın ayağı öyle değil, daha geçenlerde 5 günlük bir ziyaret için vize istedim buyrun başıma gelenler:

    - evrakları tamamlamak yetmiyor, şahsen başvurmam gerekiyor, vize ücreti 85€ oldu, gittiğimde hayatımda ilk kez vize için parmak izi verdim, zaten 4 tane vize fotoğrafı ile gitmiş olmama rağmen orda bi daha resmimi çektiler, yeni kayıt açtılar....birkaç gün sonra pasaportu almaya şahsen gittim... ve sürpriiiz 1 aylık vize vermişler...

    aynı yerde 10 senedir çalışıyorum, 10 senedir ziyaret sebebim belli, kalacağım otel hatta 10 senedir eğitim adresi bile belli, 3 aylık maaş bordrosu verdim, şirketten antetli kağıda imzalı belge verdim. verilen vize 1 aylık...

    o 10 seneden beri, en az 6 ayda bir, yandaş gazetelerde vize müjdesi haberlerini okuduğumu söylemiş miydim?