ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ankaragücüme gidiyor böyle yaşamak
evlenmekten korkan kadın
-
evlenmekten değil, türk aile yapısından ve geleneklerden korkan kadındır. sonuç olarak korkmakta haklı kadındır.
soma
-
birçok korku ve bilim kurgu başyapıtından izler bulabileceğiniz oyun. bu oyunda alien ve the thing gibi filmlerden, system shock ve amnesia gibi oyunlardan birçok izler bulabiliyorsunuz. konu olarak da insan ve birey olmanın ve yaşadığımız hayatın gerçekte ne anlama geldiği konusunda kafalarda birçok sorular yaratarak varoluşçuluğun kendisini sorgular. ancak bu soruların cevaplarını kendisi vermek yerine oyuncuya bırakır. böylece her kişinin cevabı kendi subjektif ve ahlaki düşüncelerini yansıtır ve oyun bu sorulara tek bir doğru cevap aramaz. oyunun hikayesindeki düğüm noktalarında yaptığımız seçimler bu bahsettiğim sorulara cevap niteliği taşırlar. böylece gelişmiş bir bilince ve belli bir ahlaki yapıya sahip varlıklar olarak aslında özümüzde bencil yaratıklar olup olmadığımız da açığa çıkmış olur.
valyria çeliği tencere
-
paslanmaz çelik tencerenin demode olduğu şu günlerde, valyria çeliği dövülerek yapılan ve yok satacak olan tenceredir.
(bkz: evladiyelik)
pembe metrobüs
-
sarkisi bile hazirdir.
pembe bir metrobus gordum ruyamda
hanim yolcular beklerler durakta
icindeyken cigerim doldu bir anda
les gibi ter kokusuyla
coluklu cocuklu ablalardi hepsi
hepsinin basinda birer namus bekcisi
mis gibi gül suyu kokuyorlar
duraklarda
hamza'dan şikayeti olan vatan sevgisini sorgulasın
-
hamza sporcudur.
bankaların sporla ilgili hizmetleri vardır.
öyleyse hamza bankacıdır.
düz mantık, net!!
cem yılmaz'ın en iyi filmi
-
hayatta çok az şeyi tartışmam:
(bkz: her şey çok güzel olacak)
eskisi gibi kaliteli olmayan ürünler
-
bana göre; (bkz: algida)
seneler evvel çok kaliteli, çok lezzetli diye tüketirdim. sonra, herkesin pancar şekerini bırakıp mısır şurubu şekeri kullanmaya başlamasını normal karşılıyoruz da artık, o yetmezmiş gibi bir de bunların paketlerinde "dondurma" yazmadığını/yazamadığını ve sebebinin de hiç süt kullanmıyor olup her şeyi süt tozu ve su ile yapmaları olduğunu öğrendiğimde bitti benim için.
edit: imla
mona lisa tablosundaki uzay gemisi koordinatları
kadınların zengin erkek karşısında maymun olması
-
tüm kadınlar öyledir demek çok büyük haksızlık olur. ama aralarında böyle bir kesim gerçekten var.
üniversite 1. sınıfın ilk döneminde davutpaşanın çılgın yokuşunda otosptop çekiyordum, erkeğim diye almıyordu şerefsizler. kız görünce el freni çekiyolardı. bende teknik resim çantasıyla gülümseyerek çıkıyordum o yokuşu, geziniyordum koridorlarda hiç bi allahın kulu bakmıyordu
2. dönem bmw'yle gelip gitmeye başladım. bmw dediğimde yanlış anlaşılmasın 6 serisi, z4 falan değil, alt tarafı 1 serisi
ulan bırak bakmayı, tek dönemde 4 defa sileceğimin altında not buldum lan. 3 defa fakültenin önünde tek başına oturup bir şeyler okurken gelip tanışma teklifi eden kızla karşılaştım. var mı lan böyle bir şey, ne değişti? ben yine aynı bendim? cebimdeki para da aynı paraydı?
anıtkabir'de virüs bulaşmadıysa burada da bulaşmaz
-
şu moron kadronun ve türevlerinin resmen bir kere geldiğim dünyayı bana zehir etmesini, seçimleri yüzünden gençliğimi geleceğimi hiç etmelerini aşamıyorum sözlük..
sigortalı olmayanların 213 tl ödeme zorunluluğu
-
ilk çıktığı günden af çıktığı güne kadar asla ödemeyi düşünmediğim, fakat devlet "zorunlu" kıldığı için an itibariyle birike birike 1700 küsür tl olmuş zorunluluk.
sistem o kadar boktan ki...
sistemi yaratanlar, o kadar beceriksiz, o kadar cahil ki... üstelik bu sistemi yaratanlara, yönetenlerin maaşları benim ödediğim vergilerle, sizlerin ödediği vergilerle ve hatta fanatikçe bunları destekleyenlerin vergileriyle ödeniyor.
öğrenci kişi 25 yaşına kadar ödemek zorunda değil. doğum gününün ertesi günü borç sokmaya başlıyorlar. hele bir de gelir testi yaptırılmadıysa vah vah vah.
ben gelir testi de yaptırmıştım, yine de maksimum meblağ'dan geçirdiler. meğer ne gelirli bir aileymişiz. annemin emekli maaşı 4000 tl'ymiş de benim haberim yokmuş. ödemem dedim; ödemeyeceğim dedim. gittim itiraz ettim.
abi dedim; okul bittikten 1 gün sonra sisteme mezun olduğum haberi düşmüş; çatır çatır geçirmişsiniz. evet geçirmişiz dedi. peki dedim askere gittiğimden haberiniz yok muydu dedim? aaa askere mi gittin? göster bakalım askerlik belgeni dedi, gösterdim. devletin asker olduğumdan haberi yokmuş; sildiler borcu.
abi dedim; ben askerden döndükten sonra üniversite'ye kaydolmuştum; 25 yaşının da altındaydım, resmi olarak askerliğimin bittiği ay sonundan itibaren çatır çatır geçirmişsiniz. evet geçirmişiz dedi. peki dedim öğrenci olduğumdan haberiniz yok muydu dedim? aaa öğrenci miydin sen? göster bakalım öğrenci belgeni dedi, gösterdim. meğer devletin asker olduğumdan haberi yokmuş; sildiler borcu.
şimdi yine gidip diyeceğim; "abi ocak 2014'ten beri sigortalı olarak çalışıyorum. aynı sistemde sigorta primlerim çatır çatır 30 gün 30 gün yatıyor. 25 yaşımı doldurduğum gün sistem otomatik olarak bana çakmaya başlamış, işe girdiğimde işe girdiğimi anlayamadınız mı? çatır çatır geçirmişsiniz." o da diyecek ki; evet geçirdik ve açıp bakarsan hala geçirmeye devam ediyoruz; şimdi bizden kurtulacaksın belki ama işsiz kaldığın ilk gün enseyi kapat, devlet baba şamarı geçirebilir.
devlet'in zorunluluk haline getirip oluşturduğu sistem tescilli olarak geçirmeye programlanmıştır arkadaşlar. bütün geçirilmiş borçları ve faizleri düştüğümde 2012 başından bugüne kadar 550 tl borç çıkıyor.
25 yaşını geçmiş öğrenciyken, kredi kartının 40 tl'lik asgari ödemesi için 70 yaşındaki insanların eline bakarken sen kimsin ki bana 200 küsür tl borç geçiriyorsun?
arkadaşlar, ben ne kadar o kelimeyi ağzıma almak istemesem de, bunun adı toplu geçirmedir.