ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
doların bir küsur lira olduğu dönemden anılar
-
gezi zamanı dolar 5 kuruş artıp 1.95 olduğunda hükümet kanadı ve ne kadar destekleyeni varsa dönüp ülkeyi batırdınız, hep sizin yüzünüzden vb. cümleler kurmuştu.
dolar 18 lira olduğunda çıkıp ‘bizim dolarla ne işimiz var’ ne bilim ‘onların doları varsa bizim allahımız var’ diyenler o gün pek bi önem veriyordu bu işlere. ne oldu ki acaba….
bu da böyle bir anımdır.
durduk yere insanın aklına gelen replikler
-
- merhaba mülayim abi
- merhaba canım, bu herifi de hiç sevmem
(bkz: korkusuz korkak) (bkz: mülayim sert)
otobanın ortasındaki feci kaza anı
-
alkolden ehliyetine el konulmuş, ehliyetsizsin
araç sürerken cep telefonu kullanıyorsun, canlı yayın yapıyorsun
bir insana çarpıp öldürüyorsun
durmayıp kaçıyorsun
evine gidip yatıyorsun
polis gelip seni evden alıyor
ve
adli kontrol şartıyla salıveriliyorsun
bu nasıl adalet?
meni yutmak
-
başlık, akıllara aşağıda yer alan, benim de bir zamanlar bir yerde okuduğum hikayeyi getirmiştir.
çapa tıp fakültesi'nde okuyan arkadaşlar anatomi hocasi sami zan'ın ününü
bilirler.
sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik anfiyi dişarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok değerli bir hocadır... anatomi derslerinin birinde, erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildigimiz şekerin seviyesini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayi patlattı:
"anladığım kadarı ile, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz.."
"evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranlarin tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi:
"o zaman tadı neden şekerli değil, tuzlu?.."
anfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra bütün anfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını toplayıp kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle derse devam etti...
"şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri hisseden tat alma hücreleri insanın dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur..."
yüksek hesap ödedikten sonra kıza ilk bakış
-
başlık esasında yüksek hesap ödedikten sonra yemeğe çıkılan kıza ilk bakış olmalıydı da. malum karakter sorunu. malum sözlük olayları v.s
o bakış var ya o bakış... tek bakışla bir sürü şey anlatma durumu. ''ahhh seni hınzır ödedik kol gibi hesabı'' bakışı :)))
neyse ilk kez yemeğe çıkma durumu. yenmiş-içilmiş. sorular-cevaplar. iki tarafın da biraz kendini kasması. cool tavırlar. kaçamak bakışlar derken... hesap gelir. hesap açılır ve 220 tl. işte o an iç ses devreye girer; ''höh 220 tl?? ''öhöm bozmamalıyım.'' ''bozulmuş gibi görünürsem cimri der '' ''ne cimrisi ya 220 tl'den bahsediyoruz.'' ''yok be abi güzel geceydi, değdi yani'', ''hoh 220 tl ve daha gecenin başlangıcı sayılır'', ''yok yok bozma sen yine de.'' ''bozması mı var ya hesap kol gibi.'', ''ortak ödeyelim derse kabul eder mi?'' ''yok lan daha ilk çıkış, kız valla eve döner.'', ''dönsün ya'' ''yok lan yok dönmesin, belki sonraki hesapları o öder'', ''yok yok ödemez bu, ödeyecek tip yok'', ''oğlum ya şu mekan 220 tl hesap ödenecek mekan mı, keşke az içseydim.'', ''karttan 110 çekin, 100 tl nakit vereyim desem fakir mi lan bu der mi?'' ''der lan kesin'', ''e oğlum kredi kartına da faiz biniyor''. ''maçı da kaçırdık iyi mi, oğuzhan da kadrodaydı'',
''neyse ödeyim hesabı da, sonra böyle yerlerden hoşlanmıyorum samimi değil yalanını atarım bidaha gelmeyiz'' ''aha geliyor garson.''
hesap ödenir. ve yüksek hesap ödedikten sonra kıza ilk bakış atılır. dünyanın en yalancı gülümsemesi bu bakışa eklenir. yıkılmadım ayaktayım algısı verilir.
içinin pisliği yüzüne vuran ünlüler
-
(bkz: erkan petekkaya)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
nikah memuru: "... 'yı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
gelin : "evet!"
nikah memuru: "peki siz damat bey ... 'yı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
damat : "evet!"
nikah memuru: "ben de evet diyorum ve 3 evetle uğurluyoruz''
#alayınıyargılayacaksınız
-
a- la - yı - nı yar - gı - la - ya cak - sı - nız !
yüzde altmışı evde zor tutuyoruz!
#yüzdealtmışıevdezortutuyoruz
kılıçdaroğlu demirtaş ve bahçeli'ye mektup la başlamış adalet yerine gelsin kampanyasının twitter'daki hashtagidir.
mhp milliyetçiliğin için, chp özgürlüğümüz için, hdp emanet oyların gerekliliği için hırsızları yargılayacaksınız.
biz milliyetçi hareket partisi'nin toplatılan afişlerini unutmadık. devlet bahçeli meydanlarda hatırla dedi hatırladık.şimdi devlet bahçeli'nin verdiği sözleri hatırlama zamanıdır. meral akşener hanımefendiye atılan haysiyetsiz iftiraların hesabını sormak zorundadır. fazladan 2 bakanlık için küçük hesapların peşine düşmek bu milletin iradesini hiçe saymaktır.
halk, bahçeli'ye, kılıçdaroğlu'na ve demirtaş'a güvenmiş, alayını yargılayacağız ortak söylemini benimseyerek partilere gereken yetki vermiştir.
şimdi görev zamanıdır gereğini yapınız.
#eleleverchpmhphdp
geçici koalisyon kur,
alayını yargıla
sonra erken seçim.
#yüzdealtmışıevdezortutuyoruz
#alayınıyargılayacaksınız
ayrıca şöyle bir kampanya daha başlatılmış : (bkz: önce hesap sor kampanyası)
bir de imza kampanyası başlatılmış : (bkz: temizlik hükümeti için imza kampanyası)
ayrılık sonrası kararları
-
komik kararlardır. her ayrılık bir milattır, önemsenen bir ilişki olduğunu varsayarsak tabi.
1. artık kolay kolay "seni seviyorum" denilmiycek
2. hisler ne derse desin akılla hareket edilecek
3. hiç bir klasik taktik küçünmeyecek hepsi uygulanacak (kaçan kovalanır vs)
4. her içinden geldiğinde aranmayacak sevgili yada adayı
5. düzelir diye beklenmeyecek, düzgün değilse en karizmatik şekilde baybay denecek
6. yeni stajyerle yüz göz olunmayacak, herkesle hanım bey diye konuşması sağlanacak
7. kimseye, yeni stajyere de acınmayacak, en ağır işler sınavı olsa bile ona yüklenecek
8. gülümseyerek uyanılacak, sevgili olsa da olmasa da
9. anne iki günde bir aranacak
10. her zaman hoş ve bakımlı görünülecek
11. eski dostlar aranacak, onlara zaman ayrılacak, sonra niye kimse beni aramıyo diye hayıflanılmayacak
12. az içilecek, ortamlardan ve mekanlardan mümkün olduğunca uzak durulacak
13. öküz olma sanatı öğrenilecek
14. bencil olma sanatı öğrenilecek
15. dört aydan önce bağlanılmayacak
editle devam ediyoruz:
16. eski sevgiliye geri dönülmeyecek, her dilde, kültürde ve durumda asla! (gülmeyin len)
2011/17. karaoke yapılacak
2013/oylandıkça karşıma çıkıyor, gülüyorum da bu sefer en çok 15. madde güldürdü. 4 ay: ) stajyerle yine yüz göz olup sıçtığımı da eklemeliyim. neyse hadi bakalım, büyüyoruz, değişiyoruz ama silmiyoruz geçmişimizi.. ayrılık konusunda bunu yazdığım zamandan beri çok şey öğrendim, madem bu kadar sık okunuyor onları da burada söyliyim.
müptela olmayın sevgilinize. kendinize de müptela olmayın. müptelalık kötü değil, bilakis, en tepesinde "hayat"ın kendisi yazan bir "müptela olunacaklar listesi" yazabilirim buraya. mutluluğunuzun kaynağını tek bir insana indirmeyin. düşününce ne acı değil mi: o varken mutlusun, yokken mutsuz. saçmalık bu. ha, böyle bir gerçeği hepimiz yaşıyoruz, bir bacak entrisiydi: hayatlarımız o kadar boktan ki piyango çıkınca düzelecek sanıyoruz. gibi birşey. söylenecek çok şey var ve ayrılık acısı çekene gerçekten üzülürüm ondan yazıyorum. şunu da diyip kaçiyim şimdilik: zamanında kendimi biri için duvardan duvara vurmuştum. sonra biri için kendimi yerden yere attım. 3-4 ay önce de, yatakta tek başıma yatıyorum, birini seviyorum, çok severek yüzünü düşünüyorum, şöyle bir düşünce geldi: öncekiler iyi ki olmamış. şükür ki olmamış. ne şanslıyım ki olmamış. şimdi, bundan sonrası ne olur hiç belli olmaz ama ne olursa olsun, öncekiler iyi ki olmamış. bunun niyelerini nedenlerini yazamam, kendimden bahsetmek konusunda epey gerilediğim için şimdi bile kendimce fazla gitmiş olabilirim ama sizler için değerli ayrılanlar kendimi zorladım bak. üzülmeyin. üzülmeyince geri geliyorlar zaten: ) hadi çav şimdilik.