hesabın var mı? giriş yap

  • "şimdi çıkmış geçenlerde birisi, elinde de gitar, biliyorsunuz bunlar gitar çalar, bağlama nedir bilmezler, ağzında da mızıka, diyor ki senin savcın varsa benim de bilmemnem var. ya sen kimsin ya. sen kimsin. bi de bana diktatör diyorlar, ben diktatör olsam sen cıkıp orada o lafları edebilir misin." putin.

  • proust'un başyapıtı kayıp zamanın izinde'nin giriş kitabı. okuması son derece zor. adam nefes almadan kayıp zamanın peşine düşmüş; kitap başlıyor ve bitmiyor(zira hikayeden ziyade detaylarla uğraşıyorsunuz). tam konsantre olmadan okunandan bir şey anlamak baya zor. uğraşmaya değer mi? kesinlikle. detaycılığı başka bir boyuta taşımış, anlatım tarzı da oldukça farklı.

  • yarbay çomora olarak da bilinen ve 1012 türk savaş esirini istanbul hükümeti'ne teslim etmekle görevlendirilen heimei maru gemisinin komutanı japon deniz subayı.

    bolşevik devrimi sonrası başlayan rusya iç savaşı sırasında kızıl ordu'ya karşı mücadele eden beyaz ordu'ya destek amacıyla gönderilen japon kuvvetleri sibirya'yı işgal eder. 1. dünya savaşı sırasında rus çarlığı tarafından esir alınan ve o bölgede tutulan türk askeri ve aileleri ile 1012 kişi japon ordusu tarafından kurtarılır.

    osmanlı imparatorluğu'nun diplomatik çabalarıyla esirleri istanbul'a göndermek için heimei maru gemisi görevlendirilir. gemi, midilli adası açıklarında yunanistan tarafından durdurulur ve esirlerin kendilerine teslim edilmesini ister. gemi komutanı yarbay tsumura bu isteği reddeder ve esirleri teslim etmez, bunun üzerine gemi pire limanına çekilir ve 6 ay boyunca erzak almasına bile izin verilmeden bekletilir.

    milletler cemiyeti esirler arasında bulunan kadın ve çocukların serbest bırakılması için yunanistan'ı uyarır. toplam 395 kadın ve çocuk başka bir gemiyle istanbul'a teslim edilir.

    japonya'nın tüm çabalarına rağmen gemiyi bırakmaya yanaşmayan yunanistan arabulucu italya'nın teklifini kabul eder ve gemi serbest bırakılır. esirler italya'ya teslim edilir.

    7 ay boyunca bir adada tutulan esirler osmanlı imparatorluğu tarafından itilaf devletleri'ne verilen "esirlerin orduya katılmayacağı" garantisi üzerine 1922 yılında teslim edilir.

    bunun anısına 1 temmuz 2019 yılında beykoz belediyesi tarafından eski adı spor caddesi olan caddenin adı da yarbay yukichi tsumura caddesi olarak değiştirilir.

  • her zaman söylüyorum; bu kafayla mücadele edilemez. bir anlığına şu adamla siyaset tartıştığınızı bir düşünün lan.

    sen adama dış politika, cari açık falan diyeceksin, adam sana "devlet çok güzel muhafaza ve müdafaa" diye karşılık verecek.

  • ankara'da bi gece sarhoşken belediyenin önündeki fıskıyeyi kırmıştım yanlışlıkla. sonradan çok tantanası olmuş diye duymuştum.

  • çocukluğumdan kalan iç burkan bir detay. sabah kahvaltı yaparken görüldüğünde dün akşam yemeğinde pilav yediğimizi hatırlatır.

    bazen hayatı sofra bezinde kuruyup kalan pirinç tanesi modunda yaşarız. sevdiklerimiz gitmiş, hayattan beklentilerimiz azalmış, hoşlandığımız kıza mesaj yazmışız, görmüş ama cevap vermemiş.

    atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun.

  • çok değerli insanlar var. hepsinden güzel şeyler katıyorsun kendine. instagram gibi görsel gösteriş bombardımanı yerine, salt kelimelerin raksı söz konusu.

    burada zengin olan değil, bilen adam kıymetli oluyor.

  • 2 sene önce istanbul-stockholm arasıydı benimki. uçuş boyunca en korktuğum an tuvalette işimi hallettikten sonra sifona benzeyen bir şeye basmam sonrası kopan gürültüydü. o kadar derinden, o kadar dehşet vericiydi ki "uçağı düşür düğmesine mi bastım lan!!!?" diye sırtımdan kıçımın arasına doğru anında bir ter süzülmüştü. gürültünün sürdüğü o 5,6 saniye içerisinde national geographic'deki "uçak kazası raporu" programının bizim uçağın düşüşünü konu alan bölümünü bile kafamda canlandırmıştım. hem bok yoluna gidecek, hem de uçağı benim düşürdüğüm ortaya çıkınca "dünyanın en gerzek uçak yolcusu" olarak anılacaktım. sesler kesildiğinde yanlış bir şey yapmadığımı anlayıp, 40 yıllık uçak yolcusu gibi gözüm kapalı sifona basabildiğim için övündüm kendimle. tuvaletten çıkıp koltuğuma doğru yürürken de herkesin suratına "işte bu iş böyle yapılır. tuvaleti yaptıysan sifonu çekecen abi." gibisinden bakarak gururlu bir tavır takındım.

  • bir norveç aşığı olarak içinde bulunduğum coğrafya ve hayata bir defa daha sövdürtmüştür. dünyanın bir yerlerinde bazı insanlar ne hayatlar yaşıyor, tek suçumuz doğduğumuz yeri seçememiş olmamız. diğer taraftan sadece bin kilometre güneyde bir arap veya sefalet içinde bir afrikalı olarak da gelebilirdik hayata. bilemiyorum altan hayat gerçekten çok garip ve adil değil. cennet de cehennem de biz doğmadan çok önce kurulmuş dünyada ve seçim yapma hakkımız yok.

  • google play marketten kur'an uygulaması indirmiştim, şimdi yeni güncelleme var diyo noldu vahiy mi geldi yeni ayet mi var nedir.