hesabın var mı? giriş yap

  • böyle başlıklar görünce mutlu oluyorum lan. geçen de bi manyak çileğe sövüyordu mesela. adam baya baya hırs yapmış çileğe sövüyor. adam çileğe sövebilcek kadar dertsiz.

    şaka bi yana, bombalar patlamasin insanlar ölmesin de çileğe mi sövüyorsunuz, armuta mi kızıyorsunuz; çayı mi önce koyuyorsunuz suyu mu sonra koyuyorsunuz.. hep bunları tartışalım.

  • donanimhaber'de hakkinda yapilan yorumla gozumden yas getirtmis bilgisayar:

    --- spoiler ---

    "beyler ciddi anlamda bu durumdan haz alıyorum sipariş iptal olcakmı diye siteye girdiğim an kalp atış hızım artıyor damarlarımdaki kan akışını hissedebiliyorum yoğun bir adrenalin salgılıyorum beni zevke getiyor. bilgisayar umurumda değil siz mezarcı arkadaşlarımla bu anı yaşamak önemli :d"
    --- spoiler ---

  • tanım: kaybolması mümkün olmayan itibardır.

    hafızası 300 megabyte bile etmeyen bir ülkede sarsılmayan itibardır. iki ay sonra yine deli gibi alıp içeriz, rahat olun.

    aylar sonra gelen edit: başlık başa kalmıştır.

  • 2023 model çağan ırmak prodüksiyonu.

    önce; (bkz: frankenstein/@justin mcleod) (bkz: mary shelley/@justin mcleod)

    1815 yılında yazılmış bir edebiyat eserinin uyarlamasına ''sıkıcı'' diyen, klişe diyen kültürel engellileri geçip konuya dönersek...
    (herif cidden 200 yıllık hikâyeye klişe demiş ya)

    (bkz: spoiler)

    "hakikat..? hakikat, insanın kalbinin çirkinliğidir. dışarısı, yani bu dünya âlem bize yalandır. bizim gibilerin tek hakikati budur yavrum... bizim gibiler hakikati birbirlerinde bulurlar. bizim toprağımız birbirimizin kalbi kadardır... ne kadar anlatsak birbirimizi, o kadar genişler topraklarımız"
    s1e6

    yapım daha başında size bir uyarlama olduğunu belirtiyor.

    çevresinden dolaşıp konuya gelecek olursak yapım ekibi muhteşem iş çıkartmış. müthiş bir 19.yy osmanlı istanbul'u ve bursa'sı kurulmuş. her detay incelikle seçilmiş. akıl almaz ölçekte setler kurulmuş.. o3 yapım masrafa acımamış.

    hele hele beşinci bölüm ile frankenstein ile carnivale dizisinin iç içe geçmesi müthiş bir fikir..
    burada sirk /gezici tiyatro olarak işlenen konu ana kaynak eserde yerleşik tiyatrodur. fakat ucubeler sirki / gezici tiyatro çok yaratıcı olmuş.

    her bir diyalog eski türkçe'ye olabildiğince sadık kalınarak yazılmış ve oyuncular bu dile özen göstermiş.

    eğer frankenstein aynı dönemlerde bir türk yazar tarafından yazılmış olsaydı tam olarak böyle bir eser ortaya çıkardı.

    tiyatro, sinema ve dizi sektörlerinde yapılmış 100'ü aşkın frankenstein uyarlamasında es geçilen ama frankenstein karakterinin yapı taşını oluşturan detaylar burada tane tane anlatılmış.

    mesela; ölüme ve sonrasına saplantılı olmasının nedeninin annesinin ölümü ile alakalı olması ve bu ölümü kabullenememesi... bunu yalnızca frankenstein (1994) filminde ve penny dreadful dizisinde görmüştük.
    penny dreadful/@justin mcleod

    yaratılanın (the monster) ilk kez insan içine çıktığı sahne diğer frankenstein uyarlamalarında es geçilir, danny boyle uyarlamasında ve penny dreadful dizisinde romantize edilirken burada olayın etkilerinin üzerinde durumuş... ki bu da yaratılanın kişiliğini oluşturan olayların en önemlilerindan biridir.

    kitabın yazıldığı dönemin değil de tanzimat dönemi sonrası osmanlısı üzerinden anlatılıyor olması da ayrı bir lezzet katmış.

    fransızcanın saray çevresi ve osmanlı halkı üzerindeki etkisinden bilim ve sanata doğru yönelen bir aydınlanma hareketine kadar.

    özellikle sokakların elektrik ile aydınlatılıyor olmasına vurgu gerçekten çok zekice çünkü penny dreadful dizisinde de abd - avrupa arasındaki kültür ve bilim farkını vurgulamak için özellikle bu konuya dikkat çekmişlerdi.

    dönemin osmanlısında ve özellikle yaşanan suni islam, mary shelley kitabında geçen ve mary shelley'nin tüm hayatınca savaş verdiği katolik bakış açısının yerine çok güzel bir biçimde oturtulmuş.

    hikâyenin orijinalinde geçen tıbben sorgulanması yasak olan detayların bu uyarlamada ibni sina üzerinden eleştirilmesi yine güzel detaylardan biri.

    avrupa'da 1900'lerin ilk yarısı bile karşı çıkılan bilimsel/tıbbi hareketlerden bahsederken ''yuh yahu, tanzimat zamanı serbest bırakıldı bunlar'' denmesi kahkaha attırdı. çünkü doğru detaylar...

    diyaloglara william shakespeare ve yunus emre detayları yerleştirilmesi kimin aklına geldi bilmiyorum ama hoş olmuş.

    çağan ırmak her ne kadar ülkemizde romantik komedi/dram filmleri ile biliniyor olsa da korku sineması konusunda kabuslar evi serisi ve açılışını montreal'de açtığı karanlıktakiler gibi filmleri ile bu türde daha önce de başarılı işler yapmıştı.

    dizide yer alan tüm oyuncular rollerini canlandırdıkları karakterlerin gerektiği şekilde yerine getirmiş.

    ps: bu diziyi iyi bir ses sisteminde izlemeniz gerek çünkü dolby atmos sistemin her bir kanalı akıllıca kullanılmış. her ses her detay muhteşem bir şekilde kaydedilmiş, ki zaten bu eserin en önemli yardımcı anlatıcısı da ses.
    (bkz: dolby atmos/@justin mcleod)

    ps 2: bu tarz netflix ile dünyaya satışı yapılan işler batılıların kafasındaki ve yüz yıldır tv/sinemada kasten yarattıkları türk/osmanlı algısının kırılması için önemlidir.

    geç mi kaldık... evet!
    ama bir yerlerden başlamalı.

    ps 3: çağan ırmak dramatizmi size tanıdık gelebilir ama şunu unutmayın, netflix için yapılan yerli yapımlar size yapılmıyor. tüm dünyaya satılıyor.

  • koca bir ülkeyi batırıp 100 yıl sürecek çıkmazlara sokan birisinin siyasi rakibini ssk'yı batırmakla suçlaması da ne bileyim, biraz garip.

  • filmde en çok sevdiğim şey mekanlar (evet güney fransa’ya gidilecek o belli oldu, çok tatlı, çok romantik bir yer), kostümler (oyuncuların tümünün özellikle de emma stone’un elbiseleri saç aksesuarları bir harikaydı) ve dekordu. woody allen bu filmde de en iyi yaptığı şeyi yapmış ve filmine zemin oluşturan şehri çok güzel göstermiş. görsel olarak muazzam bir filmdi. ancak onun dışında hikayesi benim için çok vurucu değildi. ben oyuncularla çok fazla empati kuramadım. colin firth ile emma stone’un oynadığı karakterlerin birbirlerine olan aşkı beni çok etkilemedi. yine de izlerken güzel vakit geçirdim. woody allen yine film çeksin yine gidip izlerim o ayrı.

  • yapılmaması gereken hataların başında gelendir.

    ayrıca evli olduğu hale başka bir kadına aşkını itiraf eden ibnelerin sözlerine itimat etmeyiniz. zaten bu tipler düzgün insanlar olsa evliyken birisine aşık olabiliyorsa önce boşanır sonra gider birisine aşkını itiraf eder. ulan ben buna aşkımı söyleyeyim olursa evdekini bi süre idare eder bir süre sonra boşanırım olmazsa evdeki bulgurdan olmayalım mantığıyla hareket edenlerin aşkı da kişilikleri gibi bozuktur.

    yapılmamalı dememizin sebebi acı verici olması değil iş hayatının profesyonelliğini bozacak olmasıdır. yoksa kime aşık olduğunuz kimsenin sikinde değildir. siz gene de evli ibnelerin sana aşığım lafına inanmayın unutmayın ki başkasıyla evliyken size aşığım diyebiliyorsa, sizinleyken de başkasına ver bi yanak der.

    edit: uhuud savaşından kaçmış arkadaşlar entry editlemiş ayarı fazla kaçırdıysam demek benim enrty kurbağa olmuş. aramızda evli olduğu halde başka kadınlara sulanıp ret yiyince burada ağlayan ibneler var rıza baba.

  • ç: çocuk, 3 yaşında, dişi
    b: bob, yani ben
    a: çocuğun annesi, benim ablam
    mekan: seyir halindeki arabanın arka koltuğu

    b: (çocuğun elindeki tüylü ve biçimsiz oyuncağı göstererek) ay oyuncağın çok tatlıymış adı var mı?
    ç: (önde oturan annesine yönelerek) anne biz dışarıda mıyız yoksa içeride mi?
    a: dışarıdayız ama biz bize olduğumuz için de içeride sayılırız.
    b: bunun oyuncağın adıyla bir alakası var mı?
    ç: bunun adı aslında tüylü bok. ama biz dışarıda ona tüycük diyoruz.
    b: anladım.