ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kışın geldiğinin anlaşıldığı an
-
taharet musluğu açılırken tedirgin olunan andır.
misvak'ın asgari ücret alım gücü tablosu
-
hangi marketin fiyat listesi bu gidelim hemen
evliliğe dair mide bulandırıcı detaylar
-
kayınvalide ve görümce.
pablo neruda
-
bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
o durgun, iri gözler sevilmez miydi ama
bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
o ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
artık sevmiyorum ya severim belki yine
ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
belki bana verdiği son acıdır bu acı
belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona
pablo neruda
(sait maden çevirisiyle)
duştan çıktıktan sonra ilk giyilen şey
10 mart 1993 san marino türkiye maçı
-
ilk kornerini bize karsi ilk maçta kullanan san marino'nun ilk puaninida bizden aldigi müsabaka. san marino tarihinde önemli bir yeri olan ama türk futbol tarihinde ise hatirlanmak dahi istenmeyen maç.
kıdem tazminatının kaldırılması
-
geçen sene işten çıkarıldım. tamamen haksız sebeplerden. bu yüzden davayı zaten kazandım.
neyse efendim, kıdem ve ihbar ile yaşayabildim iş buluncaya kadarki 3 ayda. kaldı ki bekar ve birikmişi de olan biriydim. borcum yoktu.
çünkü işsizlik maaşı, aldığım maaşın 1/4'ü bile etmiyor. sadece ihbar tazminatımı alsam, muhtemelen 2. ay itibariyle birikimden yemeye başlayıp, işsizliğim uzasa bildiğin sokakta kalacaktım.
şimdi sorarım, türkiye gibi işyerlerinde adaletsizliklerin, mobbing'lerin kol gezdiği bir ülkede, işçinin alabileceği tek güvenceyi kaldırmak, elli tane şarta bağlamak akıl karı mıdır?
parti bağımsız düşünün. yarın bu kişi siz de olabilirsiniz. işte bu akp'nin saçma ekonomi politikalarında artık geldiği son noktadır. maaşın %50'sinden fazlası vergilere giderken, devleti, ülkeyi daha ne kadar vatandaş ayakta tutacak? ekonomi politikası hiç olmayacak mı bu ülkenin?
survivor all-star
-
insanlara taklitçi diyen turabi'ye, "superman logosunun içine t koymuşsun, millete taklitçi diyosun" diyen bir doğukan manço içerir.**
debe editi : #yıldızyıldızlılarındır #kampüsümedokunma
metrodan inenleri beklemeden binmeye çalışmak
-
sürekli süregelen bir harekettir. bilirsiniz bizim milletimizde hedefe ulaşmak için yapılan her şey mübahtır. sırf yer kapacağım diye, ya da ayakta rahat bir konum elde etmek için kapı açılır açılmaz saldırır bu kitle. birde asıl komik olan, gençleri terbiyeden ve görgüden yoksun olarak addeden 65 yaş civarı olan saygı değer yaşlılarımız bu metro kapıları açılınca millete omuz atan bir usain bolt'a dönüşüyorlar. hedefe kitlenmiş terminatör misali koltuklara yöneliyorlar.
birde elinden geldiğince inen insanların bitmesini bekleyen insanlar var, onlar da bu öküz kitlenin hareketlerini görünce yaptıkları şeyden hiç haz almıyorlardır eminim. "ulan adam gibi bekledik, tüm yerlere onlar kondu" algısı elbet oluşuyor bilinç altında. he insanlık yapmanın verdiği huzur vardır belki, onun da sabahın köründe okuluna işine giden uykusuz insanların pollyanna genleri o saatlerde çalışmadığı için pek etkili olduğunu düşünmüyorum.
insanlık yapmanın, düşünceli olmanın ve kurallara uymanın gerizekalılık, saflık olarak değerlendirildiği bu güzelim ülkemde, üç kağıtçılık, çakallık ve şerefsizlik alkışlandıkça, onaylandıkça bu durum siksen değişmez kardeşlerim. yer kapacağım diye maymunlaşmayın yeter.
çocukluğun geçtiği sokaklarda yıllar sonra yürümek
-
birkaç senede bir yaptığım eylem. ham armut yemiş gibi oluyorum her seferinde. yanımda çocuklarım ve eşim olmasa oturup hüngür hüngür ağlayasım geliyor. koşmakla bitmeyen top oynadığımız arsanın üç adımlık bir yer olduğunu görünce gülesim geliyor sonra. son gittiğimde o arsaya da bir apartmanı çoktan dikmişlerdi. evimizin bahçesindeki kiraz hala duruyor, malatya kirazı. yetişmesine asla izin vermediğimiz, kızaranlarını teker teker günlük yediğimiz kiraz. ev sahibinin oğluyla birlikte hem de. sonra okuluma gidiyorum, bina aynen duruyor. bir gün cesaretimi toplayıp içeri giresim var, giremiyorum bir türlü.
insan hayatının en belirleyici dönemi çocukluktur. 80 yaşındaki adam oturuyor konuşmaya başlıyor o bile çocukluğunu anlatıyor. en unutamadığı anılar, anlatırken en mutlu olduğu şeyler onlar. çocuklarınızın çocukluğunu bok etmeyin, hatırlayınca gülümseyebilecekleri anıları olsun. size ve geçmişe dair.
merve ç
-
"yabancı kızlar için para harcamak zorunda kalmıyorlar."
türk kızlarını tek cümle ile özetlemiş, tipik türk kızı.
fsm'de meydana gelen korkunç kaza
-
en sag seritte duran araca bahane bulan ve kazanin gerekcesi olarak gosteren herkesin -varsa eger- surucu ehliyeti elinden alinmalidir.
3 serit degistirerek makas atan pust dururken sag seritte duran araca suc bulmak gercekten buyuk aptallik.
evet, bazi yollarda duramazsiniz, duraklayamazsiniz, park edemezsiniz. zorunlu haller disinda bir sebep disinda durmussa eger, hep beraber linc edelim ancak durma gerekcesini bilmeden bu kadar aptalca yorumlar yapmayalim lutfen.