hesabın var mı? giriş yap

  • üniversitemizin itiraf sayfasında paylaşılmış bir güncelleme:

    " eski sevgilimin evinde beni aldattığı
    kızın tişörtünü bulmuştum bana
    "kızım ben seni aldatmıyorum ki onu
    aldatıyorum bak senin ondan haberin
    var onun senden yok ki" demişti"

  • karadeliğin sonsuza yakın çekim gücünden dolayı atomlar öyle bir sıkışır ki, atomları oluşturan parçacıkların arasındaki boşluklar kaybolur. normalde atom çekirdekleri arasında devasa boşluklar vardır. bu boşluklarda elektronlar dolaşır. bir atomu 100.000 kişilik bir stadyum gibi düşünürsek, o atomun çekirdeği santra noktasında duran futbol topu kadardır. yani maddenin %99'dan fazlası boşluktur. örneğin bir binanın içerisinde cep telefonu ile konuşabilmeniz bu sayede mümkündür. çünkü cep telefonu sinyalleri, duvarı oluşturan atomların arasındaki boşluklardan kolayca geçer.

    işte karadeliğe düşen maddelerdeki atomların sıkışması nedeniyle bu boşluklar yok olur, atom çekirdekleri balık istifi gibi sıkışır. nasıl ki büyük bir çadırı kapatıp katladığınızda o devasa çadır küçücük bir çantanın içine sığabiliyorsa, maddeler de bu şekilde küçülür ancak kütlesi değişmez. ancak sıkışmadan dolayı atomların yapısı değiştiğinden, maddenin fiziksel özellikleri de komple değişir. henüz böyle bir maddeyi inceleme fırsatımız olmadığı için bu maddenin ne gibi fiziksel özellikler gösterebileceğini bilmiyoruz.

    karadeliklere gelince, bu yapının ne gibi fiziksel özelliklere sahip olduğunu bilmiyoruz. tek bildiğimiz devasa çekim gücüne sahip olduğu ve ışık dahil hiçbir şeyin bu çekim gücünden kaçamadığıdır. ancak bu çekim gücünden bir tek şey kaçabilir: radyasyon. işte bu yüzden karadelikler etrafına devasa miktarda radyasyon saçar. çünkü içinde sıkışan maddelerin yapısının değişmesi, ayrıca devasa hızla dönen karadeliğin yarattığı devasa manyetik alan, büyük miktarda radyasyon oluşturur. eğer bir karadeliğe yaklaşırsanız, çekim gücünden önce aşırı yüksek doz radyasyon sizi öldürecektir. galaksi resimlerinde galaksilerin çekirdeğinin parlak görünmesini sebebi de budur çünkü bu galaksiler x-ray teleskoplarla görüntülenir, şunun gibi galaksinin merkezine doğru artan parlaklık ışık değil, radyasyondur. dünyamızda hayatın var oluşu da, dünyamızın samanyolu galaksisinin merkezinden uzak yerde bulunmasına borçludur. merkeze yakın bir yerde olsaydık ölümcül dozda radyasyon yüzünden dünyada yaşam oluşamazdı.

    şimdi gelgelelim karadeliğin içine düşen maddenin nereye gittiğine. bu maddeler hiçbir yere gitmez. eğer karadeliğe düşen maddeler bir yere gidiyor olsaydı, o zaman karadelik diye bir şey olmazdı. çünkü biliyorsunuz karadelikler içine madde çektikçe büyür. çektiği maddeyi bir yerlere fırlatsaydı büyüyemezdi zaten. karadelikten fışkıran şey radyasyondur, madde değil.

    ayrıca karadeliğin sonsuza yakın çekim gücünden dolayı içinde zaman durmuştur. zaman durduğu için içerisinde hareketlilik yoktur, yani en azından teorik açıdan olmaması gerekir. ayrıca karadeliklerin içi son derece aydınlıktır zira kütle çekiminden kurtulamayan ışık da burada hapsolmuştur. eğer bir karadeliğin içini gözlemleme şansımız olsaydı, içerisinin gözümüzü kör edecek derecede aydınlık olduğunu da görürdük. bakmayın siz dışarıdan karanlık göründüğüne.

    son olarak, karadeliğin içerisinde oluşan olayları gözlemleme şansımız olmadığı için bu anlattıklarım yalnızca teorik bir tahminden öte değildir. gerçekte orada neler olduğunu hiç kimse bilmemektedir. yine de bilinen bir şey vardır ki karadeliğe düşen madde bir yere gitmez. belki boyut değiştirir, belki başka şeyler olur ancak fiziksel olarak (bilinen fizik kurallarına göre) o madde hep oradadır.

  • beşir - behlül'ü serada gördüm
    adnan - kiminle gördün beşir, kiminle?
    beşir - behlül ile.........bihter.

    adnan yardırarak koşar, yalıya girer, yatak odasına çıkar, kapıya dayanır, kırar ve içeri dalar.

    (30 saniye sessizlik, adnan'ın soluk alıp vermesi, behlül'ün ağlak gözlerle adnan'a bakması)

    adnan - koşun beşir sayıklamaya başladı, saçma sapan konuşuyor bir el atın da hastaneye kaldıralım....bu arada beyaz çok yakışmış bihterim....e hadi ama

  • kendisi hem dopingci hem de sahtekardir. ama hangisinde digerinden iyi karar veremedim. ikisinde de baya saglam yani. kronolojik bir sirayla yasadigi olaylari uzunca yaziyorum, bilmeyenler de ogrenmis olur. bu entry de sozluk kapanana kadar insanlar icin bilgi kaynagi olur.

    - 2004 senesinde kan testlerinde dopinge rastlandigi icin 2 sene ceza aldi. savunmasinda, bunu kendisine antrenorunun vitamin diye verdigini ve bilgisiz oldugunu soyledi.

    - 2010-2012 arasindaki surecte, duzenli alinan kan orneklerinin incelemeleri sonucu kan degerlerinde anormallikler saptandi.

    - iaaf (uluslararasi atletizm federasyonu) baskaninin akrabalari, alptekine 2012 senesinde bu bilgiyi verdi ve iceriden onu korumaya calisma sozu karsiliginda 650 bin euro istedi. ucrette anlasamadilar.

    - 2012 londra olimpiyatlarinda, alptekin altin madalya kazandi. yaptigi aciklamalari filan hepimiz biliyoruz, bu igrenclikleri tekrar edip midenizi bulandirmayayim.

    - alptekin, kanunlara gore altin madalyasi icin 500 bin euro kazanacakti. bu parayi duyan pislige batmis iaaf baskani tekrar harekete gecti ve aslidan daha az bir miktara tekrar anlasma talep etti. asli teklifi kabul etti ve ön odeme olarak 35 bin euro verdi.

    - bu odemeden sonra asli 2010-2012 arasindaki kan degerlerinin hasir alti edilecegini dusunuyordu. ama oyle olmadi. iaaf'deki bazi durust insanlar aslinin kan testlerini acikladi, doping yaptigini iddia etti ve turkiye atletizm federasyonundan (taf) asliyi cezalandirmalarini istedi.

    - taf, asliyi cezalandirmadi! doping yapmadigina hukmetti. kan testlerini hice saydi. bu asamada aslinin hani o "basbakanim"cimlarinin ise yaradigini ve taf adli orgutun olimpik altin madalyasini dopinge "kurban" vermemeye calistigini goruyoruz.

    - bunun uzerine pislige batmis iaaf baskaninin oglu tekrar devreye girdi. aslidan tekrar para istedi, karsiliginda da taf'in kararina itiraz etmemesi konusunda iaaf baskani olan babasini ikna edecegini soyledi.

    - ancak oyle olmadi, ve iaaf turkiye atletizm federasyonunun kararina itiraz etti. cas kurulusuna (bilmeyenler icin cas avrupada bulunan ust duzey cozumlenememis davalarin gorusuldugu bir spor mahkemesi) dava acti iaaf. istegi de aslinin turkiye'nin "veremedigi" cezayi almasini saglamakti. sanirim asli'nin baskanlarina yedirdigi ve is bitince yedirmeyi teklif ettigi paralar ise yaramamisti!

    - asli cakir alptekin, dava surecini uzattikca uzatti. ama sonunda 2015 senesinde koseye sikisti. haziran ayinda gorulecek ve kaybedecegini anladigi davadan once, iaaf ile anlasma(!!!) yoluna gitti.

    - anlasmalarina gore, asli cakir alptekin doping yaptigini ve 2010-2012 arasinda kazandigi butun madalyalari ve odulleri geri vermeyi kabul ediyordu. buna 2012 londra altini da dahildi. buna karsilik, doping cezasi da ömur boyu menden 8 seneye indiriliyordu. dava 2015'te sonuclandigi halde, 2013'ten beri yarisamadigi icin 2021'de bitecekti cezasi.

    - biz, buraya kadar pek bir sey bilmiyorduk. bundan sonra ceza aciklandi ve medya calkalanmaya basladi. asli da facebook yoluyla bir aciklama yaparak aslinda temiz oldugunu, bunun ulkemize oynanan bir oyun oldugunu soyledi. iaaf ile doping yaptigini kabul ettigi anlasma metni internette erisime acik bir halde duruyordu, ama asli turk halkini aptal yerine koyup doping yapmadigini soyluyordu! isin kotusu, kendisine destek mesajlari yagiyordu! ona destek olduklarini, saglam durmasini ve isin pesini birakmamasini soyleyen yuzlerce kisi vardi! dahasi ve en acisi da, atakoydeki asli cakir alptekin adi verilen atletizm pistinde ismi hala duruyordu. hatta 2 sene daha durmaya devam edecekti.

    - asli, bu surecten 1 sene sonra, 2016 yilinda iaaf ile tekrar masaya oturdu. bu sefer amaci, bu surec ile ilgili bildigi butun seyleri anlatarak cezasini daha da indirtmekti. oyle de oldu, aslinin verdigi "degerli bilgiler" sayesinde cezasi 5 sene daha azaltilarak kaldirildi. 2016 rio olimpiyatlarina bile katilma sansi dogdu.

    - bu durumdan sonra, asli uluslararasi bir yaris kostu - avrupa kros sampiyonasi. dereceye giremedi.

    - sonrasinda ise bu sene turkiye'deki ilk yarisini kostu. ancak bu yaris sonucunda verdigi idrar orneginde tekrar dopinge rastlandi. 3. kere doping yaptigi ortaya cikti ve turkiye atletizm federasyonu da artik mecburen doping yapan atletini korumaya gucu yetmedigi icin asliya omur boyu ceza verdi. bu atletizm ve turkiye icin iyi bir haber, cunku asli bundan sonra dopingli cikamayacak!

    olay budur. zaman akisinda yer yer tarih hatalari olabilir, kusura bakmayiniz. bahsettigim iaaf ve cas raporlari, hatta aslinin kendini sucsuz olarak lanse etmeye calistigi tbmm savunmasina kadar her sey internette duruyor, bir dakika icinde ulasabilirsiniz.

    not: doping konusunda nispeten yeni olan arkadaslar icin bir ek aciklama yaziyorum. aslinin turkiye medyasina yaptigi en buyuk savunmasi, "hicbir testte dopingli cikmadim" idi. kendini bu sekilde aklamaya calisiyordu.

    eskiden atletler sadece yarislardan sonra test edilirdi. idrar orneklerinde doping varsa sucluydu, yoksa sucsuzdu. ancak doping teknolojileri ve yontemleri ilerledi. yaris sonrasinda idrarda gorunmesi pek muhtemel olan testosteron veya steroid ilaclarinin yerine, atletler artik "kan dopingi" olarak adlandirilan baska bir yontem kullanmaya basladi.

    soyle dusunun. atletimizin hedefledigi bir yaris olsun, diyelim ki 1 sene sonraya. bu sene boyunca hep antrenman yapacak ve ara ara daha kucuk yarislara katilacak. atletler bu "ara" ve "test yapilmayan" donemde doping yapmaya basladilar. vucutta oksijen tasiyan kan hucreleri ne kadar fazla sayida olursa, atletler kosarken o kadar gec yorulup daha iyi performans verebiliyorlar. bunu saglamak icin de atletler genelde yuksek irtifalara cikarak calisirlar. biyolojik mekanizmasi detaylarina girmeyecegim, ancak bu cok zorlu bir istir, ve de uzun sure daglarda idman yapinca bile cok az yukselir bu oksijen seviyeniz (bkz: hematokrit). ancak bazi atletler de, bu yontemi kullanmaz (veya yeterli bulmaz). onlar bu kan hucre seviyelerini sentetik ilaclarla arttirirlar. ama bunu da yarismalar yokken yaparlar. boylece idrar testi de olmadigi icin kimse onlarin bu sentetik maddeleri kullandigini goremez. daha da "guzeli", atletlerin kan seviyeleri yaristan sonra olculdugu zaman cok yuksek bir kan hucre degeri bulunsa bile, hicbir doping test yetkilisi onlarin bunu kendi cabalarinin sonucunda basarmadigini iddia edemez, sonucta belki de 1 sene boyunca her gun inanilmaz idman yapmistir o atlet.

    asli, elvan, gamze bulut gibi atletlerin cok hosuna giden bir gelismeydi bu. ancak doping gelisiyorsa onunla mucadele de gelisiyordu. bu durumun farkina varan wada, 2010'dan sonra atletlere "nerede olduklarini soyleme zorunlulugu" getirdi. niye mi? cunku onlara surpriz ziyaretler yapacaklardi. 1 sene boyunca yarismasa da, o atletin duzenli olarak kan testleri alinarak kan hucre seviyeleri karsilastirilacakti. ve 1 sene boyunca her gun inanilmaz calisarak ancak azar azar arttirabileceginiz bu degerler, kisa sureler icerisinde buyuk degismeler gosteriyorsa, o atletin bu degerleri "sentetik" bir sekilde yukselttigi anlasilacakti. ve oyle de oldu - atletler bu yonteme oylesine guvenmisti ki, birkac sene once wada her 7 atletten birinin doping yaptigini acikladi. her 7 atletten biri. bazi ulkeler, atletizmde su ana kadar kirilan butun dunya rekorlarinin sifirlanmasini bile istediler. asli ve gamzenin bir-iki bitirdigi yarista ilk 9 sirada bitirenlerin 6'si doping yuzunden diskalifiye edildi. dahasi, iaaf'nin kirli oyunlari gun yuzune cikti, ve baskani devrildi. yuzlerce atletin doping kullandigini para karsiligi gizledikleri ortaya cikti. buradan yayilan dalga ile de rusyanin anti-doping laboratuvarlarinin hile yaptigi tespit edildi, rus atletler uluslararasi yarislardan banlandi, rus doping ajanslari kapatildi. ve su anda hala, 2012 londra olimpiyatlarindaki kadinlar 1500 m finali tarihin gelmis gecmis en kirli yarisi olarak aniliyor. "en iyi" olamadilar bizimkiler ama "en kirli" olmayi basardilar. gerci butun bunlara ragmen asli cakir alptekin'i 5 sene boyunca korumaya devam etti turk yetkililer, asli da din edebiyati yaparak, karanlik lobiler turkiye basarisiz olsun istiyor diyerek vatan haini olmasi gereken bir durumda "haksizliga ugramis dini butun turk milli kadin atlet" profilini oynadi. anti-doping laboratuvarinda o oyuna izin vermiyorlar neyseki.

    umarim atletlerimizin bundan sonraki dusuncesi daha da yeni bir teknik bularak doping kontrollerini atlatma degil, daha cok calisarak elinden geldigini durustce yapmak olur. en azindan durustce yarismis olursunuz. biz de sizi ayakta alkislariz (yazar burada sozlukte son zamanlarda iyice azan "basarisizligi linç edelim" kültürünün hosuna gitmedigini de ifade etmek istiyor).

  • yeni çıkan çiftlere salça olunup yanlarında takılınmaz. selam verip, bir bahane bulunup kaçılır. rahat bırakılır.

  • öncelikle ilk defa başlık açıyorum.amacım isim vererek birilerini karalamak değil, amacım yargı sistemindeki boşluğa dikkat çekip herkesin böyle konularda dikkatli olmasını sağlamak.
    konuya gelirsek.abim eşi ile hastaneye gidiyor,doktor eşine ilaç yazıyor.ilacı almak için evine en yakın eczaneye gidiyor, eczacı ilacı kısa süre önce aldığını ve bu yüzden veremeyeceğini söylüyor.abim ilacın kendisi tarafından alınmadığını söylüyor ve e nabızdan ilacın alındığı eczaneyi buluyor.abim durumu öğrenmek için o eczaneye gidiyor.eczanede çalışanlara anlatıyor durumu.çalışanlar ise eczane sahibinin olmadığını söylüyor ve abim eczaneden ayrılıyor.
    abim daha sonra öğreniyor ki kendi aile hekimi o eczacının abisiymiş.yani doktor abi ilaç yazıyor kardeş eczacıda o ilacı alıp sgk dan para alıyor.abim bunu öğrenince sgk'ya ve cimer'e şikâyette bulunuyor.eczacı ise şikâyet edildiğini öğrenince gidip abim hakkında dava açıyor.güya abim onlara hakaret edip tehdit etmiş.iki tanede yalancı şahit bulmuş.biri babası biri de çalışanı.tabi kamera kayıtlarını da silmiş, silmese zaten yalan söyledikleri anlaşılacak.
    savcı arkadaşa sordum ne sonuç çıkar diye, abin kesin ceza alır diyor, çünkü tanık varmış.bu arada tanık olan babası da emekli imammış!
    anlatmak istediğim asıl mesele yargıda akraba tanık ile ilgili herhangi bir ayrım, istisna yokmuş.yani yanına babanı kardeşini alıp istediğin kişiye iftira atabiliyor ve ceza almasını sağlıyorsun.

    edt: doktor, abimin aile hekimi.dava dosyalarının görüntüleri bende mevcut, hukuki olarak başıma iş gelmeyecekse paylaşabilirim.

    edt: destek veren tüm yazar arkadaşlara çok teşekkür ederim.
    bir yazar arkadaş da demişki "bu işten para kazanmak için en az 30 hastaya ilaç yazmak lazım." diye.evet arkadaşlar sadece yengemin adına beş defa ilaç yazılmış ve o aile hekimine bağlı olan diğer akrabalarıma da ilaç yazılmış.mesele şu ki urfa'nın kenar mahallesinden bahsediyoruz.yani urfa olduğu yetmiyor bi de kenar mahallesi.kimse e nabız kullanmıyor okuma yazma oranın bile çok düşük olduğu bir mahalle.

    edt: sanırım şu şekilde özetlemek daha doğru olacak. doktor eczaneye hangi ilaç lazım ise hastanın t.c sini girip, hasta aile hekimine gitmiş gibi ilaç yazıyor.yengeme de tesadüfen başka bir hastanede aynı ilaç yazılmış ve bu sayede durumu öğrendik.yani hasta aslında aile hekimine hiç gitmediği halde adına ilaç yazılmış oluyor.
    edt: bazı arkadaşlar hala anlamakta zorlanıyor.sanırım biraz karışık anlattım.kısacası yengem ve başkaları aile hekimine hiç gitmediği halde doktor gıyaben onların adına ilaç yazmış ve eczacı kardeşi de o ilaçları almış gibi göstermiş.

  • "geçen hafta enseme allah yazan dövme yaptırdım cumaya gittim arkamdaki adam görmüş doğum lekesi sandı mucize diye bağırdı.. beni omuzladılar beş gündür geziyoruz daha yeni geldim eve."

  • bugün sabah aklıma gelip hayata geçirdiğim uygulama. 3 arkadaşıma meydan okuduktan sonra 1 semaver dolusu kaynar vaziyetteki çayı kafamdan aşağı döktüm. bu iletiyi özel güngören hastanesinden bir hemşireye yazdırıyorum, meydan okuduğum arkadaşlarımın telefonu kapalı, gözlerim ellerime aktı ekşiciler. ellerime aktı.

  • arkadaşlar selam,

    geliştirdiğimiz ileri algoritma sayesinde sobalı evde büyümediği halde sobalı evde büyüme geyiğine iştirak eden yazarları bir süredir yakından takip ediyoruz. ip'lerini ve adreslerini öğrendik. bu çalışmalar esnasında aldığımız geri bildirimler sayesinde 80ler sonu ve 90lar başındaki ismini bile hatırlamadığı çizgi filmler hakkında laklak yapan şahısları da birer birer tespite başladık.

    çok yakında açacağımız internet sitemizden, çok cüzzi rakamlar karşılığında, webcam karşısında oturtacağımız bu insanlara canlı olarak istediğiniz neredeyse her işkenceyi yapabileceksiniz. çeşidimiz bol, aletlerimiz sağlık bakanlığı onaylı. sistre zımparasından tutun, dişçi mengenesine kadar geniş bir skalamız var.

    erken üye olun neşeye erken katılın!

  • 200 lira civarına satışa koyduğum parfüm için arayan birisi "hocam amerikada bunun fiyatı 100 lira civarı, 100 liraya veriyorsan senden alayım" demişti mesela. 100 liraya bulduysan bana da bi tane al dedim kendisine, sonra kapattık. 1-2 saat sonra gene aradı "bak hocam şu an amerikadan sipariş veriyorum 50 küsür dolara, satmıyor musun emin misin" diyor.

    adamın şantajına bak. elimdeki parfümü amerikadan daha ucuza almakla tehdit ediyor beni. al abicim amerikadan, hasta mısın dedim. "alıyorum bak kardeş, sen kazansaydın elin amerikalısına kazandırıyosun" falan diyor. suçlu olduk bi de ayaküstü.

    yakında bi telefon daha bekliyorum "kardeş parfüm amerikadan geldi" deyip telefonun ahizesine fıslatacak.