hesabın var mı? giriş yap

  • burger king'i küresel bir krize sokacak gelişmeler zincirinin ilk halkası olacak şube. lan burger king sende hiç akıl yokmuş. açgözlü burger king! civelek burger king! tuza, ranch sosa, bir buffalo sosa, bir ballı hardal sosa ekistradan para almaya başladın, sözlükçü dostlar başta olmak üzere ülke gençliğini perişan ettin, sonra da gittin odtü'de şube açtın. yedirmezler artık sana o pastayı koçum burger.

    verirler mi sanıyorsun sana o ranch sos için acı sos için ekistra para ha? verirler mi? abooovvv düşününce bile tüylerim diken diken oluyor. hele tuza 10 kuruş fazladan iste bakalım, "hocam senin ne hakkın var ya" diye bir başlar hak ve özgürlükten girer odtu-kızılay dolmuş hattının saatlerinden çıkar yaman odtülüm. hey yavrum hey... sonra da gelsin isyanlar.

    oh olsun size. açın da odtü'de şube şirket politikanız değişsin. inanıyorum ki bu şube bir isyan ateşi yakacak ve bu ateş büyüyecek büyüyecek önce yurt geneline sonra ecnebi ülkelere yayılacak. ve inanıyorum ki burger king artık sosları bedavaya da verecek dostlarım. hatta istemeyene de verecek. hatta burger yemek istemeyene bile "olmaz dost olmaz, gel eşitçe dostça yiyelim bu whooper'ı, yan yana birarada kardeşçe dişleyelim steak house'u" diye diye zorla yedirecekler burgerları.

    evet... inanıyorum ki yıllar sonra burger king'in şirket tarihinde şu cümle yer alacak:

    "2011 yılında odtü'de açılan şubeye gösterilen tepkilerin büyümesi sonucunda önce soslardan para almaktan vazgeçtik, ardından da şirketi kamulaştırdık". sonra da gelsin yeni menüler:

    - iyi günler burger king'e hoş geldiniz.

    - iyi günler, bir proleter menü alacağım.

    - 50 kuruş farkla ekmek arası helvanızı büyük seçim yapalım mı?

    - yap emekçi dost... varsın büyük seçim olsun ama hakça koy helvayı hakça böl ekmeği... hakça böl ki yedikçe güçleneyim, güçlendikçe vurayım düzenin bekçilerine, uşaklarına yumruğumu...

    - bir büyük seçim proleter menü lütfeeen!!!

    odtü'de şube açmak ha? yanlış strateji, terso seçim burger king. ateş şimdi seni çağırıyor...

  • doğalgaz faturası az gelsin diyorsan hp al evde kalorifer petekleri benim hp loptopum kadar sıcak olmuyor. ben yandım siz yanmayım hp falan da almayım.

  • uzun bir aradan sonra eve dönen bünyenin yeniden yüzleştiği gibi durumdur. an itibariyle trt 1 deki kovboy adlı filmi yattığı yerden heyecanlanıp doğrula doğrula seyreden peder bey hala bıraktığım yerdedir. hep de orada olsun zaten. aslan babam.

    edit: (bkz: #66186325)

  • eser yenerler espri algoritması: biri eser’e bir cümle kurar, eser de bu cümleyi soru cümlesi haline getirip espri yaptığı sanar.
    örnek:
    x: abi yakıyorsun
    eser:yakıyor muyum?hahaha
    komik olmayan zatın showu.

  • ekonomik krizlerin, ülkelerinin zengin - yoksul arasındaki farkın açık olmasından anlaşıldığını ve böyle bir ülkedeki %1'lik zengin kesimin bile rahatlıkla herhangi bir telefonun stoklarını bitirebileceğini anlamazdan gelen,

    parasızlıktan okuyamayan çocukları, temerrüte düşmüş kredi tutarlarını, iflas eden şirket sayısını görmezden gelerek "millet ayfon alıyo la acayip zenginiz demek" diye yorumlayacak kadar "şey",

    tabi o kadar da "şey" olması ihtimali düşük olduğu için de propaganda yapmaya çalışan bir maaşlı aktroll olması muhtemel,

    bir cahilin yorumudur..

    çok özür dileyerek edit;
    anam ! ?? bir bu temerrüte “temettü” yazmam bir de strateji yerine starteji yazmam… yıllardır çözemiyorum bir türlü. allahtan mesaj gönderenler var. teşekkürler.

    diğer yandan yıllardır ekşi de yazıyorum ilk kez 50 küsur kişiden dm aldım. arada saçmalasam iyi olacak galiba ??

  • avustralyalı jeolog ve kaşif. aralık 1911'de başladığı antarktika keşif gezisi* ile tanınır. bu keşif gezisi sırasında öyle şeyler yaşamıştır ki insanlık tarihinin en zorlu hayatta kalma hikayelerinden birinin baş kahramanı olmuştur.

    tasmanya'nın başkenti hobart'tan 2 aralık 1911'de yola çıkan sy aurora isimli gemi 8 ocak 1912 günü commonwealth bay'deki cape denison'a ulaşır ve burada ilk iş olarak ana üs kurulur.

    ekipten mawson ve iki yol arkadaşı - isviçreli kaşif xavier mertz ve ingiliz üsteğmen belgrave ninnis - yani toplamda üç kişi* 10 kasım 1912 günü king george v land ismi verilen bölgeyi keşfetmek üzere kızak ile yola çıkarlar. sorunsuz bir şekilde kıyı şeridinin haritasının çıkarıldığı, jeolojik örneklerin toplandığı ilk beş haftanın ardından far eastern party ismi verilen bu üç kişilik ekip sonradan ninnis glacier* ismi verilecek olan ve ana üssün 480 km doğusunda bulunan buzulu geçmektedir. ekipten mertz kayakla yol alırken, mawson kızağının üzerinde, ninnis ise ikinci kızağın yanında tempolu bir şekilde koşmaktadır. bu sırada derin bir yarığı örten kar tabakasına basan ninnis, tabakanın kırılması sonucunda yarığa düşer. en iyi altı köpek, çadırları ve önemli ikmal malzemeleri de bu büyük yarığa düşer. yarığa bakan mawson ve mertz yaklaşık 50 metre aşağıda kayalık bir çıkıntı üzerinde biri ölü biri yaralı iki köpeği görürler sadece; ninnis ise kaybolmuştur, bir daha görülmez. 14 aralık 1912 tarihinde kaybolan ninnis 25 yaşındaydı sadece.

    yaşanan bu korkunç olay üzerine mertz ve mawson geri dönmeye karar verir. yanlarında iki adama bir hafta yetecek kadar yiyecek, bol miktarda yakıt ve bir adet primus marka ocak vardır. köpekler için ise yiyecek kalmamıştır. önceden geride bıraktıkları yedek bir çadırı almak amacıyla 27 saat boyunca durmadan kızakla yol alırlar. geri dönüş yolculuğu giderek zorlaşmış zira erzakları iyice azalmıştır. erzağın yetersizliğinden dolayı kalan köpeklerin bazıları ile hem kendilerini hem de diğer köpekleri beslemek zorunda kalırlar. sonraları the home of the blizzard isimli kitabında mawson bu durumu şu sözlerle anlatacaktı:

    "köpeklerin eti tel tel, sert ve çok yağsızdı. ara ara değişiklik olsun diye köpek etini ufak parçalara ayırıp az miktarda kalmış olan kurutulmuş et ile karıştırıp haşlayarak yemeyi denedik. aşırı derecede açtık, fakat iştahımızı doyurabilecek bir şey yoktu. kısıtlı miktarda köpek etine eklemek üzere normal yiyecek stoğumuzun sadece birkaç onsunu kullandık. köpeklerden çıkan et çok azdı, kullanabildiğimizi aldıktan sonra gerisini beslenmeleri için diğer köpeklere verdik. köpekler kemikleri ve derileri geriye hiçbir şey kalmayana dek yediler."

    bu yolculuk sırasında iki adamın fiziksel durumlarında hızlı bir bozulma görülür: baş dönmesi, mide bulantısı, karın ağrıları, irrasyonalite, deri, tırnak ve saç kaybı, derinin ve gözlerin sararması gibi. mawson bir süre sonra yol arkadaşında belirgin bir değişiklik fark eder: mertz devam etme isteğini kaybetmiş görünmektedir, tek isteği uyku tulumunda kalmaktır. ishal ve akli durumundaki bozulmalarla mertz'in durumu gittikçe kötüleşir. psikolojik dengesi öyle bir hal alır ki bir ara mertz soğuk ısırığından* mustarip olduğunu reddedip küçük parmağının ucunu ısırarak koparır. bunu şiddetli hiddetlenmeler takip eder ve bir noktada mawson çadırlarına ve kendine zarar vermemesi için arkadaşının göğsüne oturup kollarını yere yapıştırmak zorunda kalır. bir sonraki aşamada mertz nöbetler yaşar, komaya girer ve ninnis'in yarığa düşüp kaybolmasından 25 gün sonra, 8 ocak 1913 günü yaşamını yitirir.

    o zamanlar husky karaciğerinin aşırı miktarda a vitamini içerdiği bilinmemektedir. ayrıca o miktarda a vitaminin insan karaciğerine ciddi zarar verebileceği de bilinmemektedir o dönemlerde. her bir husky karaciğerinin ağırlığının yaklaşık 1 kilo ettiği ve yaklaşık 6 husky karaciğeri yendiği düşünüldüğünde ikilinin hypervitaminosis a yani a vitamini zehirlenmesi yaşamasına yetecek kadar karaciğer tükettiği tahmin edilmektedir. fakat köpek etini yemek için fazla sert bulan mertz mawson'a göre daha fazla karaciğer yemiştir; iki adam da a vitamini zehirlenmesinden mustariptir fakat mertz'inki kronik bir hal almıştır. bu arada inuit geleneklerinde köpeğin ciğerinin asla yenmediğini belirtmekte fayda var. inuitler muhtemelen köpek karaciğerinin fazla tüketilmesinin ölüme yol açabileceğini zamanla deneyimleyip öğrendikleri için böyle bir gelenek gelişmiştir.

    douglas mawson sonraki 100 mili* tek başına katetmek zorunda kalmıştır. bu ana üsse dönüş yolunda mawson da ninnis gibi bir buz yarığından düşmüş fakat kızağının yarığın ağzına sıkışması sonucunda ölümden dönmüştür. kızağın koşum takımına takılıp asılı kalan mawson tırmanarak kurtarır kendini.

    mawson sonunda cape denison'a vardığında sy aurora isimli gemi birkaç saat önce ayrılmıştır. mawson ve mawson için geride kalıp bekleyen 6 kişi aralık 1913'e dek bir sene daha kışlarlar orada. bu süre içerisinde mawson ve arkadaşları antarktik kıyılarını keşfe çıkar, manyetik güney kutbunun yerini daha yakın bir şekilde tespit ederler.

    antarktika'dan dönen douglas mawson, 31 mart 1914'te guillaume daniel delprat'in kızı francisca adriana delprat ile evlenir. mawson ve francisca'nın patricia ve jessica isimli iki kızları olur. 1914'te kendisine ayrıca şövalye ünvanı verilir.

    edit: bu üç adamın rotasına şuradan gözatabilirsiniz.

  • ekonominin en temel prensiplerinden birisi, sayılar üzerinden değil, oranlar üzerinden konuşmak gerekliliğidir.

    asgari ücret 2000 lira olursa bugün 1000 lira olan kira 1500 liraya çıkar, 40 liraya aldığın kıymanın fiyatı 60 lira olur derken alım gücü en iyi ihtimalle aynı kalır. amaçlanan şey alım gücünü arttırmak, yani 1.400 lira alan insan 2.000 lira vermek değil, 1.400 liranın değerini arttırmak olmalıdır.

  • her şeyden önce paintball bir spordur. paintball'u savaş talimi olarak gören ve antimilitarist saiklerle paintball'dan uzak duran ya da paintball'u karalayan, yeren kişiler hata etmektedir. paintball ile gerçek bir çatışmayı kıyaslamaya çalışmak abesle iştigalden öteye gidemez çünkü paintball çok daha farklı dinamiklere sahip bir oyundur. bu konu paintball camiasının da en hassas olduğu konulardan biridir. bu sebeple paintball sahalarında verilen brifinglerde bile savaş, silah, ölüm, öldürmek, mermi, kurşun gibi gerçek bir çatışmayı andırabilecek tüm kelimelerin kullanılması yasaklanmıştır.

    türkiye'de profesyonel olarak türkiye atıcılık ve avcılık federasyonuna bağlı olarak düzenlenen türkiye paintball ligi ile hayat bulmaktadır.

    türkiye paintball ligi'nde the millennium european paintball series kuralları ve millennium series'de 2006 yılından beri uygulanmakta olan ve takım başına boya topu harcamasını azaltırken tek bir etkinlikte mümkün olduğunca fazla müsabaka yapılmasını sağlama amacı taşıyan m7 disiplini benimsenmiştir. türkiye paintball ligi'nde saha kadrosunun 5 kişiden oluşuyor olması da oyuncu azlığının sonucu değil, m7 disiplininin kuralları gereğidir.

    profesyonel paintball son derece hızlı bir oyundur. bu nedenle de adı sıklıkla speedball olarak anılır. günümüzde uygulanan m7 formatında maç süresi 10 dakikadır ve takımlar bu toplam süre içinde 3 set kazanmaya çalışır. her bir setin arasında yalnızca 2 dakika ara verilir. takımlar bu süre içinde temizliklerinin yanında boya topu ve diğer tüm eksikliklerini tamamlamak zorundadır. bu sayede oyun konsepti tam anlamıyla hıza dayalı bir hal almıştır.

    oyunda kullanılan işaretleyici/markerlar* saniyede 10,1 top atabilmektedir. markerların teknik yapıları bundan çok daha fazlasına* müsaitken millennium kuralları top sarfiyatını azaltmak için m7 disiplininde atış sayısını saniyede 10,1 olacak şekilde kısıtlamıştır. profesyonel paintball markerları yüksek atış hızının yanında doğru top ile kullanıldığında son derece isabetli aletlerdir. alışılmış senaryo oyunlarında kullanılan tippmann markerların aksine profesyonel oyuncular tarafından kullanılan dye, planet eclipse gibi firmaların ürettiği üst seviye markerlar 55 metrelik sahanın bir ucundan karşı uçtaki oyuncuyu her atışta vurabilecek kadar isabet sahibidir.

    profesyonel paintball 55 metreye 33 metrelik yapay ya da doğal çim zemin üzerine kurulmuş, etrafı bir boya topunun geçmesine izin vermeyecek nitelikte bir ağ ile çevrilmiş, farklı şekillerde ve içleri hava dolu 35 siperin* bulunduğu bir sahada oynanır. siperlerin simetrik dizilmesini gerektiren bir kural bulunmamaktadır.

    genel inanışın aksine paintball çok da fazla can yakan bir oyun değildir. tabii ki vurulan oyuncunun canı yanmaz demek doğru olmaz fakat bu acı öyle abartılacak bir acı değildir. çok hassas bir bölgeden isabet almadığı sürece vurulan oyuncu sonraki sete acısını unutmuş bir şekilde girer.

    paintball'da en önemli kural - ki bu kural her şeyden daha önemlidir - oyun sahası ya da markerların bulunduğu ve ateş edebileceği her yerde painball için özel olarak üretilmiş bir maske takılmasıdır. paintball her ne kadar zararsız bir oyun olsa da göz ve çevresine isabet edecek bir boya topu kolaylıkla görme kaybına sebep olabilir. ayrıca paintball seven ve düzenli olarak oynayan her oyuncunun da kendine ait bir maskesinin bulunması en doğrusudur.

    profesyonel paintball'un nasıl bir şey olduğunu merak edenleri şuradan alabiliriz:
    http://www.youtube.com/watch?v=ur8onftlyk0