ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
il nome della rosa
-
jean jacques annaud un 1986 yılında çektiği olağanüstü görsele sahip film. görüntü yönetmeni tonino delli colli(1922-2005). filmi izlerken kamerayı size unutturan ve o çağa sokan bir durum var görselde öyle böyle değil. itici christian slater ı bile görmezden gelebiliyorsunuz izlerken. tabi filmin havasını bu denli etkileyen önemli bir faktör de sean connery nin william of baskerville olması.
sınavlarda verilmiş en iyi yanıtlar
-
himm ted kolejinden bir arkadas anlatmisti din hocasi sinav sorusu olarak hz. muhammed ile hz.ali arasındaki bir diyalogu yazin demis. hani kitapta geçen özlü sözler tarzında, yanıtlardan biri söyleymiş
hz.muhammed: günaydın ali
hz.ali : sana dagünaydın muhammed nasılsın?
ee sonuç din kulturu 1 gelmiş cocugun:)
ama dusununce bole bi diyalog olmus olamaz mi cocugun hakki yenmismidir dedirten olay
oberyn martell
-
mızrak dile geldi, çığırdı babam diye,
koca dağı devirdin, boşa tepinmen niye,
tyrion'a da edemedin, özgürlüğü hediye,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
bilmez misin hiç clegane dedikleri belayı,
tazı olacak yarmayı, dağ dedikleri danayı,
o bu değil de, yalan oldu yengeyle sizin balayı,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
anladık tamam, delikanlı adamsın,
döğüşte bir harika, intikamda yamansın,
şarabın iyisinden anlayan elemansın,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
bacının başına gelen, korkunç bir tufan,
sen de aldın payını bak, yarıldı gitti kafan,
hasmın can vermeden, korkunç bitti cafan,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
yedi rab'den dileğim, alınır topunuzun öcü,
gün gelir düşmana, yetmez lannister'ın gücü,
elinde sonunda tüm diyarda, adalet borusu ötücü,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.
nice yiğitleri yedi, kral'ın şehri denen batak,
ne kahramanlar yitti, kimisi senden de atak,
bunların hepsi de, gülsün diye bir kaltak,
geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler,
mızrağına, gülüşüne, çalımına doyamadık desinler.
dünya ukrayna konuşurken ses kaydı dinleyen halk
-
kendi insanı öldürülürken "r4bia" diye bağıranların eleştirdiği halktır.
ekşi yazarıyım dendiğinde gelen tepki
-
-adın ne ?
-söylemem.
184 tl olan asgari ücreti 2324 tl'ye biz çıkardık
-
"çalışan kesiminin %7'si asgari ücretliyken, şu an %30'unun asgari ücretli olmasını sağladık, onu da bulamayan 3 milyon haneye de her ay fakir fukara fonundan para pompalıyoruz. herkesi bu yoksulluk bataklığına sürükleyip, etrafımızdaki 50-60 bin insanı milyarder yaptık, vergi de vermiyorlar hepsini sizden alıyoruz çok şükür"
diye devam etmesi gereken açıklama.
nil karaibrahimgil'in beyin yakan köşe yazısı
-
nil karaibrahimgil'in bir gazetede köşe yazısı yazıyor olması bile tek başına beynimi yakmıştır.
pierre-auguste renoir
-
muhtesem tablolara imzasini atmis empresyonist. donemin unlu zenginlerinden biri olan yakin arkadasini kiramayarak esinin ve iki cocugunun resmedildigi madame charpentier ve cocuklari paul ve georgette isimli tabloyu yapmistir. asagidaki linkten tabloya bakarsaniz iki adet kiz cocugu goreceksiniz:
http://www.ibiblio.org/…noir/renoir.charpentier.jpg
oysa soldaki aslinda bir erkek cocugu. o yillarda erkek cocuklarini kiz, kiz cocuklarini erkek gibi giydirip dolastirmak zengin sinif icinde oldukca yaygin ve saygi goren bir gelenek olarak algilanmakta imis. tablo bugun new york metropolitan muzesinde sergileniyor.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: piçler o kadar zenginim ki
entry:
klimamız var,
arabamız var,
ev bize ait 2 katli bahçeli,
didimde yazlığımız var,
arsa var,
kirada ev var,
kirada dükkan var,
d smart var,
digitürk var. varda var aq
ama sağlık? sağlık var mı onu bi sorun.
tüm bunlara sahibiz ama bunların keyfini sürecek, hayatın tadını çıkaracak, dünyanın binbir türlü nimetinin tadına varmamızı sağlayacak sağlığımız var mı?
işte hayatın acı gerçeği dostlar; sağlığımızda var amk. *
akabinde @1'e övgü dolu sözler.
2 yıl sonra gelen edit: lan favorilenen entrylerime girmiş ahaha bari linki de koyalım.
http://inci.sozlukspot.com/…er-o-kadar-zenginim-ki/
fehmi türesel
-
türk zırhlı birlikleri'nin kuruluş aşamasında büyük emekleri olan korgeneraldir.
maalesef kendisi hakkında internette bilgiye ulaşmak pek mümkün değil. türkiye'de benzerine zor rastlayabileceğiniz birisi olan asker kökenli gazeteci hicret hürkan (canbazoğlu)'nun yazdığı "asker gözü ile 27 mayıs''a doğru dp devrinde türk silahlı kuvvetleri" kitabında kendisinin biyografisi mevcut. hicret hürkan, 18 eylül 1955 tarihli ulus gazetesi'ndeki asker gözü ile köşesinde korgeneral fehmi türesel'in vefatının hemen ardından kaleme aldığı yazısında bu biyografiyi okuyucusuna aktarmış. günümüzdeki güncel kurallara göre yaptığım ufak tefek bazı değişikliklerle korgeneral fehmi türesel hakkındaki yazıyı aynen aktarıyorum:
"birkaç gün evvel milletimiz değerli bir asker evladını daha kaybetti. merhumun orduda geçen bütün ömrü yüksek hizmetlerle meşbudur. bilhassa "harp akademileri tarihi"nde, türesel'in hatıraları takdirle anılacaktır.
fehmi türesel 1311 (miladi; 1893) yılında istanbul’da doğmuştur. 1328 yılının temmuz ayında (miladi; temmuz 1910), harp okulundaki tahsilini ikmal ederek çok genç yaşta orduya katılmış ve sırası ile 97’nci alay 2’nci tabur birinci bölük takım komutanlığında, 33’üncü tümen mülhaklığı'nda (subay yardımcılığı), 97’nci alay 2’nci tabur emir subaylığında ve alay komutanlığı yaverliğinde vazife almıştır.
1 eylül 1331 (miladi; 1913) tarihinde üsteğmenliğe yükselmiş ve bu rütbede kafkas 60’ıncı alay 4’üncü bölükte, 13’üncü alay ve 5’inci kafkas tümeni yaverliklerinde bulunmuştur.
1 mart 1337 (miladi; 1918) tarihinde yüzbaşılığa terfi ederek 47’nci alay 8’inci bölük komutanlığı'na tayin edilmiştir.
1340 (miladi; 1921) yılında harp akademisi'ne girmiş ve 1927’de mezun olarak kurmay görevlerinde istihdam olunmuştur.
30 ağustos 1929 tarihinde binbaşılığa yükselen türesel’i, önce 11’inci tümen 126’ncı alay 1’inci tabur komutanlığı'nda, daha sonra harp akademisi öğretmenliğinde vazife almış görüyoruz.
30 ağustos 1933 yılında yarbaylığa terfi edince motorlu piyade alayı komutanlığı'na tayin edilmiş ve bu rütbede tekrar harp akademisi'ne öğretmen olarak verilmiştir. 1938 yılında albay olmuş, 14’üncü dağ alay komutanlığı'nda, zırhlı alay komutanlığı'nda ve zırhlı tugay komutanlığı'nda bulunmuştur.
1943 yılında tuğgeneralliğe terfi etmiş, önce 3’üncü zırhlı tümen komutan vekaletinde ve bilahare zırhlı birlikler müfettişliği'nde görevlendirilmiştir.
1946 yılında tümgeneral olan türesel’i sırasıyle 22’nci tümen komutanlığında, 1’inci süvari tümen komutanlığında ve 12’nci tümen komutanlığında görmekteyiz.
1950 yılında da korgeneralliğe terfi ederek 9’uncu kolordu komutanlığı'nda ve müteakiben harp akademileri komutanlığı'nda (28 ağustos 1952 - 3 ağustos 1954) bulunmuştur.
rahmetli kısa bir süre evvel emekliye ayrılmıştı.
birinci dünya savaşı ve kurtuluş savaşındaki yararlılıklarından ötürü general türesel harp, gümüş liyakat ve istiklal madalyaları ile taltif edilmiştir.
hatırası önünde saygı ile eğilir, muhterem ailesine ve aziz ordumuza başsağlığı dileriz."
kendisinin internette ulaşabileceğiniz tek fotoğrafı tarihçi-yazar erhan çifci'nin twitter'da yayınladığı şu fotoğraf. fotoğraf kalitesi maalesef pek iyi değil. eğer yanlış bilmiyorsam bu fotoğraf da tümgeneral tahsin yazıcı'nın oğlu tankçı binbaşı bali yazıcı tarafından hazırlanan "türk zırhlı birlikler tarihi" isimli kitapçıkta (görsel) bulunan fotoğraf ile aynı (görsel). aynı kitaba baktığımızda kendisinin vefatının ardından general türesel tank müzesi adı altında bir müzenin (görsel) oluşturulduğunu görüyoruz ki burası muhtemelen halen etimesgut'ta bulunan etimesgut tank müzesi'nin ilk hali.
ramazanda erzurum meydanında rakı içmek
-
ilk atandığım zaman bana bir hikaye anlatmışlardı 7 sene erzurum’da görev yaptım .
kimisi bunun fıkra olduğunu söylüyor ama 7 yıl sonunda bende bu hikayeyi yaşadıklarımın özeti olarak görüyorum.
hikayemiz şu;
mahallede iftardan sonra 2 genç parkta içki içtikleri iddasıyla üzerlerine iftira atıyorlar . gençler bunu inkar ediyor ama ocaklardan sağdan soldan toplanan elemanlar parkta içki içiliyor mevzunu duyan geliyor.ve linç girişimine dönüyor polis tomayla müdahale ediyor fakat kimin taraf kimin mağdur olduğu anlaşılamıyor , kafa göz dağılmış 3-5 kişi var ve herkes mağdur durumda herkes şikayetçi.
hastane’de tedavi altına alınan kişilerle beraber 21-22 kişi olaya karışıyor . sonun savcı alkol testi yapın çıkan iki kişi mağdur diğerleri saldırgan taraf olabilir diyor.
fakat hastanede kanında alkol tespit edilen 7 kişi çıkıyor.
yane iftar saati parkta içki içtiği iddia edilen kişileri içki masasından kalkan 5 kişi daha dövmeye gidiyor.
işin saha kötü senaryosu içki içmeyen iki genci içki içtiği gerekçesiyle 7 sarhoş dövmeye gidiyor ramazan da nasıl içki içersiniz diye.
bu da böyle bir anım.