hesabın var mı? giriş yap

  • tayyip erdoğan için 'muhtar bile olamaz' deniliyordu. adam belediye başkanı oldu, millet vekili oldu, başbakan oldu, cumhurbaşkanı oldu, ama halen muhtar olamadı.

  • ingilizcedeki “goodbye” sözcüğünün "good be with ye (tanrı seninle olsun)" sözünün kısaltması olan “godbwye” sözünden geldiği.

    elimizdeki kaynaklara göre, bu kısaltma ilk olarak 1565 ile 1575 yılları arasında kullanılmış. içinde "goodbwye" geçen ilk yazı, ingiliz yazar ve akademisyen gabriel harvey'in 1573'te yazdığı bir mektupmuş. bu mektupta harvey, "to requite your gallonde of godbwyes, ı regive you a pottle of howdyes." demiş. zaman ilerledikçe bu tabir, "good day" ve "good evening" laflarının etkisi altında kalmış.

    goodbywe'nin goodbye'a evrilme süreci ise kronolojik olarak şu şekilde gerçekleşmiş:

    • god be with ye (godbwye)
    • god-b'wye
    • good-b'wy
    • goodbye

    kaynak: good-bye'in etimolojisi

  • albert camus'un 1957'de nobel edebiyat ödülü almış romanıdır. romanın içerisinde farklı bölümler var. mesela ilk bölümde karakterlerin etrafında olan olaylar işleniyorsa, onu takip eden bölümde yazar vakanivüs gibi o dönemi, vebanın ve insanların durumunu betimliyor. albert camus'un mükemmel bir betimleyici olduğunu söylemeye gerek olduğunu düşünmüyorum. aşama aşama başlangıçtan bitişine kadar -bir bitiş varsa eğer- hastalığın safhalarını, karakterlerin değişimini, koskoca bir şehrin ve hatta insanların değişimini betimliyor albert camus.

    -------- spoiler -----
    veba insan yaşamı için adeta bir savaş gibidir, yani olağanüstü haldir. yazarımız da kitapta olağanüstü halde insanların kimlik arayışlarını, kendilerini tanıyışlarını, dine bakışlarını ve hayat felsefelerini bol bol paylaşıyor. uzun zaman bir insandan uzak kalmak, o insanı yarı yarıya unutmak, tekrar kavuştuğunda vebalı bir semtte hayatta kalmaya çalışmış ve fazlasıyla değişmiş bir insanı tekrar kucaklamak. o insan aynı insan mıdır, kim bilir. doktor rieux'un eşinin ölümüne tepki verememesi de bunu bir göstergesi gibi. albert camus kitapta ayrılık konusuna da fazlasıyla değiniyor. insan doğası olağanüstü durumlarda kendinden beklenmeyen tepkiler verebiliyor gerçekten. vebanın doruk noktasında olduğu zamanlarda insanların dinlerini yavaş yavaş terk etmeye başlayıp kehanetlere sığınması çok ilginç bir tepkidir mesela. papazların bile düşünceleri yavaş yavaş değişmeye başlıyor. insan doğası bu ya, bazıları da vebalı bir şehri vebasız şehre tercih edebiliyor. kitabın en unutulmaz yerlerinden biri de yeni serumun vebayı kapmış küçük bir çocuk üzerinde denenmesiydi. savaş veren küçük bir çocuğun başında bekleyen karakterler, hiç kaybetmedikleri kadar soğukkanlılıklarını kaybediyorlar ve hiç hissetmedikleri kadar vebayı hissediyorlar.

    kısacası şehir veba durumuna göre aydınlanıp kararıyor, insanlar da öyle. albert camus karakterlerini ve romanını ince ince işleyip önümüze sunmuş efendim. olay akışı fazla olan kitaplara nazaran okumak biraz daha zor olabilir ve daha fazla dikkat istiyor. ama hepsini de hak ediyor kitap.

  • "anneme aşure yapsana diyorum, bekle bi kaç güne komşudan gelir diyo, ben şimdi annemi yaşlanınca araba fırçasıyla yıkamıyım da napıyım??????"

  • 2014'lü yıllardır. her allahın günü oha bu ne sis diyorum pencereden kafamı uzatmamla olayın sis olmadığını anlamam bir oluyor.
    bir tek ben mi doğalgazla ısınıyorum oğlum memlekette?

  • - yemek esnasında daha yemeğin tadına bakmadan, yemeğe tuz katıyorsun, bu önyargılı olduğunu gösterir.

    - hayır, bu tarz ortak yemek mekanlarında az tuzlu yiyebilecek insanlar düşünülüp, yemekler genelde çok az tuzlu veya tuzsuz yapılır, bense kendime göre daha tuzlu yediğimden içine hemen tuz atarım, bu da benim geçmiş tecrübelerimden iyi ders çıkardığımı gösterir.

  • yoktur. bu kadar kısa ve net. aldattığının ortaya çıkmasından sonra beni affet diye yalvaran, ağlayan, kapı aşındıran, mesaj atan kız yoktur. aldatan bir kızın yakalanması ihtimali zaten son derece düşüktür, diyelim ki yakalandı takılıp kalmaz yoluna devam eder. az biraz pişmanlık duyar, az biraz kendini sorgular, sonra kendine haklı gerekçeler bulur, suçun büyüğünü erkeğe yıkar ve kısa süre içerisinde sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eder.

    erkek denen nesne ise, “ya inan hiçbir anlamı yoktu", "ben sadece seni seviyorum", "o, anlık bir zayıflıktı", "sadece etten ibaretti benim için", "aşk seninle varsa aşk", vb. türlü ayak oyunlarıyla kızı tekrar elde etmeye çalışır. elde edip tez zamanda yine aldatır. valla harikayız biz lan.

    not: evet arkadaşım, senin eski sevgilin günlerce kapında yatmış, beni affet diye ağlamıştı. evet arkadaşım seni kaybetmeyi sindirememişti, bugün hala sen aklına geldikçe içi sızlar durur. benim lafım diğerlerinin sevgililerine falan, sen alınma sakın. bugün bile hala sessiz telefonlar alırsın sen ve bilirsin ki arayan o'dur, sesini duymak istemiştir, gel desen her şeyi bırakıp sana koşar.