hesabın var mı? giriş yap

  • bim'den içeri girildiğinde insanın dört bir yanını saran kocaman bir boşvermişliğin, zihnin en ücra noktalarına sirayet eden o anlamsız hiçliğin tüm bedendeki tezahürüdür. evet, gözyaşartıcı bir gerçek bu anlamsızlık. o gelişigüzel sıralanmış, ilk bakışta reçel mi yoksa otlu peynir mi olduğu anlaşılmayan ürünlerin arasından geçerken, sağa sola atılmış kolilere basa çarpa ilerlerken hissedilir. çalışanların o android görüntüsünü izlerken sorgularsınız hayatı. neden allah'ım, neden!!? diye isyan edersiniz ama artık çok geçtir her şey için. bim'in sarmalları arasında yok olmaya, hiçliğin içine doğru yol almaya başlamışsınızdır çoktan. çok geç. evet. çok. geç.

  • trafik ışıklarında bekleyen suriyeli dilenciler için kılını kıpırdatmayan zabıtadır. zira bilen bilir, türkiye'nin çoğu yerinde artık bu dilencilere komisyon karşılığı müsaade ediliyor. helal ekmek kazanmak yasak artık.

    ne çukur olmuş bu ülke arkadaş. düş düş dibi görmüyorsun.

  • geçen kendisine terlik fırlattım, tuttu terliği geri bana fırlattı.canımı zor kurtardım dostlar.

    tanım: şu sıralar iskenderun semalarında bolca bulunan yaratık.

  • beşiktaşımın 5-1 kazanarak ,
    10 maç yapsalar 10 galibiyet alacaklarını düşünen kasımpaşalı yöneticiye ,
    spora ya da rakibe saygısı olmayan donk isimli ahlaksıza ,
    tayyip diye inleyip duran kudurmuş kasımpaşa taraftarcıklarına ve bu siyasi söylemi kısmayan lig tv ye ,
    emenike daha çok üzülmesin diye kart göstermeyen hakeme ve bunu destekleyen mhk ile federasyona ,
    sözlükte öten galatasaraylı efendilikten nasibini almamış ergen trollere
    koyup geçtiği bir maç olmuştur.

    şampiyon oluruz olamayız bilemem ama bu maçın anlamı budur.

  • karl marx, eşine yazdığı mektubun sonunda şu sözleri yazmış;
    “dünyada çok kadın var. kimileri de çok güzel ama ben; her bir hattı, hayatta her bir kırışığı bana hayatımın en büyük ve en tatlı anılarını hatırlatan bir yüzü bir daha nerede bulabilirim?”

    edit: düzeltme

  • istanbulun vapurları arasında en eski, en büyüğü (uzunluk olarak değil, grosston olarak), en güçlüsü ve hızlısıdır. 1952'de italya'da yapılmıştır. görüntüsü ile tanınır çünkü üst katın ön tarafı açık ve diğer vapurlardan daha uzundur. bahçe tipi olan 3 vapurdan fenerbahçe ile dolmabahçe kardeş iken bu büyük ağabeyidir birnevi. 2 adet her biri 1600 beygir üreten sulzer 10 td 36 dizel motora sahiptir. içinde ay tanrıçası artemis'in heykeli bulunmaktadır. yapıldığı yerden römorksuz kendi başına 2,5 günde istanbula gelmeside geminin bir başka özelliğidir. geminin eski kaptanı mehmet kepçe'dir. şu anda beykoz'da geminin ismi verilen bir iskelede tadilat görmektedir. bu süreçte içinin mescit olarak kullanıldığı söylenmektedir lakin kesin bir kanıtı yoktur. müze olması düşünülmektedir.