hesabın var mı? giriş yap

  • bir ay kadar suredir ve yaklasik 2000km'dir sahip oldugumuz arac. ben de artik bir seyler yazabilirim gibi hissediyorum.

    arac tam olarak, toyota rav 4 2.5 hybrıd awd executıve skyvıew olarak geciyor. turkcesi, 2.5 benzinli hybrid motor, 4 ceker, en ust donanim seviyesine ek panaromik tavan. araci sifir km olarak bayiden (yurt disinda) 375.000 turk lirasina karsilik aldik. aldigimiz tarih itibari ile turkiye satis fiyati ne yazik ki 650.000 turk lirasi idi. (bulundugum ulkede her yil odenen mtv-otv-kdv-asddfav falan yok.)

    amacimiz tamamen elektrikli arac almakti. ama su an icin menziller tatmin edilebilir seviyede degil. detayli yorumu tesla model 3 basliginda yazdim. sonraki aracimiz elektrikli olur diye umud ederek rav 4 ile yolumuza devam edecgiz uzun yillar umarim ki.

    ##gelelim araca
    -toyota safety sense 2.0 bir derya, ama en cok hosuma giden ozelligi yari otonom surus. adaptiv cruise control ve line keep assist + line track assist uclusu ayni anda aktif oldugunda (ozellikle kusursuz olarak otoyollarda) arac yari otonom bir sekilde, 15 saniyede bir direksiyona dokunmanizi talep ederek kendi kendini muthis bir sekilde suruyor. tesla ile de test surusu yaptim, ve surus neredeyse ayni kalitede. toyota muhendisleri cok iyi calismislar bu konuda. motorsikletleri bile algilayip buna gore davraniyor.
    basit olarak ondeki, caprazdaki araclarin hizlarini tarayarak ve yol cizgilerini okuyarak sizi ilerletiyor. yol cizgisi okunmayan/olmayan yerlerde, sizi ondeki araca kitliyor, ve onun sag/sol manevralarini birebir olarak araca uygulayarak yol aliyor.
    -kor nokta uyari sistemi yolda giderken aynada isik olarak calistigi gibi. geri geri cikarken capraz sekilde yaklasan ve kor noktada kalan araclar icin de inanilmaz calisiyor.
    -koltuk sogutma en buyuk kankam arabada, deri koltuk olmasina ragmen pufur pufur, asla terletmiyor.
    -kus bakisi kamera sistemi inanilmaz bir kolaylik. tam anlamiyla kusursuz park ettiriyor arabayi.
    -surus modu surekli olarak eco'da secili. aktif edebildigim her esnada da yari otonom surusu aktif ediyorum, yani kontrolu olabilgince kendi beynindeki ekonomi algisi ile kullanmasi icin araca birakiyorum, ama ani bir hizlanma, sollama ihtiyaci oldugunda 1.8 tonluk cussesine ragmen gaz pedali tepkisini muhtesem veriyor fisek gibi firliyor.
    -ses sistemi jbl degil, bence gerek de yok kendi sistemi oldukca guzel.
    -ic hacim cok genis, arka koltuklari yatirdinmi cift kisilik yatak atarsin oyle soyleyeyim. panaromik ve acilabilir tavan olmasina ragmen de bas mesafesi yeterli
    -ön ve arkada olmak üzere iki adet elektrikli motor ve kaputun altında bir adet e-cvvt benzinli motor bulunmakta. arka yolcu koltuğunun altında da bataryalar bulunuyor.
    -----
    edit - artilara biraz ek yapmak istedim
    -e-cvt'li motoru cok sevdim. tork konvertoru kullandigini biliyordum, buna ek vites dislisi vs bulunmadigi icin, asla bir vites gecis hissi yok cunku vites gecisi diye bir sey yok :d konfor acisindan cok olumlu buldugum bir ozellik

    ###benim icin negatif yourmlar,
    -aracin her yerinde kamera var, 5 tane de usb soketi var, bir usb soketini, eger usb bellek baglarsaniz, bu kamera goruntulerini anlik kaydederiz, kaza durumunda kanit olarak kullanabilirsiniz dememisler (tesla'da birebir bu ozellik var). 5 tane kamerasi olan araca 2 tane de ekstra kamera bagladik one arkaya dashcam olarak... bu kadar teknolojik bir aracta nasil gozden kacmis anlasilir gibi degil...
    -herkesin yakindigi gibi bagaj kapagi... cok yavas acilip kapaniyor
    -yari otonom suruste 15 saniye sonra direksiyona dokunmazsaniz bir sesli uyari veriyor, bir iki saniye daha dokunmazsaniz cat diye cikariyor sizi sistemden direksiyon kontrolunu surucuye birakiyor.... daha guvenli bir devre disi birakma gerceklesebilirdi..
    -on yolcu koltugunda, hadi surucudeki gibi bilmem kac eksenli elektrikli kontrolu gectim de, ya arkadas bari yukseklik ayari koysaydiniz ya... sadece ileri geri gidiyor bir de ileri/geri yatirabiliyorsunuz....
    -----
    edit - eksilere de ekleme yapmak istedim,
    -turkiye'de durum ne bilmiyorum ama toyota bayisi, kis lastigi seti icin nokian suv serisi 4 lastik + 4 toyota alloy jant + sensorler incik boncuk ve degisim islemi icin toplam bu gunun kuru (7ekim) ile 17.000 turk lirasi fiyat cikardi, biraz fazla buldum. disarida biraz daha ucuza halledilebiliyor ama arac yeni oldugu icin toyota haric bir servise gitmek istemedim kabul ettim..

    yakit tuketimi,
    -uzun yolda, yari otonom surus aktif (130km/s), klima acik, 2 koltuk sogutucu/isitici acik benim su ana kadar elde ettigim rakam 5.5 litre
    -uzun yolda, hiz siniri olmayan bolgede, dip gaz, klima acik, 2 koltuk sogutucu/isitici acik, ortalama hiz 160+ km/s ile elde ettigim en fazla rakam 7.2 oldu
    -sehir icinde batarya durumunuza gore cogu zaman elektrikli ilerliyor arac. 3-4 litre civarinda ise gidip geliyorum (7 km ev-is). yeteri kadar batarya yoksa ve benzin motora daha cok ihtiyac oluyorsa da 4.5 litre civari
    --
    yakit tuketimine de ek olarak,
    -sadece elektrikle bile yol alsaniz, motor coook kucuk bir bantta arada sirada calisarak, motorun optimum sicaklikta kendini her zaman hazirda bulundurmasini sagliyor. bazen de hic calismiyor cok kisa mesafelerde, sadece elektrik. buna ornek 2 surus, ilki 3 km ve sadece elektrik ile 0 litre yakit tuketimi gercekten tesvik edici bir sey, ikincisi ise 16 km %94 elektrikli surus, 1.8 litre/100km yakit tuketimi.

    yakıt tüketimine kış ayı güncellemesi, soğuk bir ülkedeyim. ilk çalıştırma anında, ön-arka cam ısıtıcıları, koltuk ısıtıcıları, direksiyon ısıtıcısı, sıcak ayarsa derken ciddi manada bir ısıtma enerjisi tüketiyoruz. elektrikli kullanım oranı ciddi manada düşüyor özellikle sıcak klima açık olduğu sürece.
    shell fuel save ile şehir içi 6.8
    shell v-power işe şaşırtıcı şekilde 5.8 ve biraz aşağısı şeklinde rakamlar yakalıyorum.

    yukaridaki surus detayi rakamlari icin, myt diye bir yazilim ile araci online olarak cep telefonunuza baglayabileceginiz bir sistem geliyor. detaylica anlatmayacagim burada var aciklamasi. en sevigim yani her surusunuze ozel yakit tuketimi verisi, toplam zaman uzerinden elektrikli kullanim orani (uzun yolda %30-35leri buluyor ve muazzam, sehir ici %80ler isten bile degil)

  • - aşırı kalabalık, sıra oluşmayan hiçbir yer yok. ki halkımızın sıra kavramını düşünün. evet istanbul halkı daha bi cahil.
    - suriyeliler her tarafta. özellikle geceleri çıkıyorlar, berbat.
    - pahalılık. sonradan görme halk. en kötü ev 1000 lira olur mu??
    - yemek olayı. "yok o orda yenir yok bu burda yenir" diye diye, dışarda yemek yemek ateş pahası, her yer isminin başına "tarihi" eklemiş. kim kimi dolandırabilirse.
    - eminönü'yü hiç söylemeyeceğim. hayatımda gördüğüm en kaos ortam. bir deniz kenarı bu derece "bok" edilebilirdi.
    - aşırı dar sokakları ve trafiği de söylemeyeyim.

    iyi yan say deseniz cidden zor. insanlar ayda bir deniz görebilmek için deli gibi çalışıyorlar. facebook mutlusu o insanlar. "beykozda kahvaltıya geldik xdxd" emin olun gelmeden önce 2 saat trafikte takılıp, mekan önünde de 1 saat kahvaltı sırası beklemişlerdir. (evet orada da sıra var)

  • evet, kendi başlattığım hareket olmakta. sabah kahvaltı yaparken aklıma geldi bu olay ve müthiş bir panik halinde daha rönesansın türkiye'de tam olarak vuku bulmadığına binaen laptop'ımı alıp hemen işe koyuldum. adamlar kafadan 500 yılı bize taktı yahu bu farkı el birliğiyle çalışarak yaklaşık tahminimce 2-3 yılda tamamlayabiliriz. artık kimin elinden ne geliyorsa bir el atalım şu duruma daha reform falan var.

    bu da ilk eserim: meyveler ve akşamüstü

  • süt akşamları sarı gözükür oğlum :(

    yıllarca inandım bu yalana, meğer annem çiğ yumurta katıyormuş süte benim içmem için.

  • yilmaz ozdil'den biraz bilmeceli bulmacali yazi yazma dersi almaliydi. oyle direkt yazilmaz soyle yazacaksin:

    onu sattilar...
    bunu sattilar...
    sunu da sattilar...
    bunlari da sattilar...
    onlari da sattilar dogru...

    ... (sayfa boyu satilanlar tek tek bu sekilde listeleniyor) ....

    geriye satmadiklari ne kaldi?

    * * *

    merak etmeyin onu da satarlar bunlar!

  • bir gun anneyle uvey baba yine kavga etmis, evde kan govdeyi goturmus, anne kafaya koymus evi terk edicez. lakin uvey baba azicik psikopat oldugundan, bunu kacarak yapmamiz lazim... anne, ise gitmeden once ikimiz icin birer ufak bavul hazirliyor, kapinin arkasina gizliyor. bana da tembih ediyor ki, evde kimsenin olmadigi bir ani kolla, bavullari da al suraya gel diye... o zaman da antalya-kemer adliye lojmanlarinda oturuyoruz. uvey babanin arkasi her turlu saglam, karakola gidiyoruz, ''vay bilmem kim beycigim ne oldunuz yahu?'', ''aile arasinda olur boyle seyler'' diyerek geri gonderiyorlar falan... o yuzden kacacagiz. adam da sessizlikten suphelenmis, yarim saatte bir eve damliyor o gun. neyse bir ara dedim tamam bi on-on bes dakika gelmez herhalde... gecirdim ayagima terlikleri, ayakkabiyla zaman kaybetmek bile istemiyorum, o kadar hedefe kitlendim.

    tam binadan ciktim, arkamda kundura sesi ''sstt'' sesiyle beraber. manyak adam gitmemis, binada pusuya yatmis meger... lojmanin icinde onde terliklerle sap sap sap iki elde bavullarla ben, arkada bana gore kundurayla avantajda olan adam kosuyoruz, millet de bakiyo... efendim ben sonuc olarak yakalandim. kolumdan sundurule sundurule eve tikildim. o zamanlar da dokuz yasinda miyim on mu oyle cirpi gibi bi kiz cocuguyum, gucum yetmiyodu ite...beni saatlerce bulusma noktamizda bekleyen ve bir terslik oldugunu anlayan anne, ayaklari geri geri giderek eve geliyor. ben zaten enselenmenin verdigi eziklikle mahvolmus durumdayim, bir de annem bakmadi mi gozumun icine ''ne bok yicez simdi'' der gibi... of of of. baska diyecek bir sey yok... araya bikac tekme yemeyi goze alarak girince, annem kendini banyoya kitleyebilmisti. de iste... banyonun kapisi daha saglam olsa, kirilmasa iyiydi... neyse daha detaylandirmaya gerek yok. insanlik hali, herkes cinnet geciriyor... hangimiz esimizi bogmaya calismadik ki?

    sonra gel zaman git zaman, bunlarin arasi duzelir gibi oldu. o arada adamin tayini cikti eskisehir'e. biz de kalktik gittik, annem orda yeni bir is kurdu falan, fena degildi durumlar. adam da onca seye ragmen kalkip gelmemize sevinmis, iyi davraniyo o aralar... en azindan annem gozlerindeki morluklari fondotenle falan kapatabiliyo, cok ciddi yaralanmalar olmuyo kisa donem... ama iste adamin ici pis, napsin, onun da yapisi oyleydi, bi zaman sonra basladi yine. annem yine kafaya koydu, kacicaz. iyi, peki, kacalim... ama bu kez daha planli hareket edelim dedik. ben de o zaman orta sondayim. bu kacis davasina kazandigim anadolu lisesine kaydimi da yaptiramadim ya, belki simdi daha iyi bi universitede okurdum diye icimde ukte kaldi, neyse... dedeme haber verdik. cunku o kez, isler cok ciddiydi ve adam silahini masanin uzerine gozumuzun icine bakarak koymustu. hata payimiz yoktu, basarmamiz lazimdi.

    hamamyolu'ndan yeditepeler'e ilerlerken, arada pino vardi o zamanlar. o pino'nun karsisinda, kosede, altinda cicekci olan bi bina vardi, bu dehset orda yasandi... hatta devam ediyorsun, suleyman cakir lisesi, sag tarafa gidersen dersaneler sokagi falan... neyse dedeme haber verdik, adamcagiz kalkti geldi antalya'dan. iki sokak ilerde bekliyor arabada. biz bu kez iki kisiyiz. kesin basaricaz. elimizde bavullar, cikiyoruz evden. tam o sirada asansor cagiriliyor asagidan. biz dorduncu kattayiz. uc ve dorduncu katin arasina inip, nefesimizi tutuyoruz. asansor cikiyor 2...3... devam ediyor... 4'e gelecek... asansor durmadan kosturup 3'e iniyoruz. yine benim salakligim, evin kapisini acik unutmusum... kaciyoruz ya... adam durumu cakip, merdivenlere yoneliyor. ama annem ondan once davranip asansoru coktan cagirmis, biz zemin kata ulasmisiz... patir patir ayak sesleri geliyor merdivenlerden, durur muyuz artik, onumuzde sadece bina kapisi var. onu da asinca, sokak... kurtulus... atliyoruz dedemin arabasina, arkamiza bile bakmiyoruz artik.

    daha ufak captaki girisimlerimizi saymazsak, son kacisimiz oluyor o adamdan... psikopatliklarindan... bu olaydan sonra annem bosanma davasi acti kocasina, cok sukur cikti hayatimizdan. ya da biz ciktik onunkinden sag salim... olan bizim anadolu lisesine oldu iyi mi... cop oldu onca emek... ah be...

  • henüz 15 yaşındaki çağla tuğaltay, 5 haziran 2000 tarihinde fulya’daki evlerinde boğazı kesilerek öldürüldü. cesedi bulunduğunda iç çamaşırları çıkartılmıştı. adli tıp kurumu raporu sonuçlarına göre katili, çağla’ya tecavüz etmemişti ya da edememişti. evden çalınmış tek eşya yoktu. kapı girişi zorlanmamıştı. apartmana giren yabancı birini gören yok.. cinayet aleti bıçak evin mutfağından alınmış, parmak izi yok.. dosya kapatıldı. 2009 yılında ise istanbul emniyet müdürü hüseyin çapkın’ın talimatıyla özel bir ekip kuruldu. ancak görevlendirilen ekip de cinayeti aydınlatamadı.

    (bkz: hande çinkitaş)

    bu çocuklar evlerinde, en guvende olduklarını düşündükleri yerde öldürülüyor. hem de iğrenç bir şekilde. ceylin adında on yaşında bir kızın da katili komşusu çıkmış. dilerim bu iki kızın da katili yakalanır.

    edit: olay yeri uzmanı bir polis çağlanın ayakkabısının mutfakta bulundugunu ama parmak ızı alınmadıgını belirtmiş, olay yeri inceleme ekibinin de ihmali olduğunu eklemiş. bilgi için @merhabahocam’a teşekkürler

  • badem bıyıklılar, ülkenin bu güzel insanlarının gençliğini ve umutlarını çaldınız. yatacak yeriniz yok. boğazım düğümlendi, ne diyeceğimi bilemiyorum.

    edit: aslında ne diyeceğimi biliyorum. 18 yaşında bir çocuk korkmadan kendini ifade edebiliyorsa, benim bu yaşımda korkup çekinmem saçmalık olur .artık kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. yıllarımızı çaldınız, haksızlık, adaletsizlik, hukuksuzluk yaparak kendinize ve çevrenize bir padişahlık yarattınız. çevremdeki gençlere bakıyorum telefonlarında sahibinden ve maçkolik uygulaması var. çocuk hayal kurmak istiyor, açıyor bir araba bakacak ama araca her gün zam geliyor. hesap yapıyor, hiç para harcamadan tam 4 yıl boyunca çalışması lazım. bakıyor ki olacak gibi değil, geriye tek bir şey kalıyor, o da kumar. maçkolikten maç bakıp cebindeki 3-5 kuruşu da yine malum şahıslara kaptırıyor. bu tam anlamıyla ülkemizdeki kölelik sisteminin bir özetidir. pandemi dönemi başlamadan önce oyun konsolu almaya karar verdim, aldım ve üzerine sokağa çıkma yasakları geldi. ardından oyunlar ilgili bilgi almak için konsolun türkiye sayfalarından birisine üye oldum. konsol satışları patlayınca yetenekli bakanımız! ve kayınpederinin aldığı karar ile konsollara %50 vergi getirildi. bu verginin eylül ayına kadar olduğu söylendi ve o çocuklar da buna inandı. bugün o verginin yılbaşına kadar uzatıldığı açıklandı ve sayfada o gencecik çocukların hayal kırıklıklarını okudum. maalesef onlar da anladı ki biz bu hükümetin vatandaşları değiliz, müşterisiyiz.

  • benimki şöyle olmuştu.
    aşığız birbirimize. ama sevgili değiliz. konuşarak ve gülerek yürüyoruz. dedi ki,
    -ya kızım evlensek amma eğleniriz senle bir ömür be.
    -he, dimi?

    evlendik.

  • türkiye cumhuriyeti devleti'nin içişleri bakanının kafayı kimseye zararı olmayan, sadece ekmeğinin peşinde koşan insanlara taktığını gösteren yersiz açıklama. suriyeliler diyoruz suriyeliler, problem onlar.